Yahudi cemaati içinde hayırseverliğiyle tanınan Abramoviç’in milyarderliğe uzanan serüveni

Abramoviç’in Rusya - Ukrayna müzakerelerinde de rol oynadığı ortaya çıktı

Rus iş insanı Roman Abramoviç (Reuters)
Rus iş insanı Roman Abramoviç (Reuters)
TT

Yahudi cemaati içinde hayırseverliğiyle tanınan Abramoviç’in milyarderliğe uzanan serüveni

Rus iş insanı Roman Abramoviç (Reuters)
Rus iş insanı Roman Abramoviç (Reuters)

Rusya - Ukrayna savaşı 1. ayını geride bırakırken  Avrupa Birliği (AB), ABD ve Birleşik Krallık (BK), Rusya’yla ilişkili çok sayıda zengini yaptırım listesine aldı ve bu kişilerin Batı’daki mallarına el koydu.
Rusya’nın Ukrayna askeri müdahalesinin ardından aralarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de yer aldığı çok sayıda kişi BK tarafından yaptırım listesine alındı.  AB ve BK tarafından yaptırım listesine alınan isimler arasında Britanya futbol kulübü Chelsea’nin sahibi Roman Abramoviç de yer alıyor.
Putin’le yakın ilişkileri olduğu bilinen Abramoviç, savaşın başında eleştiri oklarının kendisine çevrilmesiyle kulübü satmaya karar verdi ve gelirini Rusya - Ukrayna savaşının mağduru sivillere bağışlayacağını açıklamıştı.
Ünlü milyarderin bu hamleyle yaptırımlardan kaçınmaya çalıştığı yorumları yapılıyordu. Öte yandan, bağışlar söz konusu olduğunda, Abramoviç’in özellikle Yahudi cemaati içinde hayırseverliğiyle tanındığı biliniyor.
Ancak bazı yorumcular, Abramoviç’in hayırseverlik faaliyetlerinin Rusya’nın siyasi etki alanını genişletme amacına hizmet ettiğini öne sürüyor.
Kendisini "Yahudi solunun zengin düşünce, aktivizm ve kültür geleneğine bağlı bir yayın" diye niteleyen Jewish Currents’te Abramoviç’in Yahudi cemaatlerine bağışları masaya yatırıldı.
David Klion imzasını taşıyan, "Bizim Oligarkımız" başlıklı makalede Rus milyarderin diğer ülkelerdeki faaliyetleri, çocukluğu ve nasıl zenginleştiği de tartışıldı.
Makalede öne çıkan başlıklarla Roman Abramoviç ve dünya siyasetine etkisi…

Abramoviç’in milyarderliğe uzanan serüveni
Abramoviç’in biyografilerini yazan Dominic Midgley ve Chris Hutchins’e göre Rus milyarder, 1966'da Saratov'da, kökleri Ukrayna, Beyaz Rusya ve Litvanya'ya kadar uzanan Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Ancak ebeveynleri, Abramoviç daha üç yaşına girmeden öldü. Annesi Irina, merdiven altı bir kürtaj operasyonunda, babası Arkady ise bir inşaat kazasında hayatını kaybetti.
1986'da 20 yaşındayken, sokak otomatlarıyla uğraşan Abramoviç, 1988'de, Mihail Gorbaçov'un iş ortamını liberalleştirme projelerinden yararlanarak oyuncak üretmeye başladı. Sonraki 7 yıl içinde ise Sovyet çocuklarına lastik ördek satma işinden uluslararası pazarlarda petrol ve gaz satma işine geçti.
Sovyetler’de beyaz yaka mesleklerinde yoğunlaşan Yahudiler, dağılışın ardından kendilerini yükselen bir piyasa ekonomisinin ön saflarında bulmuştu. Abramoviç de onlardan biriydi.
Sovyetler 1991'in sonunda dağılınca Rusya'nın yeni cumhurbaşkanı Boris Yeltsin, devlet kontrolündeki sanayileri özelleştirmeye başladı. Birbiriyle 1995'te tanışan Boris Berezovski ve Abramoviç de yeni Rusya’nın proto-kapitalistleri oldu.
Abramoviç bu dönemde kendisinden 10 yaş büyük olan Berezovski'nin himayesine girdi. İkili Yeltsin yönetiminin ihalelerinde dünyanın en büyük enerji şirketlerinden Sibneft'te hisse alarak milyarder oldu.
1998'deki ekonomik krizin ardından Putin iktidarı başladığında ise ikilinin yolları ayrıldı. Bir süre sonra Putin’e meydan okumaya başlayan Berezovski, varlıklarını gerçek maliyetlerinin altında satınca, Abramoviç, Sibneft'in kontrolünü ele geçirdi.

