İsrail Ramazanda gerilime karşı ‘Dalga Kırıcı’ operasyonu başlattı

Üç Filistinli hayatını kaybetti, Mescid-i Aksa basıldı. Ramallah “Suçları durdurun” çağrısında bulunurken, gruplar ‘kapsamlı bir patlama’ imasında bulunuyor

Dün Nasıra’da cenaze töreni sırasında İsrailli Arap polis memuru Amir Khuri’nin tabutunu taşıyan İsrail polis unsurları (AFP)
Dün Nasıra’da cenaze töreni sırasında İsrailli Arap polis memuru Amir Khuri’nin tabutunu taşıyan İsrail polis unsurları (AFP)
TT

İsrail Ramazanda gerilime karşı ‘Dalga Kırıcı’ operasyonu başlattı

Dün Nasıra’da cenaze töreni sırasında İsrailli Arap polis memuru Amir Khuri’nin tabutunu taşıyan İsrail polis unsurları (AFP)
Dün Nasıra’da cenaze töreni sırasında İsrailli Arap polis memuru Amir Khuri’nin tabutunu taşıyan İsrail polis unsurları (AFP)

İsrail’de dün (Perşembe) sahadaki gerilim artmaya devam etti ve 3 Filistinli hayatını kaybetti. İşgal güçleri uzun süreli bir gerilim dönemine hazırlık kapsamında ‘Dalga Kırıcı’ operasyonunu başlattı. Çoğu şehirde konuşlandırılan İsrail ordusu ve güvenlik güçleri, bireysel operasyonlarla karşılık veren Filistinlileri tutuklamaya devam ederken, aşırılık yanlısı yerleşimciler Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi.
Filistin Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, tehlikeli gerilimi kınanırken, uluslararası topluma İsrail’i dizginlenmesi ve işlediği suçların cezalandırılması için derhal harekete geçme çağrısı yapıldı. Aynı zamanda, Filistinli gruplara direnişin ve çatışmaların artmasına yol açabilecek gerilim patlamasına karşı uyarıda bulunuldu.
İsrail ordusu, Genelkurmay Başkanı Aviv Kohavi liderliğinde tugay komutanlarının katılımıyla görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerde, Filistinli silahlı kişilere operasyon gerçekleştirmeden önce müdahale edilmesi için bir dizi önlem alınması kararlaştırıldı. Alınan kararlar, İsrail vatandaşlarının güvenliğini ve sükuneti yeniden sağlamak için sahada müdahaleye hazırlık durumunu artırmayı ve terörist faaliyetleri engellemeye yönelik önlemler almayı içeriyordu. Kohavi görüşmelerde subaylarına “Bölge tugay liderleri ve Merkez Komutanlığın liderlerleri olarak sizler, bu sabotaj saldırılarını engellemek için son derece önemli bir role sahipsiniz. Bu ve diğer saldırıları hayata geçirme hayallerini suya düşürme ve gerçekleştirme fırsatlarını engelleme yeteneğine sahipsiniz. Bu dalgayı durdurmalıyız. Size ve yeteneklerinizde güveniyorum. Cenin’deki olaylar, engellemeye devam etmemiz gereken bu terörist faaliyetlerin bir parçasıdır. Terörü engellemek ve tüm bölgelerde İsrail vatandaşlarının güvenliğini ve emniyetini sağlamak için, bu tür operasyonlar ve tutuklamaları planlamaya ve gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bu bizim görevimiz” ifadelerine yer verdi.
Görüşmeler, Filistin topraklarında çatışmalar ve saldırıların yaşandığı kanlı bir gün yaşanırken gerçekleşti. Batı Şeria’da silahlı bir eylemde bulunduklarından şüphelenilen 31 kişinin yanı sıra DAEŞ üyesi olduklarından şüphelenilen 43 Arap’ın tutuklandığı açıklandı. Ordunun bu operasyonu Cenin ve kuzeydeki bölgesi ile Beytüllahim bölgesine odaklandı.
Cenin bölgesinde, İsrail ordusundan büyük bir birlik, şehri ve içerisindeki kampı bastı. Birkaç saat boyunca tutuklamalara tanık olundu. Onlarca ev basıldı ve keskin nişancılar inşaat halindeki birçok binanın çatılarında pozisyon aldı. Filistinliler bu operasyonu ‘işgal güçlerinin yıllardır yaptığı en ağır baskın’ olarak değerlendirdi.
Bazı Filistinliler işgal güçlerine karşı koymaya çalıştı ve Duvdevan komando birliğinden bir keskin nişancı olan İsrail askeri kurşunla hafif yaralandı. İsrail ordusu buna, “7 yaşındaki Sanad Muhammed Abu Atiye ve 23 yaşındaki Yezid Nidal el-Saadi adlı iki genci öldürerek, 3’ü ağır olmak üzere 14 kişi gerçek mermilerle yaralayarak karşılık verdi.
Beytüllahim ile el-Halil arasındaki bölgede bir Filistinli dün sabah, Gush Etzion yerleşim biriminin yakınlarında 4 yerleşimcinin yaralandığı bir bıçaklı saldırı gerçekleştirdi. İsrail haber kaynaklarına göre, bıçaklama yerleşimcilerin bulunduğu bir otogarda gerçekleşti. Bir yerleşimcinin ateş açması sunucu, saldırıyı düzenleyen 30 yaşındaki Nidal Cuma hayatını kaybetti. İşgal güçleri, gencin anne ve babasının Tarkumiye beldesindeki evine baskın düzenledi. Filistinliler, İsrail ordusunun bu operasyonunu, şehirlerin ikinci  ve yeni bir işgaline benzediğini düşünüyorlar.
