Suriye’de sivil ölümleri ediyor: Mart ayında 29 kişi hayatını kaybetti

Suriye’de son bir ayda savaş kalıntıları sebebiyle 29 sivil hayatını kaybetti. Farklı bölgelerde 173 tutuklama kaydedildi

Suriye’nin kuzeyindeki Halep kırsalında muhalif savaşçılar (EPA)
Suriye’nin kuzeyindeki Halep kırsalında muhalif savaşçılar (EPA)
TT

Suriye’de sivil ölümleri ediyor: Mart ayında 29 kişi hayatını kaybetti

Suriye’nin kuzeyindeki Halep kırsalında muhalif savaşçılar (EPA)
Suriye’nin kuzeyindeki Halep kırsalında muhalif savaşçılar (EPA)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre (SOHR), Suriye’de geçen Mart ayı boyunca savaş kalıntılarının patlaması sonucu 29 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden kişilerin yaklaşık yarısı çocuklardan oluşuyordu.
Şarku’l Avsat’ın SOHR’dan aktardığı habere göre, farklı güçlerin kontrolü altındaki birkaç Suriye şehrinde 12 çocuk dahil olmak üzere can kayıpları kaydedilirken, 29 kişi de yaralandı.
Ülkedeki savaşın kalıntıları olan mayınlar ve mühimmatların patlaması can kaybına neden oluyor. Bu konu, 2011 yılından bu yana devam eden Suriye savaşıyla bağlantılı olan zorlu konulardan biri olarak görülüyor.
Yılın başından bu yana Suriye’de savaş kalıntılarının patlaması sonucu hayatını kaybeden sivil sayısı 73’e çıktı. 
Kara Mayını Gözlemevi’nin yıllık raporuna göre, 2020’de patlayıcı maddelere bağlı en yüksek can kaybının kaydedilmesi ile Suriye, bu konuda Afganistan’ın önünde yer aldı. 
1999’da çalışmalarına başlamasından bu yana, Birleşmiş Milletler (BM) destekli Kara Mayını Gözlemevi, 2020 yılında Mayın Yasaklama Anlaşması’na imza atmamış bir ülke olan Suriye’de 2 bin 729 kişinin hayatını kaybettiğini ve yaralandığını belgeledi.
Mayın döşeme, Suriye çatışmasının çeşitli taraflarınca benimsenen bir strateji olarak biliniyor. Bu taraflardan en çok öne çıkanı ise, binalara, arabalara, ev eşyalarına ve gıda paketlerine patlayıcı madde yerleştiren DEAŞ oluyor.
2018 yılı Temmuz ayında Esed rejimi ve BM, Şam’ın mayın temizleme çerçevesindeki çabalarını desteklemek için bir mutabakat zaptı imzaladı.
Suriye savaşı yaklaşık yarım milyon insanın ölümüne yol açıp, ülkenin altyapısına büyük zarar verirken, nüfusun yarısından fazlasının da ülke içinde ve dışına göç etmesine yol açtı.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) bir raporunda, Mart ayında ülkede 20 çocuk, 3 kadın ve bir sağlık görevlisi dahil olmak üzere 67 sivilin hayatını kaybettiğini belirtti. Ayrıca Suriye’de çatışmanın tarafları ve bazı bölgeleri kontrolleri altına alan güçler tarafından yapılan işkence sonucu 7 kişinin hayatını kaybettiği kaydedildi. Rapora göre, Mart ayında Suriye'deki çatışmanın tarafları ve bazı bölgeleri kontrolleri altına alan güçler tarafından 4 çocuk ve 5 kadın dahil olmak üzere en az 173 keyfi tutuklama ve gözaltı durumu kaydedildi. Bunların en büyük yüzdesi Şam kırsalı ve Dera’da Suriye rejim güçleri tarafından gerçekleştirildi.
Rapora göre, Mart ayında 3’ü Suriye rejim güçleri, 2’si Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve 4’ü diğer tarafların elinde olmak üzere, hayati önemdeki sivil merkezlere yönelik en az 9 saldırıya tanık olundu. Bu saldırılardan biri eğitim tesisine, 3’ü de tıbbi tesislere yönelik düzenlendi.
SNHR yayınladığı raporda, “Mart ayında mayınlar sebebiyle hayatını kaybeden kişi sayısı, 12’si kadın ve çocuklardan oluşmak üzere 14 sivile yükseldi. Böylece, 2022’nin başından bu yana toplam kurban sayısını, 20 çocuk ve iki kadın dahil olmak üzere 38 sivile ulaştı” ifadelerine yer verdi.
Kovid-19 salgını konusunda ise, Suriye rejimine bağlı Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamaya göre, Suriye rejim güçlerinin kontrolü altındaki bölgelerde bin 113 vaka ve 65 can kaybı kaydedildi. Suriye’nin kuzeybatısı vaka ve can kaybı sayıları geçen ay önemli değer bir artış göstererek 5 bin 860 vaka ve 58 can kaybı kaydedildi. Suriye’nin kuzey ve doğusunda ise 165 vaka ve 18 can kaybı bildirildi.



