Dibeybe ve Başağa arasındaki iktidar kavgası Libya sınırlarını aştı

Fethi Başağa
Fethi Başağa
TT

Dibeybe ve Başağa arasındaki iktidar kavgası Libya sınırlarını aştı

Fethi Başağa
Fethi Başağa

Libya’nın yeni hükümeti ‘İstikrar Hükümeti’ Başbakanı Fethi Başağa yaklaşık 5 hafta geçmesine rağmen başkent Trablus’ta iktidarın iplerini eline alamazken, geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile Başağa’nın ülke dışında ‘diplomasi savaşına’ girdiğini gösteren gelişmeler yaşandı.
Başağa ve Dibeybe arasındaki iktidar savaşının yanı sıra Dibeybe hükümeti, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Rusya’nın BM İnsan Hakları Konseyi’nden çıkarılmasına ‘evet’ oyu verdi. Böylece Libya ‘evet’ oyu veren tek Arap ülkesi olarak kayıtlara geçti. Geriye kalan Arap ülkeleri ise ya ‘hayır’ oyu verdi ya da çekimser oy kullandı.
Libyalı siyasetçiler, Dibeybe hükümetinin BM’de böyle bir pozisyon alarak Başağa ile girdiği rekabette Avrupa Birliği ülkelerinin ve ABD’nin desteğini almaya çalıştığı ve bu adımla iki hükümet arasında ‘yeni bir çatışma faslı’ açtığı görüşünü belirtiyor. Temsilciler Meclisi’nin Mart ayının başında hükümet kurma görevi verdiği Başağa başkente girmenin bir yolunu arıyor.
Dibeybe hükümetinin BM’de attığı adım, iki tarafın destekçileri arasındaki bölünmeyi ve tıkanıklığı daha da artırdı. Libya’nın BM’deki eski danışmanı ve eski büyükelçi İbrahim Musa Karada, Libya’nın BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğinin askıya alınmasına ‘evet’ oyu vermesinin ülkenin kaderi üzerinde yansımaları olacağı konusunda uyardı. Karada, Rusya’nın Dibeybe hükümetinin attığı bu adıma BM Güvenlik Konseyi’nin Nisan ayı sonunda BM Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) görev süresinin uzatılmasını tartışmaya başladığında cevap vermesini beklediğini söyledi. Nitekim UNSMIL’ın görev süresi bu ayın sonunda bitiyor. Karada, “Rusya ve Batı arasındaki ihtilaf UNSMIL Başkanı’nın seçilmesini engelledi. BM Genel Sekreteri ABD ve Batı’nın yardımıyla bu kararı atlatarak Stephanie Williams’ı Libya’daki danışmanı olarak görevlendirdi. Direktör atamasına rağmen Williams’ı fiili özel temsilcisi yaptı” dedi.
Karada, değerlendirmesinin devamında şunları kaydetti:
“Rusya’nın UNSMIL’ın görev süresinin uzatılması kararının iptal edilmesi veya UNSMIL’ın faaliyetlerinin askıya alınması ya da faaliyetlerinin mevcut şekliyle devam etmesi yönünde veto hakkına başvuracağını düşünüyorum. Ancak her hâlükârda Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşının ışığında Rusya’nın eğilimi Libya’ya baskı uygulamak olacaktır. Bu noktada Wagner unsurlarından söz edilebilir. Mevcut denklem eskisi kadar kolay değil. Çünkü mevcut denklemde hamle ve manevra yapmak ve karşı koyma alanı çok dar hale geldi. Libya’nın orta kesimindeki havaalanlarını ve petrol sahalarını kontrol eden unsurların akıbeti ne olacak? Rusya Libya’daki siyasi ve askeri yaptırımlarıyla ilgili tehdit karşısında ne yapacak? Rusya’nın Libya’daki müttefiklerinin ve ortaklarının tepkilerine gelince, bu hususta iki taraf söz konusu: Birincisi Rusya’nın askeri açıdan desteklediği (Libya Ulusal Ordusu Komutanı) Halife Hafter. İkincisi ise merhum Devlet Baş Muammer el-Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi. Bu karmaşık senaryolar, kibirli, kindar, pusuya yatan, meseleleri kişiselleştiren, basiretsiz ve basit Libya narsizmine fayda sağlamayacak.”
Libya, Rusya’ya karşı ‘hayır’ oyu verilmesini desteklemekle birlikte şu soruların sorulması gerektiğine inandığını söyledi: “Libya, Rusya ile olan siyasi ve ekonomik ilişkilerine ve Rusya’dan buğday ve yedek parça gibi yaptığı ithalata alternatif oluşturdu mu? Ulusal Birlik Hükümeti Rusya ile yaptığı anlaşmaların ve bunların yasal ve uluslararası yükümlülüklerinin kapsamının tam olarak farkında mı?”
Libya’nın Eski BM Daimi Temsilcisi ve Eski Büyükelçi İbrahim ed-Debaşi, Dibeybe hükümetinin Rusya’nın BM İnsan Hakları Konseyi’nden çıkarılmasına ‘evet’ oyu vermesini ‘utanç verici’ olarak nitelendirdi. Debaşi, “Dışişleri Bakanı Necla Menguş ve New York’taki iki temsilci, Libya’yı açıkça Batılı ülkelerin elinde Rusya Federasyonu’na karşı bir propaganda aracı olarak kullanılan bir yapıya dönüştürdüler” ifadelerini kullandı.
Debaşi, “Oylama kararın kaynağı ve gerekçeleriyle ilgili birçok soruya yol açtı. Kullanılan bu oy, Dışişleri Bakanı’nın görev süresi sona eren hükümetinin başta kalabilmesi için ABD’nin desteğini alma manevrası mıydı? Yoksa ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan doğrudan Libya Temsilcisi’ne verilen talimatlarla mı verildi?” dedi.
Temsilciler Meclisi Milletvekili Rabia Ebu Ras, “Libya devletinin Güvenlik Konseyi içinde mücadeleyi seçmesi cesur bir adımdır. Bu adımın diplomatik açıdan öncelikle Libya halkının çıkarına bir yatırıma dönüştürülmesini temenni ediyorum. Libya’nın güvenlik ve istikrarının sarsılmasına katkı sunan, mayın döşeyen, kamplarını, üslerini ve sınırlarını paralı askerlerin eğitildiği platformlara ve kamplara dönüştüren, halka silah doğrultan, Libyalıları yerinden eden ve yaşadıkları krizi derinleştiren ülkeler başta olmak üzere birçok ülkeye karşı tarafsız bir duruş sergilemenin artık bir anlamı kalmamıştır. Mücadele, krizin barışçıl çözümünün parçasıdır ve Libya devletinin zorluklara meydan okuma gücüne sahip olduğuna dair açık bir mesajdır” dedi.
Ebu Ras, Dibeybe hükümetine istisnasız olarak Libya topraklarındaki tüm uluslararası ihlallere son vermek için bir komite kurma, Libyalıların haklarını almak amacıyla bu ihlalleri Güvenlik Konseyi masasına taşıma ve Libya toprakları üzerindeki yabancı varlığıyla mücadelede ortak bir askeri güç kurma çağrısında bulundu.
Libya’nın BM Güvenlik Konseyi’ndeki oylamada attığı adım Dibeybe ve Başağa arasında kızışan diplomatik savaşla ilgili tek gelişme değil. Nitekim Başağa’nın Dışişleri Bakanı Hafız Kadur daha önce Sudanlı mevkidaşı Ali Sadık’tan Libya’nın Hartum Büyükelçiliği üyelerini veya büyükelçi adaylarını kabul etmemesini talep etmişti. Başağa hükümeti Dışişleri Bakanlığı’nın “Sudan’daki diplomatik misyonun çalışmalarını düzenleme” olarak nitelendirdiği bu talep, iki hükümetin Libya büyükelçilikleri üzerindeki savaşının başlangıcı kabul ediliyor. Başağa muhtemelen uluslararası ilişkilerini kullanarak Dibeybe hükümetini yalnızlaştırmaya çalışıyor.



