Sudan’da BM Misyonu ile askeri cunta arasında kriz sinyalleri

Sudan’daki BM Misyonu Başkanı Volker Peretz’in Sudan’da durumların kötüye gittiğine işaret ettiği raporun, BM Misyonu ile askeri cunta arasında krize yol açabileceği değerlendiriliyor.

Hartum şehir merkezinde daha önce askeri yönetime karşı daha önce yapılan gösterilere ait bir fotoğraf (AFP)
Hartum şehir merkezinde daha önce askeri yönetime karşı daha önce yapılan gösterilere ait bir fotoğraf (AFP)
TT

Sudan’da BM Misyonu ile askeri cunta arasında kriz sinyalleri

Hartum şehir merkezinde daha önce askeri yönetime karşı daha önce yapılan gösterilere ait bir fotoğraf (AFP)
Hartum şehir merkezinde daha önce askeri yönetime karşı daha önce yapılan gösterilere ait bir fotoğraf (AFP)

Birleşmiş Milletlerin (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Temsilcisi Volker Peretz, BM Güvenlik Konseyi’ne Sudan’daki gelişmelerle ilgili sunduğu brifingde, ülkedeki krizle ilgili acil bir siyasi çözüme varılmazsa ülkenin çatışma ve bölünmelere doğru sürüklenebileceği uyarısında bulundu. Peretz’in Sudan’la ilgili bu ifadelerinin, UNITAMS ile Sudan’daki askeri cunta arasında önümüzdeki dönemde krize yol açabileceği değerlendiriliyor. Nitekim Sudan Dışişleri Bakanlığı, Peretz’in brifinginden sonra UNITAMS’ın rolünü sınırlandırmak amacıyla tedbir alacaklarını duyurdu.
Sudan Dışişleri Bakanlığı, UNITAMS’ın siyasi alandaki faaliyetlere odaklanması yerine Cuba Barış Anlaşması’nın ve anlaşmaya ek protokollerin uygulanmasının desteklenmesi, güvenlik düzenlemeleri, yerinden edilenler ve mülteciler meselesi yanı sıra seçimlere hazırlık için gerekli kaynakların toplanması gibi asıl çalışmalarına bir an önce geri dönmesi için harekete geçtiğini açıkladı.
Peretz, brifingde yaptığı konuşmada, “25 Ekim darbesinden bu yana darbe karşıtı göstericilere yönelik makamlar tarafından yapılan şiddetli baskı devam etmekle birlikte ekonomik, güvenlik ve insani durumlar kötüye gidiyor. Çeşitli güvenlik güçleri arasında ve içlerinde gerginliğin arttığıyla ilgili endişe verici raporlar aldık” dedi.
Peretz, önceki gün brifingde sunduğu raporda, “Hartum’da askeri yönetimin sona ermesini talep eden göstericiler öldürülüyor veya gerçek mühimmatla ciddi yaralanmalara maruz kalıyor. Ayrıca Direniş Komiteleri ve siyasi liderler cezai suçlamalarla tutuklanarak hedef alınmak isteniyor. Haftalardır kadınların cinsel tacizle hedef alınmalarının yanı sıra çoğu kişinin aileleri veya avukatlarına ulaşması engelleniyor. Protestolar siyasi olarak başladı ancak emtia fiyatlarındaki artış sonucu hayat koşullarının kötüye gitmesi sebebiyle kademeli olarak toplumsal ve ekonomik bir boyut kazandı” ifadelerini kullandı.
Ülkedeki ekonomik duruma ışık tutulan raporda, “Sudan, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve başlıca uluslararası bağışçıların destek olarak sunduğu milyarlarca doları kaybetme riskiyle karşı karşıya. Bu destek etkili bir hükümet olmadığı sürece durdurulmaya devam edecek. Sudan ayrıca, 50 milyar dolarlık dış borç indirimi elde etmesi için nihai süre fırsatını kaçırma riskiyle karşı karşıya bulunuyor” denildi.
Peretz, konuşmasının devamında, ekonomik kriz ve ihtilafın etkilerinin ikiye katlanması ve tarlalardaki mahsulün az olması sonucu yaklaşık 18 milyon Sudanlının bu yılın sonunda gıda sıkıntısı çekeceğini tahmin ettiklerini belirtti.
Peretz, “Çeşitli güvenlik güçleri arasında ve içlerinde gerginliğin arttığıyla ilgili endişe verici raporlar aldık. Bazı muhataplar, siyasi bir çözüme ulaşılmazsa Sudan'ın Libya veya Yemen'de olduğu gibi çatışma ve bölünmelere sürüklenebileceği yönündeki endişesini dile getiriyor” dedi.
Sudanlı taraflar arasında önümüzdeki iki hafta içinde yoğun görüşmelerin başlayacağını duyuran Peretz, görüşmelerin belirlenen hedefinin, ülkeyi geçiş döneminde yönetebilecek ve temel öncelikleri yerine getirebilecek sivil bir hükümetin gölgesinde anayasal rejime dönüş olduğunu söyledi.
Peretz görüşmelerin başarılı geçmesinin, şiddetin durdurulması, siyasi tutukluların serbest bırakılması, ülkede mevcut olağanüstü hal durumuna aşamalı bir şekilde son verilmesine bağlı olduğuna işaret ederek, ordu yönetiminin güven inşa edici bazı tedbirleri incelediğini kendisine bildirdiğini belirtti.
“Sivil bir liderlikle geçiş süreci düzeltilmezse Sudan ekonomik, güvenlik ve insani çöküşe doğru gidecek” diyen Peretz, tüm çıkar sahiplerine “Sudan halkının menfaati için taviz verme” çağrısında bulundu.
Sudan'ın BM Daimi Temsilciliği Maslahatgüzarı Ammar Muhammed Mahmud, BM Güvenlik Konseyi toplantısında UNITAMS’a, sunduğu belgelerdeki bilgi toplama, sunma, analiz etme ve sonuç çıkarma süreçlerinde tarafsızlık ve şeffaflık ilkesine bağlı kalma çağrısında bulundu.
UNITAMS’ın Sudan’daki çeşitli siyasi fraksiyonlarla yaptığı ön istişarelerin sonucunda ordunun siyasetten uzaklaştırılması ve tümüyle sivil bir yönetimin önünü açmak için yeni anayasal düzenlemelerin yapılması konularında büyük ölçüde görüş birliğinin olduğu ortaya çıkmıştı. Bu istişarelerin sonuçları, askeri cuntayı Afrika Birliği’ni siyasi sürece katılma çağrısında bulunmaya sevk etti.



Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
TT

Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)

İsrail ordusunun pazartesi günü Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki el-Acref, el-Meşirfe ve Ummu Batina köylerine girerek, bazı evlerin etrafını sarıp arama yaptığı rapor edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın haberine göre İşgalci İsrail ordusunun dört askeri araç ve iki tanktan oluşan bir devriyesi Adnaniya kontrol noktasından yola çıkarak el--Meşirfe köyünden el-Acref köyüne doğru ilerledi ve el-Meşirfa'da durarak bazı evleri aradı.

SANA, yedi askeri araç ve iki tanktan oluşan başka bir İsrail devriyesinin Ummu Batina köyünü bastığını ve köyün batısındaki bir evi kuşattığını bildirdi. Ancak bu eylemin nedenleri veya amaçları hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

İsrail, Suriye’de geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye ordusunun askeri tesislerini yok etmek ve altyapılarının yeniden inşa edilmesini önlemek amacıyla bu tesisleri hedef almıştı. Ayrıca Şam, Kuneytra ve Deraa çevresindeki kırsal bölgelere kara harekâtları düzenleyerek Suriye ile İsrail arasındaki sınırdaki tampon bölgeyi kontrolü altına aldı. Daha sonra sınır bölgelerinde baskınlar düzenleyerek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

TT

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak'ın ülkedeki tüm silahları devletin kontrolüyle sınırlandırmayı taahhüt ettiğini, ancak bazı milis grupların işgal gücü olarak gördüğü ABD liderliğindeki askeri koalisyon ülkede kaldığı sürece bunun başarılı olamayacağını söyledi.

Sudani, radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdidin önemli ölçüde azalması nedeniyle, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’un (DMUK) İran'ın en yakın Arap müttefiklerinden biri olan Irak'tan 2026 yılının eylül ayına kadar çekilme planının hala geçerli olduğunu vurguladı.

