Yemen hükümeti: Riyad görüşmeleri barış için bir umut ışığıdırhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3564176/yemen-h%C3%BCk%C3%BCmeti-riyad-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Fmeleri-bar%C4%B1%C5%9F-i%C3%A7in-bir-umut-%C4%B1%C5%9F%C4%B1%C4%9F%C4%B1d%C4%B1r
Yemen hükümeti: Riyad görüşmeleri barış için bir umut ışığıdır
Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik (DPA)
İstanbul/AA
TT
TT
Yemen hükümeti: Riyad görüşmeleri barış için bir umut ışığıdır
Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik (DPA)
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) ev sahipliğinde Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da yapılan görüşmeleri ülkede barışı sağlamak ve Yemen halkı için bir 'umut ışığı' olarak değerlendirdi.
Yemen resmi ajansı SABA'nın haberine göre, Başbakan Abdulmelik, ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking ve ABD'nin Sana Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Cathy Westley'i Riyad'da kabul etti.
Başbakan Abdulmelik, kabul sırasında yaptığı açıklamada, KİK çatısı altında yapılan görüşmelerde ulusal ekonominin desteklenmesine, barış ve diğer eksenlere ilişkin beklentilerin tartışılmasına odaklanılmasının, Yemen halkına umut ışığı olmasının yanı sıra hükümetin istikrarı sağlama ve yükümlülüklerini yerine getirme çabalarına büyük destek verdiğini söyledi.
Abdulmelik, görüşmelerin başarılı olacağına, Yemen halkına hizmet edecek vizyon ve fikirlerin ortaya çıkacağına ve KİK ülkelerinin acil bir ekonomik destek paketi sunacağına yönelik güvenini dile getirdi.
ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Lenderking de ülkesinin Yemen'de barışçıl ve kapsamlı bir siyasi çözümü desteklediğini ifade etti.
Lenderking, Yemen hükümetine destek veren Arap Koalisyonu ve Husiler tarafından ilan edilen ateşkesin olumlu bir adım olduğuna ve bunun kapsamlı bir ateşkesin başlangıcı olması gerektiğine dikkati çekti.
Yemen hükümetine destek veren Arap koalisyonu, bu sabahtan itibaren Yemen'in içlerine askeri operasyonlarını durduracağını ilan etmişti. İran destekli Husiler de 26 Mart'ta yaptıkları açıklamada, Suudi Arabistan ve Yemen'deki saldırılarına 3 gün ara verdiğini duyurmuştu.
KİK ev sahipliğinde Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da yapılan Yemen görüşmeleri, Husilerin yokluğunda Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da dün başlamıştı.
KİK'in girişimi
KİK Genel Sekreterİ Hacraf, 17 Mart'ta yaptığı açıklamada, Yemenli taraflar arasında ateşkes sağlanması amacıyla 29 Mart-7 Nisan tarihlerinde Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da müzakereler yapılacağını duyurmuştu.
Hacraf, KİK'in ev sahipliğinde gerçekleştirilecek bu müzakerelere Yemen'deki tüm tarafların katılması çağrısında bulunmuştu.
İİT de bu girişimi memnuniyetle karşılamış ve Yemen'de akan kanın durması için taraflara müzakerelere katılım çağrısı yapmıştı.
KİK, Basra Körfezi'ne kıyısı olan 6 Arap ülkesi Kuveyt, Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan, Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşuyor.
Yemen'deki iç savaş
İran destekli Husiler, Yemen'de Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor.
Yemen hükümeti ise Mart 2015'ten bu yana Suudi Arabistan öncülüğündeki Koalisyon güçleri tarafından destekleniyor.
BM raporlarına göre, çatışmaların patlak vermesinden 2021 yılı sonuna kadar Yemen'deki savaş nedeniyle doğrudan veya dolaylı yollarla 377 bin kişi hayatını kaybetti.
Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5134482-hizbullah-sava%C5%9F%C3%A7%C4%B1lar%C4%B1n%C4%B1-l%C3%BCbnan-ordusuna-entegre-etme-fikri-ger%C3%A7eklerle
Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.
Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.
Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.
Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.
Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.
Hizbullah savaşçılarının durumu
Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’
Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)
“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”
Hizbullah'ın ideolojisi
Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)
‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”
Ordu disiplini
Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.
Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.