Yemen'de sahne barış için mi hazırlanıyor?

İkinci Riyad Konferansı’nın çıktıları, devleti restore etme ve savaşı sona erdirme sürecinde bir dönüm noktası oluşturuyor.

İkinci Riyad Konferansı (AFP)
İkinci Riyad Konferansı (AFP)
TT

Yemen'de sahne barış için mi hazırlanıyor?

İkinci Riyad Konferansı (AFP)
İkinci Riyad Konferansı (AFP)

Halid el-Yemani*
Yemenliler, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) değerli himayesinde geçen hafta gerçekleştirilen İkinci Riyad Konferansı'nda Yemen devletinin mustarip olduğu zayıflık, kararlı bir liderlik vizyonunun yokluğu ve yolsuzluğun yaygınlaşmasına karşı devletin yeniden yapılandırılması hususunda hemfikirler.   
Geçen haftaki yazımda, İkinci Riyad Konferansı’nda gerçekleşeceklerin niyetlerin samimiyetine, iradelerin birleşmesine, Arap ittifakındaki kardeşlerin üzerinde artan bir yüke dönüşmemek dahil herkesin hizipsel, bölgesel ve bireysel dar çıkarları aşmasına bağlı olacağını belirtmiştim. Riyad’da toplananların karşılığı da Yemen ihtilafında karanlık tünelin sonunu görmeyi dört gözle bekleyen kardeşlerimizin ve dostlarımızın bizden beklediği yönde oldu.
Bu, eski Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin perşembe günü cumhurbaşkanlığı yetkilerini Başkanlık Konseyi'ne devretme yönünde aldığı tarihi karar sayesinde oldu. Zira bu karar işleri rayına soktu. Husi projesine karşı çıkan tüm güçleri birleştirmek, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon için her zaman ciddi bir endişe kaynağı oldu. İşaretleri ufukta beliren Yemen barışının yararlarını ele almak için gerekli bir giriş noktası sayıldı.
Bir sonraki aşamanın çehresi, Başkanlık Konseyi Başkanı Sayın Dr. Reşad el-Uleymi'nin ilk konuşmasında belirdi. İkinci Riyad Konferansı sonuçlarının devleti restore etme, savaşı sona erdirme ve sürdürülebilir barışı tesis etme sürecinde bir dönüm noktası oluşturduğunu vurgulayan Uleymi, Başkanlık Konseyi’nin kendisine uzanan bir el bulursa barış için elini uzatacağını, ancak aynı zamanda bir savunma ve güç konseyi olduğunu kaydetti.
Koalisyon lideri Suudi Arabistan'ın Yemen devletini restore etmeye yönelik çabaları kapsamında olup bitenleri dikkatle okuduğumuzda, Yemen'deki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan stratejik vizyonunun birbirini tamamlayan iki rotada ilerlediğini ve hepimizin gerçekleştirmeye çalıştığı asil hedefe ulaşmak için bunu kuvvetle desteklediğini görüyoruz.
Birinci rota, şimdi devleti restore etme projesine bağlı tüm güçlerin yeniden düzenlenmesi ve birleştirilmesi yoluyla gerçekleştiriliyor. Önceki yazılarımda ve röportajlarımda, İkinci Riyad Konferansı'nın İran'ın Yemen projesine karşı çıkan tüm güçleri birleştirmesinin ve bilhassa hükümet ile Güney Geçiş Konseyi arasında Suudi Arabistan himayesinde Kasım 2019'da varılan Riyad Anlaşması'nın tamamlanmasının, Cumhuriyet Muhafızları Siyasi Bürosu ile temsil edilmeyen Selefi güçlerin kapsanmasının önemine değinmiştim.
İkinci Riyad Konferansı’nda gerçekleşen ve dikkate değer bir gücü ortaya çıkaran birleşme süreci, hala birçok zorlukla karşı karşıya bulunuyor.
Bunlardan biri de, devleti restore etme projesindeki dağınık çabaları bir araya getirmek, çatışma ve parçalanmayı reddetmek için tüm bileşenlerinin bir ekip gibi çalışmasıdır.
Bugün, tüm bu güçler tek bir potada kaynaşmış, savaşı sona erdirme ve barışı sağlama hedefine ulaşmak için koalisyon liderliğinin arkasında aynı bayrak altında toplanmış durumda.
Suudi Arabistan liderliğindeki KİK ülkelerinden kardeşlerin samimi ve kardeşçe himayesi altında Riyad'da bir araya gelen muhatapların kolektif bir biçimde düşünmeleri, dün bölünmüş olan tarafları bir araya getirdi.
Rakiplerin çekişmeleri ve birbirlerini zayıflatmaları sebebiyle parçalanan tarafları birleştirdi.
Düne kadar bölünmüş olan tarafların anlaşmazlıklarını bir kenara bırakmalarının, saflarını birleştirmelerinin, ortak düşmanlarına karşı birlikte hareket etmelerinin imkansızlığına işaret eden rahatsız edici görüşler var. Bu nedenle dün ayrı, bugün yoldaş olan taraflar, geçmiş deneyimlerden ders almalı ve bunları bir an önce aşmalılar. Anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp Başkanlık Konseyi öncülüğünde yenilenen meşruiyetin arkasında durmalılar.

