Tarafların restleşmelerine rağmen yeni nükleer anlaşma mümkün mü?

Cumhuriyetçiler, Devrim Muhafızlarının kongre onayı olmadan kara listeden çıkarılmasını önlemek için bir yasa tasarısı sundular

Viyana'daki nükleer müzakerelerin önceki oturumlarından biri (AFP)
Viyana'daki nükleer müzakerelerin önceki oturumlarından biri (AFP)
TT

Tarafların restleşmelerine rağmen yeni nükleer anlaşma mümkün mü?

Viyana'daki nükleer müzakerelerin önceki oturumlarından biri (AFP)
Viyana'daki nükleer müzakerelerin önceki oturumlarından biri (AFP)

İnci Mecdi
Washington'un yaklaşık dört yıl önce çekildiği 2015 yılında imzalanan anlaşmaya alternatif olarak İran'la yeni bir nükleer anlaşmanın taslağının tamamlandığına dair işaretler var. Bununla birlikte yeni anlaşma taslağıyla ilgili ister ABD’de ister İran’da olsun, ülke içinde bir memnuniyetsizlik ve ret var gibi görünüyor. Avusturya'nın başkenti Viyana'da Avrupalı ​​taraflar, Rusya ve Çin tarafından geçen yıl Nisan ayından bu yana müzakereler sürüyor.

Kırmızı çizgiler
Parlamento kararlarının uygulanmasını denetleyen 90’ıncı Madde Komisyonu’nun Üyesi İranlı Milletvekili Ali Hezriyan (Ali Khezrian) resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, İran rejiminin lideri “Rehber” Ali Hamaney'in açıkladığı ‘kırmızı çizgiler’ ve parlamentonun yaptırımları kaldırma yasasına, anlaşma taslağında uyulmadığına ve parlamentonun bunu onaylayamayacağına işaret etti. Hezriyan, 5 Nisan Salı günü paylaştığı birçok tweette, taslak metnine göre şunları yazdı: Taslak metne göre İran, İran, yüzde 20 ve yüzde 60 oranında zenginleştirmeyi durdurmak için önlem almak zorunda ve ‘yüzde 20 ile zenginleştirilmiş 2,5 kilogram hariç’ geri kalanı yüzde beşten daha az inceltmesi gerekiyor.
Milletvekili, bu taslağa göre ABD ayrıca ‘kaldırılan yaptırımları yeniden uygulamamayı taahhüt etmediğini’ söyledi. Ayrıca Hezriyan, “ABD'nin kaldırılan yaptırımları yeniden uygulaması durumunda Tahran'ın nükleer anlaşmaya tam olarak uyması şartıyla yatırımcılara İran'ı terk etmeleri için 365 gün verecek” dedi. Iran International kanalının haberine göre Hezriyan, “Ekin 28. paragrafına göre, ABD'nin bir ‘tetik mekanizması’ kullanması konusunda ‘ciddi bir olasılık’ var” şeklinde konuştu.
2015 Nükleer Anlaşması’nda yer alan ‘tetik mekanizması’, anlaşmayı imzalayanlardan herhangi birine, yükümlülüklerinden biri tarafından herhangi bir ihlali, ihlali incelemek üzere ortak bir komiteye havale etme hakkı veriyor. Nükleer taahhütlerinin herhangi bir şekilde ihlal edilmesi durumunda İran'a karşı yaptırımların otomatik olarak yeniden uygulanmasını sağlar.
Ayrıca, İran ‘Tasnim’ Haber Ajansı, İslami Şura Meclisi'nin (Parlamento) 190'dan fazla üyesinin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’ye yazılı bir mesaj gönderdiklerini,  Viyana görüşmelerinde ‘daha güçlü garantiler’ ve ‘rejimin kırmızı çizgilerine uyulmasını’ talep ettiklerini bildirdi. Mektup, 250 milletvekilinin ABD ve anlaşmanın Avrupalı ​​taraflarının anlaşmanın yeniden canlanmasından sonra anlaşmadan çekilmeme ve Tahran'a yeniden yaptırım uygulama mekanizmasını harekete geçirmeme konusunda garanti vermeleri gerektiği konusunda anlaşmalarından birkaç gün sonra geldi. Açıklamada ayrıca tüm ABD yaptırımlarının doğrulanabilir bir şekilde kaldırılması çağrısında bulunuldu.