Bu olayın ardından Birleşik Krallık’a giden Berezovski, 2008’de Sibneft’teki hisselerine aslında el konduğu iddiasıyla dava açtı ve 2012’de davayı kaybetti. Milyarder 2013’te Londra’daki evinde intihar etti. Bazı çevreler, intiharın şüpheli olduğunu savunsa da sonuç çıkmadı.
Berezovski’yle birlikte ülkeyi terk eden medya patronu Vladimir Gusinski de Putin’in tepkisini çeken ve bu dönemde ülkedeki gücünü kaybeden oligarklardan biriydi.
Lüksemburg’da yaşayan Rus bankacı ve yolsuzlukla mücadele aktvisti Roman Borisovich, konuyla ilgili şu yorumu yaptı:
"Abramoviç'in ölüm kalım savaşında efendisine [Berezovski'ye] sırt çevirmesi gerekiyordu ve yaptığı şey buydu. O zamandan beri Putin'e cömertçe hizmet etti."

Abramoviç’in servetini Putin mi yönlendiriyor?
2017 tarihli bir araştırmada, Rusya'nın GSYİH'sinin tahminen yüzde 60'ının denizaşırı olduğu ifade edilmişti. Bu da ülke dışında kabaca bir trilyon dolar olduğu anlamına geliyor.
İngiliz gazeteci ve yazar Ben Judah, "Putin, Kremlin'e yakın oligarkların elindeki parayı, gerçekten kendi parası olarak görüyor ve bu para, yurtdışındaki çıkarları sürdürmek için kullanılabilir. Çoğu zaman da böyle kullanıldı" ifadelerini kullandı.

Abramoviç, 27 Mayıs 2005'te, Kremlin'de bir buluşmada Başkan Vladimir Putin'le görüntülenmişti (AP)
Sovyet sonrası Rusya hakkında bir dizi kitap yazan New Yorklu Masha Gessen, bu noktada “oligark” kelimesinin "Rusya'daki gücün nasıl işlediğine dair temel bir yanlış anlaşılmaya neden olduğunu" söyledi. Gessen’e göre Yeltsin döneminde bu terim, gerçekten bağımsız kodamanların egemen olduğu bir sistemi tanımlarken, Putin'in en büyük önceliği, bu sistemi yıkmak oldu. Gessen, bu zenginler için, "Artık sadece Putin'in izin verdiği kadar servete erişebiliyorlar" diyor.
14 milyar dolarlık servete sahip olduğu düşünülen Abramoviç ise servetini Putin'in idare ettiğini iddia edenlere sert çıkıyor. Örneğin, geçen yıl, Chelsea'yi satın alma kararı da dahil olmak üzere Abramoviç’in önemli satın alımlarını Putin’in dikte ettiğini öne süren İngiliz gazeteci Catherine Belton'a dava açmıştı.
Rus milyarderler yaptırım listelerine alınırken, Abramoviç hakkındaki bu iddialar da uluslararası kamuoyunun gündemine taşındı.
Rus milyarderin servetinin ne kadar olduğu hakkında da soru işaretleri bulunuyor. Bloomberg’e göre Abramoviç, yaklaşık 13,7 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 128. insanı. Forbes’a göre ise 12,3 milyar dolarlık servetiyle Abramoviç, dünyanın en zengin 142. insanı.

