Ürdün Kralı 2. Abdullah, İsrail Savunma Bakanı Gantz ile Amman'da görüştü

Ürdün Kralı 2. Abdullah (AFP)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (AFP)
TT

Ürdün Kralı 2. Abdullah, İsrail Savunma Bakanı Gantz ile Amman'da görüştü

Ürdün Kralı 2. Abdullah (AFP)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (AFP)

Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın, "Kudüs'teki tarihi duruma saygı gösterilmesi, ramazan ayında ibadet edenlerin özgürlüğünü garanti edecek tedbirlerin alınması" çabaları çerçevesinde İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'la Amman'da bir araya geldiği belirtildi.
Ürdün Kraliyet Divanından yapılan yazılı açıklamaya göre görüşme, Amman'daki El-Huseyniye Sarayı'nda gerçekleşti.
Görüşmede 2. Abdullah, kapsamlı sükunetin korunması gerektiğini, bunun da "Müslümanların Mescid-i Aksa'da ibadetlerini yerine getirme haklarına saygı gösterilmesini, ibadetten alıkoyacak olayların ve gerilimi tırmandıracak provokasyonların engellenmesini" gerekli kıldığını vurguladı.
Başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını garanti eden, iki devletli çözüm temelinde barışı sağlamaktan söz eden Kral Abdullah, barışa ulaşma şansını baltalayan tüm uygulamaların sonlandırılması gerektiğini kaydetti.
Görüşmeye, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, Kraliyet Ofis Müdürü Cafer Hassan ve İstihbarat Genel Müdürü Tümgeneral Ahmed Hüsnü de katıldı.

Ramazan ayı öncesi "güvenlik" görüşmesi
İsrail Kamu Yayın Kuruluşunun (KAN) haberinde ise Gantz'ın 2. Abdullah ile yaptığı görüşmede ramazan ayı öncesinde bölgedeki güvenlik durumunun ele alındığı kaydedildi.
Habere göre Gantz, istikrar ve sükunetin korunmasının önemi ile terör örgütü DEAŞ başta olmak üzere terörle mücadelenin gerekliliğini vurguladı.
Gantz, görüşmede ayrıca, "İsrail'in Kudüs ve Batı Şeria'da ibadet özgürlüğünü korumak için atacağı adımlar ve (Filistin ve İsrail güvenlik birimleri arasındaki) güvenlik koordinasyonunun önemini" ifade etti.

Gantz'ın Ürdün Dışişleri Bakanı ile görüşmesi
Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi de İsrailli Bakan Gantz ile gün içerisinde ikili görüşme yaptı.
Safedi görüşmede, Filistin halkının ekonomik, sosyal ve yaşamsal taleplerini karşılayan siyasi ve ekonomik gerçek bir çözümden yana olduklarını aktardı.
Ürdünlü Bakan, Filistin-İsrail anlaşmazlığına çözüm bulunmasının bölgede kapsamlı barışa ulaşmanın temelini oluşturduğunu belirtti.
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Ramallah ziyareti kapsamında dün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelmişti. Kral 2. Abdullah görüşmede, "Kudüs'teki yasal ve tarihi statüyü korumak, İslam ve Hristiyanlığın kutsallarını gözetmek" için çaba sarf ettiklerini söylemişti.
Uzmanlar, Ürdün Kralı'nın Ramallah ziyaretiyle, ramazan ayı öncesinde İsrail ile Filistin arasındaki muhtemel gerginliğin dozunu düşürmeyi amaçladığı değerlendirmesinde bulunmuştu.



Fransızlar, iki devletli çözüme doğru bir dönüşe yardımcı olacak ‘değişkenlere’ güveniyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve New York'taki konferansta yer alan bazı katılımcılar (AFP)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve New York'taki konferansta yer alan bazı katılımcılar (AFP)
TT

Fransızlar, iki devletli çözüme doğru bir dönüşe yardımcı olacak ‘değişkenlere’ güveniyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve New York'taki konferansta yer alan bazı katılımcılar (AFP)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve New York'taki konferansta yer alan bazı katılımcılar (AFP)

Aralık 2014'te Fransız Senatosu ve Temsilciler Meclisi, hükümeti 1988'de Cezayir'de ilan edilen Filistin devletini tanımaya çağıran ‘bağlayıcı olmayan’ bir kararı oyladı, ancak dönemin Sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande ve Dışişleri Bakanı Laurent Fabius kararı çekmecede bıraktı.