Al Majalla dergisi Kuzeydoğu Suriye’ye girdi

SDG üyeleri (Delal Suleyman)
SDG üyeleri (Delal Suleyman)
TT

Al Majalla dergisi Kuzeydoğu Suriye’ye girdi

SDG üyeleri (Delal Suleyman)
SDG üyeleri (Delal Suleyman)

Al Majalla’nın Suriye'nin kuzeydoğusuna girdiği gün Kamışlı hava sahasına yüksek seviyeli bir alarm durumu hakimdi. Esed güçlerine bağlı 4. Zırhlı Tümeni’nin, Halep’teki Kürt semtlerini kuşatmasına tepki olarak Suriye Demokratik Güçleri (SDG) de Şam rejimine ait güvenlik noktaları etrafında daha sıkı önlemler aldı.

Aynı gün Türkiye, silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) Menbiç’in batısında SDG liderlerinden birini hedef aldı. İran Cumhurbaşkanlığı ofisinden sızan ve İran'ın Suriye'nin kuzeydoğusunda saldırı amacıyla silahlı gruplara eğitim vermeye çalıştığı yönündeki bilgilere ilişkin yerel düzeyde tepkiler verildi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, ülkelerinin geri almayı reddettiği DEAŞ’ın ‘en tehlikeli’ olarak sınıflandırılan birkaç bin üyesinin yargılanma süreçlerinin başladığını duyurdu.

Tüm bu gelişmeler çerçevesinde, bölgedeki Derik, Kamışlı, Haseke ve Rakka şehirlerinde çarşı-pazarlarda ve kamusal hayatta tamamen normal bir hareketlilik söz konusuydu. Ticari faaliyetler boldu. Ortak alanlarda aileler ve halkın çeşitli kesimleriyle karşılaşmak mümkündü.

Tam on yıldır Suriye rejiminin kontrolü dışında olan bu özerk bölgenin dışarıya tek çıkış noktası olan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile olan Fişhabur Sınır Kapısı’ndan giren bir kişi, ziyaretçilerin herhangi bir ‘normal’ ülkeye girişine ilişkin gümrük ve düzenlemelere uyan bir dizi idari ve güvenlik prosedürünü karşılayacaktır. Belgelerin tam olup olmadığını kontrol eden bir birim, geçerli standartlara uygunluğunu teyit eden özel bir birim, giriş yapan kişinin güvenlik kontrolü için ve X-Ray cihazlarıyla yanlarındaki eşyaların incelemesi için üçüncü bir birim daha yer alıyor. Gelen kişiye ayrıca Özerk Yönetimin çeşitli bölgeleri arasında kaldığı ya da hareket ettiği süre boyunca yanında bulundurması gereken geçici bir ‘resmi belge’ veriliyor.

Bunun yanında ziyaretçi, sınır kapısından geçiş sırasında idari olarak ustalık düzeyinde işlemlerin yapıldığını görebilir. Her bölümde üniforma ve rütbeler aynı olsa da idare ayrı birimlere dağıtılmış haldedir. Pasaportlar, güvenlik, teftiş ve koruma… Bölgeye şahsi, siyasi ya da ticari amaçlarla girişleri yöneten ortak bir elektronik ağ bulunuyor ve görevliler izlemeleri gereken prosedürlerle ilgili bir kitaba göre hareket ediyorlar.

