Dibeybe, Trablus’taki hakimiyetini güçlendirmeye çalışıyor

Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanı Mazen, Trablus'ta güvenlik liderleriyle bir araya geldi. (İçişleri Bakanlığı)
Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanı Mazen, Trablus'ta güvenlik liderleriyle bir araya geldi. (İçişleri Bakanlığı)
TT

Dibeybe, Trablus’taki hakimiyetini güçlendirmeye çalışıyor

Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanı Mazen, Trablus'ta güvenlik liderleriyle bir araya geldi. (İçişleri Bakanlığı)
Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanı Mazen, Trablus'ta güvenlik liderleriyle bir araya geldi. (İçişleri Bakanlığı)

Libya’nın başkenti Trablus'ta güvenlik alanındaki ‘nispeten zayıf’ hakimiyetini pekiştirmeye çalışan Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBG), pazartesi gecesi silahlı milisler arasında şehirde meydana gelen silahlı çatışmalara ilişkin sessizliğini koruyor. 
UBH İçişleri Bakanı Halid Mazen dün akşam Trablus Emniyet Müdürlüğü karargahında başkanlığını yaptığı güvenlik toplantısında, bakanlıktan ve Başkanlık Konseyi’nden güvenlik liderlerinin yanısıra hükümete bağlı diğer güvenlik ve askeri kurumlardan temsilciler ile bir araya geldi. Toplantıda başkent Trablus'u güvence altına alarak güvenlik kontrolü sağlama yönündeki ortak güvenlik planı ve ortak bir güvenlik odası oluşturma planı tartışıldı. UBH, Bakan Mazen'in Trablus'taki güvenlik durumunu iyileştirmek için diğer tüm güvenlik ve askeri kurumların karşılaştığı sorunları gözden geçirdiğine dikkat çekti.
Mazen, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Toplantı, güvenlik ve trafik konusundaki çalışmaların iki katına çıkarılması ve vatandaşların emniyetini sağlamak için suç çetelerinin belirlenip dağıtılması yönündeki kararlar ile sona erdi.”
Mevcut yıl için ‘2 numaralı’ ortak güvenlik planını tartıştıklarını kaydeden Mazen, söz konusu plan ile Trablus şehrinin güvence altına alınması ve güvenlik kontrolü sağlanmasının amaçlandığını vurguladı. Aynı zamanda bakanlığın tüm kurumlarını güvenlik ve istikrarı koruma yönündeki çabaları iki katına çıkarmaya ve ekip ruhu içinde çalışmaya çağırdı. Mazen’in aktardığına göre ‘Suç Soruşturma Dairesi Başkanı, Ramazan Ayı ile birlikte suç oranında düşüş kaydedildiğini’ belirtti.
Bu, İçişleri Bakanı tarafından başkentte güvenlik liderleriyle gerçekleştirilen ilk toplantı sayılıyor.
Geçtiğimiz günlerde İstikrarı Destekleme güçleri ile Nevasi milis grubu arasında şehir merkezinde patlak veren kanlı çatışmalarda 8 kişi yaşamını yitirmiş, birçok bina ve araç hasar görmüştü.  
Trablus’taki hakimiyetini güçlendirmek isteyen Dibeybe dün iftar öncesinde Zaviye ed-Dahmani çarşısında dolaştı ve çocuklara hurma dağıttı. Hükümetinin başlattığı ‘Hayata Dönüş Planı’ kapsamında Tobruk’a birçok yolun açıldığı açıklamasında bulunarak Tobruk halkına tebriklerini ileten Dibeybe, Tobruk Belediye Başkanı ve Yürütme Kurulu üyelerinin bu yönde sağladığı kolaylıklara övgüde bulundu.
Libya Devlet Yüksek Konseyi’nin bazı üyeleri, Konsey Başkanı Halid el-Mişri’nin anayasal zemini hazırlamakla görevli komite ile yaptığı toplantıda, Temsilciler Meclisi temsilci komitesi ile müzakere etmeye hazır olduklarını doğrulamıştı. Ardından Devlet Yüksek Konseyi ise Temsilciler Meclisi'ne yeni bir diyalog davetiyesi gönderdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams’ın seçimlere yönelik anayasal zemin konusunda Devlet Yüksek Konseyi heyeti ile meclis arasındaki diyaloh-gu tamamlama yönünde Tunus'ta düzenlenmesi çağrısında bulunduğu toplantıya Temsilciler Meclisi katılmamıştı.
BM Danışmanı Williams, Devlet Yüksek Konseyi ile uyum sağlanması yönünde yakın zamanda sunduğu girişimi memnuniyetle karşılayan Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’in bu yönde olumlu bir yanıt verdiğine dikkat çekti.  Çarşamba günü yaptığı açıklamada aynı zamanda “Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasında ne kadar erken uzlaşmaya varırsak, seçim aşamasına varma umudu o derece gerçekçi olur” vurgusunda bulundu.
Dibeybe ile rakibi Fethi Başağa hükümeti arasındaki güç mücadelesine ilişkin tarafsızlık politikasını sürdüren Williams,konuya dair şunları söyledi:
“BM, bir hükümeti diğerine tercih etme yönünde bir tutum benimsememiştir, benimsemeyecektir. İki hükümetle de temas halindeyiz. En önemlisi, Libya'da sakin olmamız gerektiğidir. Bu, arabuluculuk yapmamızı sağlayacağıdır.”
Diğer yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz ile Trablus’ta bir araya geldi. Konsey tarafından yapılan açıklamaya göre ikili, Libya'daki tüm taraflar arasındaki diyaloğun önemini vurguladı. Böyle bir diyalogun gergin atmosferi kıracağı ve tek bir yürütme otoritesine zemin teşkil edeceğini hatırlatan ikili, seçimlerin bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Yılmaz aynı zamanda Libya Genel Elektrik Şirketi (GECOL) Yönetim Kurulu Başkanı Viam el-Abdeli ile enerji alanındaki iş birliğinin yönleri ve Türk şirketlerinin Libya'da askıya alınan projeleri tamamlamak için geri dönüşü üzerine görüştü. Abdeli, söz konusu şirketleri çalışma temposunu artırmaya, sözleşmeli projeleri hızla tamamlamaya çağırdı.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.