‘İntihar davranışı’… Rus askerleri Çernobil'deki ‘Kızıl Orman’ın radyoaktif tozu içinde geziyor

Ukrayna'daki Çernobil nükleer santralindeki bir tabela (Reuters)
Ukrayna'daki Çernobil nükleer santralindeki bir tabela (Reuters)
TT

‘İntihar davranışı’… Rus askerleri Çernobil'deki ‘Kızıl Orman’ın radyoaktif tozu içinde geziyor

Ukrayna'daki Çernobil nükleer santralindeki bir tabela (Reuters)
Ukrayna'daki Çernobil nükleer santralindeki bir tabela (Reuters)

Ukraynalı iki işçi, Rus askerlerinin zırhlı araçları korumasız bir şekilde Çernobil'deki son derece zehirli ‘Kızıl Orman’dan (Red Forest) geçirerek radyoaktif toz bulutları yaydığını söyledi.
The Independent gazetesinin haberine göre, Çernobil nükleer santralindeki bir çalışan, nükleer felaket bölgesini ele geçiren askerler için eylemin bir ‘intihar davranışı’ olduğunu, çünkü soludukları radyoaktif tozun vücutlarında iç radyasyona neden olma olasılığının yüksek olduğunu söyledi.

Ukrayna Devlet Nükleer Müfettişliği, geçtiğimiz 25 Şubat'ta Çernobil'deki radyasyon seviyelerinin ağır askeri araçların toprağı harekete geçirmesi nedeniyle yükseldiğini söyledi. Ancak şu ana kadar tam olarak ne olduğu hakkında herhangi bir ayrıntı ortaya çıkmadı.
Rus tankları, 24 Şubat'ta Çernobil'e girip alanın kontrolünü ele geçirdiğinde de görevinin başında olan Ukraynalı iki işçi, hala kullanılmış nükleer yakıtın güvenli bir şekilde depolanmasından ve 1986'da patlayan reaktörün kalıntılarını denetlemekten sorumlu.
İki çalışanda da Kiev'in yaklaşık 100 kilometre kuzeyinde, santralin etrafındaki alanın en radyoaktif kısmı olan Kızıl Orman'dan geçen Rus tanklarını ve diğer zırhlı araçları gördüklerini söylediler.
Bir işçi, tesiste yanlarında çalışırken konuştuğu üniformalı askerlerin patlamayı duymadıklarını ifade etti.

Rus ordusu, santralin ele geçirilmesinden sonra radyasyonun normal seviyelerde kaldığını ve eylemlerinin Ukrayna milliyetçilerinin potansiyel ‘nükleer provokasyonlarını’ engellediğini söyledi. Rusya daha önce kuvvetlerinin Ukrayna'daki nükleer tesisleri tehlikeye attığını reddetmişti. Rusya Savunma Bakanlığı, Çernobil çalışanlarının iddialarına yanıt vermedi.
Kızıl Orman, patlamadan kaynaklanan radyasyonu emdikten sonra onlarca kilometrekarelik çam ağaçlarının kırmızıya dönmesinden dolayı bu ismi almıştı. Orman, o kadar kirli sayılıyor ki nükleer santral işçilerinin bile oraya gitmesine izin verilmiyor.

Rus işgali sırasında orada olmayan Çernobil Tesisinin Genel Müdürü Valery Seida, “Orada kimse yok, kimse gitmiyor” şeklinde konuştu.
İşçiler, Rus askeri konvoyunun bölgeden geçtiğini belirtti.
İşçilerden biri bu konu hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Büyük bir askeri araç konvoyu tesisimizin hemen arkasındaki yolda ilerliyordu. O yol Kızıl Orman'dan geçiyordu... Konvoy büyük bir toz bulutu yaydı. Birkaç güvenlik sensörü yüksek düzeyde radyasyon gösterdi.”

İşçiler, Rus birliklerinin gelmesinin ardından, geçtiğimiz hafta evlerine gitmelerine izin verilmeden önce fabrikada yaklaşık bir ay çalıştı.
Ukrayna Başbakan Yardımcısı geçtiğimiz Pazar günü, Çernobil'deki radyasyon tehlikeleri konusunda uyarıda bulunarak, yasaklı bölgenin ‘askerileştirilmesi’ nedeniyle Rus güçlerini eleştirdi.



Cannes'ın galibi İranlı yönetmen, Oscar yarışına dahil olabilecek mi?

İran Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden 64 yaşındaki Cafer Penahi, daha önce Altın Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini de kazanmıştı (Reuters)
İran Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden 64 yaşındaki Cafer Penahi, daha önce Altın Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini de kazanmıştı (Reuters)
TT

Cannes'ın galibi İranlı yönetmen, Oscar yarışına dahil olabilecek mi?

İran Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden 64 yaşındaki Cafer Penahi, daha önce Altın Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini de kazanmıştı (Reuters)
İran Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden 64 yaşındaki Cafer Penahi, daha önce Altın Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini de kazanmıştı (Reuters)

İranlı muhalif yönetmen Cafer Penahi, Cannes Film Festivali'nin en büyük ödülü Altın Palmiye'nin bu yılki kazananı oldu.

