Ürdün’de tutuklu Basim Avadallah’ın akibeti büyük tartışmalara yol açıyor

Ürdün milletvekillerinden Fayez, Avadallah’ı hapishanede ziyaret etme talebinin hükümet tarafından reddedilmeisnin ardından eski Kraliyet Divanı Başkanı’nın ülkeden ayrıldığını iddia etti.

‘Fitne’ davasında sanıklar, Ürdün Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı.  (The Independent Arabia-Salah Melkavi)
‘Fitne’ davasında sanıklar, Ürdün Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı.  (The Independent Arabia-Salah Melkavi)
TT

Ürdün’de tutuklu Basim Avadallah’ın akibeti büyük tartışmalara yol açıyor

‘Fitne’ davasında sanıklar, Ürdün Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı.  (The Independent Arabia-Salah Melkavi)
‘Fitne’ davasında sanıklar, Ürdün Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı.  (The Independent Arabia-Salah Melkavi)

Tarık Dilovani
Ürdün Parlamentosu’ndaki milletvekillerinden Muhammed el-Fayez, ‘fitne’ davasının öne çıkan zanlısı Basim Avadallah’ın akıbeti ve yeri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Söz konusu açıklamalar kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Hükümet kanadında ise söylentilere karşı tam bir sessizlik hakim. Milletvekili Fayez düzenlediği basın toplantısında eski Kraliyet Divanı Başkanı Basim Avadallah’ın Ürdün’de olmadığına inandığını söyledi.
Söz konusu açıklama Fayez’in geçen yıl Ürdün’de büyük ses getiren ve ülke içerisinde ciddi bir bölünmeye yol açan ‘fitne’ davasındaki rolünden dolayı Eylül 2021'den bu yana Ürdün hapishanelerinde cezasını çektiği düşünülen Avadallah’ı ziyaret etmek için Ürdün İçişleri Bakanı Mazin el-Ferraye’ye gönderdiği talebin reddedilmesinden ardından geldi.

Milletvekilinden mektup
Milletvekili Fayez, İçişleri Bakanı’na bir mektup göndererek tutuklu Basim Avadallah’ı hapishanede ziyaret ederek durumunu yerinde inceleme ve ardından diğer tutukluları ziyaret etme talebinde bulundu. Fayez bu ziyareti Temsilciler Meclisi ve bu konuyla ilgilenen Özgürlükler Komitesi aracılığıyla defalarca kez ayarlamak için oldukça uğraştığını ancak tüm girişimlerinin başarısız olduğunu söyledi. Fayez, talebinin yasal süre içinde dikkate alınmaması durumunda anayasanın kendisine tanıdığı yasal yollara ve kanallara başvuracağını vurguladı.

Yankıları sürüyor
Prens Hamza'nın geçtiğimiz Mart ayında, Ürdün Kralı 2. Abdullah'tan kamuoyu önünde özür dilemesiyle dikkate değer bir gelişme kaydedilmiş ve ‘fitne’ davası dosyası kapanmıştı.
Kraliyet Divanı söz konusu dönemde Kral 2. Abdullah'ın, üvey kardeşi Prens Hamza'dan geçmiş yıllarda yaptığı hatasını, fitne davasındaki kötü davranışları ve akabinde yaşananları itiraf ettiği bir mektup aldığını duyurdu.
Kraliyet Divanı’na yakın kaynaklara göre Prens Hamza davasındaki bu dikkat çekici gelişme, Kraliyet ailesi içinde toparlanmaların ve uzlaşmaların olduğunu gösteriyor.
Krallık geçtiğimiz aylarda, Prens Hamza'nın nerede olduğu ve akıbetiyle ilgili söylentilere ve spekülasyonlara tanık olmuştu. Ülkenin en yüksek yargı mercii olan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin sanık Avadallah ve Şerif Hasan bin Zeyd hakkında verdiği 15 yıllık ağır hapis cezasını onamasından sonra Ürdün yargısı ‘fitne’ davasını kapatmasına rağmen bu söylentiler Basim Avadallah’ın akıbeti ve nerede olduğunun sorgulanmasına kadar uzandı.

Özel af beklentileri
Gözlemciler, hükümetin Ürdünlü milletvekilinin Avadallah ile hapishanede görüşme talebini reddetmesini, adli ve Kraliyet nezdinde kapanan dava üzerinde tekrar bir tartışma alevlendirmeme arzusunun yanı sıra Avadallah’ın gelecekteki akıbetiyle ilgili herhangi bir uzlaşmanın bozulmasını istememesi çerçevesinde değerlendiriyorlar.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktrardığına göre Ramazan Ayı’nın bitimiyle birlikte, bayramdan önce Ürdün Kralı tarafından çıkarılabilecek ve Avadallah ile milletvekilliği düşürülen Usame el-Acerime de dahil olmak üzere diğer mahkumları da kapsayacak özel bir affa ilişkin söylentiler de devam ediyor.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.