Sudan’da sivil yönetim çağrısı yapılan protestolarda bir gösterici öldü

Hartum sokakları dün barışçıl gösterilere sahne oldu. (AFP)
Hartum sokakları dün barışçıl gösterilere sahne oldu. (AFP)
TT

Sudan’da sivil yönetim çağrısı yapılan protestolarda bir gösterici öldü

Hartum sokakları dün barışçıl gösterilere sahne oldu. (AFP)
Hartum sokakları dün barışçıl gösterilere sahne oldu. (AFP)

Sudan Direniş Komiteleri’nin dün başta başkent Hartum olmak üzere ülkenin tamamında sivil yönetime geri dönülmesi, ordunun kışlasına çekilmesi ve protestocuları katledenlerin yargılanması için düzenlediği protestolarda bir gösterici vurularak öldürüldü. Yapılan açıklamalar birçok yaralı olduğu yönünde.
Sudan Direniş Komiteleri 15 eyalete yönelik yeni bir girişimi kamuoyuna sundu. Söz konusu girişim, iktidarın devrimci eylem yoluyla ‘söküp alınmasını’ ve dört yıllık bir geçiş döneminin belirlenmesini kapsayan bir adımla ‘Halk Yönetimi için Devrim Anlaşması’ olarak adlandırıldı.
Sudan Merkez Doktorlar Komitesi dün yaptığı açıklamada, 23 yaşındaki gösterici Asım Hasab er-Resul’un 31 Mart’ta Hartum’da güvenlik güçleri tarafından açılan ateşle göğsünden vurularak yaşamını yitirdiğini, böylece protestolarda ölenlerin sayısının 93’e ulaştığını ve bazıları kalıcı bir biçimde sakatlanan yaklaşık 4 bin kişinin yaralandığını belirtti.
Komite, barışçıl devrimcilere yönelik ölümcül şiddeti kınadı. Devrimcilerin, mermilere ve güvenlik güçlerinin cephaneliğine karşı gücünü kanıtlamış olan barışçıl tutumlarını sürdürme konusunda kararlı olduklarını vurguladı.
Sudan Direniş Komiteleri çağrıda bulunduğu gösteriler kapsamında yapılan yürüyüşlerine binlerce protestocu katıldı. Güvenlik güçleri protestoculara ateş açarak, ses bombaları, gaz bombaları ve coplar kullanarak karşılık verdi. Bu durum, Direniş Komiteleri’nin protestoların sona ermesi kararı alıp grupların dağılmasını isteyene kadar onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu. Yürüyüş sadece Hartum ile sınırlı değildi. Ülkenin merkezindeki Vad Medeni ve doğu ve batıdaki diğer şehirler de dahil olmak üzere birçok bölgede protestolar düzenledi.
Diğer yandan 15 eyaletten Sudan Direniş Komiteleri temsilcileri, 18 eyaletten ‘Halk Yönetimi için Devrim Anlaşması’ üzerinde anlaştılar. Bu anlaşmada barışçıl direniş yoluyla gücü ordudan ‘söküp almak’ için devrimci güçlerin birleştirilmesi, dört yıllık yeni bir geçiş döneminin başlatılması, devrimci güçlerin doğrudan temsili yoluyla eyalet ve federal yasama konseylerinin oluşturulması ve başbakanının ve eyalet valilerini seçilmesi yer alıyor. Direniş Komiteleri dün Hartum’da düzenledikleri basın toplantısında, Halk Yönetimi için Devrim Anlaşması’nın incelenip imzalanması için devrim güçlerine sunulduğu ancak Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir rejimine karşı harekete katılan ve düşüşüne kadar iktidarda kalan parti veya grupların hariç tutulduğu belirtildi. Halk Yönetimi için Devrim Anlaşması’nın henüz katılmayan Kassala, Batı Kordofan ve Hartum eyaletlerinin söz konusu anlaşmanın daha önce sunulan anlaşmalarla uyumlu hale getirdikten sonra katılım sağlanması için halen incelendiği açıkladı. Zira Hartum’daki Direniş Komiteleri daha önce de benzer bir anlaşma sunmuştu.

