Rusya, Buça’daki görüntüleri ‘tiyatro’ olarak niteledi

Avrupa kanıtları topluyor ve daha fazla yaptırım uygulanmasını tartışıyor  

Rusya, Buça’daki görüntüleri ‘tiyatro’ olarak niteledi
TT

Rusya, Buça’daki görüntüleri ‘tiyatro’ olarak niteledi

Rusya, Buça’daki görüntüleri ‘tiyatro’ olarak niteledi

Moskova, Ukrayna ve Batı'nın ‘soykırım’ haberlerini ‘gerçeklerin çarpıtılması’ ve Buça’daki görüntüleri, Rusya'nın imajını sarsmayı amaçlayan bir ‘tiyatro oyunu’ olarak niteledi. Rusya’da dün, Kiev yakınlarında Buça bölgesinde yaşanan katliamlarla ilgili iki farklı yorum ve anlatım öne çıktı.  
Rusya Savunma Bakanlığı, Rus ordusunun, Ukrayna'nın Kiev bölgesindeki Buça'da sivilleri katlettiğine yönelik iddiaların doğru olmadığını savundu. Ukraynalı milliyetçi grupları suçlayan Savunma Bakanlığı, katliamların Rus ordusu çekildikten sonra gerçekleştiğini ileri sürdü. Rus medyasında yer alan haberlerde, Ukraynalı askerlere ait olduğu iddia edilen ses kayıtları yayınlandı. Bu kayıtlarda Ukraynalı askerlerin, Ruslarla işbirliği yaptıklarından şüphelenilen sivilleri öldürmek üzerine konuştuğu işitiliyor.
Kremlin ve Rusya Dışişleri Bakanlığı ise, şehrin yıkıcı bir saldırıya uğradığını tamamen reddetti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ülkesine yöneltilen Ukrayna'nın Buça kenti ile ilgili suçlamaları kabul etmediklerini belirtti. Buça’da sivillerin öldürüldüğüne dair bilgi ve görüntülerin sorgulanması gerektiğini savunan Peskov, "Ukraynalıların yayınladığı video görüntülerine güvenmemiz mümkün değil. Savunma Bakanlığımızın uzmanları, görüntülerin sahte olduğuna dair birçok belirti tespit etti. Ülke liderleri hemen suçlamalarını Rusya’ya yöneltmemeli, en azından Rusya’nın dediklerini ve delillerini dinlemelidir. Suçlamaları reddediyoruz, bu konunun en üst düzeyde görüşülmesi gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

‘Bir başka provokasyon daha’ 
Rus ordusunun Ukrayna'nın başkenti Kiev yakınlarındaki Buça’dan çekilmesinin ardından şehre giren Ukrayna ordusu, binaları yıkılmış, sokaklarında çok sayıda cesedin olduğu bir şehirle karşılaşmıştı. Ukrayna makamları, sokaklardaki cesetleri gösteren bir video kaydı yayınladı. Rus yetkililer tüm bunların bir mizansen olduğunu, cesetlerin yanında kan bulunmadığını ve kollarındaki beyaz bantların lekelenmediğini savundu. Bu kişilerin Ukrayna ordusu ve milliyetçi çeteler tarafından infaz edildikten sonra şehre getirilmiş olabileceğini değerlendirdiler. Rus medyasında yer alan haberlerde, video kaydı yapılırken ölülerden birinin hareket ettiğine değinildi.
Rusya Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Kiev yönetimi tarafından Buça'dan yayınlanan fotoğrafların ve videoların tümünün, ‘bir başka provokasyondan’ ibaret olduğu ileri sürüldü. Buça’nın Rus askerlerinin kontrolü altında olduğu süre boyunca, hiçbir bölge sakininin zarar görmediği iddia edilen açıklamada, sivillerin çoğunun bu süreçte tahliye edildiği belirtildi. Rus birliklerinin şehri 30 Mart’ta terk ederken Ukrayna silahlı güçlerinin meskun mahalleler dahil şehrin güneyindeki bölgeleri bombaladığı, ayrıca, 31 Mart'ta Buça Belediye Başkanı Anatoliy Fedoruk’un video mesajında şehirde Rus ordusunun olmadığını doğruladığı ancak sivil katliamlardan söz etmediği kaydedildi. Buça'daki tüm sözde 'suç kanıtlarının', Ukrayna istihbaratı ve Ukrayna televizyonu temsilcilerinin şehre geldiği dördüncü günde ortaya çıkmasının manidar olduğu ifade edilen açıklamada, görüntüdeki cesetlerin sertleşmemiş olmasına ve kadavra lekelerinin bulunmamasına işaret edildi. Tüm bunların, Mariupol'de doğum hastanesinde ve diğer şehirlerde olduğu gibi, Batı medyasını kışkırtmaya yönelik bir kurgu olduğu vurgulandı.