ABD’nin memnuniyetsizliği
Öte yandan Batılı diplomatların söylemleri, İran nükleer anlaşmasının birkaç gün içinde yeniden canlanacağını söylemekten, konunun belirsizleştiğini kabul etme yönünde değişti. ABD Dışişleri Bakanlığı, Viyana müzakerelerinde nükleer dosyayla ilgisi olmayan taleplerde bulunmaktan Tahran'ı sorumlu tuttu. Tahran'ın topu kendi sahasına atma girişiminin ‘dürüst’ bir hareket olarak tanımlanamayacağını söyledi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, sürecin engellenmesinin İran'ın pozisyonundan kaynaklandığına açık bir işarette bulunarak "Müzakerelere katılan herkes, kimin yapıcı önerilerde bulunduğunu ve kimin nükleer anlaşmayla ilgisi olmayan taleplerde bulunduğunu ve buraya nasıl geldiğimizi tam olarak biliyor. Son dönemdeki anlaşmazlıklarımızın üstesinden gelmenin hala mümkün olduğuna inanıyoruz” dedi. İran'ın nükleer programı bomba yapmaya çok yaklaştığında fakat bunun ‘mümkün olmayacağı’ konusunda uyardı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, geçtiğimiz yıl boyunca Nisan ayındaki yüzde 20'den yüzde 60 saflığa kadar uranyum zenginleştirme sürecini sürdürürken, anlaşma Tahran'ın uranyum zenginleştirme açısından ulaşabileceği maksimum yüzdenin 3.67 olduğunu belirledi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), geçtiğimiz Ekim ayında, Birleşmiş Milletler (BM), ‘İran, Natanz'daki sahasında halihazırda yüzde 60 saflığa ulaşan emsallerinden farklı olarak gelişmiş bir santrifüjde yüzde 20 saflıkta - yüksek oranda zenginleştirilmiş olarak tanımlanan bir seviye - zenginleştirilmiş uranyumu pompaladığını’ bildirdi. Ancak Tahran, programının barışçıl olduğu ve nükleer silah üretmeyi amaçlamadığı konusunda ısrar ediyor.
AFP’nin haberine göre geçtiğimiz haftalarda, aralarında İran'ın da bulunduğu nükleer anlaşmayı canlandırma amaçlı müzakerelere katılan birçok ülkeden yetkililer, anlaşmanın çok yakın olduğunu açıkladı. Ancak çeşitli engellerden dolayı anlaşma gün yüzüne çıkamadı. Washington'un defalarca vurgulamasına rağmen İran'ın Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) adını terör örgütleri listesinden çıkarma talebi öne çıkan konular arasında yer alıyor.