Yönetim yapıları

Sınır kapısından geçişlerde uygulanan prosedürler, Suriye’nin kuzeydoğu bölgesindeki tüm idari, kamu yönetimi ve yönetim yapısının bir göstergesi niteliğinde ve bu kurumların ve yönetim yapılarının siyasetle, silahlı kuvvetlerle ve bölgedeki genel çatışmayla ilişkisine dair tablo ortaya koyuyor. Suriye’nin dörtte birinden fazlasını oluşturan yaklaşık 50 bin kilometrekarelik bir alanı kapsayan bölge, Haseke, Rakka ve Deyr-i Zor illerinin kuzey yarısını ve Halep doğusu ve orta kesimlerinin bazı kısımlarını içine alırken bölgede 5,5 milyondan fazla insanın yaşıyor. Suriye'nin yeraltı ve tarımsal zenginliklerinin büyük bölümü burada yer alıyor. Bölge yerel, bölgesel ve hatta uluslararası birçok ideolojik, jeopolitik ve askeri eğilimi barındırırken bu eğilimlerin tarafları yıllarca yerel, bölgesel ve uluslararası çatışmaların odak noktası oldular.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkanı -başbakanlığa eşdeğer bir makam- Berivan Halid, Rakka'daki sade ofisinde bize Özerk Yönetimin çalışmalarının bu çatışmalardan nispeten bağımsız olduğunu belirterek, bu bölgenin yıllardır yaşadığı olağanüstü siyasi, ekonomik ve güvenlik koşulları çerçevesinde bölge sakinlerine çeşitli kamu hizmetleri sunmaya ve yaşam döngüsünü korumaya odaklandıklarını söyledi.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Suriye'nin uzak kuzeydoğusunda, Kürt nüfusun yoğun olduğu bazı bölgelerin 2011 yılı sonlarında Suriye rejiminin kontrolünden çıkması ve Halk Koruma Birlikleri (YPG) tarafından kontrol altına alınmasıyla Suriye devriminin ilk üç yılında ‘aşamalı’ olarak kuruldu. Suriye rejimine ‘alternatif’ departmanlar oluşturuldu. Özerk Yönetim, 2014 yılının ocak ayında Cezire bölgesinde (Haseke’de) ‘Demokratik Özyönetim’ ilan edilene kadar, sahadaki askeri gelişmelere bağlı olarak farklı isimler ve farklı biçimler aldı. Ardından peş peşe Kobani (Ayn el-Arab), Afrin, Menbiç, el-Tabka, Rakka ve Deyrizor bölgelerini kapsadı.

Yaklaşık dokuz yıldır Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkanlığı görevini yürüten Halid, The Majalla’ya verdiği röportajda şunları söyledi:

Özerk Yönetim, Yasama Meclisi (yerel parlamento), Toplumsal Adalet Meclisi (yargı) ve Yürütme Meclisi (hükümet) olmak üzere birbirinden ayrı üç yapıdan oluşuyor. Söz konusu yedi ‘iç bölgede’ tüm kamusal yaşamı yarı federal bir yapıda ve ademi merkeziyetçi bir şekilde yönetiyor. Her biri kamununkine karşılık gelen yerel kurumlara ve otoritelere sahip.

Yürütme Meclisi

Yürütme Meclisi, içişleri, maliye, kültür, sağlık, çalışma, eğitim, kadın ve çevre gibi her biri belirli bir bakanlığa karşılık gelen on üç organdan oluşuyor. Bunun yanında Yürütme Meclisi’nde ‘bölünme şüphesini’ çürütmek amaçlı savunma, petrol, diyanet ve planlama konularında uzmanlaşmış yedi daire bulunuyor.