Uluslararası güvenliğe tehdit
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Buça kentinde ortaya çıkan görüntülere ilişkin, "Buça’daki durum sahte saldırı, kurgulanmış görüntüleri Ukrayna ve Batılı destekçileri sosyal medyada yaydı. Bu kışkırtıcı girişim küresel barış ve güvenliğe bir tehdittir" dedi. 
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths ile Moskova'da görüşme gerçekleştiren Lavrov, "Geçen gün, Rus askeri personelinin oradan ayrılmasının ardından Kiev bölgesine bağlı Buça kentine başka bir sahte saldırı düzenlendi. Buça'daki durum planlanmış bir sahte saldırıdır. Kurgulanmış görüntüleri medya ve sosyal medyada Ukrayna ve Batılı destekçileri yaydı. Rus güçleri oradan çekildikten sonra bir tiyatro oyunu sergilendi. Batı, Ukrayna'daki insani durum ile ilgili spekülasyon oluşturma girişiminde bulunuyor. Rusya Federasyonu bu girişimi barış ve güvenliğe tehdit oluşturan bir provokasyon olarak değerlendiriyor" ifadelerini kullandı.  
Ukrayna'da yalan haberlerin yapılması ve bunun üzerin propaganda kampanyasının başlatılmasıyla ilgili birçok örnek olduğunu belirten Lavrov, Ukrayna’nın ‘Buça kurgusuyla’ Rusya’nın imajını sarsmayı hedeflediğini söyledi. Lavrov ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nin Buça gündemiyle toplanması için yapılan çağrının İngiltere tarafından engellendiğini belirtti.  

Kanıtların toplanması  
BM ve birçok Batı ülkesi Buça’daki ‘katliamı’ kınadı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy dün Buça’yı ziyaret etti. Zelenskiy burada yaptığı konuşmada, ‘’Bu bir savaş suçudur, dünya bunu bir soykırım olarak değerlendirecektir” dedi. Zelenskiy ayrıca, Rus güçlerinin topraklarında işlediği vahşetlerin boyutunu öğrendikten sonra, ülkesinin Rusya ile müzakere etmesinin zorlaştığını da ifade etti.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’nin Rusya’nın savaş suçlarına ilişkin kanıt toplanmasına yardım etmek istediğini söyledi. Buça’daki katliam görüntülerinin yayılmasının ardından, AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin özellikle Fransa ve Almanya'nın taleplerine yanıt olarak, Rusya’ya bir dizi yeni yaptırım uygulanmasını acil bir şekilde tartışacağını duyurdu.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Rusya'nın Ukrayna'nın Buça kentindeki sivillere yönelik saldırılarını ‘muhtemel bir soykırım’ olarak nitelendirerek, faillerin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasını istedi. Sanchez, "Bu savaş suçlarını işleyenlerin cezasız kalmaması ve insanlığa karşı işlenen, soykırım olarak da adlandırılabilecek bu olaya neden olanların, Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde hesap vermeleri için mümkün olan her şeyi yapacağız" dedi. 
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, Ukrayna'daki soykırımın araştırılması için uluslararası bir komisyon kurulması çağrısı yaptı. Morawiecki söz konusu uluslararası komisyonda doktor, avukat, suç bilimci ve diğer uzmanların olması gerektiğini belirtti. 
Rusya'nın Ukrayna'nın Buça kentinde 300 kişiyi vahşice öldürdüğünü ileri süren Morawiecki, "Kadınlara, çocuklara ve tüm ailelere karşı işlenen bu korkunç suçlara baktığımızda sesimiz daha da yüksek çıkmalı. Faşist Rus sistemi saldırganlık politikası üzerine kuruludur. Rusya yaptığı kanlı katliamlardan dolayı soykırım ile anılmalıdır” diye konuştu.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.