Servetini Batı’ya taşıdı
Abramoviç, yirmi yılı aşkın bir süredir en az 200 milyon sterlini BK’deki konutlarına taşıdı. Londra'nın Tony semtinde bir daire, Batı Sussex'te bir malikane ve Jersey'deki Channel Island vergi cennetinde bir konut satın aldı. 2003'te, o zamanlar Britanya futbolunun gerisinde kalan Chelsea FC'yi de satın aldı ve kulübü kalkındırdı.
Roman Abramoviç, AB ve BK tarafından yaptırım listesine alınmadan 8 gün önce Chelsea kulübünü satacağını duyurdu. Kulübün kalkınması onu taraftarlar arasında adeta bir halk kahramanı kıldı. Kısa süre önce Rus - Ukrayna savaşının protesto edildiği maçta Chelsea taraftarlarının "Roman Abramoviç" diye tezahurat yapması bunun bir örneği.

Chelsea’in Abramoviç’in dünya genelinde seçkinlerin arasında girmesine kapı araladığı düşünülüyor.
Abramoviç, Chelsea taraftarlarına yaptığı bir açıklamada “umarım Stamford Bridge’i ziyaret ederek sizinle vedalaşabilirim” ifadelerini kullanmıştı. Ancak Roman Abramoviç’in kısa süre içinde Londra’ya dönebilmesi pek olası değil.

Milyarderin Yahudi cemaatleriyle ilişkisi
Yahudi cemaatlerine yönelik bağışları da Abramoviç’e hem İsrail'de hem de tüm Yahudi dünyasında meşruiyet sağladı.
Rusya'nın 1993 anayasası dini özgürlüğü garanti altına alınca ülkedeki Yahudi oligarklar arasında bir cemaat kavgası da patlak verdi. Yukarıda sözü edilen medya patronu Gusinski, nispeten liberal Rus Yahudi Kongresi'nin (RJC) kurucularından biriyken, Berezovski ve Abramaoviç, köklü Yahudi organizasyonu Chabad'ı ve onun Rusya'daki baş hahamı Berel Lazar'ı destekledi.
Daha sonra Abramoviç, Lazar'ın başkan olduğu ve RJC'yi hızla geride bırakarak, ülkenin en güçlü Yahudi örgütü haline gelen Rusya Yahudi Toplulukları Federasyonu'nun (FJCR) baş finansörlerinden biri oldu.
2018'de FJCR'nin başkanı Haham Alexander Boroda, Rusya'daki Yahudi topluluğunun gelişiminin yüzde 80'ini Abramoviç’e borçlu olduklarını söylüyordu:
"Bundan hiç bahsetmiyor ama ben istiyorum, çünkü insanlar bunun kaynağının kim olduğunu anlamıyor. Rusya'nın tamamında 160'tan fazla topluluğumuz var ve Roman hepsini destekliyor."
Bazı yorumcular, Abramoviç'in servetinin bu şekilde kullanılmasının bile Putin'den bağımsız olmadığını öne sürüyor. Yahudi kurumlarında Rus fonlarını araştıran ve adını vermek istemeyen bir kaynak, "Putin iktidara geldiğinde Gusinski'den kurtulmak zorunda kaldı ama bir Yahudi düşmanı olarak görülmek istemiyordu" dedi.
Jewish Currents’e konuşan kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yüzden RJC'ye alternatif Yahudi örgütleri kurmaya karar verdi ve Abramoviç ve arkadaşı Lev Leviev, bunu yapmasına yardım eden iki ana kişiydi."
Bu arada Abramoviç, hem Rusya'da hem de dünya genelinde Chabad'ı desteklemeye devam etti. 2001’de Moskova'nın en büyük sinagogu olan, Chabad'a bağlı Marina Roscha Sinagogu ve Yahudi Cemaati Merkezi'ne 5 milyon dolar bağışladı. 2014'te Chabad’ın Aspen'deki 18 milyon dolarlık "mega Yahudi merkezinin" açılışına katıldı. Roman Abramoviç’in ismi, merkezin girişinin duvarında bağışçılar arasında yer alıyordu.
Abramoviç, 2012'de açılan, Moskova'daki 50 milyon dolarlık Yahudi Müzesi ve Hoşgörü Merkezi'nin inşaatını da önemli ölçüde finanse etti.
Chelsea bünyesinde de antisemitizme karşı kampanya başlatan Abramoviç'in Yahudilere desteği, Rusya'nın ötesinde, ABD ve BK’deki önde gelen kurumlara da uzandı. Yahudilerin haklarını müdafaa amacıyla kurulan, ABD merkezli İftira ve İnkârla Mücadele Birliği de bu kurumlardan biri oldu
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, kasımda Abramoviç’in kampanyasını "sporun iyilik ve hoşgörü için nasıl bir güç olabileceğinin parlak bir örneği" diye niteledi.
Abramoviç’in son 20 yılda Yahudi hayır kurumlarına yarım milyar dolar bağışladığı düşünülüyor.

