Uluslararası Kriz Grubu’ndan Tunus Cumhurbaşkanı Said’e ‘kapsamlı diyalog başlatma’ çağrısı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said Kartaca Sarayı’nda hükümet üyeleriyle düzenlediği eski bir toplantı (AFP)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said Kartaca Sarayı’nda hükümet üyeleriyle düzenlediği eski bir toplantı (AFP)
TT

Uluslararası Kriz Grubu’ndan Tunus Cumhurbaşkanı Said’e ‘kapsamlı diyalog başlatma’ çağrısı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said Kartaca Sarayı’nda hükümet üyeleriyle düzenlediği eski bir toplantı (AFP)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said Kartaca Sarayı’nda hükümet üyeleriyle düzenlediği eski bir toplantı (AFP)

Uluslararası Kriz Grubu, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’e, kutuplaşmanın şiddetini azaltmak ve ülkenin tehlikeli bir sosyo-ekonomik krize sürüklenmesini önlemek için ‘kapsamlı ve katılımcı’ bir ulusal siyasi diyalog başlatma çağrısında bulundu.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu dün (perşembe) internet sayfasında yayınladığı raporda, Tunus Cumhurbaşkanı Said’i “25 Temmuz’da yapılması kararlaştırılan referandumdan önce siyasi örgütleri ve sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarını kapsayan geniş bir diyalog başlatmaya” çağırdı. Anlaşmazlıkların çözümünde uzmanlaşan ve uluslararası kuruluşlara danışmanlık hizmeti sunan Kriz Grubu, bu diyaloğun “gerçekçi bir ekonomik reform programı oluşturmak ve onaylamak için toplumun daha geniş kesimlerine daha büyük bir ses vereceğini” belirtti.
Kriz Grubu ayrıca Said’den 117 sayılı kararnameyi yeniden gözden geçirmesini talep etti. Bu kararname uyarınca ülkede 25 Eylül’den bu yana istisnai tedbirler uygulanıyor. Daha sonra çıkarılan diğer kararnamelerle bazı Anayasal kurumlar feshedilerek yürütme ve yasama yetkileri tek elde toplandı.
Cumhurbaşkanı Said’in sunduğu siyasi yol haritası tüm siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) desteğini kazanamadı. Said’in yol haritasını kabul etmeyen taraflar daha fazla katılımcı bir politika benimsenmesini talep ediyor. Nitekim Said bu amaçla sanal ortamda ulusal istişare platformu kurdu ve bu projenin son 10 yıl içinde yönetime katılan siyasi partileri kapsamayacak diyalog için bir başlangıç olacağını ifade etti.
Ülkedeki siyasi krizin üzerine sert ekonomik ve mali kriz de eklendi. Tunus hükümeti kamu sektörü ve kamu kurumlarındaki sübvansiyonları, maaşlar ve çalışan sayıları da kapsayan büyük reformlardan oluşan bir reform paketini hayata geçirme karşılığında kredi alabilmek için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakereler yürütüyor.
Uluslararası Kriz Grubu, Cumhurbaşkanı Said’i, Başbakan Necla Buden’e bakanları ataması ve bir ekonomi stratejisi belirlemesi için yeterli bir alan tanımaya teşvik ederek, bu adımın IMF ile olan müzakerelerin ilerlemesine yardımcı olacağını kaydetti. Kriz Grubu 2022’de IMF ile anlaşmaya varılmaması halinde Tunus’un dış borçlarını ödeyememe riskiyle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu.
ABD ve Avrupa Birliği başta olmak üzere ikili yardımları kesmekle tehdit eden dış baskıların arttığına dikkat çeken Kriz Grubu, yardımların kesilmesinin Tunus ekonomisine daha fazla zarar verebileceğini ifade etti. Tunus önceki gün Dünya Bankası ile 400 milyon dolar değerinde bir kredi anlaşması imzaladı. Bu fonun yoksul ve dar gelirli binlerce Tunusluyu kapsayan sosyal yardım programının finanse edilmesine kullanılacağı açıklandı.
963 bin Tunuslu ailenin kayıtlı olduğu sosyal yardım programı Kovid-19 salgınının yoksul aileler ve 5 yaş altı çocuklar üzerindeki etkilerini sınırlandırmayı hedefliyor. Anlaşma, kredi geri ödeme süresinin 5 yıl geri ödemesiz ve yüzde birden az faiz oranıyla 17 yıl olmasını şart koşuyor.
Sosyal İşler Bakanı Malik ez-Zahi, kredinin kullanılacağı sosyal destek projesinin üç ayağının bulunduğunu belirterek, ilk iki ayağının salgının etkilerini hafifletme ve yoksul ailelerdeki 5 yaş altı çocukların desteklenmesi olduğunu kaydetti.
Bakan Zahi, projenin üçüncü ayağında ise sayısallaştırma ve hükümet alanlarında sosyal destek sistemine yönelik reformları ve sosyal kayıt entegrasyonu işlemlerinin desteklenmesi yer alıyor. Bakan Zahi’ye göre söz konusu fon bu yıl içinde 310 bin Tunuslu ailenin desteklenmesinde kullanılacak. Bu sayı 2021’de 268 bin idi. Bu kredi, 2021’de alınan ve 300 milyon dolar değerinde olduğu tahmin edilen kredinin tamamlayıcısı niteliğinde kabul ediliyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24