Dyatlov Geçidi'ndeki korkunç ölümler videoyla açıklığa kavuşturuldu

Ekibin akıbetiyle ilgili pek çok fikir ortaya atıldı. Bunlar arasında panik tetikleyen ses dalgalarından uzaylılara ve gizli askeri deneylere kadar birçok fikir yer alıyordu

Araştırmacılar, 9 kişinin ölümüne neden olan gizemli olayın nadir yaşanan bir çığ türü olduğunu söylüyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, 9 kişinin ölümüne neden olan gizemli olayın nadir yaşanan bir çığ türü olduğunu söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dyatlov Geçidi'ndeki korkunç ölümler videoyla açıklığa kavuşturuldu

Araştırmacılar, 9 kişinin ölümüne neden olan gizemli olayın nadir yaşanan bir çığ türü olduğunu söylüyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, 9 kişinin ölümüne neden olan gizemli olayın nadir yaşanan bir çığ türü olduğunu söylüyor (Wikimedia Commons)

İsviçreli iki bilim insanı, esrarengiz Dyatlov Geçidi vakasını aydınlatacak yeni bir araştırma yürüttü.
Alexander Puzrin ve Johan Gaume, Sovyetler Birliği'nde Ural Politeknik Enstitüsü'nden 9 kişilik bir öğrenci ekibinin uzaylılar veya gizli askeri deneyler yüzünden değil, tabaka çığı adı verilen bir doğa olayı nedeniyle öldüğüne dair videolu kanıtlar sundu.
Keşif gezilerinde elde edilen ve ikilinin bilimsel makalede sunduğu bu kanıtlar, düşünülenin aksine bölgede çığ oluşabileceğini destekler nitelikte. Böylelikle bilim insanları, dağcıların efsanelere konu olan ölümünü aydınlatmaya bir adım daha yaklaştı.

Dyatlov Geçidi’nde ne olmuştu?
9 kişilik öğrenci ekibi, 27 Ocak 1959'da, Ural Dağları'nın kuzeyine bir keşif gezisi için yola koyulmuştu. Hedefleri Gora Otorten Dağı'na ulaşmaktı. Ancak yerel Mansice dilinde "Ölüm Dağı" anlamına gelen Kholat Syakhl Dağı'nın dondurucu yamaçlarda hayatlarını kaybettiler.
Tırmanışçıların çadırları 26 Şubat 1959'da yanındaki eşyaların tümü hala içerdeyken yırtılıp açılmış biçimde bulundu. Kar üzerindeki ayak izleri ise öğrencilerin yalın ayak olduklarını, sadece çorap veya tek bot giydiklerini ve çadırdan uzaklaşırken kaybolduklarını gösteriyordu.
İlk iki ceset 27 Şubat'ta bir sedir ağacının altında ateş kalıntılarıyla birlikte bulundu. Tırmanışçıların yanıkları vardı ve biri kendi parmak eklemlerini ağzıyla çiğneyerek parçalamıştı, yalnızca iç çamaşırı giyiyordu. Kalan üç bedense bu alanla çadır arasında, kampa dönmeye çabaladıklarına işaret eden bir pozisyonda donmuştu. Yaklaşık üç ay sonra 4 Mayıs'ta geri kalan son 4 ceset ağaçtan yaklaşık 75 metre uzaktaki bir hendeğin içinde karın 4 metre altında görüldü. Çoğunun kafasında ve göğsünde ciddi yaralanmalar ve kırıklar vardı.
Dağcıların ölümü çok gizemliydi ve "Dyatlov Geçidi vakası" diye tarihe geçti. Soru şuydu: Bu çok deneyimli tırmanışçılar neden çadırlarından bu kadar az donanımla kaçmıştı?
Bu arada öğrencilerin talihsiz kaderiyle ilgili pek çok fikir ortaya atıldı. Bunlar arasında panik tetikleyen ses dalgalarından uzaylılara ve gizli askeri deneylere kadar birçok fikir yer alıyordu.