Filistin’deki İsrail yerleşimlerini desteklediği öne sürülüyor
Abramoviç’in İsrail yerleşimlerine de destek verdiği ve bunu iyi gizlediği ileri sürülüyor. BBC Arabic’in 2020'de yaptığı bir araştırma, Abramoviç'in Britanya’nın Virgin Adaları'nda kayıtlı paravan şirketleri kullandığını ve Ir David Vakfı adlı sağcı bir İsrailli örgüte 100 milyon dolardan fazla bağış yaptığını ortaya çıkardı.
Elad diye de bilinen bu örgüt, 1980'lerden beri Yahudi yerleşimcileri işgal altındaki Doğu Kudüs'e taşımak için çalışıyor.
Araştırmaya Abramoviç, Elad'ın 2005 ve 2018 arasında aldığı bağışların neredeyse yarısından sorumluydu.
İsrail merkezli barış örgütü Peace Now'ın Settlement Watch projesinin eş direktörü Hagit Ofran, "Yerleşimcilerin Filistinlilerin evlerini ele geçirmek için çok paraya ihtiyaçları var" dedi:
"Bu tek bir kaynaktan gelen çok fazla para. Bu kadar büyük bir bağış yaparsanız, ne için olduğunu bilirsiniz."

Abramoviç, İsrail’in Rus siyasetini etkiliyor mu?
2018'de Abramoviç, geri dönüş yasasıyla İsrail’den vatandaşlık aldı. Böylece Miriam Adelson'ın ardından en zengin ikinci İsrailli oldu.
ABD ve Avrupa hükümetleri Abramoviç'e yaptırımlar düşünürken, İsrail bu konuya tereddütle yaklaştı. Şimdiye dek İsrail Başbakanı Naftali Bennett'in de işgale ilişkin açıklamaları temkinliydi. 
Bennett’in açıklamalarında Rusya’dan bahsetmekten kaçındığı görüldü. Başbakanın, Rus birliklerinin Ukrayna'yı işgale başlamasının hemen ardından aldığı tavır tartışma konusu oldu. Bennett, barış temennisini dile getirirken, diyalog çağrısı yapmış ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunmuştu. Ancak açıklamada "Rusya" sözcüğünün bir kez bile geçmemesi dikkat çekmişti.
Yorumculara göre bu büyük ölçüde Ortadoğu’daki politik dengelerden kaynaklanıyor. Ancak İsrailliler ve Ruslar arasındaki kapsamlı mali ve kişisel bağlantıların da bu tavırda etkili olduğu düşünülüyor. Ve Abramoviç, bunun en önemli örneği olarak görülüyor.