Kongre’deki yasa tasarıları
Kongre'deki Cumhuriyetçilerin ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin İran Devrim Muhafızlarını yabancı terör örgütleri listesinden çıkarmasını önlemeyi amaçlayan bir yasa tasarısı sunmuş olmaları, DMO’nun terör listesinde bulunmasıyla ilgili meseleyi daha karmaşıklaştırabilir.
Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli ‘The Washington Free Beacon’ gazetesinden aktardığı habere göre geçtiğimiz Pazartesi, iki temsilci Brian Mast ve Scott Perry, DMO’nun Kongre onayı olmadan terör listesinden çıkarılmasını önlemek için ‘Terörist Sempatizanların Teröristleri Memnun Etmeyi Önleme Yasası’ başlıklı bir yasa tasarısı sundu.
İran'a yönelik ‘azami baskı’ kampanyasının bir parçası olarak Eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin İran Devrim Muhafızları'na uyguladığı yaptırımlar, görüşmelerdeki son tıkanıklık noktalarından biri olmaya devam ediyor. İran DMO’nun listeden çıkarılması için Washington'a baskı yaparken böyle bir tavizin küresel terörizmi ve İran casusluğunu teşvik edeceğinden korkan Demokratlar ve Cumhuriyetçiler'in anlaşmaya muhalefetini kışkırtıyor.
‘Mast-Perry’ tasarısının ifadesinde, İran Devrim Muhafızları'nın terörist olarak nitelendirilmesinin ‘Kongre'nin ortak kararı olmadıkça feshedilemeyeceği veya geri alınamayacağı’ belirtiliyor. Temsilciler Meclisi azınlık bir Demokrat grubun kontrolü altında kalırken, Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin yeni anlaşmaya karşı artan muhalefeti, büyük olasılıkla yasaya geçme şansı verecek.
Tasarı ayrıca, ABD Temsilciler Meclisi ayrı, iki taraflı bir yasa tasarısını tartışırken, Biden yönetimini anlaşma konusunda Kongre'ye danışmaya zorlamayı amaçlayan birkaç yasadan biri. Beyaz Saray'ın İran'a yönelik yaptırımların hafifletilmesinin DMO’nun yeteneklerini nasıl artıracağını açıklamasını gerektirecek.
Beyaz Saray'ın 2015 yasasına göre İran ile herhangi bir anlaşmayı onay için Kongre'den önce getirmesi gerekirken ABD menşeili gazete, yönetimin bu yasayı atlayacağının giderek daha net hale geldiğini söylüyor.
Batılı güçler, İran'ın bir ay içinde nükleer bomba yapabilecek uranyuma sahip olabileceği yönündeki haberlerden endişe duyuyor.
‘Foreign Policy’ Dergisi, Tahran'ın son dakika pazarlıklarında bu noktayı istismar ettiğini bildiriyor. Dergi yazarlarından Beyrutlu Anchal Vohra, Devrim Muhafızları'nın terör listesinden çıkarılmasını destekleyerek, İran nükleer anlaşmasının terör listesinin ‘sembolizminden’ daha önemli olduğuna dikkat çekti.



İran ve üç hat: Trump daha kapsamlı ve daha güçlü bir anlaşma istiyor

İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor (AP)
İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor (AP)
TT

İran ve üç hat: Trump daha kapsamlı ve daha güçlü bir anlaşma istiyor

İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor (AP)
İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor (AP)

Hüda Rauf

ABD-İran ilişkilerinin bağlamını ve şu anda devam eden siyasi çabaları takip ettiğimizde iki gözleme ulaşabiliriz. Birincisi, sadece nükleer meseleyi içermeyen, aynı zamanda Tahran'ın bölgesel davranışlarına, milislere verdiği desteğe ve belki de balistik füze ve insansız hava araçları sistemlerine kadar uzanacak, daha güçlü ve daha kapsamlı bir anlaşmanın imzalanması için çalışacak olan kişi Donald Trump'tır.

İkinci gözlem ise İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor, zira İran'ın nükleer meselesine ilişkin siyasi ve diplomatik çabalar, baskılar eş zamanlı olarak yoğunlaşıyor. Tahran, Donald Trump ile baskı altında müzakere etmeyi reddetmesine rağmen nükleer mesele konusunda üç paralel hat izliyor.

Birinci hat, ABD yönetimiyle yaptığı duyurulan yazışmalardır. İkincisi, Çin ve Rusya ile görüşmeleri, üçüncüsü de Avrupalı güçlerle görüşmeleridir.

İlk hata gelince, İran'ın Donald Trump'ın İran liderine gönderdiği mektuba cevabı, Hamaney’in ABD Başkanı ile müzakereyi reddederek, mektubu kamuoyunu aldatmak olarak değerlendirmesi oldu. Hamaney; “İran'ın kesinlikle karşılayamayacağı yeni beklentiler ortaya atıyorlar. Ülkenin savunma kabiliyetleri ve uluslararası kabiliyetleri konusunda şu veya bu şeyi yapmayın diyorlar” dedi.

Trump'ın daha İran'a ulaşmadan önce bu mektubu kamuoyuna duyurmasının amacının, Washington'u diplomasi savunucusu olarak göstermek ve müzakere topunu İran sahasına atmak olduğu ileri sürülebilir.

Ancak ülkesinin Washington ile Tahran arasında arabuluculuk yaparak müzakerelerin önünü açması, zeminini hazırlaması muhtemel olan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, mesajı göz önünde bulundurarak; “Amerikalılar bu yeni anlaşmanın siyasi koşullarla birlikte olmasını istiyor. İran'ın Irak, Lübnan, Suriye ve diğer yerlerdeki milis grupları desteklememesi için doğrulanabilir bir düzenleme olması gerektiğinde ısrar ediyorlar. Bunun bir şeye yol açacağını sanmıyorum” dedi.