Tabaka çığı teorisi
Puzrin ve Gaume, geçen yıl yürüttükleri araştırmada, nadir görülen bir tabaka çığı yüzünden öldüğünü öne sürmüştü. 
Çığ fikri aslında uzak bir ihtimal gibi görünüyordu çünkü bununla çelişen pek çok gösterge mevcuttu. Öncelikle kurtarma ekibi olayın gerçekleştiği yerde bir çığa dair hiçbir kanıt bulamamıştı ve yamacın açısı sıradan bir çığ için yeterince dik değildi. Tırmanışçıların göğüs ve kafataslarındaki yaralanmalar da tipik çığ kurbanlarında bulunanlarla örtüşmüyordu.
Ancak iki bilim insanının araştırmasında, nadir görülen bu tür tabaka çığlarının Dyatlov vakasında ölenlere benzer yaralanmalara neden olabileceği ifade edilmişti:
"4 kritik faktör birleşince, nispeten küçük bir kar tabakasının doğrudan çadırın üzerine yığılabileceğini gösterdik. Bu faktörlerden ilki, çadırın, kampçıları rüzgardan koruması için daha dik bir yokuştaki çıkıntının altına kurulması. İkinci faktör, yukarı gittikçe incelen bir kar tabakasının bulunduğu, bölgesel açıdan daha dik olan kamp noktasına paralel uzanan zayıf kar tabakası. Üçüncüsü, grubun çadır kurmak için kar levhasında oluşturduğu kesinti. Son faktör de çadırın üstündeki çıkıntıda kar birikimine yol açan kuvvetli katabatik rüzgarların neden olduğu gecikmeli kırılma."

(Alexander Puzrin)

Videolu kanıtlar teoriyi destekliyor
Puzrin ve Gaume, geçen yıldan bu yana daha kesin kanıtlar elde etme amacıyla bölgeye üç başarılı keşif gezisi düzenledi.
Mart 2021, Eylül 2021 ve Ocak 2022'de yapılan bu gezilerde elde edilen doğrudan kanıtlar bölgenin, düşünülenin aksine, çığa eğilimli olduğunu ortaya koydu.
Hakemli bilimsel dergi Nature’da yayımlanan makalede şu ifadelere yer verildi:
Kanıtlar, grubun çadırlarını kurduğu yerin üzerindeki yamaçların çığın serbest kalması için yeterince dik olduğunu doğruluyor. Rus iklim bilimcilerin bağımsız araştırmaları, varsayımları ve levha çığ modellememizin ana sonuçlarını destekledi.
Üç keşif gezisinden en önemlisi Ocak 2022’de düzenlenen son seferdi. Bu geziye iki deneyimli dağ rehberi Oleg Demyanenko ve Dmitriy Borisov yer almıştı.
Rehberler, başlangıçta elverişli olan hava koşullarının gezinin ilerleyen günlerinde değiştiğine ve 1959’daki trajediye benzer bir duruma dönüştüğüne şahit oldu. Makalede o anlar, şöyle özetlendi:
300 kiloluk kar motosikletleri ve sürücüleri şiddetli rüzgarda birkaç kez devrildi. Görüş son derece zayıfladı. Ve sonra, birkaç başarısız denemeden sonra iki dağ rehberi hedeflerine yaklaştığında, görüş kısa süreliğine iyileşti ve iki kar levhası çığının izleri ortaya çıktı.
Bu çığlara ait kalıntıları belgeleyen rehberler, keşiften sonraki yaklaşık bir saat içinde izlerin kar yağışı altında kaybolduğunu gözlemledi. 

A ile işaretlenen fotoğraf, çığın meydana geldiği bölgenin konumunu gösteriyor. B ile işaret edilen görüntü 29 Mart 2021'de Dyatlov Geçidi'nden Dmitriy Borisov tarafından çekildi. C ile işaretli görüntü 30 Mart 2021'de Matteo Born tarafından kaydedildi. D ile işaretlenen görüntü Borisov tarafından 29 Ocak 2022'de çekildi ve eğimin sol tarafındaki gerilme kırığını gösteriyor. E ile işaretli fotoğraf ise yine Borisov tarafından ocakta kaydedildi ve yamacın ortasındaki levha çığını gözler önüne seriyor (Nature)
Puzrin ve Gaume, "Dyatlov kurtarma ekibinin olaydan 3 hafta sonra bir çığ belirtisi bulamamasına şaşmamalı" ifadelerini kullandı.
İkiliye göre bu, orada daha önce neden çığ kanıtları bulunamadığını açıklıyor. Küçük levha çığlarının izlerinin birkaç saat içinde kaybolduğunu vurgulayan ekip, şu sonuca vardı:
"Bölge açıkça çığa eğilimli. 1 Şubat 1959 gecesi çığ tehlikesi gerçekti."
Independent Türkçe, VICE, CNET