Abramoviç’in müzakerelerdeki rolü
Diğer yandan, Ukrayna da Yahudiler açısından önemli bir ülke. 
Yahudi nüfusu açısından dünyanın 5., Avrupa'nın da 3. ülkesi olan Ukrayna'nın Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, başkent Kiev'deki Holokost anıtının yakınlarına bir füze isabet ettiğini açıklamıştı.
Kendisi de bir Yahudi olan Zelenski, açıklamasında, dünyanın dört bir yanındaki Yahudileri Rusya'nın saldırısına karşı ses çıkarmaya çağırmıştı.
Bu arada Rusya’daki diğer Yahudi oligarklar da barış çağrısı yapmakta gecikmedi.
Hemen ardından, Abramoviç’in Belarus sınırında gerçekleşen barış görüşmelerinde rol oynadığı ortaya çıktı. The Jerusalem Post, Ukrayna'nın talebi üzerine milyarderin, müzakerelere aracılık ettiğini bildirdi. Haberde Abramoviç’in müzakerelere katılmak için Belarus’a gittiği ifade edildi.
İsrailli medya kurumu ayrıca, Abramoviç'in Ukrayna ve Rusya'daki Yahudi topluluklarıyla yakın bağları olduğu notunu düştü.
Ukrayna'nın İsrail Büyükelçisi Yevgen Kornichuk, Abramoviç'in müzakerelere katılımına dair özel bir yorumda bulunmasa da, "Yeterli nüfuzu olan, yardım edebilecek herkese minnettarız" diye konuşmuştu.
Zelenskiy'nin, Abramoviç'in müzakerelerde rol oynayabileceği iddiasıyla ABD'den kendisine yaptırım uygulanmamasını talep ettiği iddia edildi. 
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, bugün Moskova’da gazetecilere yaptığı açıklamada Abramoviç’in Rusya müzakere heyetinin resmi bir üyesi olmadığını ama yine İstanbul’daki görüşmelerde Rus tarafında yer aldığını ifade etti. Peskov, Abramoviç’in müzakere heyetinde yer almasının iki taraf tarafından da onaylandığını belirtti.
Rusya ile Ukrayna arasında bugün İstanbul’da yüz yüze görüşmeler başladı.

 



Putin'in NATO karşısındaki mayınları, Almanya'ya tehdit ve Ukrayna'da ilerleme

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
TT

Putin'in NATO karşısındaki mayınları, Almanya'ya tehdit ve Ukrayna'da ilerleme

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Sami Ammara

Batılı kaynaklar arka arkaya ABD’nin Ukrayna'ya Patriot savunma sistemleri tedarik edilmesinin onaylandığına dair açıklamalar yaparken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu füzelerin gönderilmesinin sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Putin ayrıca Almanya'yı ve NATO üyesi ülkeleri, ‘Rusya ile savaşa doğrudan karışmakla’ suçlayarak tehdit etti.

Rusya, Ukrayna topraklarında ilerlemeye devam ederken ve başta başkent Kiev olmak üzere büyük şehirlerdeki hassas noktalara yönelik bombardımanını yoğunlaştırırken, ABD Başkanı Donald Trump, Moskova ve Kiev'in ateşkes ve barışçıl bir çözüme varmaları için 50 günlük süre tanıdığını açıkladı. Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Başkanı Jeffrey Sachs yaptığı değerlendirmede bu gelişmeyi ‘Trump'ın vatandaşlarından açıkça özür dilemesi gereken bir hata’ olarak nitelendirdi.

Üçüncü tur müzakereler

Rus kaynaklar, Ukrayna ile İstanbul'da üçüncü tur görüşmelerin dün yapıldığını duyurdu. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, Rusya'nın Ukrayna ile üçüncü tur müzakerelere hazır olduğunu söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, İstanbul müzakerelerinde Ukrayna heyetinin başkanı ve Ukrayna Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri Rustem Umerov'un, bu hafta yeni bir müzakere turu düzenlenmesi önerisini Rus tarafına ilettiğini duyurdu.

