Yemen, darbenin sona erdirilmesi konusundaki kararlı duruşunu sürdürüyor

Yemen’de meşru hükümetten İran projesinin kabul edilemez olduğu vurgusu yapıldı.

Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi
Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi
TT

Yemen, darbenin sona erdirilmesi konusundaki kararlı duruşunu sürdürüyor

Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi
Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi

Husi milislerin ateşkes olarak tanımladıkları ‘üç gün için çatışmaları durdurma kararı’ ile kurmaca bir siyaset yürütmeye çalıştığı bir dönemde, Yemen meşru hükümeti, darbeye karşı koymaya devam etme konusundaki kararlı duruşunu yineledi. İran projesine ve maşası Husilere boyun eğmeme konusundaki kararlılığını vurguladı.
Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi sözde ateşkesi Husi milislerin darbe ve savaşı kapsamındaki “suçlarını meşrulaştırma” girişimi olarak nitelendirdi.
Abdulmalik el-Mihlafi, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“El-Husi, yedi yıldır süren savaşta Yemen ve Yemenlilere açısından neden olduğu felaketin sonuçlarını umursamıyor. Dolayısıyla da felaketin ve zararın sona erdirilmesine, Yemen’in yeniden inşasına, Yemenlilerin ruhlarının ve yaşamlarının onarılmasına kapı açan barışı önemsemiyor. Aksine suçunu nasıl meşrulaştıracağını düşünüyor. Bu açıdan bakarak; Suudi Arabistan ile yaptığı sözde ateşkes girişimini anlayabiliriz. Husiler, Yemen’de kendinden başkasını görmüyor. Yemen halkını ne iradesi ne de hakkı olmayan takipçiler olarak görüyor. Dolayısıyla onlara karşı işlediği suçlarını da görmüyor. Barış konusundaki anlayışı da bu umursamazlığa dayanıyor ve savaşının sadece meşru hükümeti destekleyen Suudi Arabistan ile olduğuna herkesi ikna edebileceğini sanıyor.”
Mihlafi açıklamasında Husi milislerin liderine hitaben “Ey Husi barış istiyorsan, barışı önce devletlerine darbe yaptığın Yemenliler arasında ara” ifadelerini kullandı.
Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, Riyad’da meşru liderler arasında olağanüstü bir toplantı düzenledi. Toplantıya, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Muhsen el-Ahmar, Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berkani, Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik ve Şura Konseyi Başkanı Ahmed bin Dağr da katıldı.
Resmi kaynaklar Hadi’nin şu açıklamasını aktardı:
“Yemenlilerin dikkati, savaş sebebiyle halkın çektiği acılara son vermeye yönelik KİK’deki kardeşlerinin artan çabalarına çevrildi. Terörist Husi milisler ise Yemenlilerin isteklerini hiçe sayarak, Yemen halkına ve Suudi Arabistan Krallığı’ndaki kardeşlere yönelik acımasız saldırganlığını sürdürüyor.” 
Yemen resmi haber ajansı SABA’ya göre Yemen meşru liderliği toplantıda, Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) 29 Mart-7 Nisan tarihleri ​​arasında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki KİK Genel Sekreterlik merkezinde, Yemen-Yemen istişareleri düzenlenmesi davetini memnuniyetle karşıladığı yinelendi. Toplantıda, Körfez ülkeleri ile Suudi Arabistan Krallığı liderliğindeki Arap Koalisyonu’nun samimi çabalarına övgüde bulunuldu. Ayrıca ulusal sabitelere, KİK’in Körfez Girişimi, Ulusal Diyalog Konferansı’nda alınan kararlar ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2216 sayılı kararını içeren üç referansa istinaden Yemen’de güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanması ve barışın getirilmesine yönelik tüm çabalara verilen desteğe de övgüde bulunuldu.   
Yemen meşru liderliği savaşı sona erdirmek, Yemenlilerin hayatını korumak ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlayan bir çözüm bulmak için bölgesel ve uluslararası ortak çabaların sarf edildiği bir zamanda, İran destekli terörist milislerin Suudi Arabistan Krallığı’ndaki sivil yerleşimlerin, ekonomi açısından hayati tesislerin ve enerji kaynaklarının sürekli olarak hedef almaları en sert ifadelerle kınandı.