 



Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, yediklerimizin hayatımızın ilerleyen dönemlerinde yakalanacağımız kronik hastalıkların miktarını belirleyebileceği konusunda uyarıyor.

Araştırma sebze-meyve, balık ve doymamış yağlar bakımından zengin Akdeniz diyeti gibi sağlıklı bir beslenme düzeninin yaşlılarda demans da dahil olmak üzere kronik hastalıkların gelişimini yavaşlatabileceğini ortaya koydu. İşlenmiş et ve şeker açısından zengin, iltihabı artıran diyetlerse bu süreci hızlandırabilir.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar, 4 diyetin yaşlılardaki kronik hastalıklar üzerindeki etkilerini inceledi.

İncelenen diyetlerden üçü sağlıklı ve sebze, meyve, tam tahıl, kuruyemiş, baklagiller ve doymamış yağların alımına; şekerli yiyecekler, kırmızı et, işlenmiş et ve tereyağı/margarin tüketimininse azaltılmasına odaklanıyor.

Diğer yandan dördüncü diyet iltihaplanmaya yol açıyor ve daha az sebze, çay ve kahve; daha çok kırmızı ve işlenmiş et, rafine tahıllar ve şekerli içecek tüketimini içeriyor.

Araştırmacılar İsveç'teki 60 yaş ve üstü 2400 yetişkinin beslenmelerini 15 yıl boyunca izleyip kronik hastalıklarını takip etti.

Alınan besinleri, gıda sıklığı anketleri ve şu 4 diyet örüntüsüne bağlılıkla ölçtü: Ampirik Diyet İnflamatuar İndeksi (EDII), AHEI, Alternatif Akdeniz Diyeti (AMED) ve MIND (Nörodejeneratif Gecikme için Akdeniz - Dash Müdahalesi).

Multimorbidite, kronik hastalıkların sayısıyla tanımlanıp organ sistemlerine göre (kas-iskelet, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik) gruplandırıldı.

Nature Aging adlı bilimsel dergide yayımlanan sonuçlar, sağlıklı diyetleri benimseyenlerde kronik hastalıkların daha yavaş geliştiğini ortaya koydu.

Örneğin, başta AMED, AHEI ve MIND olmak üzere sağlıklı beslenme örüntülerine uzun süreli bağlılık, yaşlılarda kronik hastalıkların daha yavaş gelişmesiyle bağlantılı çıktı.

Bu, kardiyovasküler hastalıklar ve demans için geçerli olsa da kas ve kemiklerle ilgili hastalıklarda böyle bir bağlantı görülmedi.

Ancak iltihaplanma oluşturan diyeti benimseyenlerde kronik hastalık riski arttı.

Karolinska Enstitüsü'ndeki Yaşlanma Araştırma Merkezi, Nörobiyoloji, Bakım Bilimleri ve Toplum Bölümü'nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak birinci yazar Adrián Carballo-Casla, "Sonuçlarımız, yaşlanan popülasyonlarda multimorbiditenin gelişimini diyetin ne kadar önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor" diyor.

Diyetin koruyucu etkileri, yaşlanmaya bağlı hastalıklarda kilit önem taşıyan bir faktör olan iltihaplanmanın azalmasıyla açıklanabilir.

Araştırma makalesinin yazarları, uzun ömür üzerinde en büyük etkiye sahip olabilecek diyet önerilerini ve yaşlarına, cinsiyetlerine, psikososyal geçmişlerine ve kronik hastalıklarına göre bunlardan en fazla yararlanabilecek yaşlı gruplarını belirleyerek araştırmalarını ilerletmek istiyor.

Independent Türkçe