Halid, Yürütme Meclisi’nin kurulması ve ‘meşruiyet’ kazanma mekanizması ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Yasama Meclisi meşruiyetin kaynağıdır. Yürütme Meclisinin her bir üyesi Yasama Meclisinin onayını almalıdır. Yasama Meclisi, Yürütme Meclisini sürekli olarak izler ve yaptıklarından sorumlu tutar. Politikasını ve bütçesini onaylar, üyelerini sorgular. Siyasi partiler ve bloklar, Yürütme Meclisi Başkanlığı'na uygun olarak, genellikle Yürütme Meclisi'ndeki pozisyonlara isimler aday gösterir ve ardından bu adaylar, Yasama Meclisinin onayına sunulur.  Yasama Meclisi, Özerk Yönetimi tanıyan siyasi partilere ve güçlere ayrılan özel bir kota ile yerel yasama meclislerinin temsilcilerinden oluşur.”

PYD, Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) ve Arap partileri tarafından tanınan Kuzeydoğu Suriye'de Özerk Yönetim'in meşruiyeti konusunda siyasi bir bölünme söz konusu.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin askeri bir yönetim olduğuna dair suçlamaları reddeden Halid, “Bu bir oldu-bittiden doğdu. Bölge, YPG'nin omurgasını oluşturduğu SDG’nin kontrolündedir” ifadelerini kullandı.

Yürütme Meclisi Başkanlığı ile ona bağlı tüm organların ve ofislerin ortak yönetimine ilişkin bir genelge, yürütme organının hukuk, örf ve adetlerinin, her birimin yürütme, yasama ve hatta yargı yapısının tamamında yer almasını ve ulusal, dini ve bölgesel bileşenlerin çeşitli üyelerinden oluşmasının yanı sıra eş başkanlık mekanizması aracılığıyla kadınların tüm bu birim ve pozisyonlarda dengeli bir şekilde temsil edilmesini öngörüyor.

sdasd
Suriye'nin kuzeydoğusunda bir manav dükkanı (Rudy Tahlo)

PYD dışında 33 partiden oluşan ve Suriye Gelecek Partisi, Muhafazakar Parti ve Süryani Birliği Partisi gibi Arap partilerin de yer aldığı, onlarca aşiret lideri ve bölgenin ileri geleninin desteklediği Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) tarafından tanınan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin ‘meşruiyeti’ konusunda siyasi bir bölünme söz konusu. PYNK Suriye muhalefet koalisyonunun hem Arap hem de Süryani partileri gibi, onu tanımayı reddediyor.

Benzersiz bir deneyim

Özerk Yönetimi destekleyenler, Özerk Yönetimin, Suriye rejiminin totaliterliğiyle ve buna karşılık gelen Suriye muhalefetinin kendi yönetimi altındaki bölgelerde uyguladığı siyasal İslamcı deneyimiyle çelişen Suriye’deki tek deneyim olduğuna inanıyorlar ve Özerk Yönetimin yerel ve bölgesel olarak tanınmasının içerideki atmosferi iyileştireceğini, daha fazla iç kalkınmaya doğru iteceğini ve Suriye'de ademi merkeziyetçiliğin deneyimlenmesini sağlayacağını düşünüyorlar. Özerk Yönetime karşı olanlar ise Özerk Yönetimin PKK'nın uzantısı olduğunu ve hiçbir genel seçimle meşruiyet kazanmadığını vurguluyorlar.

Bölgenin en yüksek yargı organı olan Toplumsal Adalet Meclisi’nden üst düzey bir kaynak, Al Majalla’ya verdiği röportajda, Toplumsal Adalet Meclisi’nin Özerk Yönetimin karşılaştığı ve genel seçimlerin yapılmasının ve yönetimin yasama, siyasi ve kalkınma yapısının geliştirilmesinin önünde başlıca en teşkil eden siyasi, güvenlik ve askeri zorluklardan bahsetti. Örneğin terörle ilgili 8 bin adli dosya olduğunu söyleyen kaynak, DEAŞ, Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve Türkiye, İran ve Suriye rejimi tarafından desteklenen grupların üyelerinden on binlerce sanığın geçtiğimiz yıllarda Özerk Yönetim'e karşı sabotaj ve şiddet eylemlerine karıştıklarını iddia etti.

