Başağa, Libya halkının arzularını yerine getireceği taahhüdünü yineledi

Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Başbakanı Fethi Başağa (Reuters)
Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Başbakanı Fethi Başağa (Reuters)
TT

Başağa, Libya halkının arzularını yerine getireceği taahhüdünü yineledi

Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Başbakanı Fethi Başağa (Reuters)
Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Başbakanı Fethi Başağa (Reuters)

Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Başbakanı Fethi Başağa, seçimleri gerçekleştirme taahhüdünü yenilerken rakibi Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise belediyeleri kontrol altında tutma politikasını sürdürdü.
Fransız büyükelçiliğinden yapılan açıklamaya göre Fransa’nın Libya Özel Temsilcisi Paul Soler ile Başağa, Libya birliğinin korunması, tüm bölgelerinde aynı anda başkanlık ve parlamento seçimlerinin yapılması, 5+5 Ortak Askeri Komitesi aracılığıyla imzalanan ateşkes anlaşmasının tam uygulanması gerektiği üzerine anlaştı.
Başağa'nın medya ofisinin bildirdiğine göre Başağa ve Soler, hükümetin ana hedefinin seçimleri düzenlemek, Libya halkının arzularını ve Libya'nın birliğini gerçekleştirmek olduğunu belirtti.
ABD'nin Libya Büyükelçisi Richard Norland ise Salı akşamı İngiltere'nin Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall ile birlikte Tunus’ta bir araya geldiği Libyalı 19 siyasi parti liderinin seçimlere doğru ivmeyi yeniden kazanmaya yardımcı olma yönündeki kararlılıklarına övgüde bulundu. ABD’nin bu yöndeki çabalarına destek verdiğini de ekledi.
Diğer yandan Temsilciler Meclisi'nin 76 üyesi, onaylanan 12 sayılı anayasa değişikliği çerçevesi dışında herhangi bir komisyonun kurulması olasılığını tartışmayı reddederek bu çerçeve haricinde gerçekleşen herhangi bir diyaloğun anayasaya aykırı olduğunu ifade etti.
Milletvekilleri, mutabakata dayalı ulusal kararın egemenliğine saygı gösterilmediği, meşru hükümet başkent Trablus'taki görevlerini devretmediği taktirde herhangi bir diyaloğa girmeyi reddettiklerini açıkladı.
Temsilciler, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) siyasi süreci destekleme rolüne bağlı kalması, Libyalılar arasında varılacak herhangi bir anlaşmaya saygı duyarak desteklemesi gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda parlamentonun seçimleri zamanında düzenleme, bu yönde gerekenleri sağlama taahhüdünü doğruladı.
BM Libya Özel Temsilcisi Williams'ın önerisine göre komite kurulmasına ilişkin herhangi bir karar verilmediğini söyleyen Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Buleyhık, 76 temsilcinin yaptığı açıklamanın Konseyin genel yönelimini teşkil ettiğini dile getirdi. Aynı zamanda UBH hükümetinin maaş kalemi hariç tüm harcamalarının Başağa hükümetinin kurulması ardından hukuka aykırı olduğunu, Başağa hükümetinin genel merkezini devralması ve çalışmalarına başlaması ardından harcamaların hesaplanması gerektiğini vurguladı.
UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise Salı akşamı Trablus'ta doğu bölgesindeki belediye başkanları ile yaptığı görüşmede belediyelere destek verilmesi, vatandaşlara hizmet sunabilmeleri için yetkilerin belediyeye devredilmesi gerektiğini vurguladı. Dibeybe, söz konusu toplantıda bu belediyelerin karşılaştığı sorun ve zorlukların, mali ödenekleri ve yürütme organları aracılığıyla hayata geçirdiği projelerin ele alındığını aktardı.
Aynı zamanda ülkenin inşası ve istikrarına katkıda bulunacak ulusal uzlaşmanın öneminin de altını çizdi.
Dibeybe, Batı Kıyısı Askeri Bölgesi komutanı Selahaddin en-Nemruş ile güvenlik durumu ve vatandaşların güvenliğini koruma çabaları üzerine görüşme düzenledi. Söz konusu görüşme, Dibeybe hükümetine bağlı güçlerin Genelkurmay Başkanı Muhammed Haddad'ın bölgenin idare binasını ziyareti ile aynı zamanda gerçekleşti. Haddad, Nemruş ile eğitim planını ve eğitim merkezlerinin ihtiyaçlarını tartıştı.
UBH Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş, UNSMIL’in yıl sonu öncesinde yapılacak seçimleri başlatma yönünde anayasal bir temel sağlamak için yoğun çaba sarf ettiğini söyledi.
Diğer yandan UBH Petrol ve Gaz Bakanı Muhammed Ahmed Oun ile Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC) Başkanı Mustafa Sanallah arasındaki kriz hattına Devlet Yüksek Konsey Başkanı Halid el-Mişri de dahil oldu. Salı günü Sanallah ile bir araya gelen Mişri, kurumun bağımsızlığını, herhangi bir siyasi kargaşa veya tartışmadan kaçındığını doğruladı.
Mişri, Sanallah ile petrol sektöründeki genel faaliyetleri gözden geçirdiklerini, kurumun karşılaştığı sorunları çözme yollarını, üretim oranlarını artırmaya yönelik geliştirme çalışmalarını ve dünya genelindeki güncel olaylar ışığında sürdürülebilirliği ele aldıklarını aktardı.



