Yemen'de sahne barış için mi hazırlanıyor?

İkinci Riyad Konferansı’nın çıktıları, devleti restore etme ve savaşı sona erdirme sürecinde bir dönüm noktası oluşturuyor.

İkinci Riyad Konferansı (AFP)
İkinci Riyad Konferansı (AFP)
TT

Yemen'de sahne barış için mi hazırlanıyor?

İkinci Riyad Konferansı (AFP)
İkinci Riyad Konferansı (AFP)

Halid el-Yemani*
Yemenliler, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) değerli himayesinde geçen hafta gerçekleştirilen İkinci Riyad Konferansı'nda Yemen devletinin mustarip olduğu zayıflık, kararlı bir liderlik vizyonunun yokluğu ve yolsuzluğun yaygınlaşmasına karşı devletin yeniden yapılandırılması hususunda hemfikirler.   
Geçen haftaki yazımda, İkinci Riyad Konferansı’nda gerçekleşeceklerin niyetlerin samimiyetine, iradelerin birleşmesine, Arap ittifakındaki kardeşlerin üzerinde artan bir yüke dönüşmemek dahil herkesin hizipsel, bölgesel ve bireysel dar çıkarları aşmasına bağlı olacağını belirtmiştim. Riyad’da toplananların karşılığı da Yemen ihtilafında karanlık tünelin sonunu görmeyi dört gözle bekleyen kardeşlerimizin ve dostlarımızın bizden beklediği yönde oldu.
Bu, eski Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin perşembe günü cumhurbaşkanlığı yetkilerini Başkanlık Konseyi'ne devretme yönünde aldığı tarihi karar sayesinde oldu. Zira bu karar işleri rayına soktu. Husi projesine karşı çıkan tüm güçleri birleştirmek, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon için her zaman ciddi bir endişe kaynağı oldu. İşaretleri ufukta beliren Yemen barışının yararlarını ele almak için gerekli bir giriş noktası sayıldı.
Bir sonraki aşamanın çehresi, Başkanlık Konseyi Başkanı Sayın Dr. Reşad el-Uleymi'nin ilk konuşmasında belirdi. İkinci Riyad Konferansı sonuçlarının devleti restore etme, savaşı sona erdirme ve sürdürülebilir barışı tesis etme sürecinde bir dönüm noktası oluşturduğunu vurgulayan Uleymi, Başkanlık Konseyi’nin kendisine uzanan bir el bulursa barış için elini uzatacağını, ancak aynı zamanda bir savunma ve güç konseyi olduğunu kaydetti.
Koalisyon lideri Suudi Arabistan'ın Yemen devletini restore etmeye yönelik çabaları kapsamında olup bitenleri dikkatle okuduğumuzda, Yemen'deki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan stratejik vizyonunun birbirini tamamlayan iki rotada ilerlediğini ve hepimizin gerçekleştirmeye çalıştığı asil hedefe ulaşmak için bunu kuvvetle desteklediğini görüyoruz.
Birinci rota, şimdi devleti restore etme projesine bağlı tüm güçlerin yeniden düzenlenmesi ve birleştirilmesi yoluyla gerçekleştiriliyor. Önceki yazılarımda ve röportajlarımda, İkinci Riyad Konferansı'nın İran'ın Yemen projesine karşı çıkan tüm güçleri birleştirmesinin ve bilhassa hükümet ile Güney Geçiş Konseyi arasında Suudi Arabistan himayesinde Kasım 2019'da varılan Riyad Anlaşması'nın tamamlanmasının, Cumhuriyet Muhafızları Siyasi Bürosu ile temsil edilmeyen Selefi güçlerin kapsanmasının önemine değinmiştim.
İkinci Riyad Konferansı’nda gerçekleşen ve dikkate değer bir gücü ortaya çıkaran birleşme süreci, hala birçok zorlukla karşı karşıya bulunuyor.
Bunlardan biri de, devleti restore etme projesindeki dağınık çabaları bir araya getirmek, çatışma ve parçalanmayı reddetmek için tüm bileşenlerinin bir ekip gibi çalışmasıdır.
Bugün, tüm bu güçler tek bir potada kaynaşmış, savaşı sona erdirme ve barışı sağlama hedefine ulaşmak için koalisyon liderliğinin arkasında aynı bayrak altında toplanmış durumda.
Suudi Arabistan liderliğindeki KİK ülkelerinden kardeşlerin samimi ve kardeşçe himayesi altında Riyad'da bir araya gelen muhatapların kolektif bir biçimde düşünmeleri, dün bölünmüş olan tarafları bir araya getirdi.
Rakiplerin çekişmeleri ve birbirlerini zayıflatmaları sebebiyle parçalanan tarafları birleştirdi.
Düne kadar bölünmüş olan tarafların anlaşmazlıklarını bir kenara bırakmalarının, saflarını birleştirmelerinin, ortak düşmanlarına karşı birlikte hareket etmelerinin imkansızlığına işaret eden rahatsız edici görüşler var. Bu nedenle dün ayrı, bugün yoldaş olan taraflar, geçmiş deneyimlerden ders almalı ve bunları bir an önce aşmalılar. Anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp Başkanlık Konseyi öncülüğünde yenilenen meşruiyetin arkasında durmalılar.