Alman Der Spiegel dergisi, Kiev'in İstanbul'da yeni bir müzakere turu düzenleme teklifinin, ABD'nin Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un Kiev'e yaptığı özel ziyaretin ardından ve Trump'ın Moskova'ya 50 günlük süre tanımasının ardından geldiğini belirtti.

Der Spiegel, Kiev ve Washington arasında Rusya ile müzakere sürecinin geleceği konusunda gizli bir koordinasyon olabileceğine dair işaretler olduğunu da ifade etti. Bazıları, Kellogg’un önceki tutumunu koruduğunu söylüyor. Kiev'in, krizin barışçıl çözümü için Rus güçlerinin ‘tanınmış uluslararası sınırlara’, yani Zelenskiy'nin daha önce talep ettiği 1991 sınırlarına çekilmesi gerektiğini savunan görüşünü destekliyor. Ancak bu durum, Rusya’nın Putin tarafından açıklanan şartlarıyla çelişiyor.

Putin, Almanya'yı uyardı

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, bu göreve gelmeden önce Ukrayna'yı desteklemek ve Avrupa Birliği'nin (AB) politikalarını desteklemek amacıyla Rusya ve siyasi liderlerine karşı siyasi söylemini sertleştirerek, İkinci Dünya Savaşı öncesi ortamı ve iç politikada Alman kimliğini destekleyen, Nazi ideolojisine yakınlaşan açıklamalar yapmaya başladı.

Merz, Almanya Başbakanı olarak göreve başladıktan sonra Batılı meslektaşlarıyla yaptığı birçok görüşme ve temasla politikalarını sürdürüyor. Bu durum Putin'i, Ukrayna'ya Patriot hava savunma sistemlerinin teslim edilmesi halinde, tehdit niteliğinde bir uyarıda bulunmaya zorladı.

Putin bunun, Almanya Silahlı Kuvvetleri’nin bu füze sistemlerinin çalıştırılmasına doğrudan katılımıyla birlikte olması gerektiğini birçok kez vurguladı. Bu da Berlin'in Kiev'in yanında savaşa doğrudan katılacağı anlamına geliyor. Almanya, Amerikan yapımı Patriot füzeleri için finansman sağlamaya ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin hazırlıklarına katkıda bulunmaya hazır olduğunu açıklamıştı. Öte yandan Putin, Ukrayna'ya silah tedarik etmenin uzlaşmayı engellediğini ve NATO ülkelerini doğrudan çatışmaya sürüklediğini belirterek, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine doğrudan tehdit niteliğinde bir uyarıda bulundu.

Moskova konumunu güçlendiriyor

Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki ilerleyişi devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) kaynakları, haziran ayında ölen Ukraynalıların sayısının üç yıldır süren savaş süresince herhangi bir ayda ölenlerin sayısından daha fazla olduğunu doğrularken, ABD gazetesi New York Times (NYT), Rusya ordusunun geçtiğimiz ay ‘özgürleştirilen topraklarda yıllık rekor kırdığını’ kabul etti.

Rusya ordusunun birçok cephede saldırılarını yoğunlaştırdığını belirten gazeteye göre Rusya, bu yılın başlarından beri rekor bir rakam olan 550 kilometrekareden fazla toprak ele geçirdi. Şarku’l Avsat’ın NYT’den aktardığına göre Rus ordusu, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine ağır kayıplar verdiren taktikler kullanıyor.

Burada NYT’nin Ukrayna'da ‘Rusya'nın yaz saldırısı’ olarak nitelendirdiği olayın her geçen gün ivme kazandığını ve Ukrayna ordusunun birçok cephede güvenle ilerlediğini kabul etmesi dikkati çekti. Rusya'nın geçtiğimiz haziran ayında, insan ve hava gücü alanlarındaki üstünlüğü, ocak ayından bu yana en büyük aylık bölgesel kazanımını sağladı.