Ceramana sakin... Güvenlik güçleri, Dürzi sakinleri rahatlatmak için kontrol noktalarını güçlendiriyor

Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
TT

Ceramana sakin... Güvenlik güçleri, Dürzi sakinleri rahatlatmak için kontrol noktalarını güçlendiriyor

Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)

Şam'ın güneydoğusundaki Ceramana’nın nüfusunun bir kısmını Dürzi mezhebine mensup vatandaşlar oluşturuyor. Şarku'l Avsat dün şehre yaptığı gezide, bölgenin normal ve sakin bir hayat sürdüğüne tanık oldu.

Bu sakinliğe, Suveyda vilayetinde Dürzi militanlar ile Bedevi aşiretler arasında meydana gelen olaylar nedeniyle Sünni nüfusun çoğunlukta olduğu komşu kasaba ve köylerde yaşayanların tepkisinden çekinen bölge sakinlerinin girişlerdeki kontrol noktalarının ve gözetimin arttırılması yönündeki taleplerine Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'nin verdiği yanıt eşlik ediyor.

Ceramana'nın kuzey girişinde, semt merkezine giden araçların hareketi dün öğleden sonra normal görünürken, giriş kontrol noktasında duran bir İç Güvenlik Güçleri görevlisi bölgedeki durumun ‘istikrarlı ve tamamen sakin’ olduğunu doğruladı. Şarku'l Avsat muhabiri Ceramana'nın merkezine giden yolu takip etmekte tereddüt ederken, görevli şöyle dedi: “Bir şeyden mi korkuyorsunuz? İçeride hiçbir gerginlik yok. İçeri girin.”

İç Güvenlik Güçleri görevlisi, geçtiğimiz pazar günü Suriye'nin güneyinde Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda vilayetinde kanlı olayların patlak vermesinden bu yana Ceramana'da ‘bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda Dürzi gencin Suveyda'daki gelişmeleri protesto etmek için gösteri yapması ve hemen dağıtılması’ dışında kayda değer bir olay yaşanmadığını bildirdi.

) Şam'ın doğu kırsalında yer alan Ceramana’nın el-Cemiyat bölgesindeki ana cadde (Şarku'l Avsat)Şam'ın doğu kırsalında yer alan Ceramana’nın el-Cemiyat bölgesindeki ana cadde (Şarku'l Avsat)

Dört ana yolun tali bulvarlara açıldığı şehir merkezindeki el-Kerame Meydanı'na ulaştığımızda dükkanların çoğu açıktı, ancak araç ve yaya hareketliliği oldukça zayıf görünüyordu. Kuruyemiş ve şekerleme satan bir dükkânın sahibi bu durumu bugünün cuma ve resmî tatil olmasına bağladı ve ‘normal günlerde daha fazla yoğunluk olduğunu’ vurguladı.

Bölgedeki güvenlik durumuyla ilgili resmi bir güvence işareti olarak, mağaza ve kafelerin iş yaptığı tüm ana yollarda İç Güvenlik Güçleri personeli konuşlandırılmadı. Ancak Ceramana'nın girişlerindeki kontrol noktalarında konuşlanan güvenlik personeli, hem giriş hem de çıkış yollarındaki araçları kapsamlı bir şekilde denetliyor.