Penahi, İran hükümeti tarafından hapse atıldığı dönemde yaşadıklarından ilham alan Yek Tasadef Sadeh (Sadece Bir Kazaydı) adlı filmiyle bu ödüle layık görüldü. Film, 2023'te cezaevinden tahliye edilmesinin ardından çektiği ilk yapım olma özelliğini taşıyor. Yönetmen, yasaklara rağmen yıllardır film çekmeye devam ediyordu.

En kişisel filmi 

Penahi'nin şimdiye kadarki en kişisel filmi diye nitelendirilen İran-Fransa-Lüksemburg ortak yapımı Sadece Bir Kazaydı, cezaevinde işkenceye maruz kalan 5 karakterin, kendilerine bu işkenceyi yapan kişiyi teşhis ettiğine inanmasıyla gelişen olayları konu alıyor.

Geçen hafta yaptığı açıklamada Penahi, "İlk kez hapse girdiğimde hücremde tek başımaydım. Beni gözleri bağlı şekilde, önümde bir duvarın olduğu ve arkamdan bir sesin geldiği o yere götürürlerdi. Saatlerce süren sorgularda, o adamın sesini dinleyerek onun kim olduğunu hayal ederdim. Bir gün bu sesi bir filmde ya da yazıda yeniden var edeceğimi biliyordum" dedi.

Altın Palmiye'yi aldıktan sonra ailesine ve çalışma arkadaşlarına teşekkür eden Penahi, "Şu an tüm İranlılara, farklı görüşte olan herkese bir şey söylemek istiyorum. Bütün sorunlarımızı ve fikir ayrılıklarımızı bir kenara bırakalım. En önemli şey ülkemiz ve onun özgürlüğüdür" ifadelerini kullandı.

Oscar yarışına katılabilir mi?

Bu zafer, Amerikan yapım ve dağıtım şirketi Neon için de art arda 6. Cannes zaferi anlamına geliyor. Stüdyo, daha önce Anora, Bir Düşüşün Anatomisi (Anatomy of a Fall), Hüzün Üçgeni (Triangle of Sadness), Titane ve Oscar'da büyük başarı yakalayan Parazit (Gisaengchung) filmleriyle Altın Palmiye'yi kazanmıştı.

Penahi'nin Cannes'daki bu büyük zaferi sonrası, birçok sinema çevresinde "Bu film Oscar yarışına katılabilir mi?" sorusu gündeme geldi. Son yıllardaki Cannes birincilerinin Oscar'da da ses getirmesi bu beklentiyi güçlendiriyor. Ancak İran yönetiminin, Penahi'nin ödüllü dramasını En İyi Uluslararası Film kategorisinde aday göstermek üzere Oscar'a göndermesi pek olası görünmüyor.

Penahi'nin ülkesindeki antidemokratik baskılara karşı açık tavrı ve filmde İran ceza sistemiyle ilgili sert eleştiriler, resmi kurumların böyle bir adım atmasını neredeyse imkansız kılıyor.

"İnsanlık adına güçlü bir söz"

Deadline eleştirmeni Pete Hammond tarafından "insanlık adına güçlü bir söz" diye tanımlanan film, haksız yere hapse atılmış işçi sınıfı karakterlerin kendilerine işkence eden gardiyana karşı intikam arayışını anlatıyor.

İran, geçmişte Bir Ayrılık (Jodaeiye Nader az Simin) ve Satıcı (Forooshande) filmleriyle yönetmen Asgar Ferhadi'ye iki Oscar kazandırmıştı. 

Muhalif yönetmenler İran'ın Oscar aday belirleme sürecinde hiçbir zaman değerlendirmeye alınmıyor. Geçen yıl Cannes'da Jüri Özel Ödülü'nü kazanan Kutsal İncirin Tohumu'nun (Dane-ye anjir-e ma'abed) yönetmeni Muhammed Resulof, Oscar yarışına Almanya adına katılmıştı. 

Fransa ihtimali

Penahi'nin filminin Fransa tarafından aday gösterilmesiyse pek mümkün görünmüyor. Çünkü Fransa'da bu kategori için yarışan çok sayıda güçlü yapım var ve bu hakkın Fransızca olmayan bir filme ayrılması zor. Yapımcılar arasında Lüksemburg merkezli Bidibul Productions'ın da olması ise farklı bir seçenek yaratabilir.

Ayrıca Akademi'nin, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin mülteci sporcular için oluşturduğu özel takım benzeri, sürgündeki sinemacılara özel bir En İyi Uluslararası Film kategorisi oluşturması gerektiği de tartışılıyor.

Her ne kadar Penahi, Paris'te yaşayan kızının yanında yaşamayı düşünmediğini, ülkesini terk etmek istemediğini daha önce açıklamış olsa da Sadece Bir Kazaydı'nın ödül sezonunda önemli yapımlardan biri olacağı şimdiden konuşuluyor.

Independent Türkçe, Deadline, Guardian