Libya’da iki başlı hükümet krizi devam ediyor

Politikacılar, başkent üzerindeki kontrolünü dayatmak için ittifaklarını genişletme çağrısı yaptı

Libya İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa (Başağa’nın medya ofisi)
Libya İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa (Başağa’nın medya ofisi)
TT

Libya’da iki başlı hükümet krizi devam ediyor

Libya İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa (Başağa’nın medya ofisi)
Libya İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa (Başağa’nın medya ofisi)

Fethi Başağa liderliğindeki Libya İstikrar Hükümeti’nin (LİH) Temsilciler Meclisi tarafından görevlendirilmesinin üzerinden üç haftadan uzun bir süre geçmesine rağmen yeni hükümet henüz başkent Trablus’a giriş yapabilmiş ve görevi devralabilmiş değil. LİH yalnızca Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki rakibi Ulusal Birlik Hükümeti’ni (UBH) halkı zorla yönettiği gerekçesiyle kınamakla yetindi.
Libya basını LİH’in halkın yaşam koşullarını düzeltme konusunda UBH’nin yapamadığı reformları başarma vaadine vurgu yaptığını aktarıyor.
Ayrıca Başağa’nın Trablus’a girmesi gerektiğini belirten Libyalı uzmanlar, LİH’in hareket alanını kolaylaştırmak için de yerel partilerle ittifaklarını genişletmesi önerisinde bulundu.
Temsilciler Meclisi üyesi Ali et-Takbali, Başağa hükümetini savunarak “Güce başvurmanın, başta başkent sakinleri olmak üzere Libyalıların çoğunluğu için kabul edilemez hale geldiğinin farkında” dedi. Takbali, Başağa’nın, başkente doğru barışçıl yürüyüşüne hizmet etmek amacıyla yerel ve uluslararası güçler ve taraflarla istişareler arasındaki zamanı olumlu şekilde değerlendirmeye çalıştığını belirtti.
Şarkul Avsat’a açıklamada bulunan Takbali, Başağa’nın Libyalıların sorularını yanıtlamak ve yaşam koşulları hakkında onlara güvence vermek üzere bazı bakanlara denetleme ziyaretleri yaparak veya medya organlarında görünerek, iletişim kurmaya ve sokakları kendisine çekmeye çalıştığına dikkati çekti. Takbali’ye göre Başağa, ayrıca seçimler gibi önemli konularda hükümetin tavrını netleştiren açıklamalar da yaptı. Bu çerçevede Ali et-Takbali, “Şu anda bu durumu iyi ve olumlu görüyorum” dedi.
Takbali, bazı bakanlarının istifa etmesine ve bazılarının de tutuklanmasına rağmen Ulusal Birlik Hükümeti Başkanının iktidara tutunması ortasında İstikrar Hükümeti’nin adımlarının geçici olduğunu dile getirdi.
Öte yandan Devlet Yüksek Konseyi üyesi Abdulkadir İhveyli, Başağa hükümetinin ilgili kurumlara yönelik ‘Dibeybe hükümeti bakanlarıyla iş yapmamaları’ çağrısını ve ‘başta güney olmak üzere ülke genelinde yaşam koşullarının iyileştirilmesi için vatandaşlara vaatlerde bulunmasını’ eleştirerek, “Bunlar, sokağı kutuplaştırmaya yönelik başarısız girişimlerdir” dedi.
İhveyli, “Herhangi bir hizmet veya kalkınma projesini uygulamak için parayı nerden buluyorlar?” derken, sözlerinin devamında ise “Sermayeyi ve Merkez Bankası’nı kontrol etmeyen, Libya’da hiçbir şeyi kontrol edemez. Elbette bu durumun, bu tarafı başkente girmek ve bir savaş hükümetine dönüşmek için güç kullanımına başvurmayı düşünmeye sevk etmeyeceğini umuyoruz” şeklinde konuştu.
Abdulkadir İhveyli, Libya halkının genel durumdan aşırı derecede bitkin düşmüş olmasına rağmen, ülkede hiçbir yetkilerinin olmadığı ve hükümetlerinin sadece oldukça sınırlı sayıda ülke tarafından tanındığını bildikleri için, Başağa hükümetinin verdiği vaatlere ikna olmadıklarını vurguladı.
İhveyli, ABD’li yetkililerin UBH Dışişleri Bakanı Necla el-Mankuş ile ‘ABD büyükelçiliğinin başkent Trablus’taki faaliyetlerine yeniden başlaması’ hususundaki görüşmelerine dikkati çekti.
Libyalı siyasi analist Ahmed el-Mahdavi, “Başağa, ‘hükümetinin en kısa sürede başkente taşınmasını sağlamak için’ medya organlarını sarf ettiği çabalar doğrultusunda canlandırmanın yanı sıra yerel ve uluslararası aktörlerle ittifaklarını hızla genişletmeye çalışmalıdır” ifadelerini kullandı.
UBH Başbakanı Dibeybe’nin şu ana kadar pozisyonunda kalması için bazı ülkelerden açık nispi bir destek aldığına inandığını belirten Mahdavi, “Siyasi ve güvenlik tecrübesi nedeniyle Başağa’ya bel bağlayan büyük ülkeler de var. Onlar, Libya’daki çıkarlarının, hükümeti tarafından sağlanacak güvenlik ve istikrar yoluyla artabileceğine inanıyor” dedi.
ABD’li yetkililerin Mankuş ile son görüşmesinin, şu anda iktidardakiler ve başkenttekilerle ilişkilerde ABD pragmatizmini ifade etmek üzere geliştiğini belirten Mahdavi, “Bu durum, ABD yönetiminin başkentteki güç dengesini değiştirmenin imkânsız olduğuna dair kesin bir kararını yansıtmıyor” şeklinde konuştu.
Mahdavi, “İstikrar hükümetinin karşı karşıya olduğu en büyük zorluklar, doğu ve batı bölgelerindeki yerel müttefiklerini tatmin etmeye odaklanmış durumda” dedi.
Savunma Bakanı Ahmid Rahme’nin, devrimcilerin Libya ordusunu yeniden organize etme ve birleştirme programlarına entegrasyonu konusundaki ilk açıklamasının, Ordu Genel Komutanlığı’nın bu açıklamada bahsedilen devrimcilerin, ‘ideolojik olmayan milisler’ olduğunu ifade etti.
Ahmed el-Mahdavi ayrıca, hem Dibeybe hem de Başağa’nın popülaritesine karar vermek için gerçek kriterin, ‘bir spor takımını tebrik etmek, BM misyonunun konumunu desteklemek veya insani bir pozisyon almak’ gibi yaşam koşulları, olaylar ve faaliyetlerle etkileşimlerinin boyutuna bağlı olmayacağını vurguladı. Aksine bunun, ‘ekonomiyi reforme etme ve yüksek fiyatların ateşiyle boğuşan sokakların ihtiyaçlarını karşılayıcı kararlar verme’ yeteneğiyle bağlantılı olduğuna dikkati çekti.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.