Suriye’nin Ukrayna ikilemine yönelik ‘çözümleri’

25 Mart'ta Şam'da Esed ve Putin’in yer aldığı bir afişin önünden Suriye ve Rusya bayrakları ile geçen Suriyeliler (AFP)
25 Mart'ta Şam'da Esed ve Putin’in yer aldığı bir afişin önünden Suriye ve Rusya bayrakları ile geçen Suriyeliler (AFP)
TT

Suriye’nin Ukrayna ikilemine yönelik ‘çözümleri’

25 Mart'ta Şam'da Esed ve Putin’in yer aldığı bir afişin önünden Suriye ve Rusya bayrakları ile geçen Suriyeliler (AFP)
25 Mart'ta Şam'da Esed ve Putin’in yer aldığı bir afişin önünden Suriye ve Rusya bayrakları ile geçen Suriyeliler (AFP)

Tahran ile başlıca müttefiki Moskova'nın bataklığa saplandığı Şam'dan Ukrayna’daki savaş nasıl görünüyor? Suriye trajedisinden ‘dersler’ çıkarıldı mı? Suriye’nin Avrupa'nın merkezindeki Ukrayna ikilemine çözümleri var mı? Moskova ile Tahran arasındaki Suriye denklemi nasıl değişecek?
Şam'ın yaklaşık 40 gündür devam eden Ukrayna’daki savaşla ilgili konumu, sürecin başından bu yana büyük ölçüde değişti. Şam, başlarda Moskova'ya yakın bir tutum sergiledi. Müttefiki Rusya’nın hızla zafere ulaşacağından emin bir tavrı vardı. Ancak kısa süre sonra, Ukrayna’daki gerçekler değiştikçe neo-Nazi ve Batı nefretinin ortadan kaldırılmasından bahseden, ‘çözüm ve uzlaşı arayışı’  ve ‘taraflardan birinin zafer elde etmesinin zorluğu’ ile daha gerçekçi bir bakış açısına sahip resmi açıklamalarda bulunan Şam’ın tutumunda da değişim görülmeye başlandı. Rusya’nın uluslararası camiadan tecrit edilmesi halinde, hâlihazırda tecrit edilmiş olan Suriye'ye yardım edemeyeceği, onu uluslararası platformlarda savunamayacağı ve Şam'a tahıl, petrol ve ekonomik destekte bulunamayacağı gerçeği Şam’ı endişelendiriyor.
Ancak bu kesinlikle Şam’ın müttefiki Moskova’ya herhangi şüpheli bir sinyal gönderdiği anlamına gelmiyor, aksine askeri destek mesajları vermeye devam ediyor. Suriye sokaklarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in resimleri dolaşıyor ve resmi basın organlarında halen Rusya’ya yönelik ‘sempati’ ifadeleri yayınlanıyor.
Sözlerin arkasında seçenekler, çıkış yolları ve bazı soruların cevapları için bir arayış söz konusu. Bu sorulardan biri İran’ın Rusya’nın Suriye’deki boşluğunu doldurup doldurmayacağı sorusu. Şam'da, Batı ile İran arasında Tahran'ın İran’a uygulanan yaptırımlardan kurtulmasına, Suriye’ye ekonomik ve petrol desteği sağlamasına ve Şam veya Tahran'ın altyapının yeniden inşasına katkıda bulunmasına izin veren nükleer anlaşmanın imzalanacağına dair bir umut var.
Yukarıdaki soruya Şam’ın cevabı net:
“Evet, İran boşluğu doldurabilir. İran ile bu temelde görüşmeler yapıyoruz. İran, Rusya'nın rolü azalırken ekonomik ve finansal alanların yanı sıra sahada aktif olabilir.”
Peki, Pekin'in rolü ne olacak? Şam, Çin'in Rusya'nın Ukrayna'da yenilgiye uğramasını istemese de aynı zamanda büyük bir zafer elde etmesini de istemediğini düşünenlerden biri. Şam’dan ilgili bir kaynağa göre Pekin, Çin'e muhtaç zayıf bir Rusya'yı korumak istiyor. Tabii ki buna, Pekin'in Suriye denklemlerindeki maceralar ve yatırımlar konusunda halen tereddütlü olduğu ve Tahran-Moskova hattının ortaya çıkmasını beklediği Suriye de dahil.
Söz konusu denklemler arasında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Abu Dabi ziyareti de yer alıyor. Esed, ekonomik destek ve siyasi korumanın yanı sıra bölgesel ve uluslararası değişimler çerçevesinde yeni bir güvenlik yapısı arayışı içerisinde. Şam, Tel Aviv'in rol oynadığı bu ‘bölgesel mimariye’ düşman olmayı ve Suriye'nin ‘eski ve yeni İran’a’ açık bir saha olmasını istemiyor. Aynı zamanda Rusya'ya dostane mesajlar göndermenin yanı sıra önde gelen Arap ülkelerini, önümüzdeki Kasım ayında Cezayir’de yapılması planlanan Arap Birliği (AL) zirvesinde Suriye’nin AL üyeliğine dönmesine karşı olan tutumlarından vazgeçirmeye çalışıyor.