Başkanlık Konseyi: Anavatanın emaneti
Son 7 yılın başarısızlıkları bugün herkesin gözü önünde. Önceki aşamalarda onurlu ulusal güçler, sorunları çözmeyi amaçlayan samimi bir çabayla her zaman bunlarla mücadele ettiler. Bugün Başkanlık Konseyi'nin karşı karşıya olduğu zorluklar, tahminlerin ötesinde. Ancak, bu hassas aşamada bize önderlik eden vatansever şahsiyetler, sorunların büyüklüğünün farkında ve kardeşlerimizin samimi desteğiyle herkesin onlara karşı koymaya katılmasını umuyor.
Yapılması gerekenlerin başında, içeriye dönme, vatandaşların devlet otoritelerine olan güvenini yeniden tesis etme, askeri, güvenlik ve sivil kurumları aktifleştirme ve birleştirme, Yemen diplomasisini ve yurtdışındaki misyonlarını yeniden yapılandırma, hükümet performansını reforme etme ve ülke içindeki kötü yaşam koşullarını iyileştirme meseleleri geliyor.
Geçmiş yıllarda üstlendiğim çeşitli görevlerden edindiğim tecrübeye dayanarak, siyaset sahnesini karıştırmak, Başkanlık Konseyi tecrübesinin başarılı olma olasılığı hakkında şüphelere yol açmak, Suudi Arabistan’daki kardeşlerin samimi kardeşlik niyetlerini kötülemek için gece gündüz çalışan aktif güçlere karşı uyarmadan edemiyorum. Bu güçler, savaş ağalarının ve vurguncularının tarafındadırlar, dolayısıyla milli eylemlerden dışlanmalı ve yalıtılmalıdırlar.
Başkanlık Konseyi'nin önündeki en büyük zorluk, barış mücadelesini yürütmek ve sonuçlarını hazırlamaktır. Buna paralel olarak, iç birliği güçlendirmek ve yalnızca güçlülerin barışı sağlayabileceğini temel alarak çeşitli cephelerde yiğit kuvvetlerimizi desteklemektir. Bu durumda, rakibi kontrol altına alma, Husi milislerine lojistik malzeme temin etmek için kaçakçılık yaparak Yemen halkının kanıyla zenginleşen savaş ağalarının kökünü kazıma, en büyük öncelik ve şiddetin kontrol altına alınmasının ana faktörlerinden biri olmaya devam ediyor.

