Cancavid milislerinin eski lideri UCM’de tüm suçlamaları reddetti

Cancavid milislerinin eski lideri Ali Muhammad Ali Abdurrahman Lahey’deki duruşmada (AFP)
Cancavid milislerinin eski lideri Ali Muhammad Ali Abdurrahman Lahey’deki duruşmada (AFP)
TT

Cancavid milislerinin eski lideri UCM’de tüm suçlamaları reddetti

Cancavid milislerinin eski lideri Ali Muhammad Ali Abdurrahman Lahey’deki duruşmada (AFP)
Cancavid milislerinin eski lideri Ali Muhammad Ali Abdurrahman Lahey’deki duruşmada (AFP)

Sudan’daki Cancavid milislerinin eski lideri Ali Muhammad Ali Abdurrahman, yaklaşık 20 yıl önce Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde yaşanan kanlı çatışma sırasında işlenen zulümler nedeniyle yargılandığı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan suçlu bulundu.
Abdurrahman (72), davanın başlangıcında suçlamalar okunduktan sonra yargıçlara, “Bu suçlamaların hepsinde masumum. Hiçbirini kabul etmiyorum” dedi.
Ülkenin eski Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir’in müttefiği olan ‘Kuşayb’ lakaplı Abdurrahman, Darfur’da işlenen zulümlerle ilgili olarak Hollanda’nın başkenti Lahey’de bulunan UCM’de yargılanan ilk kişi oldu.
Abdurahhman, UCM’de Darfur’da 2003 ve 2004 yılları arasında 31 savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekle suçlandı.
O dönemde etnik azınlıkların Hartum rejimine karşı silaha sarılmasıyla bölgede çatışma patlak verdi. Merkezi yetkililer, çoğu Cancavid olarak bilinen bölgedeki Arap Bedevilerden oluşan milisler oluşturarak karşılık verdi.
Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, bölgedeki çatışmalar nedeniyle yaklaşık 300 bin kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 2,5 milyon kişi de yerinden edildi.
UCM, Nisan 2007’de Abdurrahman hakkında tutuklama emri çıkardı.
Yeni Sudan hükümetinin UCM soruşturmasıyla işbirliği yapma niyetini açıkladığı Şubat 2020’de Orta Afrika Cumhuriyeti’ne kaçan Abdurrahman, Haziran 2020’de gönüllü olarak UCM’ye teslim oldu. Ancak suçlamaları reddetti.
UCM savcılarına göre, milis lideri Sudan güçlerinin desteğiyle, Ağustos 2003’te Darfur’un Vadi Saleh bölgesindeki kasabalara saldırılar başlattı.
Bu saldırılar sırasında en az 100 köylü öldürüldü, kadın ve kız çocuklarına tecavüz edildi ve ağırlıklı olarak Fur etnik grubunun üyeleri zulme uğradı.
UCM, Nisan 2019’da devrilmeden önce Sudan’ı 30 yıl demir yumrukla yöneten Beşir ve iki yetkilinin, Darfur’daki çatışma sırasında soykırım ve insanlığa karşı suç işleme suçlamasıyla yargılanması için on yıldan fazla bir süredir teslim edilmesini talep ediyor.



Çin’den madencilik atılımı: Yatırımlar rekor seviyeye ulaştı

Çin'de yaklaşık 40 milyon tonluk nadir toprak elementi var (Reuters)
Çin'de yaklaşık 40 milyon tonluk nadir toprak elementi var (Reuters)
TT

Çin’den madencilik atılımı: Yatırımlar rekor seviyeye ulaştı

Çin'de yaklaşık 40 milyon tonluk nadir toprak elementi var (Reuters)
Çin'de yaklaşık 40 milyon tonluk nadir toprak elementi var (Reuters)

Çin'in yabancı ülkelerdeki maden yatırımı son 10 yılın en üst seviyesine çıktı.

Financial Times’ın haberinde, Pekin yönetiminin artan jeopolitik gerilimler ve yüksek hammadde ihtiyacı nedeniyle yurtdışındaki madencilik faaliyetlerini yoğunlaştırdığı belirtiliyor.

S&P ve Mergermarket verilerine göre Çin, 2023’te toplam değeri 100 milyon doların üzerinde 10 madencilik anlaşması yaptı. Bu rakam, 2013’tan bu yana görülen en yüksek seviyede.

Griffith Asya Enstitüsü’nün çalışmasında da 2023’ün Çin’in yurtdışı madencilik yatırımı ve inşaatı açısından en aktif yılı olduğu belirtiliyor.

Analizde, sözkonusu trendin geçen yıl da sürdüğüne dikkat çekiliyor. Çin merkezli Zijin Mining şirketi, geçen yıl Kazakistan’daki bir altın madenini 1,2 milyar dolara satın alınacağını duyurmuştu.

Madencilik sektörüne odaklanan Britanyalı özel sermaye şirketi Appian da Brezilya’daki Mineraçao Vale Verde bakır ve altın madenini Çinli Baiyin Nonferrous Group’a 420 milyon dolara satmıştı. 

Çin, lityum ve kobalt gibi kritik nadir toprak elementlerinin işlenmesinde dünya lideri olsa bile bu minerallerin ham hallerini genellikle ithal etmek zorunda kalıyor. Analistler, bunun Pekin yönetiminin global tedarik zincirindeki konumunu güçlendirme arayışını hızlandırdığını söylüyor. 

ABD, Kanada, Avustralya ve bazı Avrupa ülkeleri, Çin’e olan madencilik bağımlılığını azaltmak için alternatif tedarik zincirleri kurmaya çalışıyor. Ancak Çinli şirketlerin Batılı rakiplerinden farklı olarak daha uzun vadeli yatırım perspektifine sahip olduğuna ve yüksek riskli bölgelerde faaliyet göstermekten çekinmediklerine işaret ediliyor. 

Bunun yanı sıra Çinli finans kuruluşlarının, gelişmekte olan ülkelerdeki madencilik projeleri için firmalara milyarlarca dolarlık kredi verdiği aktarılıyor.

Appian’ın kurucusu Michael Scherb, Pekin yönetiminin son dönemde stratejisini değiştirdiğine dikkat çekerek şunları söylüyor: 

Çin yönetimi eskiden her varlık satışı sürecine yalnızca bir alıcı atardı. Son üç dört yıldaysa bu yaklaşımı değiştirdiler. Artık Çinli firmaların birbiriyle rekabet etmesine izin veriliyor.

Independent Türkçe, Financial Times, RT, Mining