Libya havalimanlarında kaçakçılık ve terörle mücadele eğitimleri hız kazandı

Fotoğraf (AA_Arşiv)
Fotoğraf (AA_Arşiv)
TT

Libya havalimanlarında kaçakçılık ve terörle mücadele eğitimleri hız kazandı

Fotoğraf (AA_Arşiv)
Fotoğraf (AA_Arşiv)

Geçtiğimiz 10 yıl boyunca Libya, ‘Arap Baharı’ ile birlikte Muammer Kaddafi rejiminin düşmesinden sonra istikrarsızlık, güvenlik sıkıntısı ve siyasi boşluk sebebiyle çalkantılı bir süreç yaşadı. Söz konusu durum, teröristlerin ve ülkede devam eden dolandırıcılık ve kaçakçılık eylemlerinin tespit edilme imkanlarının ve bu konudaki araçların azalmasına neden oldu. Ancak son zamanlardaki uluslararası çabalar, güvenlik konusunda, özellikle de havalimanı güvenliğinde, bu sorunun ortadan kaldırılması noktasında bir yol çizilmesine katkıda bulundu.
ABD, Libya havalimanlarının personellerini eğitme ve geliştirme sorumluluğunu üstlenen Batılı ülkelerden biri oldu. Yapılan çalışmalar, Libya havalimanlarının eğitim programlarının başlatıldığı 2018 yılından önceki halinden daha iyi bir duruma ulaşmak için teröristlerin ve yasaklı maddelerin, ülkeden ayrılarak, ABD yada diğer ülkelere ulaşmadan önce tespit etme noktasında hazırlık seviyesinin arttırılmasını amaçlıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesindeki bir paylaşımda, Bakanlığın Terörle Mücadele Bürosu’nda Program Yöneticisi Ayhan Avila, Libya’daki siyasi parçalanma ve güvenlik boşluğundan, teröristlerin ve diğer kötü niyetli tarafların yararlanmak istediğini belirtti. Avila, önceden Libya havalimanlarının ‘yolcuların ve malların terörist tehditlerden korunamadığı’ bir yer olduğunu belirtti.
Avila, Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Terörle Mücadele Bürosu’nun 2018 yılında Libyalı ortaklarının güvenlik tehditleriyle mücadelesine yardımcı olmayı amaçlayan Libya Havacılık ve Havalimanı Güvenlik Programını başlattığını açıkladı. Söz konusu program, özellikle teröristlerin ve yasadışı maddelerin Libya üzerinden dünya ülkelerine geçmesini önlemede Libya’ya yardımcı oluyor. Aynı zamanda, ülkede bir ABD diplomatik misyonunun yeniden kurulması ve Libya’nın küresel seyahate yeniden açılması için önemli bir temel oluşturuyor.
Avila, programın uluslararası standartlara uygun bir şekilde terör faaliyetlerini tespit etmek ve bu faaliyetlere engel olmak için, ülkenin 3 farklı bölgesindeki 5 uluslararası havalimanında çalışan havalimanı müfettişleri, denetçileri ve yöneticilerine odaklandığını belirtti. Ayrıca programın başlangıcından bu yana eğitimlerden faydalanan kişi sayısının, yöneticiler, denetçiler, gözlemciler, eğitmenler ve bakım mühendisleri dahil olmak üzere 350 görevliye ulaştığını söyledi. Eğitmenler, ABD Dışişleri Bakanlığı ve yerel uzmanlarla yakın bir iş birliği içinde çalıştılar. Aynı zamanda uluslararası standartların ve en iyi uygulamaların yanı sıra kültürel olarak uygun bir yaklaşım ile yolcu taramasını öğretmek için bir programı geliştirdiler.
Ayhan Avila, programa 37 Libyalı kadının katıldığını vurgularken, 2021 yılı Eylül ayında Trablus’ta tam donanımlı bir eğitim merkezinin açıldığını ve bu merkezin, Libyalı eğitmenlerin havalimanı güvenliği konusunda daha fazla personel eğitmeleri sağlayacak ilk merkez olduğunu belirtti. Şimdiye kadar, Libyalı eğitmenler bu eğitim merkezinde 160 havalimanı personeline eğitim verdi.
Avila “Programın ikinci odağı ve stratejik temel taşı ise, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün (ICAO) standartlarına uyumu güçlendirmek ve havacılık güvenliğinden sorumlu tüm Libya kurumlarını birleştirmektir. Program, Libya’nın ve uluslararası havacılığın güvenliğini iyileştirmek için yakın ve sürekli iş birlikleri zorunlu olan, bakanlıkları ve önemli düzenleyici kurumları bir araya getirmeyi başardı. Bu çalışmaların odak noktasını, Sivil Havacılık Güvenliği Ulusal Programının geliştirilmesi ve uygulanması oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
Söz konusu program, ABD’nin Libya’da çalışmalarını yürüttüğü ikinci sosyal ve güvenlik programı olarak biliniyor. ABD bu yılın başlarında, Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana 10 yıldan uzun bir süredir istikrarsızlık içerisinde olan Libya’da, hesap verebilirlik, adaleti sağlamak ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek üzere yeni projelerini duyurmuştu.



