Sudan’da terör suçlamasıyla yargılanan bazı Beşir yanlıları beraat etti

Eski Sudan Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur (Reuters)
Eski Sudan Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur (Reuters)
TT

Sudan’da terör suçlamasıyla yargılanan bazı Beşir yanlıları beraat etti

Eski Sudan Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur (Reuters)
Eski Sudan Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur (Reuters)

Dün Sudan mahkemesi, anayasal düzeni bozmak ve terörü finanse etmekle suçlanan devrik rejimin önde gelen liderleri hakkında beraat kararı verdi.
‘Terörizm ve Devlete Karşı İşlenen Suçlar Mahkemesi’nin duruşması başkent Hartum'daki Adli ve Hukuk Bilimleri Enstitüsü'nde yapıldı. Hakim, sanıkların beraatına ve derhal serbest bırakılmasına karar verdi.
30 Haziran 2020'de ‘Devlete Karşı İşlenen Suçlar ve Terörle Mücadele Savcılığı’, eski Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur ve başka isimler hakkında suç duyurularında bulunmuştu.
Aynı ay güvenlik güçleri, Gandur ile iktidar partisinin ve İslami Hareket’in dokuz liderini, istifa eden Başbakan Abdullah Hamduk liderliğindeki geçiş hükümetinin destekçilerinin ‘milyonluk yürüyüşüne’ karşı düşmanca eylemlerde bulunma suçlamasıyla yakalamışlardı.
Gandur, Nisan 2019'da silahlı güçlerin ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin desteklediği bir halk ayaklanması ile Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in devrilmesinin ardından (feshedilmiş) Ulusal Kongre Partisi'nin liderliğini üstlenmişti. Öte yandan Gandur hala savcılıkta Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ‘177/2. maddesi’ uyarınca güveni kötüye kullanma, kamu parasını boşa harcama ve gücünü kötüye kullanma suçlamalarını içeren başka bir suç duyurusu ile karşı karşıya.
‘Eski Rejimin İzlerini Ortadan Kaldırma Komitesi’ 2019 yılının Aralık ayında Ömer el-Beşir’in liderlik ettiği Ulusal Kongre Partisi’ni feshetme kararı çıkarmıştı. Söz konusu karar, partinin yüzlerinin örgüt ve sendikalardan uzaklaştırılmasını, önde gelen isimlerinin siyasi faaliyetlerinin askıya alınmasını ve partinin mal varlığına el konulmasını içeriyordu.
Sudan'da önceki geçiş dönemi yönetiminin ortağı olan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) tarafından sunulan ve Egemenlik Konseyi ile Bakanlar Kurulu (geçici yasama organıydılar) tarafından onaylanan karar metninde partinin malvarlıklarına el konulacağı, başkentte ve eyaletlerdeki rolüne son verileceği ve bankalardaki mali hesaplarının dondurulacağı ifadesi yer alıyordu.
Karar kapsamında ‘feshedilen’ partinin geçiş döneminde herhangi bir siyasi faaliyette bulunması yasaklanmış ve bunu ihlal edene 10 yıl hapis cezası verilmesi öngörülmüştü. Bazı siyasi güçlerin iktidar ortaklarına Ulusal Kongre Partisi'nin siyasetten azli ile ilgili yasa çıkarılması için baskı yapma girişimleri başarısız olmuştu.
‘Eski Rejimin İzlerini Ortadan Kaldırma Yasası’ Sudan’da bulunan her birey için bağlayıcılığı olan bir yasa. Bu yasa kapsamında hakkında işlem başlatılan kişilerin 10 yıl hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.
Söz konusu yasa, güç veya cezai şiddet yoluyla otoriteye karşı çıkan veya muhalifliğe davet eden herkesin ve herhangi bir suç işlemek için plan yapan bir örgütü yöneten veya bu örgüte katılan herhangi birinin 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası, para cezası veya hem hapis hem de para cezasına çarptırılmasını öngörüyor.
Beşir ve hem sivil hem askeri 34 lider, şu anda askeri darbe ve 30 Haziran 1989 darbesiyle demokratik rejimi yıkma suçlamalarıyla yargılanıyor. İddianameye göre sanıklar idam veya müebbet hapis cezalarıyla karşı karşıyalar. Aynı zamanda suça karışma, protestocuların ölümü ve mali yolsuzluk davalarıyla ilgili soruşturmadan geçiyorlar.
Ulusal Kongre Partisi, Ulusal İslam Cephesi'nin 1989'da Sudan İslamcı hareketinin manevi babası merhum Hasan Abdullah et-Turabi tarafından planlanan ve yönetilen askeri bir darbeyle iktidarı ele geçirmesinden sonra 1990'ların ortalarında kurulmuştu.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24