Başkanlık Konseyi: Anavatanın emaneti
Son 7 yılın başarısızlıkları bugün herkesin gözü önünde. Önceki aşamalarda onurlu ulusal güçler, sorunları çözmeyi amaçlayan samimi bir çabayla her zaman bunlarla mücadele ettiler. Bugün Başkanlık Konseyi'nin karşı karşıya olduğu zorluklar, tahminlerin ötesinde. Ancak, bu hassas aşamada bize önderlik eden vatansever şahsiyetler, sorunların büyüklüğünün farkında ve kardeşlerimizin samimi desteğiyle herkesin onlara karşı koymaya katılmasını umuyor.
Yapılması gerekenlerin başında, içeriye dönme, vatandaşların devlet otoritelerine olan güvenini yeniden tesis etme, askeri, güvenlik ve sivil kurumları aktifleştirme ve birleştirme, Yemen diplomasisini ve yurtdışındaki misyonlarını yeniden yapılandırma, hükümet performansını reforme etme ve ülke içindeki kötü yaşam koşullarını iyileştirme meseleleri geliyor.
Geçmiş yıllarda üstlendiğim çeşitli görevlerden edindiğim tecrübeye dayanarak, siyaset sahnesini karıştırmak, Başkanlık Konseyi tecrübesinin başarılı olma olasılığı hakkında şüphelere yol açmak, Suudi Arabistan’daki kardeşlerin samimi kardeşlik niyetlerini kötülemek için gece gündüz çalışan aktif güçlere karşı uyarmadan edemiyorum. Bu güçler, savaş ağalarının ve vurguncularının tarafındadırlar, dolayısıyla milli eylemlerden dışlanmalı ve yalıtılmalıdırlar.
Başkanlık Konseyi'nin önündeki en büyük zorluk, barış mücadelesini yürütmek ve sonuçlarını hazırlamaktır. Buna paralel olarak, iç birliği güçlendirmek ve yalnızca güçlülerin barışı sağlayabileceğini temel alarak çeşitli cephelerde yiğit kuvvetlerimizi desteklemektir. Bu durumda, rakibi kontrol altına alma, Husi milislerine lojistik malzeme temin etmek için kaçakçılık yaparak Yemen halkının kanıyla zenginleşen savaş ağalarının kökünü kazıma, en büyük öncelik ve şiddetin kontrol altına alınmasının ana faktörlerinden biri olmaya devam ediyor.