Moskova'nın hedeflerinin yeni bölgelerle sınırlı olmadığını ve Kremlin’in Ukrayna ordusunu sistematik olarak yok etmeye çalıştığını, askerlerini yavaş ama istikrarlı bir şekilde batıya doğru ilerlettiğini belirten NYT, asıl sorunun Rus güçlerinin idari sınırlardan uzak durması olduğunu, çünkü Rus ekonomisinin ordunun artan ihtiyaçlarını karşılayamadığını’ vurguladı.

Askeri kaynaklar, Moskova'nın ‘kara savaşlarının ana sahnesi olan Donetsk Halk Cumhuriyeti'nin (DHC) üçte ikisinden fazlasını fiilen kontrol ettiğini’, bunun yanında Rusya ordusunun bugün Konstantinovka şehrini 16 kilometrelik bir çemberle kuşatarak, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin doğu, güney ve batı yönlerinden lojistik erişimini kısmen engellediğini söylediler.

Rusya'nın, 2022 şubatında silahlı çatışmanın başlamasından bu yana kayda değer bir askeri operasyonun yaşanmadığı Dnipropetrovsk bölgesinde ilerleme kaydederken, Moskova'nın güneydeki Zaporijya ve Moskova'nın Kuzey Kore güçlerinin yardımıyla tamamen kurtardığı, Rusya’ya bağlı Kursk bölgesine komşu Sumi bölgesinde zaferler elde etti. Moskova, Kuzey Kore'nin yardımıyla bu eyaleti tamamen ‘özgürleştirmeyi’ başardı. Ukrayna ordusu ise 2024 yazında bu eyaletin bazı bölgelerini ele geçirmişti.

Tüm bunlar, Rusya ordusunun daha önce Rusya'nın güney sınırına komşu Harkiv bölgesinde ilerleme kaydettiği bir dönemde gerçekleşti. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Rus resmi kaynakları, Rusya ordusunun Harkiv ve Sumi bölgelerinde bir tampon bölge oluşturmak üzere olduğunu doğruladı.

Arapça yayın yapan RT Arabic, haftalık Argumenty i Fakty dergisinin, Rusya’nın ‘Kuzey’ güçlerine bağlı hücum birliklerinin, Ambarnoye'nin kontrolü için çatışmalar sürerken, Degtyarnoye ve Milovye kasabalarını işgal ettiğini bildirdiğini aktardı. Bu durum, askeri gözlemcilerin ‘yüksek rütbeli komutanların’ Velykyi Burluk bölgesine doğru ilerleme emri verdiği yönündeki değerlendirmelerini doğruluyor.

Askeri analist Yarbay Gennady Alyokhin'e göre Rusya ordusunun bu yönde yapacağı herhangi bir saldırı, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Harkiv bölgesindeki en önemli askeri ikmal yollarından birini kesecek ve düşman şehir dışında başka bir ‘kuvvetli kale’ kurmaya karar verirse bu, Kupyansk'ı uzun süre savunma olasılığını azaltacaktır.

Trump ve Patriot anlaşması

Belki de yukarıda bahsedilenler, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna ordusuna silah sağlamaya devam etme ve Amerikan yapımı Patriot hava savunma sistemleri tedarik etme kararının gerekçeleri arasında yer alıyor olabilir. Washington'ın üretim ve teslimattan doğrudan sorumlu olduğunu vurgulayan Trump, bunun Washington'a çok fazla para kazandıracağını ve bunun ülkesi için kârlı bir Anlaşma olduğunu belirtti.

Trump, Avrupa’nın bu tedariklerin bedelini ödemesi halinde Kiev'e silah ve askeri teçhizat sevkiyatına devam etme kararı aldığını açıkladı. Trump’ın açıklamasında göre bu operasyonun koordinasyonu NATO tarafından üstlenilecek. ABD Başkanı, Washington ve Moskova'nın 50 gün içinde Ukrayna'daki anlaşmazlık konusunda bir uzlaşıya varamaması halinde, ABD'nin Rusya ve ticaret ortaklarına yaklaşık yüzde 100 gümrük vergisi uygulayacağını söyledi. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent daha sonra, ABD'nin Rus petrolü satın alanlara yüzde 100 gümrük vergisi uyguladığı takdirde, Avrupa müttefiklerini de Washington'ın yaklaşımını izlemeye teşvik edeceğini açıkladı.

