Başağa’dan Dibeybe’ye güvenli çıkış sözü

Mısır’dan taraflara krizi çözmek için görüşme çağrısı yapıldı.

İngiltere Büyükelçi Caroline Hurndall, Bingazi’de Mareşal Halife Hafter ile görüşme gerçekleştirdi. (İngiltere Büyükelçiliği)
İngiltere Büyükelçi Caroline Hurndall, Bingazi’de Mareşal Halife Hafter ile görüşme gerçekleştirdi. (İngiltere Büyükelçiliği)
TT

Başağa’dan Dibeybe’ye güvenli çıkış sözü

İngiltere Büyükelçi Caroline Hurndall, Bingazi’de Mareşal Halife Hafter ile görüşme gerçekleştirdi. (İngiltere Büyükelçiliği)
İngiltere Büyükelçi Caroline Hurndall, Bingazi’de Mareşal Halife Hafter ile görüşme gerçekleştirdi. (İngiltere Büyükelçiliği)

Yeni Libya hükümetinde başbakan seçilen Fethi Başağa, rakibi ve geçici Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe’yi görevinden vazgeçmeye ve iktidarı bırakmaya ikna etme çabalarını sürdürüyor. Diğer yandan ABD’nin Trablus Büyükelçisi, Batı’nın seçimleri erteleme yönünde bir planı olduğunu yalanlarken BM Özel Temsilcisi de egemen kurumların bağımsızlığının korunması çağrısında bulundu.
Mısırlı ve Libyalı kaynaklara göre söz konusu gelişmeler, Mısır’ın Libya’daki geçiş otoritesi temsilcilerini mevcut krize yönelik çözümleri tartışmak üzere Kahire’de toplantılar düzenlemeye çağırmasıyla eş zamanlı olarak yaşandı. Kaynaklar, çağrının Başağa’yı, Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’i kapsadığını belirttiler. Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri’ye de çağrı yapılıp yapılmadığına ilişkin ise bilgi vermediler.
Temsilciler Meclisi tarafından görevlendirilen Başağa, geçen pazar günü yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Dibeybe’ye ve hükümetine güvenli çıkış ve yargılanmama garantisi sunduk. Hükümetinin çok ciddi ve benzeri görülmemiş mali ve idari suiistimaller işlediği göz önüne alındığında öneri, Dibeybe’nin hesap verebilirlik korkusuyla iktidara tutunmasından kaynaklanıyor.”
Başağa, son yaptığı açıklamalarda Trablus’a girmeye hazır olduğunu yinelerken kan dökülmesini engelleme yönündeki arzusunu vurguladı. Başağa şu ifadeleri kullandı:
“Her an Trablus’a giriş yapabilirim ama beklemeyi tercih ettim. Birkaç gün içerisinde sorunsuz bir şekilde ve kan dökülmeden başkente gireceğiz.”
Dibeybe ile mücadelesinin ise kanunlar doğrultusunda olacağını belirten Fethi Başağa, ateşkes anlaşmasının çökmeyeceğini ve silahlı çatışmaya girmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Başağa ayrıca silahlı oluşumların tavırlarını değiştirdiğini, Dibeybe ve hükümetini desteklemeyeceklerini kaydetti.
Başağa aynı şekilde seçimlere ulaşılamaması durumunda hükümetinin görev süresini uzatmama taahhüdünde de bulunurken şunları söyledi:
“Seçimlerin başarılı olacağına inancımız tam. Çünkü bu Libyalılara borcumuzdur ve bu hakkın bir an önce yerine getirilmesi gerekiyor. Hükümetimizin görev süresini uzatmayacağız. Şu an Libya Merkez Bankası Başkanı’nın, petrol ve yatırım kurumlarının değiştirilmesi desteklenmiyor. Libya’daki egemen kurumların istikrarı ülkenin istikrarı açısından önemlidir.”
Libya’daki yabancı güçlerin varlığı hakkında açıklamalarda bulunan ülkeden çıkabileceklerini söyledi.  
Diğer yandan Menfi, Libya Yatırım Otoritesi Başkanı Ali Mahmud ile yaptığı görüşmede korumaya ve varlıklarına zarar vermemeye yönelik çabaların yoğunlaşmasıyla birlikte ‘kurumların bağımsızlığı, bunları siyasi çekişmelerden uzak tutmak ve baskı ve şantaj aracı olarak kullanmamak’ konularına değindi.
Diğer taraftan İngiltere’nin Libya Büyükelçisi Caroline Hurndall, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams ile söz konusu kurumların bağımsızlığını ve bütünlüğünü koruma gerekliliği konusunda uzlaşı sağladığını bildirdi. Aynı şekilde ABD’nin Libya Büyükelçisi ve Özel Temsilcisi Richard Norland da Batı’nın seçimleri erteleme planına yönelik asılsız iddiaları yalanladı. Ülkesinin Libya’da mümkün olan en kısa sürede özgür ve adil seçimler yapma çabalarını desteklemeye devam ettiğini vurgulayan Norland, ABD’nin tüm Libyalıların yararına çalışan bu siyasallaşmamış egemen kurumların bağımsızlığına ve bütünlüğüne güçlü şekilde destek verdiğini söyledi.
Stephanie Williams da 28 Mart’ta Ulusal Petrol Şirketi’nin, Libya Yatırım Otoritesi’nin ve Libya Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ve bütünlüğünü siyasi kargaşadan koruma gerekliliğine vurgu yaptı.
Bu kurumların Libya halkının mülkü olduğunu, keyfi baskılara maruz bırakılmamaları gerektiğini veya şu ya da bu tarafların çıkarları doğrultusunda bir silah olarak kullanılmamaları gerektiğini söyleyen Williams, “Libya halkının zenginliğinin şeffaf şekilde yönetimi ve dağıtımı ortak bir hedef olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde Williams, geçen yılın sonunda yapılması planlanan seçimlerin ertelenmesinin Libya vatandaşları açısından büyük bir hayal kırıklığı olduğunu söyleyerek 2020 yılındaki ateşkes kararının ardından ‘ender görülen bir iyimserlik dönemi sonrasında’ yaklaşık 2,8 milyon kişinin seçimlere kaydolduğunu hatırlattı.
Williams, Tunus’ta gerçekleştirdiği toplantılara katılmayan Temsilciler Meclisi’ni de seçimler için anayasal bir zeminde Yüksek Yargı Konseyi ile müzakere etmeye çağırdı. BM Temsilcisi, “Bu krizi çözmek için iyi niyetle masaya diyalog masasına gelmeleri amacıyla kritik bir dönüm noktasındayız” ifadesini kullandı.

Hurndall-Hafter görüşmesi
İngiltere’nin Libya Büyükelçisi Caroline Hurndall geçen pazar akşamı Ulusal Ordu Başkomutanı Mareşal Halife Hafter ile Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ve Libya’daki tüm paralı askerlerin geri çekilmesi meselelerini görüştüklerini açıkladı.
Hurndall, görüşmeler sırasında savaşa dönüşten kaçınma gerekliliği konusunda açık olduğunu vurularken Libya’daki tüm tarafları da BM danışmanıyla temasa geçmeye çağırdı.
Caroline Hurndall, Bingazi’deki Libya Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Ali el-Hibri ile de bir araya gelerek bankaları birleştirme çabaları, ekonomik durum, bankacılık sektörünü geliştirmek için bankacılık ve hükümet faaliyetlerinin genişletilmesi konularını ele aldı.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.