Libya’da UBH Başbakanı TM ve DYK anlaşmazlığından yararlandı mı?

Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
TT

Libya’da UBH Başbakanı TM ve DYK anlaşmazlığından yararlandı mı?

Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)

Libyalı siyasetçiler, geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe'yi, bazı krizler ve zorluklar karşısında kararlarından ve hamlelerinden çok muhaliflerinin hatalarının ve fikir ayrılıklarının kurtardığını belirtiyor ve bu yüzden onu ‘şanslı biri’ olarak nitelendirmekten çekinmiyorlar.

Siyasetçiler, yeni bir hükümetin kurulmasını da içeren ‘siyasi yol haritası’ tartışmalarının yapıldığı bir dönemde Temsilciler Meclisi’nde (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi’nde (DYK) iç anlaşmazlıkların yaşandığını ve Libya’nın doğusundaki liderlerin dikkatlerinin TM’deki gergin durumla meşgul olmaları nedeniyle Dibeybe’nin önünde bir engel teşkil edecek olan petrol gelirlerine yasal olarak el konulması meselesinden uzaklaştığını da sözlerine eklediler.

TM ve DYK üyeleri bunun olduğunu itiraf etmekten çekinmezken TM üyesi İsam el-Cuheni, TM’nin son oturumunda çıkan anlaşmazlığın, siyasi yol haritasının tartışılmasını engellediğini ve TM Başkanlığının oturumları iki haftalığına ertelemesine neden olduğunu söyledi.

asdfe
DYK toplantılarından bir kare (DYK)

Şarku’l Avsat’a konuşan Cuheni, Dibeybe’nin TM’nin kendi iç anlaşmazlıklarıyla meşgul olmasından yararlandığını ve bu ertelemeden kesinlikle kazançlı çıktığını söyledi. Cuheni, söz konusu anlaşmazlıkların, bazı milletvekillerinin Kurban Bayramı öncesi yapılan TM oturumuna itiraz etmelerinden ve TM’nin verdiği kararların iptalini talep etmelerinden kaynaklandığını kaydetti.