Tüm bunlar, Ukrayna’daki savaşın Şam'daki yansımalarıyla ilgili. Peki, Suriye’nin Ukrayna savaşına herhangi bir çözümü var mı? Şam'daki Moskova'ya yakın diplomatlar, Ukrayna çıktılarına gölge düşürebilecek birkaç senaryoyu tartışıyorlar. Bunlardan ilki, İsrail'in İran’ın Suriye’deki mevzilerine yönelik bombardımanlar sırasında Moskova'nın ‘elini kolunu bağlayacağı’  korkusuyla Ukrayna'ya destek vermeyi reddetmesi. İkincisi ise ABD’nin Ukrayna savaşının ardından Rusya'ya baskı çerçevesinde Suriye'nin doğusuna ekonomik, askeri, mali ve siyasi olarak ilgisini artırmaya karar vermesi. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2585 sayılı sınır ötesi insani yardımlara ilişkin kararının süresinin uzatılması meselesinin Rusya ile ABD arasında yapılması gereken görüşmelerde yaşanacak aksaklıkla bir çıkmaza girebileceğine ya da Moskova'nın bunu Ukrayna ile ilgili benzer bir kararla ilişkilendirebileceğine dair bir takım işaretler var. Üçüncüsü de Türkiye'nin, Rusya ile arasında Libya, Dağlık Karabağ ve Suriye'de yaptığı ‘düşmanla dans’ çerçevesinde Moskova ile Kiev arasında diyalog için bir köprü haline gelmesi. Ancak Türkiye’nin bu rolüyle ilgili dikkat çekici olan nokta, Batı'nın ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in önemsediği ‘Ukrayna Ordusu’na askeri destek ve Batı’nın Rusya’dan bazı kişi ve kuruluşlara yönelik yaptırımları’ kartlarının yokluğunda üstlenilecek olması.
Bu, sahada gerçek aktörlerin olmadığı, muhatapların ve arabulucuların bulunduğu Suriye savaşının tezahürlerinden biri. Şam’dan diplomatik bir kaynağa göre Ukrayna savaşı ile Suriye savaşı arasında yakında daha da netleşebilecek başka bir benzerlik daha var. O da Ukrayna savaşının sonunda ülkenin çeşitli nüfuz alanlarına bölünmesine ilişkin çeşitli senaryoların olması.
Diplomatik kaynak, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Rusya, Odessa'dan (güney) Kiev'e (kuzey) giden yolun doğusunu kontrol edebilir. Bu kontrol, Azak Denizi ile Donbas bölgesinin Mariupol üzerinden bağlanmasıyla Kırım ile olan bağlantının genişletilmesi sağlanarak Rusya'nın gelecekteki müdahaleleri için yeni bir istasyon olarak Odessa'dan Moldova'nın doğusunda bağımsızlık isteyen Moskova yanlısı bir cumhuriyetin ilan edilmesine kadar uzanabilir. Ukrayna’nın doğusu, doğal kaynaklar, endüstriler, nükleer enerji açısından zengin ve Rusya'nın merkezine yakın bir bölgedir.”
Batısı ise, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve ABD’nin Kiev'in batısındaki askeri ve istihbarat malzemelerinin, tedarik hatları üzerinden teslimatı için destek alınan bölgeleri içeriyor.
Şam’dan başka bir diplomat kaynak ise yaptığı açıklamada şunları belirtti:
“ABD, Romanya ve Polonya'dan Ukrayna'nın batısına uzanan 2014 sonrası eski tedarik hatları için bir güvenlik kalkanı sağlıyor. Ayrıca Rusya’nın radar sistemlerini, bu hatların bombalanmalarını önlemek için sıkıştırıyor. ABD'nin Ukrayna'ya müdahalesi, Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) Ürdün ve Türkiye üzerinden Suriye muhalefetini eğitmek için bir program oluşturduğu Suriye'dekinden çok daha fazla.”
Kiev'in Batı'nın bir parçası olma kaderi Rusya'ya yakın doğu bölgesi ile ABD ve Batı ülkelerine yakın batı bölgesi arasında asılı kaldı. Tıpkı Rusya'nın desteklediği batı bölgesinde yer alan ya da bölünmüş durumda olan Şam'da olduğu gibi. Beyrut veya Berlin gibi diğer başkentler de iç savaşlar ve dünya savaşları nedeniyle bölünmüştü. Suriye’nin senaryolarının bunlardan ibaret olmadığını belirten diplomatik kaynağa göre Suriye’de Fırat Nehri'nin Suriye'nin doğusunda ABD destekli güçler tarafından kontrol edilen bölgeler ile batısında Rusya ve İran destekli hükümet güçleri tarafından kontrol edilen diğer bölgeleri birbirinden ayırdığı gibi Ukrayna’da Dinyeper Nehri (iki bölge) arasındaki sınır olmayacak.
Suriye, 11 yıllık savaşın ardından üç nüfuz alanına bölünerek istikrara kavuştu. Savaş boyunca yüz binlerce insanının katledildiği, milyonlarcasının göç ve iltica etmek zorunda bırakıldığı Suriye ve özellikle Halep şehri, Batı medyasında Ukrayna'daki savaşla ilgili haberlerde özellikle birçok kentin yıkılmasından sonra adeta bir sembol haline geldi. Ancak Ukrayna’daki savaş henüz ilk haftalarında ve Suriye savaşıyla kıyaslanması için sonuçlarının yıllar alması gerekiyor.



