Kiev, Rusya'yı Ukrayna’yı ikiye bölmeye çalışmakla suçluyor

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, uluslararası toplumdan daha fazla silah istiyor

Sivil Kurtarma ekipleri dün Harkov’daki enkazda hayatta kalanları arıyor (AP)
Sivil Kurtarma ekipleri dün Harkov’daki enkazda hayatta kalanları arıyor (AP)
TT

Kiev, Rusya'yı Ukrayna’yı ikiye bölmeye çalışmakla suçluyor

Sivil Kurtarma ekipleri dün Harkov’daki enkazda hayatta kalanları arıyor (AP)
Sivil Kurtarma ekipleri dün Harkov’daki enkazda hayatta kalanları arıyor (AP)

Ukrayna Askeri İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Kırılo Budanov, Rusya'yı, Kore'nin Kuzey ve Güney olarak ikiye bölünmesi gibi Ukrayna'yı ikiye bölmeye çalışmakla suçladı.
Ülkenin ikiye bölünmesini önlemek için topyekün bir gerilla savaşı yürütme sözü veren Budanov, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kore devletinin bölünmesine atıfta bulunarak, “Aslında Ukrayna'yı Kuzey ve Güney Kore gibi bölme girişiminde bulunuyorlar” açıklamalarına başvurdu.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir (Volodomir) Zelenskiy uluslararası toplumu Rus işgal güçlerini püskürtmek için Ukrayna’ya tanklar, uçaklar ve füzeler vermeye çağırırken, hükümeti ise Moskova güçlerinin yakıt ve yiyecek depolarını hedef aldığını söyledi.

NATO uçaklarının yüzde 1'i
Bazı Ukrayna şehirlerini tahrip eden Rus savaşı, insani krize neden oldu. Ülke nüfusunun yaklaşık dörtte birini temsil edecek şekilde yaklaşık 10 milyon insanı evlerini terk etmek zorunda kaldı. Cumartesi akşamı görüntülü açıklamada bulunan Zelenskiy, Batılı ülkeleri artık ‘toz toplamış’ askeri teçhizat stoklarından sağlamaya çağırdı. Aynı zamanda Ukrayna’nın NATO uçakları ve tanklarının yüzde 1’ine ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Batılı ülkeler Ukrayna'ya şimdiye kadar hafif silahlar ve savunma teçhizatının yanı sıra tanksavar ve uçaksavar füzeler sağladı. Ancak herhangi bir ağır silah veya uçak tedarik etmedi. Zelenskiy, “31 gündür bekliyoruz. Avrupa-Atlantik topluluğundan kim sorumlu? Korkutma yoluna başvurduğu için hala Moskova mı?” vurgusunda bulundu.
Diğer yandan Ukrayna İçişleri Bakanı Danışmanı Vadim Denisenko, Rusya'nın Ukrayna'daki akaryakıt ve gıda depolarını yok etmeye başladığını, dolayısıyla hükümetin yakın gelecekte bu stokları ayrı yerlere yerleştirmek zorunda kalacağını vurguladı. Rusya Savunma Bakanlığı ise füzelerin Cumartesi günü Polonya sınırına yalnızca 60 kilometre uzaklıktaki batı şehri Lviv yakınlarındaki bir yakıt deposunu ve bir askeri teçhizat onarım tesisini hedef aldığını bildirdi.
Rus işgal güçlerinin doğrudan ülkenin doğusundaki ayrılıkçı bölgelere bakan Ukrayna güçlerini kuşatmaya almaya yoğunlaştığı fikrindeki Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı ise “Kuzey Ukrayna'daki savaş alanı büyük ölçüde durağan. Ukrayna'nın karşı saldırıları ise Rusya'nın kuvvetlerini yeniden organize etme girişimlerini engelliyor” açıklamalarında bulundu.