Olaylara gebe günler
Fakat vatan ve kader ortaklarımız Husilerin samimi katılımı olmadan barışa nasıl ulaşılabilir? Bu sorunun cevabı, Suudi Arabistan’ın bölgedeki ve dünyadaki liderlik rolüne dayanan stratejik vizyonunun öncülük ettiği çabanın ikinci rotası ile bağlantılıdır.
İkinci Riyad Konferansı’nın çıktıları ve etrafında oluşan Körfez mutabakatı, barış söyleminin kristalleşmesinde yeni bir aşamaya girildiğini gösteriyor. Askeri seçeneğin başarısız olduğunun altını çizen ifadeler, Husiler dahil olmak üzere herkesi barış seçeneğine ve siyasi çözüme davet etme eğilimini içeren sonuç bildirgesi, bilhassa BM Özel Elçisi gözetiminde yürütülen ateşkesin yürürlüğe girmesinden birkaç gün sonra yayınlandığı için, satırları arasında pek çok işaret taşıyordu. Ateşkes ihlallere rağmen halen yürürlükte ve milyonlarca Yemenli ateşkesin bozulmaması, savaş sayfasını kapatma ve tam bir barış sürecine girme adımlarına zemin oluşturması için bu mübarek günlerde Cenab-ı Hakk'a dua ediyor.
Ortak Yemenimiz ile ilgili vizyonları ve ülke içindeki çıkarları kapsamında Husiler, Riyad'da yaşananların ve yaşanmakta olanların ne Yemen ne de çıkarlarıyla hiçbir ilgisi olmadığı, barışla bir bağı olmadığı, dolayısıyla Riyad’da olup bitenlerin onları ilgilendirmediği konusunda ısrar ediyorlar. Ancak buna rağmen tüm Yemenliler, Suudi Arabistan'daki kardeşlerin himayesinde, Yemen mutabakatına kapılarını açık tutan Körfez evi çatısı altında yeniden bir araya gelmeyi ve bölünme sayfasını kapatmayı içtenlikle umuyorlar.
Sana'dan gelen ve talep çıtaları günlük olarak değişen açıklamalarda duyduklarımıza rağmen gözlemciler, Husi liderliğinin ateşkes belgesine bağlı kalacağına oldukça fazla güveniyorlar. Zira bu, içerdiği taahhütler ile uluslararası hukuktaki temellerin ötesine geçen bir ateşkes belgesi. Bu taahhütlere bağlı olarak BM’nin gözetiminde atılacak ardışık adımlar; Sana Havaalanı’nın ve Taiz'deki geçiş noktalarının açılması, Hudeyde'de kolaylıklar sağlanmasıdır.  Bunlar, sonunda savaşı sona erdirecek sonraki adımlarla ilgili önerileri tartışmak üzere masaya oturulmasını temin edecek karşılıklı güven artırıcı eylemlerin bir parçasıdır.
Suudi Arabistan pozisyonunu belirledi, memleketlerine barışı ve bir arada yaşamı geri döndürme, çatışma sayfasının kapatma amacıyla en iyi formülleri müzakere etmeleri için Yemenlileri müzakere masasına oturtacak nesnel ve öznel koşulları hazırladı. Yemenlilerin ulaşacakları sonuçları siyasi, ekonomik ve kalkınma başta olmak üzere çeşitli alanlarda cömertçe destekleme sözü verdi. Peki, bu mübarek ayda önümüzdeki günler bizlere müjdeler taşıyacak mı?
Devleti restore etme güçlerinin saflarını birleştirmelerinden ve meşruiyeti yenilemelerinden, Yemen'deki krizin askeri bir çözümü olmadığını ve barış projesine açık olduklarını tekrarlamalarından sonra, bugün İkinci Riyad Konferansı’nın akabinde 30 milyon Yemenli ile birlikte kritik bir yol ayrımında duruyoruz. Peki, Husi grubu hepimizi içine alan bu vatan projesine katılacak mı?
Yoksa vatanın tek projesi olduğu konusundaki ısrarını sürdürecek mi?
Bugün barışa her zamankinden daha yakınız. Bugün, bu sonuçsuz çekişmenin 8’inci yılında, Yemenliler, barış bayraklarının yükselmesi umuduyla zorlu bir yol ayrımında duruyor ve ellerini uzatıyorlar.
Peki, Husiler bu yolu birlikte tamamlamak için uzanan bu eli mi tutacaklar yoksa bizi şiddetli bir şekilde ek savaş ve yıkım yıllarına mı sürükleyecekler?
Eninde sonunda savaş davulları susacak ve savaşanlar barış masasına oturacaklar, o halde neden bugünden oturmayalım?
* Şarku’l Avsat okurları için Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir



Şara İsrail'i uyardı: Bir alanda zafer kazanmak diğer alanda başarıyı garantilemez

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

Şara İsrail'i uyardı: Bir alanda zafer kazanmak diğer alanda başarıyı garantilemez

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

Bu sabah bir konuşma yapan Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara, İsrail'i “Suriye içinde ihtilaf yaratmakla” suçladı ve “(Süveyda vilayetindeki) durumun tırmanmasına eylemleriyle neden olduğunu” ifade etti.

 “Önümüzde iki seçenek var; ya İsrail'le yüzleşeceğiz ya da iç cephemizi onaracağız” diyen eş Şara sözlerini şöyle sürdürdü: "Kaos yaratma girişimlerine birlik içinde karşı koyacağız. Suriye kaos yaratılacak bir yer olmayacak ve Suriye'nin yeni bir savaşa sürüklenmesine izin vermeyeceğiz." “Suriye'yi bölmeye yönelik her türlü girişimi” reddettiklerini vurgulayan Suriye Devlet Başkanı, “Dürzilerin vatanın dokusunun bir parçası ve korunmalarının öncelikli olduğunu” belirterek, “Süveyda'da güvenliğin sağlanmasından yerel gruplar ve şeyhlerin sorumlu olduğunu” kaydetti.