On yıllardır Paris'in politikası, Filistin'in bölünmesini ve iki devletin kurulmasını öngören 1947 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul kararı uyarınca İsrail'in yanında bir Filistin devletini savunmak oldu.

Hollande'ın ardından Elysee Sarayı'na 2017 yılında Emmanuel Macron geldi. Bu tarihten birkaç hafta öncesine kadar Paris'in resmi pozisyonu, hükümetin bir Filistin devletini ‘ancak doğru zamanda’ tanıyacağı, böylece ‘faydalı’ olacağı, yani durumu siyasi bir çözüme doğru ilerleteceği yönündeydi.

rg
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) oturumunda bir araya geldi, 25 Eylül 2024. (AFP)

Geçtiğimiz ilkbaharda Macron, ertelemeye son vermeye karar veren ve daha fazla gecikmeden tanıma adımını atan dört Avrupa ülkesi (İrlanda, Norveç, Slovenya ve İspanya) örneğini takip etmeyi reddetti. Mevcut durumda Avrupa Birliği'nin (AB) 27 üyesinden 12’si Filistin devletini tanıyor.

Zorluklar

Ancak Gazze Şeridi'nde devam eden savaş ve orada işlenen katliamlar Macron'un yaklaşımını değiştirmesine neden oldu. Siyasi kaynaklar, BM Genel Kurulu çerçevesinde 21 Eylül'de New York'ta düzenlenecek bir zirve vesilesiyle Filistin devletini resmen tanıma niyetini Filistin Devlet Başkanı’na gönderdiği resmi bir mektupla açıklayan Fransa Cumhurbaşkanı'nın, İsrail'in Gazze Şeridi'nde ve yerleşim hareketinin görülmemiş bir hızla arttığı Batı Şeria'da böyle bir devlet olasılığını fiilen ortadan kaldıran uygulamaları nedeniyle ‘iki devletli çözüm kalıcı olarak gömülmeden önce bugün harekete geçilmesi gerektiğine’ inandığını belirtiyor.

Paris, Fransa'nın kendi içinde bile bu hamlenin karşı karşıya olduğu zorlukların farkında. Öyle ki iktidar koalisyonunu oluşturan partilerden hiçbiri anayasal olarak böyle bir girişimde bulunmaya yetkili olan Macron'a destek vermedi.

tgth
Dün Gazze şehri üzerine insani yardım malzemesi bırakıldı. (AP)

Yurtdışında ise Paris, esas olarak projesiyle ilgili taraflarla kurduğu doğrudan temaslar sayesinde, hem İsrail'den hem de ABD'den gelen radikal reddin farkındaydı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, Macron'un bu hamlesini açıklamadan önce Trump ve Netanyahu'yu bilgilendirdiğini, Birleşik Krallık Başbakanı ve Almanya Şansölyesi’ne de danıştığını söyledi.

Gazze Şeridi'nde 60 bin kişinin ölümü ve bölgenin neredeyse tamamen yıkılarak ‘açık bir mezarlığa’ dönüşmesinin ardından İsrail'e karşı herhangi bir pratik eylemde bulunmayan AB içinde de İsrail konusunda derin bölünmeler var. 2000 yılından bu yana yürürlükte olan AB-İsrail Ortaklık Anlaşması, kalıcılığını İsrail'in insan haklarına saygı göstermesine bağlayan ikinci maddeye dayanarak AB'ye anlaşmayı yeniden gözden geçirme olanağı sağlıyor.