İsrail, salı günü 5 İsraillinin öldürülmesinin ve Ceninli bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen Bnei Brak saldırısının ardından, Batı Şeria’da geniş çaplı bir tutuklama operasyonu düzenliyor.
Filistin Cumhurbaşkanlığı yaptığı açıklamada, gerek Mescid-i Aksa’ya ve gerekse Filistin şehirlerine yönelik baskınlarda, İsrail işgal hükümeti tarafından yürütülen bu gerilime karşı uyarıda bulundu. Aynı zamanda “Halkımızın her gün baskınlara, cinayetlere, yerleşimcilerin suçlarına maruz kalması dahil olmak üzere bu tür provokasyonlar, bölgeyi daha fazla gerginliğe sürükleyecektir.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, gerilme neden olan İsrail politikasının, farklı dinler için önemli günlere denk gelen Ramazan ayının, kutsal bir ay haline getirmek için tüm açılardan gösterilen çabalarla tutarsız olduğu belirtildi. Aynı zamanda, uluslararası topluma İsrail’i dizginlemek ve işlediği suçlar sebebiyle cezalandırılması için derhal harekete geçme çağrısında bulundu. Ayrıca ABD yönetimine çağrıda bulunarak, İsrail hükümetinin durumu, bir gerilim patlamasına doğru iten politikasına son verilmesi için derhal müdahale edilmesi istendi.
Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, İsrail operasyonunun tehlikeli sonuçları konusunda uyarıda bulunarak, “Bunlar, İsrail’in halkımıza karşı işlenen suçları dizisine eklenen yeni bir dizi suçları temsil ediyor. Yerleşimciler, Filistin vatandaşlarını öldürmek için silah kullanmasına izin veren İsrail Başbakanı’nın doğrudan kışkırtmasına katılıyor. Son derece tehlikeli olan bu durum, halkımıza koruma sağlamak ve işgal askerleri ve yerleşimcilerin vatandaşların hayatın kıymasına son vermek için acil bir uluslararası müdahaleyi gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Hamas Hareketi tarafından yapılan açıklamada, “Bu suçlara verilecek yanıt, direnişi ve işgal güçleri ve yerleşimcilerle çatışmaları artıracaktır. Bu kibirli düşmanın bilmesi gerekiyor ki, halkımızın kanı değersiz değildir ve işgalin devam eden suçlarıi daha güçlü ve daha acı verici olacak bir gerilim patlaması için uyarı vermektedir” ifadelerine yer verildi. 
İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nahale, İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri’nin bulundukları tüm bölgelerde seferber edildiğini duyurdu. Yapılan kısa açıklamada, “Siyonist düşman ordusunun Cenin kampına yaptığı baskın ışığında, İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri, Kudüs Seriyyeleri’nin tüm bölgelerinde, genel seferberlik ilan ettiğini duyurdu” ifadeleri kullanıldı. 
Binyamin Netanyahu açıklamalarda bulunarak, Mansur Abbas liderliğindeki İslami Hareket Partisi ile koalisyon içerisinde olan Bennett hükümetinin, teröre karşı savaşı yönetebilme gücü olduğuna güvenmediğini söyledi. Netanyahu “İslamcıların desteğine dayalı olan bir hükümet, terörle mücadele edemez” ifadelerini kullandı. Radikal Siyonist çizgideki Knesset üyesi Itamar Ben Gvir ise, Filistinlilere meydan okuyarak Mescid-i Aksa’yı bastı.
Ben Gvir, Mescid-i Aksa’nın avlusunda, Filistinli grupların tehdit ve uyarılarıyla alay ederek kendi videosunu çekti. Ben Gvir, İsrail hükümetine ‘teröristlere’ karşı zayıflık göstermeyi bırakıp, Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya serbestçe erişimini sağlamak için çalışma çağrısında bulundu.
Ben Gvir’e yanıt olarak Yüksek Fetva Kurulu, Filistinlilere özellikle Ramazan ayında Mescid-i Aksa da dahil olmak üzere Kudüs şehrine ziyaret edilmesi çağrısında bulundu.
Yüksek Fetva Kurulu yaptığı açıklamada, “Mescid-i Aksa’nın, son dönemlerde yerleşimcilerin toplu akınlarının, Aksa içerisinde ve kapılarında Talmud duaları yapma girişimlerinin doruğa ulaşması gölgesinde, Mescid-i Aksa’nın varlığına, kutsallığına ve birliğine karşı sert bir işgal kampanyasına maruz kalması sebebiyle, insanlarımızın orada olmasına ihtiyacı var” ifadelerine yer verdi.



ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
TT

ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)

Donald Trump yönetimi, ABD'ye yasadışı yollarla giren göçmenlerin gözaltında tutulması için bir adım daha atıyor.

İç Güvenlik Bakanlığı, büyük sanayi depolarını gözaltı merkezlerine çevirmek için harekete geçti. 

Washington Post'un özel haberine göre yüklenici şirketlere çağrı yapılarak bu işi üstlenmeleri istenecek.

Bu planla toplamda 80 bini aşkın göçmenin elden geçirilecek depolarda tutulması planlanıyor.

Mevcut sistemde hangi tesiste boş yer varsa göçmenler oraya gönderiliyor. 

Yeni planla birlikte 5-10 bin kişi taşıyabilecek 7 dev tesis ya da 1500 kişi kapasiteli 16 merkezden birine hızlıca sevk edilecekler.

Planın savunucuları, yeni planın göçmenlerin daha rahat ve "verimli" bir şekilde sınır dışı edilebilmesini sağlayacağını savunuyor.

Diğer yandan bu plan eleştiri de topluyor. Depoların insanların yaşaması için planlanmadığını vurgulayan insan hakları savunucuları yapılacak tüm değişikliklere rağmen havalandırma, ısıtma, su tesisatı ve hijyende büyük sıkıntılar yaşanabileceğini işaret ediyor. 

National Immigration Project'ten Tania Wolf, göçmenlere insan gibi davranılmayacağını öne sürerek "Daha iyi bir ifade bulamadım ama insanlara sığır muamelesi yapıyorsunuz" dedi. 

ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) Direktör Vekili Todd Lyons'un nisanda düzenlenen bir sınır güvenliği konferansında Amazon depoları örneğini verdiği hatırlatıldı:

Bunu bir iş gibi görmeyi daha iyi becermeliyiz. Prime gibi ama insanlarla yapılanı.

Amerikan gazetesi taslağın nihai halini henüz almadığını ve detayların değişebileceğini bildirdi. 

Washington Post, ay başında ICE'nin 68 bini aşkın göçmeni tesislerinde tuttuğunu ve bunlardan yüzde 48'inin herhangi bir hüküm giymediğini veya suçlamayla karşı karşıya olmadığını belirtti. 

Donald Trump'ın "sınır çarı" diye tanımladığı Tom Homan'ın 2025'te 580 bine yakın kişiyi sınır dışı ettiklerini duyurduğu da anımsatıldı. 

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast


Myanmar'daki iç savaşta salgın riski: Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz

Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
TT

Myanmar'daki iç savaşta salgın riski: Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz

Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)

Myanmar'daki iç savaş, sıtma ve kolera gibi hastalıkların bölgeye yayılmasına neden olabilir.

New York Times'ın haberine göre, yatırımlarda silahlara öncelik veren cunta yönetimleri tarafından Myanmar sağlık sistemi yıllardır ihmal ediliyor.

Sivil hükümet döneminde hastalık kontrolünde bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da 2021'de ordunun yeniden iktidarı ele geçirmesiyle bunlar tersine döndü.

UNICEF'e göre Myanmar, hiç aşılanmamış çocukların sayısının en fazla olduğu ülkeler arasında. İç savaşla boğuşan ülkedeki doktorlara göre, boğmaca ve difteri gibi önlenebilir hastalıklar artıyor.

Cunta sağlık sistemini korumadığı gibi hastane ve tıbbi tesislere de saldırıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Myanmar ordusu, bu yıl sağlık tesislerine en az 67 saldırı düzenledi.

Myanmar'ın Bangladeş sınırına yakın bir bölgede isyancıların elindeki 300 yataklı hastanenin bu ay bombalanması sonucu en az 34 kişi hayatını kaybetmişti.

