Ankara'daki kaynaklar Şarku'l Avsat'a konuştu: Türkiye, ‘SDG'yi felç etmek’ için yeni bir askeri strateji uygulamaya başladı

Ankara'daki kaynaklar Şarku'l Avsat'a konuştu: Türkiye, ‘SDG'yi felç etmek’ için yeni bir askeri strateji uygulamaya başladı
TT

Ankara'daki kaynaklar Şarku'l Avsat'a konuştu: Türkiye, ‘SDG'yi felç etmek’ için yeni bir askeri strateji uygulamaya başladı

Ankara'daki kaynaklar Şarku'l Avsat'a konuştu: Türkiye, ‘SDG'yi felç etmek’ için yeni bir askeri strateji uygulamaya başladı

Şarku’l Avsat’a açıklama yapan Ankara'daki kaynaklara göre, son haftalarda Türkiye, Suriye'nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yönelik yoğun ve etkili saldırılara dayalı yeni bir askeri strateji uygulamaya başladı.
Türk kuvvetleri, Rakka'nın kuzeyindeki Ayn el-İsa'da ve Halep kırsalına kadar uzanan Haseke'nin diğer bölgelerinde SDG mevzilerine yönelik topçu bombardımanını artırdı. Bazı SDG liderlerinin öldürüldüğü ve yaralandığına dair haberlerin ortasında, SİHA'lar ayrıca Ayn İsa'daki SDG mevzilerini de hedef aldı.
Suriye Demokratik Güçleri Medya Merkezi, Türkiye’ye ait silahlı insansız hava aracının (SİHA), Haseke’nin kuzey kırsalında yer alan Tel Temir kasabasında SDG oluşumlarından Süryani Askeri Konseyi’nin önde gelen liderlerinden Orm Maruki'yi hedef aldığını, saldırıda Maruki’nin yaraladığını duyurmuştu.

ABD-Türkiye yakınlaşması
Bu saldırıların TSK ve Ankara destekli ‘Suriye Milli Ordusu’nun bölgede SDG'ye yönelik askeri operasyon yürütmesinin önünü açacağı tahmin ediliyordu. Şarku'l Avsat’a açıklama yapan Türk kaynakları, Suriye'nin kuzeydoğusunda geniş çaplı bir askeri operasyonun şu anda söz konusu olmadığını, çünkü terör örgütü DEAŞ'a karşı savaşta ‘SDG’yi yakın müttefik’ olarak destekleyen ABD ile Türkiye arasında bir yakınlaşmanın oluştuğuna dikkati çekti. ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Danışmanı Victoria Nuland liderliğindeki ABD heyetinin Pazartesi günü Ankara’yı ziyareti sırasında iki ülke arasında stratejik bir işbirliği mekanizması üzerinde anlaşmaya varan bu yakınlaşmayı Ankara'nın engellemek istemediği ifade edildi. Bu mekanizmanın ele aldığı konuların başında, Ankara'nın terör örgütü PKK’nın bir uzantısı olarak gördüğü SDG'nin en büyük bileşeni olan YPG’ye Washington'un desteği konusunda Türk-Amerikan anlaşmazlığı yer alıyor.
Kaynaklar, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşla meşgul olduğu bu dönemde Türkiye'nin SDG'nin herhangi bir ilerleme girişimini engellemeye, kuvvetlerine veya sınırlarına saldırı başlatma yeteneklerini felç etmeye ve bu hedefe ulaşmak için Washington ile yakınlaşmaya yatırım yapmaya odaklandığına dikkat çekti.

Şam Cephesi'ne ait kontrol noktasına saldırı
Öte yandan, dün şafak vakti Azez ile Bab es-Selama arasındaki Seco Yolu üzerinde Ankara yanlısı Şam Cephesi'ne ait bir kontrol noktasına kimliği belirsiz silahlı kişilerce saldırı düzenlendi. Kontrol noktasındaki Şam Cephesi üyeleri ile silahlı saldırganlar arasında çıkan çatışmada, aralarında bir hizip liderinin de bulunduğu Şam Cephesi'nden en az 5 kişinin ve kimliği hala tespit edilemeyen saldırganlardan birinin öldürüldüğü bildirildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) bu yılın en şiddetli saldırısı kabul edilen saldırının ardından Şam Cephesi'nin güçlerini harekete geçirdiğini ve arama-tarama operasyonları sırasında bölgeye takviye güçler gönderdiğini bildirdi.
Bu ayın başlarında Halep'in doğusundaki el-Bab kırsalındaki Ulan köyünde Şam Cephesi ile Ahraru'ş Şam hareketi arasında şiddetli çatışmalar sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi ise yaralandı. Çıkan çatışmalarda Ahraru'ş Şam hareketi, Şam Cephesi’nin onlarca üyesini ele geçirmeyi başardı.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.