Siyasi-diplomatik dinamik

Tüm bunlara rağmen Paris, bugün ile söz konusu zirve tarihi arasında iki devletli çözümü yeniden uluslararası gündemin ön sıralarına taşıyacak ‘güçlü bir ivme akımı’ yaratacak bir ‘siyasi-diplomatik dinamik’ başlatma konusunda iddialı.

Fransa Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına göre Macron'un kararını ‘erken’ açıklaması, ‘diğer tarafları, özellikle de isteksiz Avrupalıları aynı şeyi yapmaya teşvik etmeyi ve onlara kararlarını vermeleri için yeterli zaman tanımayı’ amaçlıyor.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Fransız gazetesi La Tribune Dimanche'a verdiği demeçte, Malta, Belçika ve muhtemelen Hollanda'nın yanı sıra Kanada, Japonya ve Güney Kore başta olmak üzere diğer ülkelerin de Fransa'yı takip edebileceğini söyledi.

Birleşik Krallık ise Başbakan Keir Starmer'ın baskısına rağmen halen tereddütlü davranırken, Almanya şimdilik Fransa'nın yolunu izlemeyi reddettiğini açıkladı.

Diğer taraftan Barrot, ülkesinin G7 çerçevesinde, BM Güvenlik Konseyi'nin daimî bir üyesi ve AB'nin kilit bir oyuncusu için bir ilk olan bu hamlesinin Arap devletlerini Hamas'ı kınamaya ve silahsızlandırılmasını talep etmeye ikna edeceğine işaret ediyor.

Paris, Gazze Şeridi'ndeki savaşın eylül ayına kadar duracağını, bunun da Ortadoğu ve Arap dünyasındaki mevcut atmosferi değiştireceğini ve böylece bir yandan tanıma diğer yandan Arap ve Müslüman ülkelerin İsrail'e yönelik adımları arasındaki ‘dengenin’ ‘karşılıklı’ olacağını umuyor. Barrot, “New York'ta, diğer ülkeleri de bize katılmaya teşvik etmek için bir çağrı başlatacağız” dedi.

Netanyahu sonrası

Paris, New York toplantısından çıkacak ve BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmesini umduğu ‘yol haritasına’ büyük ölçüde güveniyor.

dfvds
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa konferansta konuşuyor. (AFP)

Yol haritasının önemi, Filistin-İsrail çatışmasının nasıl sona erdirileceğine dair bütüncül bir vizyon içermesinde yatıyor. Çünkü iki devletli bir çözümün unsurlarını ve belirleyicilerini sunarken, Filistin devletinin sınırları, yerleşim sorunu ve Kudüs'ün kaderi gibi temel konuları müzakere etmek üzere iki tarafa bırakıyor.

Ancak Fransa, Knesset'in geçen hafta Batı Şeria'nın ilhakını öngören bir yasayı oylaması ve geçen yıl bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden yasayı kabul etmesinin de gösterdiği gibi, izlediği projenin zor olduğunun farkında.

Netanyahu'nun aşırı sağcı hükümetinin ya da onu iktidarda tutan koalisyonun politikasını değiştireceğinden umudunu kesen Paris, İsrail'de önümüzdeki aylarda ya da gelecek yıl eylül ayında yapılması planlanan parlamento seçimleri vesilesiyle gerçekleşebilecek bir siyasi değişime bel bağlıyor.

Paris, özellikle İsrail'in bugünkü önerisi Gazze Şeridi'ndeki olayların ötesine geçmezken, ‘yol haritası’ ertesi gün için bir vizyon ve çözüm sunduğu için İsrail kamuoyunda bir değişimin mümkün olduğuna inanıyor.

Sürecin uygulanabilirliği, Fransa'nın ve belki de diğer Avrupa ülkelerinin Filistin devletini tanımasının sahadaki gerçekliği değiştirip değiştirmeyeceği ya da 145'ten fazla ülke tarafından tanınan Filistin devletinin kuruluş tarihini yaklaştırıp yaklaştırmayacağı konusunda birçok soru ortaya atıldı. Ancak bu durum, sponsorların süreci devam ettirmelerine ve başarıya ulaşması için çaba göstermelerine engel olmayacak.