Eş Şara konuşmasında, “Halkımız özgürlüğünü kazanmak için bir devrime girişti ve büyük fedakârlıklar yaparak bu devrimi kazandı. Hala tehdit altında olması durumunda onuru için savaşmaya hazır” dedi. “Eski rejimin devrilmesinden bu yana istikrarımızı hedef almaya ve aramızda anlaşmazlık yaratmaya alışkın olan İsrail varlığı, şimdi yine saf topraklarımızı bitmek bilmeyen bir kaos alanına dönüştürmeye çalışıyor ve bu yolla halkımızın birliğini bozmaya ve yeniden inşa ve ilerleme sürecinde ilerleme kabiliyetimizi zayıflatmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı, “Bu varlık, Suriyelilerin uzun tarihleriyle her türlü ayrılık ve bölünmeyi reddettiği gerçeğinden habersiz, anlaşmazlık ve çatışma tohumları ekmek için tüm yöntemleri kullanmaktan vazgeçmiyor” dedi. “Büyük bir güce sahip olmak mutlaka zafere ulaşmak anlamına gelmez ve bir alandaki zafer başka bir alanda başarıyı garanti etmez. Bir savaşı başlatabilirsiniz, ancak sonucunu kontrol etmek kolay değildir. Biz bu toprakların evlatlarıyız ve İsrail varlığının bizi parçalamaya yönelik tüm girişimlerinin üstesinden gelebiliriz ve kararlılığımız uydurma çekişmelerle sarsılmayacak kadar güçlüdür” şeklinde konuştu.

“Biz Suriye halkı olarak, bizi kimin savaşa sürüklemeye çalıştığını ve kimin bizi bölmeye çalıştığını çok iyi biliyoruz ve onlara halkımızı topraklarımızda ateşlemek istedikleri bir savaşa, ülkemizi parçalamaktan ve çabalarımızı kaos ve yıkıma doğru dağıtmaktan başka bir amacı olmayan bir savaşa dahil etme fırsatı vermeyeceğiz. Çünkü Suriye ne yabancı komploların deneme alanı ne de çocuklarımız ve kadınlarımız pahasına başkalarının emellerini uygulama yeridir.”

Eş Şara, “Suriye devletinin herkesin devleti, vatanın onuru ve gururu ve her Suriyelinin vatanının yeniden inşa edildiğini görme hayali olduğunu, bu devlet aracılığıyla Suriye'nin itibarını yeniden tesis etmek ve onu güvenlik ve istikrar içinde yaşayan ulusların ön saflarına yerleştirmek için ayrım gözetmeksizin hepimizin birleştiğini” vurguladı.

“Yeni Suriye'yi inşa etmek hepimizin devletimizin etrafında toplanmasını, ilkelerine bağlı kalmasını ve vatanın çıkarlarını her türlü bireysel düşüncenin ya da sınırlı çıkarın üzerinde tutmasını gerektiriyor. Bugün ihtiyacımız olan şey, hepimizin bu inşaya ortak olması ve karşılaştığımız tüm zorlukların üstesinden gelmek için el ele çalışmasıdır” diyen Suriye Devlet Başkanı, “birlik bizim silahımız, çok çalışmak yolumuz ve güçlü irademiz bu müreffeh geleceği inşa edeceğimiz temeldir” dedi.

Suriye Devlet Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu konuşmamda, bu ülkenin dokusunun özgün bir parçası olan Dürzi halkımızı da ayrı bir yere koyuyorum. Suriye hiçbir zaman bölünme, parçalanma ya da halkı arasında nifak tohumları ekme yeri olmayacaktır. Haklarınızı ve özgürlüğünüzü korumanın önceliklerimizden biri olduğu konusunda sizi temin ederiz ve sizi dışarıdan bir tarafa sürükleme ya da saflarımızda bölünme yaratma girişimlerini reddediyoruz, hepimiz bu toprakların ortaklarıyız ve hiçbir grubun Suriye'yi ve çeşitliliğini yansıtan bu güzel tabloyu bozmasına izin vermeyeceğiz.”

“Suriye devleti, tüm kurumları ve liderleriyle, Süveyda'da Süveyda ve çevresindeki bölgelerden silahlı gruplar arasında eski anlaşmazlıkların ardından meydana gelen iç çatışmaları durdurmak için tüm iradesi ve kararlılığıyla müdahale etti, ancak devletin durumu sakinleştirmesine yardımcı olmak yerine, kaosa, huzursuzluğa ve fitne çıkarmaya alışkın yasadışı gruplar ortaya çıktı. Bu çetelerin liderleri, aylardır diyaloğu reddeden ve dar kişisel çıkarlarını ulusun çıkarlarından üstün tutanlarla aynı kişilerdir.”

Pazar günü Süveyda vilayetinde Dürzi ve Bedevi militanlar arasında çıkan çatışmalarda çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre çatışmaların şiddetlenmesi üzerine hükümet güçleri pazartesi günü çatışmaları durdurmak için eyalete müdahale edeceklerini duyurdu. İsrail, “Dürzileri korumak” amacıyla hareket ettiğini söyleyerek, Şam yakınlarında ve Suriye'nin güneyinde bir dizi saldırı düzenleyerek mücadeleye dahil oldu. Suriyeli yetkililer dün akşam Süveyda'daki Dürzi gruplarla ateşkes için anlaşmaya varıldığını duyurdu.