Kaynak, geçtiğimiz yıllarda bu bölgeye karşı DEAŞ, HTŞ ve Suriye Milli Ordu (SMO) gibi örgütlerin yanı sıra Türkiye ve İran gibi ülkelerin doğrudan ya da vekilleri aracılığıyla nasıl onlarca saldırı başlattığını, Suriye rejiminin de Özerk Yönetiminin altını oymak için tüm bu saldırılara katkıda bulunduğunu ve bunlardan faydalandığını belirtti. Suriye rejim güçlerinin Halep’teki Kürt bölgelerine ve kuzeyindeki eş-Şehba’ya uyguladığı kuşatma nedeniyle Özerk Yönetimi kontrolü altındaki çeşitli bölgelerde hakim olan genel alarm durumuna işaret eden kaynak, buna Esed rejiminin Türkiye ile iş birliği içinde uyguladığı her türlü coğrafi, bürokratik ve ekonomik ablukanın ve Türkiye'nin Özerk Yönetimin sivil ve askeri isimlerine karşı neredeyse her gün gerçekleştirdiği SİHA’lı saldırıların eklendiğini kaydetti.

Özerk Yönetim’in en yüksek yargı organı olan Toplumsal Adalet Meclisi’nin üyeleri yerel meclislerden seçilir ve yargı, sivil, asker ve terör gibi uzmanlık alanlarına göre birbirinden bağımsız üç ana birime ayrılır. Her birimin üyelerinin en az yüzde 40'ını kadınlar oluşturur ve yargı organı genelinde her yargı dairesinde bulunmaları zorunludur.

Yargı referansı

Toplumsal Adalet Meclisi, özel bir medeni kanunlar komitesi tarafından onaylanan ve onay için Yasama Meclisi’ne sunulan bir dizi medeni kanun ve genel olarak, Avrupa'daki ile aynı olan mevzuata dayalı olarak çalışmalarını yürütüyor. Bu mevzuata göre örneğin, idam cezası ya da şeriat mahkemeleri yok ve evlilik tamamen sivil bir hak. Çok eşlilik ve reşit olmayanların evlenmesi yasak. Aynı şekilde, ‘namus cinayetleri’, intikam ve kan davası gibi suçlarda herhangi bir indirim yapılmaz.

Destekçileri, Özerk Yönetimin, Suriye rejiminin totaliterliğiyle ve buna karşılık gelen Suriye muhalefetinin kendi yönetimi altındaki bölgelerde uyguladığı siyasal İslamcı deneyimiyle çelişen Suriye’deki tek deneyim olduğuna inanıyorlar.”

Ancak Toplumsal Adalet Meclisi’nin temel bürokratik/yargı sorunu, kendi bünyesindeki yargı ve yürütme organlarının, Suriye hükümetinin kurumları tarafından verilen mülkiyet belgelerini ve sivil ilişkileri bile tanırken Suriye rejimi resmi makamlarının kendileri tarafından yayınlanan herhangi bir belgeyi tanımayı reddetmeleri. Yabancı belgeler söz konusu olduğunda, tüm dünya ülkeleri halen Suriye rejiminin verdiği belgeleri tek meşru belgeler olarak kabul ettiğinden ve Özerk Yönetim tarafından verilen belgeleri tanımadığından, mesele daha da karmaşık bir hal alıyor.

Kamışlı Sağlık Müdürlüğü (Rudy Tahlo)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin geçtiğimiz yılki genel kaynakları, petrol satışından, sınır geçişleri gelirlerinden, tarım ürünlerinden ve genel vergilerden elde ettiği toplam miktar olan 1,2 milyar doları buldu. Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Halid, kamu harcamalarının Yasama Meclisi’nin onayıyla dört bölüme ayrıldığını söyledi. Sübvansiyonlu kalemlerin yüzdesi yüzde 40'ın üzerine çıktığından, bütçenin yaklaşık yüzde 30'u vatandaşların satın aldığı, özellikle gıda ve ilaç gibi temel kalemlerin sübvansiyonuna gidiyor. Savunma Bakanlığı bütçenin yüzde 55'ini alırken bu para maaşlara ve silah alımına harcanıyor. Kalan yüzde 15'lik kısım ise idari organlar ile altyapı yatırımlarına ve istihdam yaratmaya yönelik faaliyetlere harcanıyor.

