Biden'ın İran ve Venezuela petrolünü satın almasını engelleyen tasarı Kongre’de

ABD Başkanı Joe Biden, Cuma günü New Castle County'deki Delaware Ulusal Hava Kuvvetleri Üssü'nü ziyaret etti (AP)
ABD Başkanı Joe Biden, Cuma günü New Castle County'deki Delaware Ulusal Hava Kuvvetleri Üssü'nü ziyaret etti (AP)
TT

Biden'ın İran ve Venezuela petrolünü satın almasını engelleyen tasarı Kongre’de

ABD Başkanı Joe Biden, Cuma günü New Castle County'deki Delaware Ulusal Hava Kuvvetleri Üssü'nü ziyaret etti (AP)
ABD Başkanı Joe Biden, Cuma günü New Castle County'deki Delaware Ulusal Hava Kuvvetleri Üssü'nü ziyaret etti (AP)

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Ukrayna'daki gelişmelerin ABD ve dünya piyasalarında yol açtığı petrol ve enerji krizine çözüm bulmak için benimsediği stratejiye karşı artan muhalefet ile karşı karşıya.
Yönetimindeki yetkililerinin geçtiğimiz ay Venezuela'ya yaptığı ziyaretin ardından Biden'a yönelik eleştirilerde artış kaydedilmiş, Biden Rus enerji kaynaklarına alternatif aramak için Maduro rejimine yaklaşmaya çalışmakla suçlanmıştı. Ardından Biden yönetiminin İran ile nükleer anlaşmaya geri dönme konusundaki ısrarına da karşı çıkılmış, zirâ bu yönelimin İran petrolünün serbestçe tedavülünü sağlayacağı üzerine durulmuştu.
Bir grup Cumhuriyetçi temsilci, Venezuela ve İran'dan petrol almak istediği için Biden yönetimini kınayarak ABD'nin enerji bağımsızlığını yeniden tesis etmeye çağıran bir yasa tasarısı sundu. Projenin fikir babası Cumhuriyetçi Temsilci Gary Palmer, “Başkan Biden Beyaz Saray'a geldiği gibi enerji ve petrol fiyatları yükselmeye başladı. Haftalar sonra ise Keystone petrol boru hattını kapatıp devlet arazilerinde üretimi kısıtlayarak yerli enerji üretimini durdurmaya karar verdi” açıklamalarında bulundu. Nitekim Biden, ABD ve Kanada’yı bir araya getirecek konusu boru hattını partisi dahilindeki liberallerin bu projenin küresel ısınma üzerindeki etkisinden korkmaları dolayısıyla yaptıkları baskı üzerine durdurma kararı almıştı.
Tasarıyı destekleyen, ABD'nin Rusya'dan petrol satın almasını da eleştiren temsilciler, “Geçen yıla kadar Rusya'dan petrol satın alıyorduk. Böylece Putin, Ukrayna'ya saldırmaya hazırlanırken ceplerini doldurmuş oldu” ifadelerine başvurdu.
Biden’ın şimdi de İran ve Venezuela petrolü için pazarlık yaptığı uyarısında bulunan temsilciler, “Bunlar Amerikan değerlerinden nefret eden, sürekli insan hakları ihlallerinde bulunan ülkeler” açıklamalarında bulundu. Aynı zamanda Biden’ın bu yöndeki yaklaşımını mantıksız bulduklarını vurguladılar.
Temsilciler Meclisi'ne sunulan tasarıda, ABD'nin fazlaca enerji kaynağına sahip olduğu vurgulandı. Aynı zamanda “Petrol ABD topraklarında üretilebilecekken, bu yönde düşmanlara güvenmek mantıklı değil” ifadeleri kullanıldı.
Bu tür adımların ABD ekonomisini tehdit edeceğine, düşmanlara güç vereceğine, ABD’nin uluslararası arenadaki konumunu zayıflatacağına dikkat çeken temsilciler, aynı zamanda “ABD’nin enerji konusundaki bağımsızlığı, ABD’nin kalkınmasına, daha güvenli bir dünyaya yol açacaktır” ifadelerine başvurdu. Gary Palmer ise tasarıyı sunduğu sıradaki açıklamasında, “Meslektaşlarım ve ben, Biden yönetiminin Venezuela ve İran petrolü satın almaya çalışmasını engelleyen, yerli petrol üretiminin ilerletilmesi ve ABD’nin bu alanda bağımsız kılınması çağrısında bulunan böyle bir tasarıyı sunmaktan gurur duyuyoruz” vurgusunda bulundu.