Yeni girişim Mısır’da imzalandı
Diğer yandan Sudan federal partileri ve yandaşları dün Mısır’ın başkenti Kahire’de dini lider Muhammed Osman el-Mirgani ve Ümmet Partisi Genel Başkanı Mubarek el-Fadıl el-Mehdi huzurunda Sudan krizini çözmek için yeni bir girişime imza attı.
Federel Partilerin ve Mubarek el-Fadıl el-Mehdi liderliğindeki Ümmet Partisi’nin başlattığı girişim, Aralık Devrimi’nin kazanımlarını güvence altına almak, ülkenin birliğini korumak, sivil yönetim sağlamak, aşiretlere veya bölgesel oluşumlara dayalı anlaşmaları iptal etmek, güvenin yeniden inşa edildiği bir ortam yaratmak, siyasi tutukluları serbest bırakılmasını sağlamak ve nefret söylemini sona erdirmek gibi hedefleri var.
Girişim ayrıca kendi şartlarına göre yeni anayasal düzenlemeler yapılmasının yanı sıra silahlı kuvvetlerin geçiş döneminin ‘yöneticisi’ olarak kabul edilmesiyle Egemenlik Konseyi ile güvenlik ve savunma yönetiminin görevlerini yerine getirmesine ilişkin anayasal belgenin değiştirilmesini ve halkın tüm bileşenlerini içeren bir yasama konseyinin kurulmasını da kapsıyor.



Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
TT

Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)

İsrail ordusunun pazartesi günü Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki el-Acref, el-Meşirfe ve Ummu Batina köylerine girerek, bazı evlerin etrafını sarıp arama yaptığı rapor edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın haberine göre İşgalci İsrail ordusunun dört askeri araç ve iki tanktan oluşan bir devriyesi Adnaniya kontrol noktasından yola çıkarak el--Meşirfe köyünden el-Acref köyüne doğru ilerledi ve el-Meşirfa'da durarak bazı evleri aradı.

SANA, yedi askeri araç ve iki tanktan oluşan başka bir İsrail devriyesinin Ummu Batina köyünü bastığını ve köyün batısındaki bir evi kuşattığını bildirdi. Ancak bu eylemin nedenleri veya amaçları hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

İsrail, Suriye’de geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye ordusunun askeri tesislerini yok etmek ve altyapılarının yeniden inşa edilmesini önlemek amacıyla bu tesisleri hedef almıştı. Ayrıca Şam, Kuneytra ve Deraa çevresindeki kırsal bölgelere kara harekâtları düzenleyerek Suriye ile İsrail arasındaki sınırdaki tampon bölgeyi kontrolü altına aldı. Daha sonra sınır bölgelerinde baskınlar düzenleyerek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

TT

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak'ın ülkedeki tüm silahları devletin kontrolüyle sınırlandırmayı taahhüt ettiğini, ancak bazı milis grupların işgal gücü olarak gördüğü ABD liderliğindeki askeri koalisyon ülkede kaldığı sürece bunun başarılı olamayacağını söyledi.

Sudani, radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdidin önemli ölçüde azalması nedeniyle, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’un (DMUK) İran'ın en yakın Arap müttefiklerinden biri olan Irak'tan 2026 yılının eylül ayına kadar çekilme planının hala geçerli olduğunu vurguladı.

Bağdat'ta Reuters’a konuşan Başbakan Sudani, “DAEŞ diye bir şey yok. Güvenlik ve istikrar mı? Allah’a şükür, bunlar mevcut. (2014 yılında kurulmasından bu yana DMUK’a katılan ülkelerin sayısına atıfla) DMUK’ta 86 ülkenin varlığı için bana tek bir mazeret gösterin” ifadelerini kullandı.