Bölgedeki Dürzi toplumundan bir aktivist, Ceramana'daki durumun ‘Suveyda'daki olaylar başladığından beri sakin olduğunu ve herhangi bir değişiklik olmadığını’ doğruladı. Aktivist, “Hükümet birimleri her zamanki gibi çalışmalarına devam ediyor. İç Güvenlik Güçleri, güvenlik, istikrar ve sivil barışı koruma görevlerini yerine getiriyor” ifadelerini kullandı.

Şarku'l Avsat'a konuşan aktivist, aşılmaması gereken kırmızı çizgiler olduğunu, Ceramana'nın Doğu Guta'nın komşusu olduğunu, Şam ile ilişkilerin iyi ve etkili olması gerektiğini, ayrıca kent ve çevresinde iç barışın korunmasına bağlı kalınması gerektiğini belirtti.

Ceramana'nın kuzey girişinde kurulan kontrol noktasının önünde toplanan yerel Dürzi militanlar, 29 Nisan 2025 (Arşiv – Şarku'l Avsat)Ceramana'nın kuzey girişinde kurulan kontrol noktasının önünde toplanan yerel Dürzi militanlar, 29 Nisan 2025 (Arşiv – Şarku'l Avsat)

Aktivist, ‘Suveyda'daki ihlallerin faillerinin sorumlu tutulması ve vilayetteki sivillere yardım ulaştırmak için insani yardım geçişlerinin açılması talepleri’ olduğunu belirtti. Aktivist, ‘bölgenin komşu kasaba ve köylerden herhangi bir tacize maruz kalmadığını ve Suveyda'daki olayların patlak vermesinden bu yana herhangi bir iç sorun yaşanmadığını’ vurguladı.

Bir başka yerel kaynak ise ‘semt sakinlerinin herhangi bir çatışma ya da anlaşmazlıktan uzak durmak istediklerini, çünkü Ceramana'nın devletin bir parçası olduğunu’ vurgulayarak, “Bu bölgeyi korumak devletin sorumluluğudur ve semt sakinleri de bu konuda devlete yardımcı olmaktadır” dedi.

Ancak kaynak Şarku’l Avsat'a ‘bazı sakinlerin Suveyda'da yaşananlar ışığında banliyönün komşu kasabalardan taciz ya da saldırılara maruz kalacağına dair korkuları olduğunu’ gizlemedi. Kaynak, “Bu korkulara yanıt veren, bölgenin girişlerine ek kontrol noktaları kuran ve kontrol noktaları ile banliyö çevresinde gözetimi artıran İç Güvenlik Güçleri ile iletişim halindeyiz” şeklinde konuştu.

İdari olarak Rif Şam'ın bir parçası olan ve Şam'ın merkezine yaklaşık beş kilometre uzaklıkta bulunan Ceramana, 1990'ların sonunda kentsel bir rönesansa tanıklık etti.

Yerel tahminlere göre 2011 başlarında Beşşar Esed rejimine karşı Suriye devriminin patlak vermesinden önce nüfusu 600 bin civarındaydı ve çoğunluğu Dürzi ve Hıristiyanlardan oluşuyordu.

Savaş yıllarında çatışmalara sahne olan tüm Suriye vilayetlerinden yüz binlerce yerinden edilmiş insana sığınak görevi gören bölgenin nüfusu, 14 yıl süren iç savaş boyunca önemli ölçüde arttı. Bazı sakinlerinin tahminlerine göre şu anda Ceramana’nın nüfusu yaklaşık iki milyon.

Ceramana'ya yönelik büyük göç dalgalarından sonra, nüfus tüm vilayetlerin, milliyetlerin, dinlerin ve mezheplerin bir karışımı haline geldi.

Silahlı muhalif gruplar Kasım 2024'ün sonlarında ülkenin kuzeybatısında Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nu başlatıp Şam'a yaklaşırken, Ceramana halkı eski başkan Hafız Esed'in heykelini devirdi ve Beşşar Esed rejimi 8 Aralık'ta düştü.

Ancak Ceramana, 28 Nisan'da İslam'a hakaret içeren bir ses kaydının dolaşıma girmesinin ardından çok sayıda kişinin ölümüne yol açan şiddet olaylarına sahne oldu.

Suriyeli yetkililer o dönem, yerel aktörler ve ileri gelenlerle yaptıkları anlaşmalar çerçevesinde Ceramana'da kontrollerini genişletmeyi ve güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamayı başardılar.