Netanyahu: Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden rehineleri geri alacağız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında çekilen bir kare, 15 Nisan 2025 (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında çekilen bir kare, 15 Nisan 2025 (AFP)
TT

Netanyahu: Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden rehineleri geri alacağız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında çekilen bir kare, 15 Nisan 2025 (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında çekilen bir kare, 15 Nisan 2025 (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden İsrailli rehineleri geri alacaklarına inandığını söyledi. Netanyahu, Hamas’a karşı yürütülen savaşın ‘belirleyici bir aşamaya’ girdiğini de sözlerine ekledi.

İsrail Başbakanı, açıklamasında şunları söyledi:

Hamas'ın ateşkes anlaşması için öne sürdüğü savaşın kalıcı olarak sona erdirilmesi şartını reddederek, Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden rehinelerimizi eve getirebileceğimize inanıyorum.

Netanyahu, televizyonda yayınlanan açıklamasında, “Bu kritik aşamada kazanmak için sabra ve kararlılığa ihtiyacımız var” diye ekledi.

Öte yandan Netanyahu'nun Sözcüsü, Kanal 12 televizyonunda yayınlanan ‘Meet the Press’ programında, tüm rehinelerin tek bir anlaşma kapsamında serbest bırakılması fikrinin ‘aynı yerde dönüp durmak’ olduğunu söyledi.

Times of Israel gazetesinin aktardığına göre Netanyahu’nun Sözcüsü Ömer Dostri, “Tek bir anlaşmayla tüm rehineleri geri getirmek mümkün değil. Bunu düşünmek aynı yerde dönüp durmak olur” ifadelerini kullandı.

Dostri, sözlerini şöyle sürdürdü:

Rehinelerin geri dönmesini istemeyen kimse yok. Onları geri getirmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Herkesi geri getirdiğimiz anda Hamas'ı ortadan kaldıracağız. Herkesin razı olduğu bir anlaşma yapmak mümkün değil. Hamas savaşın sona ermesini istiyor.

Öte yandan Hamas Hareketi dün yaptığı açıklamada, savaşın sona ermesi, İsrail'in Gazze'den çekilmesi ve yeniden inşanın başlaması karşılığında kapsamlı bir esir takası anlaşmasına varmaya hazır olduğunu bir kez daha vurguladı.

Hamas, ayrıca kapsamlı bir anlaşmaya varılmasının ardından Gazze Şeridi'ni yönetecek bağımsız kişilerden özel bir komite kurulmasına ilişkin Mısır’ın önerisini derhal uygulamaya hazır olduğunu belirtti.

Hamas'ın Gazze'deki lideri Halil el-Hayya, Hamas’ın İsrail'in çekilmesini ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesini garanti altına alan bir anlaşmanın parçası olarak, tüm rehinelerin İsrail tarafından alıkonulan mutabık kalınan sayıdaki Filistinliyle takas edilmesini öngören bir anlaşmayı derhal müzakere etmeye hazır olduğunu belirtti.

dfevfe
Yaklaşık on yıl önce Gazze'ye giren İsrailli rehine Avera Mengistu, Refah'ta Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması kapsamında teslim edilmek üzere düzenlenen törende (Reuters)

İsrail ile dolaylı görüşmelerde Hamas’ın müzakere heyetinin başında yer alan Hayya, perşembe günü televizyonda yaptığı konuşmada Hamas’ın ateşkes anlaşmasını reddettiğini söyledi.

Kapsamlı paket üzerine müzakerelere derhal başlamaya hazır olduklarını teyit eden Hayya, “Kapsamlı paket üzerine müzakereler, halkımıza yönelik savaşın tamamen durdurulması ve İsrail’in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi karşılığında İsrail tarafından alıkonulan üzerinde mutabık kalınan sayıda mahkûmumuzun serbest bırakılmasını içeriyor” ifadelerini kullandı.