Yemen Başkanlık Konseyi’nden savaşı sona erdirme sözü

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Uleymi. (EPA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Uleymi. (EPA)
TT

Yemen Başkanlık Konseyi’nden savaşı sona erdirme sözü

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Uleymi. (EPA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Uleymi. (EPA)

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Uleymi, Yemen halkına savaşı sona erdirmek ve ülkeye barış getirmek için çalışma sözü vererek Konsey’in savaş değil milletin egemenliğini savunan ve vatandaşları koruyan bir savunma, kuvvet, birlik ve barış Konseyi olduğunu ifade etti.
Uleymi, Cumhurbaşkanı ve yardımcısının yetkilerinin Başkanlık Konseyi’ne devretmesinin ardından yaptığı ilk konuşmada Başkanlık Konseyi’nin, terörizmin tüm biçimleriyle yüzleşeceğini,  halkının hukuk şemsiyesi altında yaşayabilmesi ve herkes için eşitlik ve adalet elde edilebilmesi adına Yemen toplumuna müdahale eden mezhep uygulamalrıyla mücadele etmek için çalışacağını kaydetti.
Uleymi dün Yemenlilere hitaben yaptığı konuşmada, tüm Yemenlilerin temel özgürlük ve onur haklarını koruyan modern bir sivil devletin yanı sıra hukukun ve düzenin egemen olduğu bir ülkedeyaşayacağını belirtti. Herkesin meşru amaç ve özlemlerine ulaşmasını sağlayan kapsamlı bir barış süreci aracılığıyla toplumun tüm üyelerinin yaşamlarını iyileştireceğini vurguladı.
Başkanlık Konseyi Başkanı, Yemen halkı ve tüm ulusal güçlerin, devleti yeniden kurma, farklılıklar ve rekabetten kurtulma projesi etrafında birleşeceğini, devleti ve kurumlarını yeniden tesis etmek ve ülkenin güvenlik ve istikrarını sağlamak için tüm çabaları yönlendireceğini kaydetti. Uleymi, mübarek Ramazan Ayı’nda Milli Ordu'nun tüm kahramanlarını, güvenlik güçlerini, halk direnişini ve tüm cephelerde darbeyi onarmak amacıyla kararlı duran askeri güç ve oluşumları ve devleti yeniden kurmak, adil ve kapsamlı bir barışı sağlamak amacıyla İran projesine karşı gelen herkesi selam ve saygıyla selamladı.
Tüm siyasi güçlerin ve Yemen halkını temsil edenlerin ortak bir hedef doğrultusunda Yemen Başkanlık Konseyi’ni ilan ederek savaşı sona erdirmek ve barışı inşa etmek için anlaşmaya vardığına dikkat çeken bildiren Uleymi, bunun halkın barış, istikrar egemenlik ve refaha ulaşmak adına arzulanan ortak bir hedefin göstergesi olduğunu kaydetti.
Uleymi ayrıca Başkanlık Konseyi’nin devleti ve kurumlarını restore etme, halkın güvenlik, istikrar ve kalkınma isteklerini gerçekleştirme sürecinde bir dönüm noktası olmasını beklediklerini söyledi.
Açıklamasında eski Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’ye cesur ve kendinden emin kararı aldığı için teşekkürlerini ileten Uleymi, meşru yönetimi destekleyen Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyonu’na ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) kapsamlı ve kalıcı barışın sağlanması için yürüttükleri sürekli çabaların yanı sıra çeşitli siyasi, ekonomik ve insani alanlarda Yemen hükümetine ve halkına sınırsız destekleri için teşekkür ettiklerini ifade etti.
Açıklamasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Temsilcisi ve ABD Yemen Özel Temsilcisi’nin Yemen'e barış getirme çabalarından da övgüyle bahsede Uleymi, Başkanlık Konseyi’nin Yemen halkına anayasayı ve değişmezleri koruyacağına dair Allah’a söz verdiğini vurguladı. Körfez girişimine ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) himayesinde Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen Yemen istişareleri ile tam uyumda olduğunu teyit eden Uleymi, uluslararası hukuk ve normların yanı sıra BM kararlarına olan bağlılığını bildirdi.
Uleymi ayrıca Başkanlık Konseyi’nin Yemen’in sosyal ve coğrafi, dokusunu hedef alan açgözlülerin hırslarından kurtaracağına söz verdi. Hadi önceki gün yayınladığı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde, yetkilerini devretmeye ve geçiş aşamasını tamamlamak için Uleymi başkanlığında Başkanlık Konseyi oluşturmaya karar verdi.
Diğer yandan İran destekli Husi milisler 2 Nisan’da yürürlüğe giren BM ateşkesini ihlal etmeyi sürdürüyor. Askeri medya, onlarca ihlalin yaşandığını, Marib’e saldırıldığını, yerleşim yerlerinde tahkimatlar oluşturmak adına kalabalıkları birden fazla cephede, ön saflarda eylemler gerçekleştiğini bildirdi.
Ateşkesin başlamasından bu yana devam eden ihlallere ilişkin Twitter hesabından açıklama yapan BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg de Marib’de son gelişmeleri yakından takip ettiğini,  tüm tarafları itidalli olmaya ve ateşkese bağlılıklarını sürdürmeye çağırdı.
 Yemen ordusu, Maric, el Cevf, Sadda, Hacca, Hudeyde ve Taiz vilayetlerinde ateşkesin Husiler tarafından 80 kez ihlal edildiğini duyurdu.
Askeri medyaya  göre Taiz’de 28, Hacca’nın batısında 20,  Marib’i çevreleyen cephelerde 12, Hudeyde’nin el Berh ve Hais eksenlerinde 8, el Cevf’in doğusunda 9, diğer yerlerde de 3 ihlal yaşandı.
Kaynaklar, İran destekli Husi grupların Marib’in batısındaki bir askeri bölgeye sızma girişimiyle devam ederken milislerin topçu atışları ile tüm cephelerde ordu mevzilerini hedef almaya devam ettiğini aktardı. Milislerin çeşitli cephelere savaşçı ve teçhizat göndermeye devam ettiğini kaydeden kaynaklar, tanklar ve zırhlı araçlar da dahil olmak üzere ağır silahların Marib'in güneyine, batısına ve Taiz şehrini çevreleyen cephelere sevk edildiğini bildirdi.
Husiler  ordu mevzilerini silahlı insansız hava araçları ile hedef alırken Marib’in güneyindeki el Ayrif cephesinde de iki asker yaralandığı bilgisi paylaşıldı.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.