Öte yandan Çek Cumhuriyeti ve Macaristan, ABD-AB girişimine katılmayı reddettiklerini belirtti. Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala yaptığı açıklamada, ‘Ülkesinin Ukrayna'ya desteğinin başka yollarla sağlanacağını’ belirtirken Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, “Macaristan'ın parası ve silahları Ukrayna'ya gönderilmeyecek” dedi. Bu bağlamda Almanya, İsveç ve Danimarka girişime katılma isteklerini dile getirdiler.

Tüm bu girişimler ve bunlarla ilgili açıklama ve kararlar, Başkan Trump'ın Kiev'e NATO ülkeleri aracılığıyla Patriot hava savunma sistemleri tedarik etme planını açıklaması sonrasında gerçekleşirken, Trump’ın planı ülkesine çok fazla para kazandıracak. Zira Trump'ın belirttiğine göre ABD, AB ülkelerine milyarlarca dolarlık büyük bir silah satışı gerçekleştirecek. Bu satış füzeler, hava savunma sistemleri ve mühimmatı kapsayacak ve müttefikler aracılığıyla Ukrayna'ya nakledilecek. Müttefikler, ABD'li üreticilerden yeni alımlar yaparak stoklarını yenileyecekler.

Jeffrey Sachs, Trump'tan hata yaptığını kabul etmesini istedi

Diğer taraftan TASS ajansı, Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Başkanı Jeffrey Sachs'ın, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki çatışmanın sona erdirilmesi konusunda ABD'nin hatasını açıkça kabul etmesi gerektiğini söylediğini aktardı.

Trump'ın vatandaşlarına Washington'un Kiev'e verdiği desteğin bir hata olduğunu söylemesi ve Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirmek için siyasi bedeli kabul etmesi gerektiğini söyleyen Sachs, Başkan’ın savaşı durdurmak isteyebileceğini, ancak bunu sona erdirmek için açık şartları kabul etmeye hazır olmadığını ifade etti.

Sachs’a göre Trump sadece Rusya ve Ukrayna'ya değil, Amerikan halkına da NATO'nun genişlemeyeceğini, bunun bir hata ve bir provokasyon olduğunu ve artık bunu desteklemeyeceklerini söylemeli. Ayrıca Trump, barışın siyasi bedelini üstlenmek istemiyor.

Bunun son derece zor bir iş olduğunu düşünen Sachs, “Yine de Trump bunu çok iyi yapıyor, çünkü basitçe ‘Barack Obama hata yaptı, Joe Biden hata yaptı ama ben asla hata yapmam ve şimdi önceki başkanların hatalarını düzelteceğim’ diyebiliyor” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı’nın vatandaşlarına savaşın sona ermesi için gerekli koşullar konusunda dürüst olması gerektiğine inandığını söyleyen Sachs, “Ukrayna'ya, ‘Üzgünüz, artık bu ilkeler için mücadele etmiyoruz ve NATO'ya üye olamayacaksınız, bu olmayacak, bu kötü bir fikir. Çünkü Rusya'nın Meksika'da bir askeri üs kurmasına asla izin vermeyeceğiz’ demesi gerekiyor” yorumunda bulundu.

Sovyetler Birliği Küba'ya füze yerleştirmeye çalıştığında, nükleer savaşın eşiğine gelindiğini hatırlatan Sachs, Trump'ı ‘zayıf bir başkan’ olarak nitelendirerek, barışı sağlamak için güçlü bir liderin gerekli olduğunu, çünkü ‘barışın sadece savaşın olmaması anlamına gelmediğini’ vurguladı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.