Maaşlar ve çeşitlilik

Majalla’nın edindiği bilgilere göre Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin, asgari ücret olarak belirlediği rakam 520 bin Suriye lirası (yaklaşık 70 ABD dolar). Bu rakam, Suriye rejiminin kontrolündeki bölgelerde asgari ücretle çalışanların aldığı maaşın en az dört katı. Kamuda ise 139 bin kişi istihdam ediliyor. Bunların 75 bini askeri personel. 33 bini polis ve güvenlik personeli. Kamu işe alım süreçlerinde etnik, dini ve bölgesel çeşitlilik ile toplumsal cinsiyet eşitliği tam olarak gözetiliyor. SDG üyeleri ile toplam 214 bin kamu çalışanı bulunuyor ve en azı asgari ücret olmak üzere değişen rakamlarda aylık olarak maaş alıyorlar.

Aynı şekilde Özerk Yönetim bölgelerindeki devlet okullarında her bölgedeki nüfusun etnik dağılımına göre Arapça, Kürtçe, Süryanice ve Ermenice olarak eğitim veriliyor. Elbette uluslararası dillerden biri de müfredatta yer alıyor ve 830 bin öğrenciye temel eğitim veriliyor. Kamışlı’daki Rojava Üniversitesi, Rakka’daki Eş-Şark Üniversitesi ve Kobani’deki (Ayn el-Arab) Fırat Üniversitesi olmak üzere Özerk Yönetime bağlı üç ‘devlet üniversitesi’ bulunuyor.

Tüm hizmetler ve eğitimler tamamen ücretsiz veriliyor. Geçtiğimiz yıllarda Suriye'nin diğer bölgelerinden gelen 800 binden fazla Suriyeli ‘gurbetçiye’ eksiksiz kamu hizmetleri sağlanıyor. Artık Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgelerde kalıcı olarak ikamet ediyorlar. Yasal, siyasi, ekonomik ve idari olarak diğer vatandaşlar gibi muamele görüyorlar ve 14 büyük devlet hastanesinde (halk hastaneleri), onlarca ihtisas merkezi ve yerel klinikte, bölgedeki diğer insanlar gibi eksiksiz sağlık hizmetlerinden yaralanıyorlar.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, asgari ücret olarak belirlediği rakam 520 bin Suriye lirası (yaklaşık 70 ABD dolar). Bu rakam, Suriye rejiminin kontrolündeki bölgelerde asgari ücretle çalışanların aldığı maaşın en az dört katı.

Özerk Yönetim, Uluslararası Koalisyon güçlerinin terörle mücadele için verdiği askeri destek ve siyasi derinliğe rağmen, henüz herhangi bir meşruiyet kazanamadı. Uluslararası Koalisyonun bölgede birkaç kampı ve askeri üssü bulunuyor, ancak Özerk Yönetim, yalnızca 12 ülkede temsil edildiğinden ve hiçbiri resmi bir statü elde etmemiş olduğundan, Özerk Yönetim ile fiilen ve resmi olarak ‘meşru bir otorite’ olarak iletişim kurulmuyor. Aynı şekilde, Özerk Yönetim’in kontrolü altındaki bölgelerdeki yabancı siyasi ve güvenlik temsilcilerinin de diplomatik etkileri yok. Daha çok özel elçiler olarak görev yapıyorlar.

Aynı durum, Suriye hükümeti ile ilişkiler için de geçerli. İki taraf arasında çoğu Rusya’nın himayesinde ve baskısıyla ya da ABD'nin teşvikiyle yapılan onlarca turluk müzakerelere rağmen Suriye rejimi, Özerk Yönetimi ‘ayrılıkçılık ve ABD ile iş birliği yapmak’ ile suçlamaya devam etti ve Kürt meselesi, ülkenin gelirlerin adil dağılımı ve SDG’nin geleceğiyle ilgili güncel gerçeklerin bir kısmını dahi kabul etmeden ve hatta ilgili konuları tartışmadan, görmezden gelmeyi sürdürdü. Müzakerelerin temelinin yalnızca yerel yönetimle ilgili ‘42’nci kanun maddesi’ olması gerektiğinde ısrar etti.

Türkiye'nin Suriye bir özerk yönetim deneyimden duyduğu endişelerin de altını çizmekte yarar var.

* Şarku’l Avsat okurları için Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.