Olaylara gebe günler
Fakat vatan ve kader ortaklarımız Husilerin samimi katılımı olmadan barışa nasıl ulaşılabilir? Bu sorunun cevabı, Suudi Arabistan’ın bölgedeki ve dünyadaki liderlik rolüne dayanan stratejik vizyonunun öncülük ettiği çabanın ikinci rotası ile bağlantılıdır.
İkinci Riyad Konferansı’nın çıktıları ve etrafında oluşan Körfez mutabakatı, barış söyleminin kristalleşmesinde yeni bir aşamaya girildiğini gösteriyor. Askeri seçeneğin başarısız olduğunun altını çizen ifadeler, Husiler dahil olmak üzere herkesi barış seçeneğine ve siyasi çözüme davet etme eğilimini içeren sonuç bildirgesi, bilhassa BM Özel Elçisi gözetiminde yürütülen ateşkesin yürürlüğe girmesinden birkaç gün sonra yayınlandığı için, satırları arasında pek çok işaret taşıyordu. Ateşkes ihlallere rağmen halen yürürlükte ve milyonlarca Yemenli ateşkesin bozulmaması, savaş sayfasını kapatma ve tam bir barış sürecine girme adımlarına zemin oluşturması için bu mübarek günlerde Cenab-ı Hakk'a dua ediyor.
Ortak Yemenimiz ile ilgili vizyonları ve ülke içindeki çıkarları kapsamında Husiler, Riyad'da yaşananların ve yaşanmakta olanların ne Yemen ne de çıkarlarıyla hiçbir ilgisi olmadığı, barışla bir bağı olmadığı, dolayısıyla Riyad’da olup bitenlerin onları ilgilendirmediği konusunda ısrar ediyorlar. Ancak buna rağmen tüm Yemenliler, Suudi Arabistan'daki kardeşlerin himayesinde, Yemen mutabakatına kapılarını açık tutan Körfez evi çatısı altında yeniden bir araya gelmeyi ve bölünme sayfasını kapatmayı içtenlikle umuyorlar.
Sana'dan gelen ve talep çıtaları günlük olarak değişen açıklamalarda duyduklarımıza rağmen gözlemciler, Husi liderliğinin ateşkes belgesine bağlı kalacağına oldukça fazla güveniyorlar. Zira bu, içerdiği taahhütler ile uluslararası hukuktaki temellerin ötesine geçen bir ateşkes belgesi. Bu taahhütlere bağlı olarak BM’nin gözetiminde atılacak ardışık adımlar; Sana Havaalanı’nın ve Taiz'deki geçiş noktalarının açılması, Hudeyde'de kolaylıklar sağlanmasıdır.  Bunlar, sonunda savaşı sona erdirecek sonraki adımlarla ilgili önerileri tartışmak üzere masaya oturulmasını temin edecek karşılıklı güven artırıcı eylemlerin bir parçasıdır.
Suudi Arabistan pozisyonunu belirledi, memleketlerine barışı ve bir arada yaşamı geri döndürme, çatışma sayfasının kapatma amacıyla en iyi formülleri müzakere etmeleri için Yemenlileri müzakere masasına oturtacak nesnel ve öznel koşulları hazırladı. Yemenlilerin ulaşacakları sonuçları siyasi, ekonomik ve kalkınma başta olmak üzere çeşitli alanlarda cömertçe destekleme sözü verdi. Peki, bu mübarek ayda önümüzdeki günler bizlere müjdeler taşıyacak mı?
Devleti restore etme güçlerinin saflarını birleştirmelerinden ve meşruiyeti yenilemelerinden, Yemen'deki krizin askeri bir çözümü olmadığını ve barış projesine açık olduklarını tekrarlamalarından sonra, bugün İkinci Riyad Konferansı’nın akabinde 30 milyon Yemenli ile birlikte kritik bir yol ayrımında duruyoruz. Peki, Husi grubu hepimizi içine alan bu vatan projesine katılacak mı?
Yoksa vatanın tek projesi olduğu konusundaki ısrarını sürdürecek mi?
Bugün barışa her zamankinden daha yakınız. Bugün, bu sonuçsuz çekişmenin 8’inci yılında, Yemenliler, barış bayraklarının yükselmesi umuduyla zorlu bir yol ayrımında duruyor ve ellerini uzatıyorlar.
Peki, Husiler bu yolu birlikte tamamlamak için uzanan bu eli mi tutacaklar yoksa bizi şiddetli bir şekilde ek savaş ve yıkım yıllarına mı sürükleyecekler?
Eninde sonunda savaş davulları susacak ve savaşanlar barış masasına oturacaklar, o halde neden bugünden oturmayalım?
* Şarku’l Avsat okurları için Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.