Çernobil ve nükleer tesisler
Ukrayna parlamentosu tarafından yapılan açıklamada, Rus kuvvetlerinin Harkov şehrindeki bir nükleer araştırma tesisini ateş altına aldığı belirtildi. Devlet Nükleer Denetim Kurumu tarafından yapılan açıklamada, “Nükleer tesis bölgesinde durmaksızın süren çatışmalar nedeniyle hasarın boyutunu değerlendirmek şu anda mümkün değil” ifadelerine başvuruldu.
Ukraynalı yetkililerin bildirdiğine göre Çernobil nükleer santrali çalışanlarına ev sahipliği yapan şehrin kontrolünü ele geçiren Rus kuvvetleri, Belediye Başkanı’nı kısa süreliğine alıkoyarak protestolara yol açtı.
Şehri de sınırları içerisine alan Kiev Bölgesel Askeri İdaresi, Slavutıç’a baskın düzenleyen Rus işgal güçlerinin belediye hastanesini işgal ettiğini duyurdu. Başkentin yaklaşık 160 kilometre kuzeyinde yer alan yaklaşık 25 bin nüfuslu şehir, 1986 yılında Çernobil tesisinde meydana gelen nükleer felaketin ardından inşa edilmişti. Vatandaşların devasa bir Ukrayna bayrağı ile hastaneye doğru yürüdüklerini bildiren yetkililer, Rus güçlerinin ise kalabalığı dağıtmak için havaya ateş açtığını ve ses bombası kullandığını kaydetti.
Instagram’da yetkililer tarafından yayınlanan görüntülerde, onlarca insanın Ukrayna bayrağının etrafında toplanıp “Zafer Ukrayna’nın!” sloganları attığı görülüyor. AFP’ye yaptığı ilk açıklamada gösterinin barışçıl bir şekilde sona erdiğini söyleyen Belediye Başkanı, Facebook'ta yayınlanan bir videoda gösterilerde en az 3 kişinin öldürüldüğünü duyurdu. Ancak can kayıplarının ne zaman ve hangi şartlar altında kaydedildiğini belirtmeyen Belediye Başkanı, “Ölü insanlarımız var, bu doğru. Şu ana kadar 3 ölüm doğrulandı” dedi.
Rus kuvvetleri, işgalin ilk günü 24 Şubat'ta Çernobil tesisinin kontrolünü ele geçirmişti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Ukrayna'nın Rusya'nın Slavutıç’ı bombaladığını bildirmesi ardından endişesini dile getirmişti. Rusya'nın sahanın kontrolünü ele geçirmesi ardından tesiste çalışanlar ilk defa bu hafta sonu görevlerini devretti. Ukraynalı yaklaşık yüz teknisyen, tesisteki günlük işleri yaklaşık 4 hafta boyunca herhangi bir dönüşüm olmaksızın yürütmeye devam etti.

Mariupol şehri
Mariupol Belediye Başkanı Vadim Boyçenko, Rusya'yı söz konusu liman şehrini yeryüzünden silmeye çalışmakla suçladı. Ukrayna Bağımsız Enformasyon Ajansı'na konuşan Boyçenko, Rus güçlerini şimdiye kadar ağır hasar gören şehrin Rusların da dahil olduğu nüfusuna karşı ‘katı adımlar’ atmakla suçladı. Aynı zamanda “Kimseyi korumakla mükellef değiller. Görevleri, sakinleri dahil olmak üzere şehri yeryüzünden silmek. Bunun adı yalın bir dille etnik temizliktir. Başka bir adı olamaz” vurgusunda bulundu.
Ukrayna bayrağının Mariupol üzerinde dalgalanmaya devam ettiğinin altını çizen Boyçenko, “Askerlerimiz bayrağın gelecekte de dalgalanmasını sağlamak için ellerinden geleni yapıyor” dedi. Ancak şehrin bazı bölgelerinin gerçekten Rus kontrolü altında olduğunu hatırlatan Belediye Başkanı, Ukrayna güçlerinin şehri kurtarma olasılığı hakkında herhangi bir yorum yapmayı reddederek “Şehir kuşatma altında. Çember daralıyor. Şehrin geleceğini bize zaman gösterecek” vurgusunda bulundu.
Geçtiğimiz günlerde Mariupol'dan yetkililer, bir aydır süren savaşta 2 bin 187 sivilin öldürüldüğünü söyledi. Boyçenko ise “Rakamın artık çok daha yüksek olduğunu söyleyebilirim” ifadeleri ile yetindi. 

Bin 119 sivil öldürüldü
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından Pazar günü yapılan açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı başladığından bu yana bin 119 sivilin öldüğü, bin 790 kişinin ise yaralandığı belirtildi. BM, 24 ila 26 Mart gece yarısı arasındaki süreyi kapsayan açıklamasında, ölenlerden 15’inin genç kız, 32’sinin erkek çocuk, 52’sinin ise bebek olduğunu bildirdi. Şiddetli çatışmaların yaşandığı bazı bölgelerden gelen bildiri eksikliği nedeniyle gerçek kayıp sayısının çok daha yüksek olduğu beklentisine de değindi.
OHCHR, çoğu sivilin ağır toplar, çok namlulu füze sistemleri, füze ve hava saldırıları gibi geniş alanları etkileyen patlayıcı silahlara kurban gittiğini aktardı.



UAEA'daki troyka neden İran aleyhine karar verdi ve bunun sonuçları nedir?

Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
TT

UAEA'daki troyka neden İran aleyhine karar verdi ve bunun sonuçları nedir?

Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)

Hüda Rauf

Batılı diplomatlar, nükleer anlaşmaya taraf olan üç Avrupalı ​​ülke (İngiltere, Fransa ve Almanya) ile ABD'nin, İran karşıtı yeni bir kararı resmi olarak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu'na sunduğunu bildirdi.

Avrupa ülkeleri, ajansın üç ayda bir yaptığı Yönetim Kurulu toplantısında, İran'dan ajans ile iş birliği yapmasını talep etmeyi amaçlıyor. İran ise kararın sonucunda hakkında cezai tedbirlerin alınmasından korkuyor.

Kesin olan, Avrupalı kararın, İran'ın nükleer yükümlülüklerine uyması ve ajansın uzun süredir devam eden endişelerini gidermesi için üzerindeki diplomatik baskıyı artırmayı amaçladığıdır.

Bu nedenle kararda, Batılı güçlerin UAEA Genel Müdürü Rafael Grossi'den kapsamlı bir rapor talep etmesi öngörülüyor. İran’ın bildirmediği yerlerde bulunan uranyum parçacıkları konusunda Tahran'ın UAEA ile iş birliğine ilişkin tam bir raporu da içeren söz konusu rapor, İran'ın nükleer faaliyetlerini daha şeffaf hale getirmeyi amaçlıyor. Karara göre, İran'dan güvenlik önlemleriyle ilgili sorunları çözmek için “gerekli ve acil önlemleri” alması talep edildi. Ayrıca güvenilir açıklamalar sunması ve ülkede bildirilmemiş iki bölgedeki uranyum parçacıklarından izler taşıyan nükleer malzeme ve ekipmanların yerleri hakkında ajansa bilgi vermesi, ajansın bu konuda ihtiyaç duyduğu bilgi, belge ve cevapları sunması, ajans müfettişlerinin ihtiyaç duyduğu yer ve materyallere erişimi sağlaması istendi.

Avrupalı troyka ülkelerinin hamlesi, İran'ın nükleer programının hızla gelişmesine ilişkin endişelerin olduğu bir dönemde geldi ve Avrupa-İran ilişkilerindeki gerilimin de bir göstergesi oldu. Avrupa, insan hakları, Ortadoğu'daki bölgesel davranışları ve Ukrayna savaşında Rusya'ya verdiği destek sebebi ile rejime yönelik başka cezalandırıcı adımlar da attı.

Üç Avrupa ülkesi, İngiltere, Fransa ve Almanya, son aylarda İran'a baskı yaparken, şimdi de Tahran'dan ek garantiler ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı alanında iş birliği yapmasını istiyor.

2025 yılı İran için önemli bir yıl olacak çünkü bu yılda karar çerçevesinde Güvenlik Konseyi'nin kendisine uyguladığı altı yaptırım kararı iptal edilecek. Tahran, Kapsamlı Ortak Eylem Planı her iki tarafça pratikte uygulanmasa da ajansa üye ülkeler ve plan ile iş birliği ve teknik ve siyasi etkileşim ortamını korumaya çalışıyor.

İran, Guvernörler Kurulu'nda kendisine karşı bir karar alınması halinde karşılık vereceğini vurgulayarak, Avrupalı troyka ülkelerini ve ajansı tehdit etmeye çalışıyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Fransa Dışişleri Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, üç ülkenin (Almanya, Fransa ve İngiltere) UAEA Yönetim Kurulu toplantısına bir karar taslağı sunma adımını şiddetle kınadı. Üç Avrupa ülkesinin bu adımının, İran ile ajans arasındaki ilişkilerde oluşan olumlu atmosfere karşı açıkça karşı durma olarak değerlendirildiğini ve yalnızca konuyu daha da kompleks hale getireceğini açıkladı.

İran, birkaç gün önce Tahran'a yaptığı ziyarette Grossi ile yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini yüzde 60 ile sınırlama, zenginleştirme tesislerinde denetim yapmak üzere 4 yeni müfettişin atanması konusunda anlaşmıştı. Bu adımlar, yeni ABD yönetimi ve İran'ın yatıştırma ve anlaşmaya varma çabası bağlamında atıldı. Zira İran, Grossi ile vardığı anlaşmanın güven oluşturma adımlarından biri olduğunu ve sonrasında desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.

Almanya, İngiltere, Fransa ve ABD'nin İran'a karşı önerdiği karar taslağı oylamaya sunulur ve ajans içinde toplam 35 oydan yaklaşık 20'sini alırsa geçebilir.