Köylüler ve ayrılıkçı örgütler, hava saldırılarından korunmak için sıtma gibi hastalıkları taşıyan sivrisineklerin istila ettiği ormanlarda saklanıyor. Bazı doktorlar 20 defa sıtma geçiren hastaları tedavi ettiklerini söylüyor.

Ayrıca Myanmar'da 2021'deki darbenin ardından Tayland'da da sıtma vakalarının arttığı belirtiliyor.

Çatışmalar nedeniyle, Myanmar-Tayland sınırındaki Mae Sot kasabasında yer alan Mae Sot Genel Hastanesi'ne giden hasta sayısı yaklaşık yüzde 50 arttı.

Ancak hastane müdür yardımcısı Dr. Rojanasak Thongkhamcharoen, gelen Myanmarlı hastaları tedavi etmekten başka seçenekleri olmadığını belirtiyor:

Myanmar'daki sağlık durumunu önemsemezsek, çocuk felci gibi uzun süredir görülmeyen hastalıkların yeniden ortaya çıkmasıyla karşılaşabiliriz. Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz.

Tayland-Myanmar sınırında çalışan epidemiyolog Dr. Voravit Suwanvanichkij de şu uyarıları paylaşıyor:

Bu kriz insanları geceleri uykusuz bırakmalı. Myanmar'ın çoğu epidemiyolojik bir kör noktaya dönüştü.

Ülkede nisanda yaşanan  7,7 ve 6,4 büyüklüğündeki iki depremde 3 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, halihazırda zaten yetersiz olan sağlık sistemi de iflasın eşiğine gelmişti.

Independent Türkçe, New York Times, Think Global Health


Güney Asya devi, Silikon Vadisi’nin hedefinde: 70 milyar dolarlık yatırım yapılacak

Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
TT

Güney Asya devi, Silikon Vadisi’nin hedefinde: 70 milyar dolarlık yatırım yapılacak

Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)

Amazon, Microsoft ve Google gibi teknoloji devleri Hindistan'a büyük yatırım taahhütleri verdi.

Washington Post'un haberine göre Silikon Vadisi şirketleri, ekimden bu yana Hindistan'da toplam 67,5 milyar dolarlık yatırım yapma sözü verdi. Taahhütlerin yüzde 80'i bu ay açıklandı.

Yatırımların büyük kısmı, yapay zeka destekli sohbet botlarının işlemesini sağlayan devasa veri merkezlerinin inşası için kullanılacak.

Hindistan'daki yazılımcılar için eğitim programları ve küçük işletmeler arasında yapay zeka kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla yatırımlar da yapılacak.

ChatGPT'nin yaratıcısı OpenAI ve rakibi Claude'un üreticisi Anthropic, bu yıl Hindistan'da ofisler açtı.

Microsoft CEO'su Satya Nadella ve Intel CEO'su Lip-Bu Tan gibi isimler de bu ay Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yle bir araya gelip, yapay zeka ve yarı iletken çip üretimiyle ilgili konuları ele aldı.

Güney Asya ülkesi, şubatta uluslararası bir yapay zeka zirvesine ev sahipliği yapmaya da hazırlanıyor. Hindistan hükümetine göre bu, Küresel Güney'de düzenlenen ilk uluslararası zirve olacak.

Analizde, 1 milyardan fazla internet kullanıcısına sahip Hindistan'ın teknoloji devleri için "kazanılması gereken bir pazara" dönüştüğü ifade ediliyor.

Amerikan finansal hizmet şirketi Wedbush Securities'den Dan Ives, "Silikon Vadisi'nde herkes Hindistan'da büyük bir rekabetin başladığını biliyor" diyor.

Microsoft, Hindistan'da 17,5 milyar dolarlık yatırım yapacağını 9 Aralık'ta duyurmuştu. Firmanın Asya'daki en büyük yatırımı kapsamında, Hindistan'ın Haydarabad şehrinde devasa bir veri merkezi kurulması planlanıyor.

Google da büyük bir veri merkezi için 15 milyar dolarlık yatırım yapacağını ekimde açıklamıştı.

Öte yandan çevreciler, ciddi miktarda enerji ve su gerektiren veri merkezlerinin, halihazırda kaynak sıkıntısı çeken Hindistan için uzun vadede kıtlık gibi sorunlar yaratabileceğine işaret ediyor.

Ekonomistler de yapay zekanın yaygın olarak benimsenmesinin ülkedeki işgücü piyasasını altüst edebileceği uyarısında bulunuyor.

Independent Türkçe, Washington Post, New York Times