Geri dönüşü olmayan göç kapısı: Refah'taki yeni ‘İnsani Şehir’ planı

Gazzeliler, İnsani Şehir’e gitmenin bir sürgün tuzağı olduğuna inanıyor (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)
Gazzeliler, İnsani Şehir’e gitmenin bir sürgün tuzağı olduğuna inanıyor (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)
TT

Geri dönüşü olmayan göç kapısı: Refah'taki yeni ‘İnsani Şehir’ planı

Gazzeliler, İnsani Şehir’e gitmenin bir sürgün tuzağı olduğuna inanıyor (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)
Gazzeliler, İnsani Şehir’e gitmenin bir sürgün tuzağı olduğuna inanıyor (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)

İzzettin Ebu Ayşe

Gazzeliler ve İsrailliler, Refah’taki ‘insani şehir’ planını reddettiler. Plan, Gazze'deki sivillerin topraklarından sürülüp kovulmasına yol açacağına dair öfke, eleştiri ve şüphe dalgası yarattı. Gazze sakinlerinin genellikle bu fikre, ABD Başkanı Donald Trump'ın onları sürgün etme planının bir ön adımı olduğunu düşündükleri için karşı çıkmaları anlaşılabilir fakat Tel Aviv neden bu planı eleştiriyor?

Hamas ve İsrail heyetleri beklenen ateşkesle ilgili dosyaları görüşürken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze'nin güneyindeki Refah'ın yıkıntıları üzerine bir insani şehir kurma, Gazzelileri buraya yerleştirme ve gönüllü göç için hazırlama planını ortaya attı. Bu plan, Trump'ın 60 günlük geçici ateşkesle sonuçlanmasını umduğu müzakerelere olumsuz yansıdı.

Bir çadır kent

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın ayrıntılarını açıkladığı İnsani Şehir Planı, İsrail ordusunun aylardır işgal ettiği ve binaları tamamen yıkılan Refah şehrinin enkazı üzerine, çadırlardan oluşan tam bir şehir inşa edilmesini öngörüyor. İnsani Şehir fikri, ilk aşamada yaklaşık 600 bin Gazzeli için devasa bir kamp kurulmasını, daha sonraki aşamada ise tüm Gazze sakinlerini barındırmayı öngörüyor. Plana göre Gazzeliler şehre girdikten sonra şehirden ayrılmaları engellenecek, uluslararası kuruluşlar onlara yiyecek sağlayacak, İsrail ordusu uzaktan onları koruyacak ve ardından göç etmeleri için teşvik edecek.

İnsani Şehir Planı, Trump'ın Gazze'ye yönelik planını uygulamaya koymak için bir kapı olabilir (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)İnsani Şehir Planı, Trump'ın Gazze'ye yönelik planını uygulamaya koymak için bir kapı olabilir (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)

Planın uygulanması için İsrail ordusunun Gazzelileri İnsani Şehir’de toplamasını ve aynı zamanda Gazze Şeridi'nde kalanları yok etmesini ve ‘İnsani Şehir’ adı verilen çadır kampına taşınmayı reddeden herkesi öldürmesini gerektiriyor. Böylece savaşın sonu asla gelmeyecek.

