Kaplan Kuvvetleri, Ukrayna savaşına hazırlık eğitimlerine hız verdi

Suriye ordusuna bağlı 25. Tümen Komutanı Süheyl el-Hasan, 21 Mart 2021 Rus kuvvetleriyle birlikte görüntülendi. (Rus medyası)
Suriye ordusuna bağlı 25. Tümen Komutanı Süheyl el-Hasan, 21 Mart 2021 Rus kuvvetleriyle birlikte görüntülendi. (Rus medyası)
TT

Kaplan Kuvvetleri, Ukrayna savaşına hazırlık eğitimlerine hız verdi

Suriye ordusuna bağlı 25. Tümen Komutanı Süheyl el-Hasan, 21 Mart 2021 Rus kuvvetleriyle birlikte görüntülendi. (Rus medyası)
Suriye ordusuna bağlı 25. Tümen Komutanı Süheyl el-Hasan, 21 Mart 2021 Rus kuvvetleriyle birlikte görüntülendi. (Rus medyası)

‘Kaplan Kuvvetleri’ olarak bilinen Süheyl el-Hasan liderliğindeki Suriye hükümeti güçlerine bağlı ‘25. Tümen’ güçlerinin, Ukrayna’da Rus kuvvetlerin yanında savaşmaya hazırlık olarak, Suriye’nin merkez ve kuzeybatısındaki tatbikatlarını üç gündür sürdürdüğü bildirildi.  
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) 31 Mart’ta yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Rus kuvvetlerinden emir ve fon alan rejim ordusuna ait 25. Tümen, Rusya’nın talebi üzerine Suriye’nin merkez ve kuzeybatı kesimlerinde üst düzey tatbikatlarını sürdürüyor.”
SOHR’a göre ‘kaplan’ lakabıyla bilinen Süheyl el-Hasan liderliğindeki 25. Tümen, üç gündür İdlib bölgeleri ile Humus ve Hama’nın doğu kırsalında ‘üst düzey’ tatbikatlar gerçekleştiriyor. Tümen, Rus kuvvetlerin esas olarak Suriye topraklarındaki savaşlarında destek sağladığı tatbikatları yürütüyor ve üyelerini ve liderlerini talep edilmesi halinde Ruslarla birlikte Ukrayna’da savaşmak üzere hazırlıyor. Bu çerçevede Rusya, uluslararası topluma ‘rejim ordusuna bağlı askeri ekiplerin, çatışmaların artması durumunda Rusya- Ukrayna savaşına katılmak için eğitim almaya hazır oldukları’ mesajları gönderiyor.
Tatbikatlar, ekip üyelerinin havadan iniş operasyonlarını kapsıyor. SOHR, Suriye’nin batısındaki Lazkiye vilayetinde yer alan Hmeymim Üssü’nden eğitim helikopterlerinin kalkış yaptığını ve tatbikatlara yaklaşık 700 Suriyeli personel ve Rus güçlerinden subayların katıldığını belirtti.
Tatbikatlar, Rusya yanlısı askeri güçlerin temsilcilerinin Rusya’daki bir keşif gezisinden dönüşü sonrasında gerçekleşti. SOHR, 26 Mart’ta yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Rus tarafına katılım halen 25. Tümen, (Ahmed Cibril liderliğindeki Filistin Halk Kurtuluş Cephesi- Genel Komutanlığa bağlı) Filistinli Kudüs Tugayı, Baas Tugayları ve (Dera kırsalında Moskova tarafından kurulan) 5. Kolordu temsilcilerinin bölgedeki durumu incelemek için Rusya’ya düzenledikleri ziyaretlerle sınırlı. Henüz herhangi bir Suriyeli savaşa katılmadı. Aynı durum, ulusal ordu gruplarından paralı askerler ve Ruslara karşı savaşma arzularını gösteren ve mali çıkarlar elde etmek için Ukrayna’nın yanında yer alan diğer taraf için de geçerli.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir süre önce, Rusya Güvenlik Konseyi’nin bir toplantısı sırasında Savunma Bakanı Sergey Şoygu’ya şunları söylenişti:
“Eğer özellikle para için değil de gönüllü olarak gelip Donbass’ta yaşayanlara yardım etmek isteyen insanlar görürseniz, onları karşılamak ve çatışma bölgesine gitmelerine yardımcı olmak gerekir.” 
Kremlin’den bir sözcü ise Suriyelilerin Ukrayna’da savaşan Rus kuvvetlere katılabileceğini belirtti. Şoygu da Ortadoğu’daki 16 bin gönüllünün, Rus destekli güçlerle savaşmaya hazır olduğunu söyledi.
Şam ve hükümet bölgelerindeki arabulucular, Ukrayna’da Rus ordusunun yanında savaşmaları için genç Suriyelilerle sözleşmelerin imzalanmasını teşvik etmeye başlamıştı. ‘Yeni adaylar’ listesinde, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kuzeni Rami Mahluf’a bağlı ‘El-Bustan Derneği’ milisleri içerisinde hükümet güçlerinin yanında savaşan ve daha sonra ‘Mahluf İmparatorluğu’ndaki ve ‘Ulusal Savunma Güçleri’ndeki tüm siyasi, ekonomik ve askeri kolları dağıtma kampanyası çerçevesinde salıverilen yaklaşık 23 bin genç erkek bulunuyor. 2012 yılından itibaren İran’ın Halk Komiteleri arasından kurulmasına yardım ettiği Savunma Güçleri’nin rolü, 2015 sonlarında Rus askeri müdahalesi ve son iki yılda hükümet ve muhalefet arasındaki askeri faaliyetlerin azalması ile gerilemişti. Şam’daki ‘savaş ağaları’ ve hükümetteki kardeşleri, gençlere sözleşme taslağı dağıtmakta aktif rol oynadı. Sözleşmede, Ukrayna’da yedi ay süreyle ‘tesislerin korunması’ alanında çalışacak her kişiye yedi bin dolar verileceği belirtiliyor. İlk şart olarak, ‘yedi ay boyunca Suriye’ye geri dönmemek’, ikinci şart olarak da ‘Suriye hükümetinin bu sözleşmelerle hiçbir ilgisi olmaması’ sunuluyor.
Diğer yandan Sputnik haber ajansı iki gün önce, Din Muhafızları, Ensar el-Tevhid ve Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) terör örgütlerindeki 87 yabancı silahlının, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalından Ukrayna’ya gitmek üzere ayrıldığını duyurdu.
Ajansın özel kaynaklardan aktardığına göre cumartesi günü Ukrayna’ya yola koyulan militanlar, çoğunluğu Iraklı, Çeçen, Tunuslu ve Fransız olan iki gruptan oluşuyor.
Kaynaklar, tüm bu militanların yeni örgütlerine katılmadan önce DEAŞ’a mensup ve ‘savaş düzeyinde, gerilla savaşında yüksek deneyime sahip olduklarını’ belirtti.
Perşembe ve cuma günleri, İdlib’deki (Nusra Cephesi’nin şu anki yüzü) HTŞ unsurları, Türkiye toprakları üzerinden Ukrayna’ya gitmek için Suriye-Türkiye sınırın 5 km doğusundaki Sarmada şehrine yöneldi.
Kaynaklar, İdlib’deki HTŞ (eski adıyla Nusra Cephesi) örgütü lideri Ebu Muhammed el-Cevlani’nin geçen hafta İdlib’in merkezideki bir camide çeşitli silahlı örgütlerin liderleriyle bir dizi görüşme gerçekleştirdiğini aktardı. Cevlani’nin görüşme sırasında Rus kuvvetlere karşı Ukrayna’ya gitme çağrısı yaptığı belirtildi. Kaynaklardan yapılan açıklamada “Cevlani, bu toplantılar sırasında, Ukrayna’dan dönene kadar militanların ailelerinin ihtiyaçlarını tam olarak güvence altına alma sözü verdi” denildi.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.