Yaklaşık bin İsrailli İran adına casusluk yapıyor

İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
TT

Yaklaşık bin İsrailli İran adına casusluk yapıyor

İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024

İsrail gazetesi Haaretz dün, çoğu Yahudi yaklaşık bin İsrail vatandaşının para karşılığı İran adına casusluk yapmayı kabul ettiğini ortaya çıkardı.

Şimdiye kadar tutuklanan casusların çoğunun güvenlik sırlarına erişimi olmamasına ve verdikleri zararın nispeten sınırlı olmasına rağmen, İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet (Şabak) halen endişeli.

İsrailli güvenlik uzmanı Yossi Melman'a göre istihbarat servislerinin yetkilileri başlangıçta ‘düşmanla iş birliği yapanların’ toplumun uç kesimlerinden olduğunu düşünüyordu, ancak son zamanlarda ‘sıradan ve ana akımdan’ olarak tanımlanabilecek çok sayıda İsraillinin İran'la savaş sırasında bile İranlılarla temas kurmaya başladığı anlaşıldı.

Şabak ve Adalet Bakanlığı verilerine göre sadece geçtiğimiz yıl, İran adına casusluk yapmayı kabul eden İsraillilerin karıştığı 25'ten fazla olay ortaya çıkarıldı ve 35'ten fazla ciddi iddianame hazırlandı.

Pratikte casusluk vakalarının sayısı 7 Ekim 2023'ten bu yana iki katına çıkarken yaklaşık bin İsrailli, çoğunlukla sosyal ağlar aracılığıyla İran’ın casusluk servisleri tarafından temasa geçirildi.

Şimdiye kadar İran adına casusluk yaptığı suçlamasıyla sadece bir kişi hüküm giydi. Aşkelonlu eski bir iş adamı olan 72 yaşındaki Moti Mamman 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Olaya karışanların geri kalanları ise halen yargılanmayı bekliyor. Bazıları ya İran tarafından gelen iletişim girişimlerini görmezden geldi ya da reddetti, bazıları ise yanıt verdi. Buna karşın Şabak müfettişleri bu kişileri erkenden tespit edip devam etmemeleri konusunda uyardı.

Öte yandan Haaretz’e göre bu kişilerin çok azı para ile kandırıldıktan sonra kendilerine verilen görevleri yerine getirdi.

Haaretz'in haberine göre Şabak, yaklaşık iki yıldır İranlı istihbarat servisleriyle irtibata geçmeyi kabul eden yüzlerce İsraillinin yanı sıra onlarla iş birliği yapmayı ve devlete ihanet etmeyi kabul edenleri de engellemek için mücadele ediyor. Şabak, şüphelileri engelleme ve tutuklama konusunda başarılı olsa da İsraillileri İran adına casusluk yapmaktan caydırma konusunda başarısız oldu. İşte bu nedenle Şabak ve Başbakanlık Ulusal Enformasyon Servisi, ‘Kolay Para, Yüksek Fiyat’ başlıklı daha önce eşi ve benzeri görülmemiş ve istisnai bir ulusal propaganda kampanyası başlatmaya karar verdi.

Kampanya, bir asker hakkında başka bir ülkenin ajanıyla irtibat kurma ve düşmana bilgi sağlama suçlarından dava açılmasından bir gün sonra başlatıldı. Söz konusu asker, önceden bilgi sahibi olarak savaş sırasında İranlı kuruluşlarla bağlantı kurmuş ve bir miktar para karşılığında roketleri engelleme, Demir Kubbe bataryaları ve İran roketlerinin iniş yerleri hakkında bilgi aktarmıştı.

Melman'a göre İran'ın İsrail vatandaşlarını kendi adına casusluk yapmak üzere işe alması, son yıllarda endişe verici bir şekilde genişlemiş, muvazzaf ve yedek askerler de dahil olmak üzere çeşitli dini, etnik ve yaş gruplarından İsrail toplumunun geniş kesimlerini kapsar hale geldi.

Melman, İsrail tarihinde Sovyetler Birliği lehine ideolojik olarak motive edilen önceki casusluk vakalarından farklı olarak, olaya karışanların çoğunun ortak paydasının işin maddi karşılığı olduğunu söyledi. Bu değişimin İsrail toplumundaki değerler krizini ve toplumsal dayanışmadaki çöküşü yansıttığını belirten Melman, bu durumun yetkilileri ‘Kolay Para, Yüksek Fiyat’ başlıklı bir medya farkındalık kampanyası başlatmaya ittiğini söyledi.

Devlete ve kurumlarına karşı artan güvensizlik duygusunun ve caydırıcılık eksikliğinin bu olgunun daha da şiddetlenmesine katkıda bulunduğunu ifade eden Melman, bu durumu temel toplumsal değerlere bağlılığın azaldığının tehlikeli bir göstergesi olarak nitelendirdi.