Birleşmiş Milletler: Ukrayna savaşı yüzünden gıda ürünlerinin fiyatları rekor seviyede arttı

FAO, Sahel bölgelerinin bu savaşın bedelini ilk ödeyecek taraf olma tehdidi ile karşı karşıya olduğuna dair uyarıda bulundu

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre Ukrayna savaşı tahıl piyasasını altüst etti (EPA)
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre Ukrayna savaşı tahıl piyasasını altüst etti (EPA)
TT

Birleşmiş Milletler: Ukrayna savaşı yüzünden gıda ürünlerinin fiyatları rekor seviyede arttı

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre Ukrayna savaşı tahıl piyasasını altüst etti (EPA)
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre Ukrayna savaşı tahıl piyasasını altüst etti (EPA)

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Kiev hükümeti tarafından dün yapılan açıklamalara göre Ukrayna savaşı, yakıt kıtlığının yanı sıra tahıl ve bitkisel yağ ihracatının sekteye uğramasına neden oldu. Açıklamada ayrıca, savaşın Ukrayna’da tahıl ekim alanlarının azalmasına sebep olduğu için tahıl piyasası altüst oldu ve Mart ayında küresel gıda fiyatları ‘tüm zamanların en yüksek seviyesine’ ulaştı. FAO’ya göre Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi, birçok gıda malzemesinin hazırlanmasında ve yapımında kullanılan ayçiçek tohumu yağı fiyatlarında yüzde 23,2 artış kaydetti. Ukrayna ayçiçeği tohumu yağında dünyanın önde gelen ihracatçılarından. FAO’ya göre aynı zamanda palm, soya ve kolza yağı fiyatları da ‘ayçiçek yağı arzındaki sıkıntılar nedeniyle küresel ithalat talebindeki artışın etkisiyle’ belirgin şekilde yükseldi.
Ukrayna Başbakanı Denys Shmyhal dün yaptığı açıklamada bu yılki tahıl hasadının, savaşın başlangıcından bu yana ekilen alanların daralması nedeniyle geçen yılkinden yüzde 20 daha az olabileceğini belirtti. Ayrıca çiftçiler için yakıt sıkıntısı olduğunu, ancak Ukrayna'nın onlara nasıl yakıt tedarik edeceğini bildiğini söyledi.
Ukrayna Başbakanı, neredeyse tüm bölgelerde 2022 için tahıl ekimine başlandığını, ancak ekilen alanın 2021'den yüzde 20 daha az olabileceğini belirtse de net bir şey söylemedi. Tarım Bakanlığı, 2021'de ekili alan 41,81 milyon dönüm iken 2022 baharında bu sayının 33,73 milyona düşebileceğini duyurdu. Bununla birlikte Ukrayna'nın büyük bir tahıl ve bitkisel yağ stoku olduğunu ve kendi vatandaşlarına gıda sağlayabileceğini belirtti.
‘APK-Inform’ şirketinin bu ay yayınladığı verilere göre, Rusya'nın Ukrayna’yı işgal etmesi sonucunda ekim alanının daralması nedeniyle buğday mahsulünün yüzde 54,6 gerileyerek 38,9 milyon tona düşmesi bekleniyor. FAO’nun açıklamasına göre FAO Gıda Fiyat Endeksi Şubat ve Mart ayları arasında yüzde 12,6 artarak endeksin fiyat takibine başladığı ‘1990 yılından bu yana en yüksek seviyesine’ ulaştı. Büyük ölçüde Ukrayna'daki savaşın bir sonucu olarak yükselen buğday ve iri taneli bütün tahıl fiyatlarındaki artışla birlikte FAO Tahıl Fiyat Endeksi, Mart ayında Şubat ayına göre yüzde 17,1 oranında artış kaydetti.
FAO, Perşembe günü yaptığı açıklamada, Batı Afrika ve Sahel ülkelerinin gittikçe kötüleşen kıtlıkla mücadelelerine yardımcı olmak için uluslararası düzeyde yaklaşık 1,79 milyar euro toplandığını duyurdu. Avrupa Birliği (AB), ‘Sahel ve Batı Afrika Kulübü’nün girişimiyle Çarşamba günü Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nde (OECD) düzenlenen bir yuvarlak masa toplantısında uzmanlar, şiddetli kuraklık, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi ve şimdi de Ukrayna savaşının patlak vermesinin Sahel ve Batı Afrika’daki kıtlık tehlikelerini ‘daha da kötüleştiren faktörler’ arasında yer aldığını söyleyerek uyarıda bulundular. ABD ve Fransa da dahil olmak üzere birçok ülke gıda için mali yardımlarını artırma sözü verdi. FAO, Perşembe günü yaptığı açıklamada, AB’nin özel olarak 67 milyon euro ek mali yardım sağlama taahhüdünde bulunduğunu ve böylece AB’nin 2022 için toplam taahhüt ettiği miktarın 240 milyon euroya çıktığını bildirdi.
Öte yandan Fransa bu yıl 166 milyon euro gıda desteği sağlayacak. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Çarşamba günü yaptığı bir açıklamada “Putin'in Ukrayna'ya açtığı savaş aynı zamanda küresel gıda güvenliğine karşı açılmış bir savaştır. Sahel bölgeleri, bu savaşın bedelini ilk ödeyecek taraf olma tehdidi ile karşı karşıya” ifadelerini kullandı.
FAO yaptığı açıklamada ‘olağanüstü bir krize’ işaret ederek ‘uygun tedbirler alınmazsa açlık ve yetersiz beslenmenin Haziran ayına kadar 38,3 milyon kişiyi etkileyebileceğine’ dair uyarıda bulundu. Oxfam ve Açlığa Karşı Eylem (Action Against Hunger) örgütleri Salı günü yaptıkları açıklamalarda ‘Afrika'ya yapılan uluslararası yardımlardaki beklenmedik düşüş’ karşısındaki endişelerini dile getirdiler. Tarımsal danışma şirketi APK-Inform dün yaptığı açıklamada, meteorologların hava koşullarında yakında ciddi bir düzelme olmasını beklediklerini söyleyerek bununla paralel olarak ekili alanların çoğalacağını belirtti. Ukrayna dünyadaki en büyük buğday ekimi ve ihracatı yapan ülkelerden birisi. Ancak analistler nem eksikliğinin bu yılki tahıl hasadını etkileyebileceğini söylüyorlar.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?