Yani İran ve Washington'a bağlı sürecin önünde zorluklar var. İran, balistik füze ve insansız hava araçları sistemlerini aşılmaması gereken kırmızı çizgi haline getirmek için çalışırken, Trump daha kapsamlı ve daha güçlü bir anlaşma istiyor.

Bir diğer ikilem ise İran'ın baskı altında müzakere etmek istememesi. Tahran, stratejik sabır mantığına uygun olarak Joe Biden yönetimini oyaladı ve onun döneminde bir anlaşma yapmayı düşünmedi. Trump yönetimiyle de bir anlaşmaya varmanın eşiğindeydi. Şimdi sorun, çok fazla taviz vermemek için zayıf bir pozisyondayken müzakere etmek istememesidir.

İran, Trump ile daha iyi şartlarda müzakere edebilmek için güçlü olması gerektiğinin farkında. Trump'ın çok güçlü görmediği ABD'nin dostları veya düşmanlarıyla pazarlık yapma yolunun bu olduğu kanaatinde.

İran'ın Trump'ın benimsediği baskı politikasına cevabını şu bağlamda açıklayabiliriz; İran, müzakerelere diğer tarafın azami baskısı altında katılması halinde, daha zayıf bir konumda olacağını ve hiçbir şey elde edemeyeceğini düşünüyor.

Bu, inatçılık ya da mükemmeliyetçilik ile değil, deneyimle bağlantılı. Karşı tarafa baskı politikasının etkisiz olduğunu ispatlamanız lazım ki, müzakere masasına eşit şartlarda oturabilesiniz. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre belki de İran'ın anlaması gereken, Trump yönetiminin nasıl bir anlaşma aradığıdır.

Rusya-Çin hattında ise Rusya, Washington ile Tahran arasında arabuluculuk yapmaya istekli olduğunu dile getirdi. Lavrov, İran ile 2015 yılında imzalanan tarihi anlaşmanın yeniden canlandırılmasını Moskova'nın desteklediğini vurguladı. Bu gelişme, İranlı, Rus ve Çinli yetkililer arasında Çin'de yapılacak toplantının arifesinde ve üç ülke arasındaki ortak deniz tatbikatlarının ardından gerçekleşti.

Çin, cuma günü Rusya ve İran ile Pekin'de dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde İran'ın nükleer programını görüşmek üzere bir toplantı düzenleyeceğini duyurdu. Toplantı, İran'ın genişleyen uranyum zenginleştirme programı nedeniyle yeniden incelemeye alındığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Öte yandan BM Güvenlik Konseyi'nin, İran'ın nükleer silah üretme seviyesine yakın düzeyde artan zenginleştirilmiş uranyum stokunu görüşmek üzere aynı gün New York'ta kapalı oturum düzenlemesi planlanıyor. Bu toplantı Fransa, Yunanistan, Panama, Güney Kore, İngiltere ve ABD'nin talebi üzerine yapılacak. Bu ülkeler Konsey'den İran'ın nükleer programı hakkında bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmeye zorlanmasını talep etti.

Üçüncü hat olan Avrupa ülkeleriyle görüşmelere gelince, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, üç Avrupa ülkesiyle iletişim kanalı kurduğunu doğruladı. İran, Rafael Grossi ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile de birlikte çalışıyor ve sorunların çözümü için yeni bir fikir ortaya atıldı.

Arakçi, Avrupalıların bir önceki müzakere turunda iyi bir arabulucu rolü oynadıklarını ve bundan sonra da aynı rolü oynayabileceklerini, Avrupalılarla görüşmelerin devam ettiğini, paralelinde Rusya ve Çin ile de yakın istişarelerin sürdüğünü söyledi.

İran, Trump ile bir anlaşmaya varmak istiyor ancak 2015'teki anlaşmaya benzer, sadece nükleer dosya ile sınırlı, bölgesel davranışlarını veya balistik füzelerini ele almayan bir anlaşma istiyor. Tahran’ın baskı ve tehditlerden uzak, eşit şartlarda doğrudan müzakerelere başladığını hissetmesi için her şeyden önce ABD'nin yaptırımları kaldırması gerektiğini düşünüyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.