Netanyahu'nun fikri, onu duyan herkes tarafından eleştirildi. Bu fikir, Gazzelileri izole etmek için kurulan devasa bir toplama kampıydı. Birleşmiş Milletler (BM) bunu, geniş çaplı zorla yerinden edilmeye zemin hazırlayan bir ‘getto kampı’ olarak nitelendirdi. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) ise bunun savaş suçu niteliğinde olduğunu belirtti. Avrupa Birliği (AB) de bu fikri reddetti ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz, bunun ‘kabul edilemez bir plan’ olduğunu ifade etti. Arap ülkeleri ise İsrail'i bu planı uygulamaya karşı uyardı ve planı tamamen reddetti.

Gazzeliler: Başarısız bir plan ve aldığımız ders

İnsani Şehir Gazze'de dehşet uyandırdı ve halk bu plana karşı çıkmaya karar verdi. Gazze sakinlerinden Şadi, İsrail ve ABD'nin bu sürgün planının ölü olarak doğduğunu ve askeri baskı ile bile başarılı olamayacağını, çünkü halkı çadır kentlerde toplamanın korkunç ve insanlık dışı bir fikir olduğunu söyledi.

Şadi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Netanyahu'nun Rafah'ta uygulamayı planladığı toplu yerinden etme ve göç planı gerçekleşmeyecek. İnsani ve güvenli bölgelere gitmeyi tekrarlamayacağız. Çünkü Mevasi’ye gittiğimizde öldürüldük ve orada ne yiyecek ne de sağlık ve lojistik hizmetleri bulduk. Sizce aynı hatayı tekrarlamak mantıklı mı?”

ABD Başkanı Trump, ikinci dönemine başladığında, Gazze'yi ‘Ortadoğu'nun Rivierası'na dönüştürme planını açıkladı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu plan, Gazzelileri bölgeden göç ettirip onları kabul eden ülkelere yerleştirmek ve bölgede geri dönmelerine izin vermemek gibi fikirleri içeriyordu. Plan yoğun olarak eleştirilse de Netanyahu bu planı beğenmiş ve uygulamaya çalışıyor gibi görünüyor.

Öfkeyle haykıran bir diğer Gazzeli Hayfa ise şunları söyledi:

“Burayı terk etmemizi istiyorlar ama biz yaşadığımız yerlerde kalmaya devam edeceğiz ve İnsani Şehir kampına gitmeyeceğiz. Çünkü yeniden göç etmeyi düşünmüyoruz. Her insani yardım bölgesinde zorlu deneyimler yaşıyoruz. Örneğin, Mevasi’de ailem korkunç bir katliamda öldürüldü, binlerce kişi öldü ve yaralandı. Çadırda yaşamanın yazın ayrı kışın ayrı zorlukları var. Çadırda yaşamak neredeyse imkansız. Netanyahu'nun planı başarılı olmayacak ve Gazzeliler bu plana iş birliği yapmayacak. Çünkü İsrail bize daha önce güvenli yerler ve bölgeler bulup yiyecek sağlayacağına dair birçok söz verdi ama bizi öldürdü ve öldürmeye devam ediyor.”

Gazze İnsani Yardım Kuruluşu'ndan (GHF) yiyecek almaya giden ve ayağı kesik olarak geri dönen Abid ise “Refah'ta yiyecek dağıtımı yapılan insani yardım bölgeleri insani değil. Çadır kentine gideceğimizi sanmıyorum, belki de o zamana kadar hepimiz ölmüş oluruz” ifadelerini kullandı. Gazze'den sürülmenin, GHF’nin gizlediği bir gerçek olduğunu ve bunun olmayacağını belirten Abid, “Yıkılmış haldeki Gazze'den yaşamayı bilmediğimiz, belki de yeni bir ‘getto’ olacak ve belki de bizim için daha zorlu olacak bölgelere gitmeyeceğiz” dedi.