Grossi'nin ziyaretinin önemi, Tahran'ın yatıştırma ve 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonundan bu yana devam eden bölgesel gerginliklerin içine çekilmeme konusundaki kararlılığının bir teyidi olmasından kaynaklanıyor.

İran’ın nükleer anlaşmaya ilişkin taahhütlerinden vazgeçmesi ile bir yıldır süren bölgesel gerginliklerin gölgesinde, Tahran’ın zenginleştirilmiş uranyum rezervleri, ajansın son çeyrek raporuna göre 26 Ekim itibarı ile 852,6 gram artarak 6.604,4 kilograma yükseldi.

Buna göre İran'ın zenginleştirilmiş uranyum rezervi de yüzde 20 oranında, yani 25,3 kilogram artarak UF6 santrifüjlerinde 839,2 kilograma ulaştı.

Şimdi Avrupa ülkeleriyle İran arasındaki yüzleşmenin şiddetlendiği ve benzeri görülmemiş bir aşamaya girdiği görülüyor. Nitekim Avrupa ülkeleri havacılıktan deniz taşımacılığına kadar Tahran’a yaptırımlar getirdi. Ayrıca Guvernörler Kurulu'nda İran karşıtı kararın kabul edilmesi ve benzeri tedbirlerin alınması için çalışmalar da yapılıyor.

İran, denetimi zorunlu kılan kararın kabul edilmesi halinde nükleer programıyla ilgili tüm açık sorular hakkında kendisinden kapsamlı bir rapor talep edilmesinden korkuyor. Her ne kadar bunun için son tarih Ekim 2025 olsa da bu aynı zamanda 2015 anlaşması kapsamında askıya alınan tüm uluslararası yaptırımların yeniden uygulanmasına dönülmesinin önünü açabilir.

Nükleer dosyaya ilişkin yukarıdaki gelişmelere ek olarak Avrupa Konseyi, İran’ın Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş ile Ortadoğu ve Kızıldeniz bölgesindeki silahlı örgüt ve oluşumlara verdiği askeri destek gölgesinde, Avrupa Birliği'nin kısıtlayıcı tedbirler çerçevesinin kapsamını genişletme kararı aldı. Bu ek önlem, İran yapımı insansız hava araçlarının, füzelerin ve ilgili teknolojilerin ve bileşenlerin taşınması için kullanılan gemileri ve limanları da hedef alıyor. Kararda ayrıca füze ve insansız hava araçlarının geliştirilmesinde ve üretiminde kullanılan bileşenlerin Avrupa Birliği'nden İran'a ihracatı, transferi, tedariki veya satışı da yasaklanıyor.

Avrupa Birliği ayrıca, listede yer alan kişi ve kuruluşların sahibi olduğu, yönettiği veya kontrol ettiği ya da İran'ın insansız hava araçlarını, füzelerini veya ilgili teknoloji ve bileşenleri Rusya'ya aktarmak için kullanılan limanlar ile ticaret yasağını da onayladı.

Yukarıdakilerden, Avrupa ile İran arasındaki ilişkilerdeki gerilimin, İran'ın yaşlı kıtanın güvenliğini ihlal eden Ukrayna savaşında Rusya'ya askeri olarak verdiği destekten kaynaklandığı açığa çıkıyor. Öte yandan, Avrupa ülkeleri Tahran'ın savunma doktrinini ve ulusal güvenliğini değerlendirip değiştirmeye çalıştığının, nükleer gücünü uluslararası gözetimden uzak, şeffaf olmayan bir çerçeve içerisinde geliştirme gayretinde olduğunun farkında. Bu nedenle üç Avrupa ülkesi, Amerikan seçimleri sonrası düzenlemeler sebebiyle bir Amerikan tutumunun yokluğunda nükleer program ile ilgili tutumunu desteklemeye çalışıyor.

Tahran ise Grossi ile yakın zamanda yapılan, uranyumun yüzde 60'ın üstünde bir oranda zenginleştirilmesinin durdurulması yönündeki anlaşmaya alternatif olarak UAEA ile iş birliği yaptığını öne sürmeye çalışıyor. Güney Kore bankalarındaki dondurulmuş fonlarının ve Amerikan çifte vatandaşların serbest bırakılmasını öngören bir pazarlığın parçası olarak bu anlaşmaya geçen yıl, yani aylar önce Joe Biden ile varmış olduğunu görmezden geliyor. Daha sonra İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşının yarattığı kriz ve uluslararası toplumun bununla meşgul olması ile birlikte anlaşmayı ihlal ederek, yeniden zenginleştirme oranını artırdığını bilmezmiş gibi davranıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.