Silahlarını teslim ettikten sonra grupların resmi güvenlik güçlerine veya siyasi sahneye entegre edilebileceğine işaret eden Sudani, “Bu yüzden devlet kurumları dışındaki tüm silahları ortadan kaldırmak için kesin bir program olacak. Herkesin istediği de bu” ifadelerini kullandı.

Savaşa sürüklenmeyeceğiz

Irak, ABD'nin baskısı altında, İran destekli grupları silahsızlandırmak gibi siyasi açıdan hassas bir görevi yerine getirmenin bir yolunu arıyor. ABD, Sudani'nin, diğer Şii grupları da içeren bir çatı örgütü olan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile bağlantılı silahlı grupları dağıtmasını istediğini açıklamıştı. Haşdi Şabi resmi olarak Irak güvenlik güçlerinin bir parçası ve çatısı altında İran yanlısı bazı grupları barındırıyor.

Öte yandan ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin aşamalı olarak geri çekilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Tam çekilmenin gelecek yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Asker sayısındaki ilk azalma bu yıl başladı.

Irak Başbakanı Sudani, Reuters’a verdiği röportaj sırasında Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı silahlı gruplara yönelik artan uluslararası baskı sorulduğunda, “Ortadoğu'da ABD ve İsrail’in nüfuzuna karşı çıkan ‘direniş ekseni’ olarak bilinen İran destekli grubun bir parçası olan bu gruplara yönelik baskı artacak. Allah’ın izniyle, o gün gelecek. Buradaki durum Lübnan'dakinden farklı” yanıtını verdi.

Başbakan Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak’ın güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki tutumu açık ve devlet kurumları savaş ve barış konusunda karar verme yetkisine sahip. Hiçbir taraf Irak'ı savaşa veya çatışmaya sürükleyemez.”

İran, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgal hareketinin Saddam Hüseyin rejimini devrilmesinden bu yana Irak'ta önemli bir nüfuz kazanırken bu durum, İran destekli silahlı gruplara büyük bir siyasi ve askeri güç sağladı.

Irak’ta art arda gelen hükümetler, birbirine düşman olan İran ve ABD'yi Bağdat'ın müttefiki olarak tutmak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. ABD, İran'a ağır yaptırımlar uygularken, Irak Tahran ile güçlü ticari ve ekonomik bağlara sahip.

ABD’den büyük yatırımlar çekme konusu, 2003 yılından bu yana mezhep çatışmalarının yanı sıra yıllardır ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Irak için en önemli önceliklerden biri.


Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
TT

Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)

Fransa, Lübnan'dan, devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimindeki üç üst düzey generalin, Fransız vatandaşlarının ölümüne yol açan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle bulunup tutuklanmasını istedi.

Önde gelen bir Lübnanlı yargı kaynağı Şarku'l Avsat'a, Başsavcı Hakim Cemal Hacer'in, Fransız yargısından, Lübnan'dan "Beşşar Esed rejiminde Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Başkanı olan Tümgeneral Cemil Hasan'ı, Ulusal Güvenlik Bürosu Müdürü Tümgeneral Ali Memlük'ü ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Soruşturma Şubesi Başkanı Tümgeneral Abdülselam Mahmud'u bulmasını, soruşturma ve inceleme yapmasını, Lübnan'da bulunmaları halinde tutuklamasını ve Fransız yetkililere teslim etmesini" isteyen bir yargı talebi içeren resmi bir telgraf aldığını açıkladı.

İlginçtir ki, yargı kaynağına göre Fransa'nın yardım talebi, "adı geçen kişilerle düzenli olarak iletişim kuran Lübnan telefon numaralarını da içeriyordu; bu durum, Fransız makamlarının Esed rejimindeki üst düzey isimleri takip etme kapsamında yürüttüğü iletişim izlemeleriyle de doğrulandı." Yargı kaynağı, bu konunun "İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Şubesi tarafından yürütülecek takip ve soruşturmaların merkezinde yer alacağını" vurguladı.