İsrail muhalefet lideri Yair Lapid, bu planı alaycı bir dille hayal ürünü olarak nitelendirdi (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)İsrail muhalefet lideri Yair Lapid, bu planı alaycı bir dille hayal ürünü olarak nitelendirdi (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)

Yüksek maliyet

Gazzelilerin geneli zorla yerinden edilmeyi, göç etmeyi, çadırlarda yaşamayı ve yemek bulabilmek için ölmeyi reddettikleri için İnsani Şehir planını reddediyor, ancak plan İsrail tarafından da reddedildi. Peki, Tel Aviv neden bu plana karşı çıkıyor?

Netanyahu, planı uygulamak için İsrail ordusuna güveniyor. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, kampların kurulması için bir yıldan fazla zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Fakat bu, savaşı kısaltma ve çatışmayı sonsuza kadar uzatmama ilkesine aykırı. Ayrıca Zamir, kurulması planlanan gettonun 15 milyar dolara mal olacağı ve buraya taşınması planlanan nüfusun onda birinin tahliyesinin bile aylar süreceğini düşünüyor. Sonuçta bu plan, Gazze'de İsrail askeri yönetiminin kurulması anlamına geliyor. Zamir, “Bu plana karşıyım, çünkü açık bir güvenlik ve düzenleme mekanizmasına sahip olmayan bu plan, Gazze'ye büyük askeri güçlerin konuşlandırılmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı. Planın yüksek maliyeti ve ağır askeri bedeli üzerinde duran Zamir, bu planın, İsrail ordusunun Gazze'deki görevlerini yerine getirme kabiliyetini, özellikle de Hamas'la mücadele ve kaçırılanların geri getirilmesi görevlerini yerine getirme kabiliyetini azaltacağını vurguladı.

İsrail muhalefeti: Bu bir toplama kampı

Öte yandan İsrail'de ana muhalefet lideri Lapid, bu planı hayal ürünü olarak nitelendirerek, “Her açıdan kötü bir fikir ve İsrail'in Gazze'de kalmaktan başka seçeneği kalmayacak. İnsanlar ayrılamazsa şehir bir toplama kampına dönüşecek, ayrılabilirlerse de bu plana gerek kalmayacak” dedi. Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert ise “Gazzeliler yeni insani şehre sürülürse, bunun dünyada daha önce görülmemiş bir etnik temizlik olduğunu söyleyebiliriz” yorumunda bulundu.

Netanyahu bazı değişiklik talep etti

Bu bağlamda, İsrailli 16 uluslararası hukuk araştırmacısı, Savunma Bakanı Yisrael Katz'a bir uyarı mektubu göndererek, Refah'ta kurulması öngörülen İnsani Şehir planının uluslararası insani hukuk uyarınca bir savaş suçu olduğunu ve uluslararası teamüllere ve savaş kurallarına aykırı olduğunu vurguladılar. İsrail istihbaratından eski Subay Michael Milstein, önerilen bölgenin herhangi bir altyapıya sahip olmadığını ve bu durumun elektrik, su ve kanalizasyon gibi en temel hizmetleri sağlayıp sağlayamayacağı konusunda şüpheler uyandırdığını belirtiyor. Bu çılgın bir fikir ve kimse İsrail halkına Gazze'nin yeniden işgal edilmesinin bedelini ve ekonomik, siyasi ve güvenlik açısından sonuçlarını anlatmıyor.

Bu planın şu anki haliyle gerçekçi olmadığını kabul eden Netanyahu ise bu gecikmeden dolayı hayal kırıklığına uğradığını ve makul bir zaman dilimi içinde uygulanabilir ve daha gerçekçi planlar içeren bir çözüm talep ettiğini, bunun daha kısa, daha az maliyetli ve daha pratik olması gerektiğini söyledi. Buna karşın Hamas Sözcüsü Cihad Taha, söz konusu planın başarısız olacağını söyledi. Hamas’ın müzakere heyeti de İsrail'in İnsani Şehir Planı’nı aşamalı olarak bozacağını belirterek, İsrail'in Morag Ekseni’nden çekilmesinin gerekli olduğunu vurguladı.