Bağdat'ta Reuters’a konuşan Başbakan Sudani, “DAEŞ diye bir şey yok. Güvenlik ve istikrar mı? Allah’a şükür, bunlar mevcut. (2014 yılında kurulmasından bu yana DMUK’a katılan ülkelerin sayısına atıfla) DMUK’ta 86 ülkenin varlığı için bana tek bir mazeret gösterin” ifadelerini kullandı.

Silahlarını teslim ettikten sonra grupların resmi güvenlik güçlerine veya siyasi sahneye entegre edilebileceğine işaret eden Sudani, “Bu yüzden devlet kurumları dışındaki tüm silahları ortadan kaldırmak için kesin bir program olacak. Herkesin istediği de bu” ifadelerini kullandı.

Savaşa sürüklenmeyeceğiz

Irak, ABD'nin baskısı altında, İran destekli grupları silahsızlandırmak gibi siyasi açıdan hassas bir görevi yerine getirmenin bir yolunu arıyor. ABD, Sudani'nin, diğer Şii grupları da içeren bir çatı örgütü olan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile bağlantılı silahlı grupları dağıtmasını istediğini açıklamıştı. Haşdi Şabi resmi olarak Irak güvenlik güçlerinin bir parçası ve çatısı altında İran yanlısı bazı grupları barındırıyor.

Öte yandan ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin aşamalı olarak geri çekilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Tam çekilmenin gelecek yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Asker sayısındaki ilk azalma bu yıl başladı.

Irak Başbakanı Sudani, Reuters’a verdiği röportaj sırasında Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı silahlı gruplara yönelik artan uluslararası baskı sorulduğunda, “Ortadoğu'da ABD ve İsrail’in nüfuzuna karşı çıkan ‘direniş ekseni’ olarak bilinen İran destekli grubun bir parçası olan bu gruplara yönelik baskı artacak. Allah’ın izniyle, o gün gelecek. Buradaki durum Lübnan'dakinden farklı” yanıtını verdi.

Başbakan Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak’ın güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki tutumu açık ve devlet kurumları savaş ve barış konusunda karar verme yetkisine sahip. Hiçbir taraf Irak'ı savaşa veya çatışmaya sürükleyemez.”

İran, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgal hareketinin Saddam Hüseyin rejimini devrilmesinden bu yana Irak'ta önemli bir nüfuz kazanırken bu durum, İran destekli silahlı gruplara büyük bir siyasi ve askeri güç sağladı.

Irak’ta art arda gelen hükümetler, birbirine düşman olan İran ve ABD'yi Bağdat'ın müttefiki olarak tutmak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. ABD, İran'a ağır yaptırımlar uygularken, Irak Tahran ile güçlü ticari ve ekonomik bağlara sahip.

ABD’den büyük yatırımlar çekme konusu, 2003 yılından bu yana mezhep çatışmalarının yanı sıra yıllardır ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Irak için en önemli önceliklerden biri.


Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
TT

Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)

Fransa, Lübnan'dan, devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimindeki üç üst düzey generalin, Fransız vatandaşlarının ölümüne yol açan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle bulunup tutuklanmasını istedi.

Önde gelen bir Lübnanlı yargı kaynağı Şarku'l Avsat'a, Başsavcı Hakim Cemal Hacer'in, Fransız yargısından, Lübnan'dan "Beşşar Esed rejiminde Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Başkanı olan Tümgeneral Cemil Hasan'ı, Ulusal Güvenlik Bürosu Müdürü Tümgeneral Ali Memlük'ü ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Soruşturma Şubesi Başkanı Tümgeneral Abdülselam Mahmud'u bulmasını, soruşturma ve inceleme yapmasını, Lübnan'da bulunmaları halinde tutuklamasını ve Fransız yetkililere teslim etmesini" isteyen bir yargı talebi içeren resmi bir telgraf aldığını açıkladı.

İlginçtir ki, yargı kaynağına göre Fransa'nın yardım talebi, "adı geçen kişilerle düzenli olarak iletişim kuran Lübnan telefon numaralarını da içeriyordu; bu durum, Fransız makamlarının Esed rejimindeki üst düzey isimleri takip etme kapsamında yürüttüğü iletişim izlemeleriyle de doğrulandı." Yargı kaynağı, bu konunun "İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Şubesi tarafından yürütülecek takip ve soruşturmaların merkezinde yer alacağını" vurguladı.