Mısır “su ve iklim planlarını güncelleme” çağrısında bulundu

Mısır Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, “Su Kıtlığı ve Göç” konulu diyalog toplantısında açıklamalarda bulundu.
Mısır Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, “Su Kıtlığı ve Göç” konulu diyalog toplantısında açıklamalarda bulundu.
TT

Mısır “su ve iklim planlarını güncelleme” çağrısında bulundu

Mısır Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, “Su Kıtlığı ve Göç” konulu diyalog toplantısında açıklamalarda bulundu.
Mısır Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, “Su Kıtlığı ve Göç” konulu diyalog toplantısında açıklamalarda bulundu.

Mısır, dünyanın çeşitli ülkelerinde su ve iklimle ilgili ulusal planların güncellenmesi çağrısında bulundu. Mısır Sulama Bakanı Muhammed Abdülati, Orta Doğu ve Kuzey Afrika İklim Haftası kapsamında gerçekleştirilen “Su Kıtlığı ve Göç” konulu diyalog toplantısında yaptığı konuşmada, çevre, afet riskinin azaltılması ve göç alanlarındaki küresel etkinlikler ve girişimler arasındaki entegrasyonun güçlendirilmesinin önemini vurguladı.
Bakan Abdülati, iklim değişikliği olgusunun şiddetlendirdiği su kıtlığı nedeniyle göçlerin yaşandığına dikkat çektiği konuşmasında, Çad Gölü'ndeki su oranının düşüşüne ve bunun neticesi olarak su üzerinde yaşanan gerilimlere ve ortaya çıkan terör gruplarına işaret etti. İklim değişikliğinin hidrolojik döngü ve tatlı su kaynakları üzerindeki görünür etkilerine de değinen Bakan bunun, su güvenliği, gıda güvenliği ve geçim kaynakları için ciddi bir tehdit oluşturduğunu dile getirdi. Bu durumun, deniz seviyelerinin yükselmesi ve yoğun nüfuslu şehirlerin sular altında kalması sonucu oluşan delta bölgeleri üzerindeki ciddi etkisinin yanı sıra özellikle halen su kıtlığından muzdarip olan topluluklara ve fertlere yönelik etkilerinden söz eden Abdülati, iklime adaptasyon alanında ülkeler arasında karşılıklı yarar temelinde iş birliği sağlanmasının önemini vurguladı.
Mısır Sulama Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Bakan Abdülati, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin raporuna atıfta bulundu. Raporda şu ifadeler yer aldı:
“İklim değişikliği giderek artan bir şekilde gönülsüz göçe ve bunun sonucunda dünya çapında insani krizlere, kayıplara ve hasara yol açmaktadır. Dünya Bankası, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinin su kıtlığı nedeniyle 2050 yılına kadar GSYH’sinin yüzde 14'ünü kaybedebileceğini öngörüyor. Etkili ve sürdürülebilir su yönetimi, iklim değişikliği etkilerinin şiddetini azaltır.”
Mısır Sulama Bakanı'na göre, mevcut ve gelecek yıl, çeşitli su ve iklim faaliyetleri arasındaki bağlantıları güçlendirmek adına altın bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü Beşinci Kahire Su Haftası ve önümüzdeki kasım ayında düzenlenmesi planlanan İklim Değişikliği Konferansı’nın (COP27) yanı sıra, Mayıs ayında New York'ta Uluslararası Göç İnceleme Forumu'nun (IMRF) toplanması bekleniyor.
Bakan Abdülati, Mısır'daki işgücünün yüzde 40'ının ana gelir kaynağının tarım olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mısır’da kişi başına düşen su miktarı yılda yaklaşık 560 metreküp olduğu için su kıtlığı sınırına yaklaşıyor. Mısır devleti bu zorlukların üstesinden gelmek için 2037 yılına kadar su kaynakları için ulusal bir plan geliştirmeye çalıştı. Bu bağlamda 50 milyar dolara varan yatırımların 100 milyar dolara çıkması bekleniyor.”



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24