Katılımcılar, Husilerin sözde ateşkes girişime atıfla şu açıklamayı yayınladı:
“Milisler, barış seçeneklerini ve barış sağlamak için çalışanları (Biel, Cenevre, Kuveyt ve Stockholm) umursamıyor. Aynı şekilde İran’ın bölgedeki gündemine vekaleten hizmet ederek, Yemen ve bölge savaşında Yemenlilere çektirdikleri acıları ve döktükleri masum insanların kanları da umurlarında değil.”
Yemen meşru liderliği, halkın bu suç çetesine teslim olmasının mümkün olmadığını, İran’ın projesini kabul etmeyeceklerini, devleti yeniden kurmak ve darbeye son vermek için daima mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.
Katılımcılar tüm siyasi güçlere, taraflara, ulusal kuruluşlara ve yasama kurumlarına, cumhuriyet sistemindeki tüm ulusal değişmezleri, ülkenin birliğini ve iş birliği kavramını güçlendirmeye dayalı demokratik yaklaşımını korumak amacıyla sahip oldukları tarihi sorumluluklarını adil, güvenli ve istikrarlı bir Yemen kurma çerçevesinde yerine getirme çağrısında bulundu.
Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik de gelişmelerle eş zamanlı olarak Bakanlar Kurulu toplantısı düzenledi. Toplantıda devleti yeniden kurmak, İran destekli Husi darbesini sona erdirmek ve savaşın pusulasını başka yöne çevirmeye çalışan terör planlarını bozmak için askeri ve güvenlik açısından hazırlık seviyesini yükseltilmesi vurgulandı.
Resmi kaynakların aktardığına göre Yemen hükümeti söz konusu toplantıda, İran füzeleri ve SİHA’larıyla Suudi Arabistan Krallığı’ndaki hayati önemdeki tesislere, sivil yerleşimlere ve enerji kaynaklarına düzenlenen, KİK’in krizi sona erdirmek ve barışı sağlamak için Yemen-Yemen diyalogu çağrısında bulunmasından sonra önemli oranda artan Husi terör saldırıları gündemiyle bir araya geldi.
Hükümetten şu açıklamada bulunuldu:
“Husi milislerinin ve onları destekleyenlerin bu terör saldırıları, Yemen’i komşularının ve bölgenin yanı sıra son derece hassas koşullardan geçen tüm dünyanın çıkarlarını da hedef alan bu terörist örgütün resmini gözler önüne seriyor.” 
Yemen Bakanlar Kurulu uluslararası topluma, söz konusu tehlikeli terör saldırılarına ve bunları gerçekleştirenler, destekleyenler ve arkasında duranlar karşısında olumsuzluk ve zayıf tepki verme halinden çıkma ve tehlikeleri ortadan kaldırmak için hükümete ve Arap Koasliyonu’na tam destek verme çağrısında bulundu. Savaşın gidişatı ve barış süreci üzerinde önemli bir etki yaratacak olan, Husi milislerini terör örgütü olarak sınıflandırma ve bu kapsamda gerekli tüm önlemleri alma çağrısını yineledi.
Yemen hükümeti, Husi milislerinin KİK diyalog çağrısına karşı çıkarak İran füzeleri ve SİHA’lar ile Suudi Arabistan şehirlerine saldırması ile ilgili açıklamada bulundu. Bunu İran’ın yıkıma yönelik gündeminin ve dünyaya şantaj yapma projesinin uygulanması kapsamında Yemenlilerin iradesine açık bir meydan okuma ve acılarına aldırmama olduğunu vurguladı.
Hükümet söz konusu durumun, İran projesini başarısızlığa uğratma, devletin yeniden güçlenmesini sağlama ve darbeye sona erdirmeye yönelik ulusal birliği güçlendirmek için gerçek bir gerekçe olduğunu kaydetti.
Yemen hükümeti Riyad’da yapılacak istişarelerden, tam anlamıyla bir zafere ulaşıp bölgenin güvenlik ve istikrarını güvence alan, yeniden yapılanmada ilerleme kaydedinceye kadar Yemen’i İran’ın eline düşmekten korumaya devam eden, Yemen’deki herkesin ve Arap Koalisyonu’nun sorumluluklarına ilişkin bir yol haritası ve stratejik bir vizyon planı çımasını umduğunu belirtti.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.