Kum fırtınası Irak’ı esir aldı

Irak'ta kum fırtınası sebebiyle solunum sıkıntısı çeken çok sayıda insan hastanelere başvurdu

Kum fırtınası sırasında Nasıriye sokaklarında yürüyen bir adam (AFP)
Kum fırtınası sırasında Nasıriye sokaklarında yürüyen bir adam (AFP)
TT

Kum fırtınası Irak’ı esir aldı

Kum fırtınası sırasında Nasıriye sokaklarında yürüyen bir adam (AFP)
Kum fırtınası sırasında Nasıriye sokaklarında yürüyen bir adam (AFP)

Resmi kaynaklara göre Irak, üç gündür devam eden ve ülkenin çoğu bölgesini etkileyen bir kum fırtınasına maruz kaldı. Fırtınadan etkilenen düzinelerce insan solunum sorunları nedeniyle hastanelere kaldırıldı.
Kum fırtınası ilk olarak Perşembe günü Kürdistan bölgesi de dahil olmak üzere özerk Kürdistan bölgesini vurdu ve Erbil Havalimanı'ndaki uçuşların geçici olarak askıya alınmasına neden oldu. Fırtına daha sonra güneye doğru genişledi ve Cumartesi günü, Bağdat ve Nasıriye gibi diğer şehirleri ise görüş mesafesini tamamen yok edecek derecede etkiledi.
Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Seyf Bedir, AFP'ye yaptığı açıklamada, fırtınanın Irak genelinde onlarca kişinin solunum sorunları nedeniyle hastanelere başvurmasına neden olduğunu söyledi.
Irak Meteorolojik Enformasyon Direktörü Amir el-Cabri, AFP'ye verdiği demeçte fırtınanın Cumartesi öğleden sonra kademeli olarak etkisini yitireceğini söyledi.
Yarı çöl bir ülke olan Irak'ta özellikle bahar aylarında kum fırtınaları sık görülüyor.
El-Cabri kuraklık, çölleşme ve yetersiz yağışlar nedeniyle toz fırtınalarında artış öngördüğünü, bunun da fırtınaların etkilerini hafifletmeye katkıda bulunan bitki örtüsünü zayıflattığını söyledi.
Irak, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı en savunmasız ülkelerden biri. Birkaç gün boyunca 50 derecenin üzerine çıkan sıcaklıklar sebebiyle kuraklık etkisi daha da artıyor.

 



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.