Game of Thrones'un yazarı George R.R. Martin'in gerçek ilgi alanlarını keşfedin

Mayıstaki ilk Santa Fe Edebiyat Festivali öncesinde, etkinliğin yıldız konuşmacılarından, kitapları popüler HBO dizisi Game of Thrones'a uyarlanan yazar George R.R. Martin, yazarlıkta başarıya ulaşmayı ve Santa Fe'yi neden sevdiğini anlattı

(The Independent)
(The Independent)
TT

Game of Thrones'un yazarı George R.R. Martin'in gerçek ilgi alanlarını keşfedin

(The Independent)
(The Independent)

George R.R. Martin kurtları gerçekten seviyor. Martin eski demiryollarının, sürükleyici sanatın ve Santa Fe'nin de hayranı. Fakat bunların hiçbiri Game of Thrones'a ilham veren kitapları yazmasıyla meşhur romancının adını duyduğunuzda aklınıza ilk gelen şeyler değil.
Öyleyse gerçek George R.R. Martin kim?
New Jerseyli Martin çok genç yaşta yazmaya başladı, mahallesindeki çocuklara bozuk paralar karşılığında canavar hikayeleri sattı ve hatta dramatik okumalar yaptı. Lisedeyken çizgi romanların hayranı oldu ve koleksiyon yapmaya başladı. Çok geçmeden amatör hayran dergileri için kurgu yazmaya başladı.
Bilimkurgu dergisi Galaxy'nin Şubat 1971 sayısında yayımlanan The Hero adlı öyküsüyle Martin, ilk profesyonel satışını 1970'te 21 yaşındayken yapmıştı.
Illinois'daki Northwestern Üniversitesi'nde gazetecilik eğitimi aldıktan ve birkaç yıl satranç turnuvası yöneticiliği, öğretmenlik ve yazarlık yaptıktan sonra Martin, Hollywood'da çalışmaya başladı ve buradaki ilk işlerinde CBS'deki Alacakaranlık Kuşağı (Twilight Zone) ve Güzel ve Çirkin (Beauty and the Beast) üzerine çalıştı. 1990'lı yıllarda, daha sonra HBO tarafından fantastik bir epik olarak Game of Thrones'a uyarlanan Buz ve Ateşin Şarkısı (A Song of Ice and Fire) kitap serisinin ilk cildini yazdı.
Ondan çok önce, 1979'da Martin, Santa Fe'ye taşınmıştı. Şehrin güzelliğine, havasına ve mutfağına kapılmıştı.
Martin, 20 ile 23 Mayıs arasında gerçekleşecek ve dünyaca ünlü yazarları, düşünürleri ve tutkulu okurları bir araya getirecek ilk Santa Fe Edebiyat Festivali'ne katılacak.
The Independent'a konuşan Martin şunları söyledi:
"Birçok edebiyat festivaline katıldım ve her biri farklı ve kendi kişiliğine sahip. Santa Fe Festivali'nin şehrin geleneklerinin bir parçası haline geldiğini ve sonunda Teksas eyaletinin Austin kentindeki SXSW ya da Edinburgh kadar büyük bir şeye dönüştüğünü görmek harika olurdu. Santa Fe'yi ve kitapları seviyorum. Mükemmel bir birliktelik gibi görünüyor..."
2013'te, Santa Fe'nin ünlü Jean Cocteau Sineması'nın kapanmasından birkaç yıl sonra, yazar mülkü satın alarak salonu hayata döndürdü. Sinema kısa sürede yazarların imza günleri için popüler bir yer haline geldi ve kitap yığını lobide çok yükseldiğinde, Martin yan tarafta Beastly Books adında bir kitapçı açtı.
Dükkanın adı Cocteau'nun 1946 yapımı Güzel ve Çirkin filminden ve Martin'in yazdığı, Ron Perlman'ın başrolünde oynadığı aynı adlı 1980'li yıllar dizisinden gelmekte.
2019'da Martin, kendisinin memleketi Santa Fe'deki popüler sanat kolektifi ve eğlence şirketi Meow Wolf'un Baş Dünya Kurucusu oldu.
Meow Wolf, 2008'de kurulduktan sonra Amerikan sanat dünyasının en tanınmış isimlerinden biri haline geldi. Şirket, "her yaştan izleyiciyi fantastik hikaye ve keşif alanlarına taşıyan" sürükleyici ve etkileşimli deneyimler yaratıyor.
The Independent'ın haberine göre Martin yıllar boyunca şirketin destekçisi oldu. 2015'te Martin, bir bowling salonunu gizli geçitlere sahip Sonsuz Dönüş Evi adında yaklaşık 1900 metrekarelik bir sanat enstalasyonuna dönüştürmeye yardımcı olmak için 2,7 milyon dolar bağışlamayı taahhüt etti.
Martin, topluluğun sanatçılarına enstalasyonları için 'akıl almaz fikirler' üretmeleri üzerine tavsiyelerde bulunmada etkili oldu.
Romancı aynı zamanda, eskiden Santa Fe Southern adını taşıyan ve aslen 19. yüzyılda inşa edilmiş tarihi kısa mesafeli demiryolu Sky Railway'in sahiplerinden biri.
Martin geçen yıl blogunda şunları yazdı:
"2012'den bu yana büyük ölçüde ölmeye yüz tutan demiryolu, 2020'de ben, Bill Banowsky (Magnolia Films ve Violet Crown Cinemas'ın kurucusu), çok satan gizem yazarı Douglas Preston ve diğer 5 önde gelen Santa Feliden oluşan bir grup tarafından satın alındı (Margaritaların kararımızla bir ilgisi olabilir). O zamandan beri vagonları restore edip yeniden döşemekle,  rayları ve ayakları tamir etmekle, eski koltukları değiştirmekle, kırılan camları onarmakla, hatta eski lokomotiflerimizden birine yeni bir motor takmakla meşgulüz. Bunların hepsi başlangıçta beklediğimizden daha uzun sürdü ve daha pahalıya mal oldu... ama hey, bu hemen her zaman böyledir."
Müşteriler Santa Fe ve Lamy NM arasındaki tarihi demiryolunda seyahat edebilir ve yol boyunca eğlencenin, müziğin, harika yemeklerin ve içkinin tadını çıkarabilir.
Martin ve eşi Parris McBride, ABD'nin New Mexico eyaletindeki Candy Kitchen'da yer alan ve esaret altında yetiştirilmiş kurtlarla kurt köpeklerini kurtarıp onlara barınak sağlamaya adanmış bir hayvan barınağı olan Wild Spirit Wolf Barınağı'nın (WSWS) da büyük destekçileri.
Martin'in bağış toplama filmleri yaptığı ve blogunda sık sık hakkında yazdığı organizasyon, ABD'nin dört bir yanından gelen hayvanları ağırlıyor.
 



İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
TT

İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)

Dinozorlar ve kuşlar arasındaki bağlantıyı ortaya koyan Arkeopteriks cinsine ait fosil, uzun zamandır devam eden bir tartışmayı noktaladı. Bilim insanları Arkeopteriks'in uçabildiğini tespit etti. 

İlk örnekleri 1861'de Almanya'da keşfedilen Arkeopteriks, tüyleri nedeniyle ilk başta kuş sanılmıştı. Ancak keskin dişlere sahip çenesi ve uzun kemikli kuyruğu gibi dinozorlara benzeyen özellikleri de vardı. 

"İlk kuş" diye de bilinen bu cins, kuşlar ve dinozorlar arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmasıyla tanınıyor. 

Öte yandan yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşayan Arkeopteriks'in uçup uçamadığı uzun zamandır tartışma konusuydu. Bilim insanları bu dinozora ait fosilleri inceleyerek kuşların ilk nasıl uçmaya başladığını anlamaya çalışıyordu. 

ABD'nin Şikago kentindeki Field Müzesi'nde tutulan son derece iyi korunmuş fosil örneği, bu soru işaretinin giderilmesini sağladı. Yıllarca özel koleksiyoncuların elindeki örnek 2022'de müze tarafından alınmıştı. 

Müzede çalışan Dr. Jingmai O'Connor ve ekip arkadaşları, bilgisayarlı tomografiyle fosili tarayarak iskeletin dijital bir haritasını oluşturdu. Araştırmacılar UV ışığı kullanarak yumuşak doku kalıntılarını açığa çıkarmayı da başardı.

Diğerlerinin aksine bu örnekteki kemiklerin üç boyutlu olarak korunması sayesinde hayvanın kafatası daha detaylıca incelendi. Ekip böylece tarih öncesi kuşların kafatasından modern kuşlarınkine geçişin ilk işaretlerini saptadı.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (14 Mayıs) yayımlanan çalışmadaki en kritik bulguysa Arkeopteriks'in kanatlarında gizliydi. 

Cinsin önceki örneklerinde sadece iki kat kanat tüyü varken, bu örnekte üç kat vardı. Üst kol kemiği üzerindeki bu tüyler kanattan vücuda doğru düzgün bir aerodinamik hat oluşturarak modern kuşların uçmasını sağlıyor. 

Bilim insanları uçamayan tüylü dinozorlarda olmayan bu tüylerin, Arkeopteriks'in uçmasını sağladığını belirtiyor. 

Dr. O'Connor "Arkeopteriks tüyleri olan ilk dinozor ya da 'kanatları' olan ilk dinozor değil. Ancak tüylerini uçmak için kullanabilen bilinen en eski dinozor olduğunu düşünüyoruz" diyerek ekliyor:

Kuşlarla yakın akraba olan ancak tam olarak kuş olmayan tüylü dinozorlarda bu tüyler eksik. Onların kanat tüyleri dirsekte bitiyor. Bu da bize kuş olmayan bu dinozorların uçamadığını, ancak Arkeopteriks'in uçabildiğini gösteriyor.

Öte yandan hayvanda göğüs kemiğinin olmamasından dolayı çok iyi uçamadığı düşünülüyor. Araştırmacılar Arkeopteriks'in tavuklar gibi kısa süren uçuşlar yaptığını ancak çoğunlukla yerde kaldığını tahmin ediyor.

Bilim insanları iyi korunmuş son örnek üzerine çalışmayı sürdürerek Arkeopteriks hakkında daha fazla bilgi edinmeyi planlıyor.

O'Connor "Vücudun koruduğumuz hemen hemen her parçasından heyecan verici ve yeni bir şeyler öğreniyoruz. Ve bu çalışma gerçekten de buzdağının sadece görünen kısmı" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, Guardian, Nature