Sisi: Mısır Libya krizine siyasi bir çözüm bulunmasını destekliyor

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'yi ağırladı (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'yi ağırladı (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Sisi: Mısır Libya krizine siyasi bir çözüm bulunmasını destekliyor

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'yi ağırladı (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'yi ağırladı (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile yaptığı görüşmede, başkent Trablus'ta Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile Fethi Başağa’nın başbakanlığındaki ‘İstikrar’ isimli paralel hükümet arasındaki güç mücadelesini çözmek için Mısır’ın arabuluculuk girişiminde bulunacağına dair beklentilerin arasında ülkesinin Libya krizine siyasi bir çözüm bulunmasını desteklediğini vurguladı.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bessam Radi, Cumhurbaşkanı Sisi’nin dün Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi’nin Kahire’deki Cumhurbaşkanlığı makamında kabul ettiğini, görüşmeye Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve Genel İstihbarat (GID) Başkanı Abbas Kamil’in yanı sıra Libya'nın Arap Birliği Daimi Temsilcisi Abdulmuttalib İdris de katıldı.
Radi’nin açıklamasına göre Cumhurbaşkanı Sisi’nin Mısır'ın Libya’da cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasına öncülük etme, geçiş aşamasını sona erdirme, kardeş Libya halkına kendi kaderini belirleme, liderlerini ve temsilcilerini seçme fırsatı verme noktasında Libya’nın devlet kurumlarının sorumluluklarını ve rollerini üstlenmesini destekleyen sarsılmaz ilkesi çerçevesinde Mısır’ın kardeş ülke Libya'nın yüksek çıkarlarını sağlayacak, toprak bütünlüğünü koruyacak ve Libya halkının özgür iradesini etkinleştirecek her türlü çabayı desteklediğini belirtti.
Öte yandan Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Mısır'ın oynadığı önemli role ve Mısır'ın Libyalılar arasında kapsamlı ulusal uzlaşı çabalarını destekleyerek ve devlet kurumlarını yeniden birleştirerek Libya'da güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamaya yönelik yorulmak bilmeyen ve samimi çabalarına övgüde bulundu. Menfi, ayrıca Mısır’ın Libya’daki tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin ülkeden sınır dışı edilmelerinin yanı sıra Libya'nın birliğini, güvenliğini ve egemenliğinin korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından alınan kararların uygulanmasına verdiği desteğin önemini dile getirdi.
Libya iç siyaset sahnesindeki gelişmelere de değinen Menfi, Libya’daki paralı askerlerin ve yabancı güçlerin ülkeden sınır dışı edilmelerinin yanı sıra parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı anda yapılmasıyla Libya'nın istikrarını yeniden sağlamaya yardımcı olmanın, Libya halkının zenginliklerini kontrol etmenin ve egemenliğini tam olarak sağlamanın gerektiğini vurgulayarak siyasi süreçteki gelişmeleri ve geçiş aşaması prosedürlerini takip etmek için iki taraf arasındaki istişare ve koordinasyonun yoğunlaştırılmasının kararlaştırıldığını belirtti. Mısır’ın başkenti Kahire’ye Pazartesi günü gelen Menfi’nin burada Libya Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih ve Libya Ulusal Ordusu lideri Mareşal Halife Hafter ile Libya’daki mevcut siyasi krizi görüşmesi bekleniyor.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Pazartesi günü Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman bin Al Sani ile düzenledikleri ortak basın toplantısında, Mısır’ın Libya’nın çıkarlarının korunması, iç işlerine karışılmaması ve uluslararası kararlara uyulması çerçevesindeki Libya politikasının istikrarlı bir şekilde sürdüğünü açıkladı. Libya’da cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılması, ülkedeki yabancı güçlerin geri çekilmesi, paralı asker ve milislerin ülkeden çıkarılması gerektiğinin altını çizen Şukri, Mısır'ın Libya’daki Başkanlık Konseyi, TM ve tüm meşru kurumlarının yanı sıra TM’nin başbakanı belirleme, onu hükümeti kurmakla görevlendirme ve Libya halkının çıkarları çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirmesini sağlama yetkisini desteklediğini açıkladı.
Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman bin Al Sani ise ülkesinin Libya'daki kriz konusunda Mısır ile aynı tutuma sahip olduğunu açıkladı. Katar'ın Libya'daki siyasi süreci desteklediğini vurgulayan Bakan Al Sani, herhangi bir gerilim veya dış müdahaleden uzak bir şekilde özgür ve adil seçimlerin yapılmasını istediklerini belirterek, “Libya'daki herhangi bir anlaşmazlığın, yeniden silahlı çatışmalara yol açmasını istemiyoruz. Libyalı kardeşlerimizde arasında uzlaşıya varılmasını umuyoruz” dedi.
Öte yandan Libya Başkanlık Koneyi Başkanı Menfi, Kahire'ye gelişinden önce Çad Devlet Başkanı İdris Debi ve Nİjer Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum ile telefonda, Sahel-Sahra Devletleri Topluluğu’nun (CEN-SAD) çalışmaları için yeniden Trablus'taki merkezine dönüşünü görüştü. Görüşmede ayrıca bölgede terörizm, yasadışı göçle mücadele ve sınırların güvenliği dahil olmak üzere bir takım güvenlik ve askeri meseleler ele alındı.
Bir diğer gelişmede ise UBH tarafından, İletişim ve Siyasi İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Ammar el-Lafi’nin Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih ile bir araya gelmesinin ardından gerekli yasanın çıkması halinde seçimlerin başarılı olması amacıyla çabaların birleştirilmesi için Bakanlar Kurulu, Eğitim ve İçişleri bakanlıkları ile toplantılar düzenlenmesinin kararlaştırıldığını duyurdu. UBH’nin açıklamasında, Yerel Yönetimler Bakanlığı ile Yüksek Seçim Komisyonu arasında belediye seçimlerine ilişkin iş birliği yapılmasının ve önümüzdeki Mayıs ayında düzenlenmesi planlanan seçimlerin hazırlıkları için koordinasyon kurulmasının kararlaştırıldığı aktarıldı.
Diğer taraftan dün Dibeybe yanlısı protestocular başkent Trablus’taki Yüksek Mahkeme binası önünde, Anayasa Dairesi’nin faaliyetlerinin yeniden başlaması talebiyle gösteri düzenlediler. Göstericiler, Anayasa Dairesi’nin faaliyetlerinin yeniden başlaması talebinin görmezden gelinmesinin krizi uzatacağını ve meselenin TM’ye kadar uzatacağını belirttiler.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams, Pazartesi akşamı Libya’daki bir dizi siyasi partinin temsilcileri ile çevrimiçi düzenlenen toplantıda, Devlet Yüksek Konseyi (DYK) ve TM’yi adil ve kapsayıcı seçimlerin anayasal temeli konusunda uzlaşıya varmaları için bir araya getirme çabalarıyla ilgili bilgi verdiğini söyledi. Williams, parti temsilcilerinin mevcut siyasi çıkmazdan kurtulma, sessiz çoğunluğun sesini olma ve Libya'daki siyasi süreci yeniden harekete geçirme konusundaki düşüncelerini dile getirdiklerini aktardı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24