TM, 26 Haziran'da, TM Başkanvekili Misbah Duma'nın başkanlığında, başta Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyelerinin seçimi olmak üzere bir dizi kararın oylandığı kapalı bir oturum düzenledi. Bu gelişme, TM ile DYK arasında yeni bir anlaşmazlığa neden oldu.

TM üyesi Hasan ez-Zerka ise ‘Dibeybe’nin yararlanmasını önlemek’ amacıyla TM içindeki ‘önemsiz’ olarak nitelendirdiği anlaşmazlıkların yanı sıra DYK içindeki anlaşmazlıkların üstesinden gelinebileceğini söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Zerka, Dibeybe’nin, kontrol ettiği batı bölgesinden bazı milletvekillerini, hükümetinin yerini alacak yeni bir hükümet kurulmasını hedefleyen yol haritasını reddetmeleri için provoke edebileceğini ve DYK’nın bazı üyeleriyle de aynı amaçla iletişim kurabileceğini öne sürdü.

dvfgrth
TM oturumlarından bir Kare (TM)

Öte yandan DYK üyesi Muhammed Mağzeb, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ne Akile Salih’in ne de DYK Başkanı Halid el-Mişri’nin lideri oldukları meclislerdeki mevcut anlaşmazlıkları kontrol alabileceklerini, çünkü anlaşmazlıkların derinleştiği ve bunun da olayların onların ötesine geçeceğini gösterdiği yorumunda bulundu.

Mağzeb, DYK içindeki anlaşmazlığın, Mişri'nin görevinin sona ermesiyle sonuçlanabilecek güçlü bir rekabetle karşı karşıya kalacağını düşündüğü 1 Ağustos’taki DYK başkanlığı seçimlerine kadar sürebileceği tahmininde bulundu.

DYK içindeki anlaşmazlığın iki grup arasında devam ettiğini söyleyen Mağzeb, bunlardan birincisinin Mişri’nin grubu olduğunu ve bu grubun, Libya’daki krizin çözümünün ülkenin doğusundaki siyasi ve askeri liderlerle anlaşmaya varmak dışında çıkış yolu olmadığına inandığını, ikinci grubun ise doğudaki siyasi ve askeri liderlerle anlaşmaya karşı olmasalar da TM’nin birçok kez verdiği sözden geri dönmesi nedeniyle belli başlı garantilerin sağlanmasını şart koştuğunu söyledi.

Mağzeb, TM Başkanı Salih’in geçtiğimiz aralık ayı sonlarında Yüksek Anayasa Mahkemesi Kanunu’nun onaylanmayacağı sözü vermesine rağmen kanunun resmi gazetede yayınlandığını ve TM’nin Kurban Bayramı'ndan hemen önce o mahkemenin üyelerini seçmek için oy kullandığını da sözlerine ekledi.

TM ve DYK’nın siyasi yol haritasını onaylayıp onaylayamayacaklarını sorgulayan Mağzeb, “DYK olarak, Anayasa Beyannamesi'ndeki 13. değişikliği reddedenlere daha yakınız. Yaklaşık 55 DYK üyesi olarak Mişri'nin 11 Temmuz'da gerçekleşen ve 56 üyenin katıldığı oturumda yol haritasını onaylama şekline itirazda bulunduk. Oturumda herhangi bir kararın kabul edilmesi için katılanların üçte ikisinin, yani 38 üyenin onayını gerekiyordu, ancak sadece 34 üye onay verdi” ifadelerini kullandı.

Mağzeb, son olarak şunları söyledi:

“Yol haritası ülkenin geleceği ile ilgili ve krizin çözümü için 138 üyeli DYK’nın üyelerinin büyük kısmını onayı gerekiyor.”

DYK üyesi Naime el-Hami de Mağzeb ile aynı fikirde olanlardandı. Hami, Mişri'nin yol haritasını DYK üyelerinin önüne birden getirmekte ısrar etmesi ve onlara konuyu tartışmak için yeterli zaman vermemesi nedeniyle, anlaşmazlıkların çözüm yolunda olmadığını ve bu durumun prensip olarak, yol haritanın kendi şartlarına aykırı olduğunu vurguladı. Hami, bu yüzden seçim yasaları çıkana kadar yol haritasının onaylanmayacağı tahmininde bulundu.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hami, UBH Başbakanı Dibeybe’nin TM ve DYK üyeleri arasında UBH’nin yerine başka bir hükümetin kurulması çağrısında bulunanlarla buna karşı çıkanlar arasında büyüyen uçurumdan faydalanacağını belirtti. Mişri ile Dibeybe arasında Dibeybe'nin bazı DYK üyeleriyle arasındaki ilişkililerin neden olduğu anlaşmazlığa dikkati çeken Hami, bu anlaşmazlığın söz konusu DYK üyelerinden oluşan bir heyetin Türkiye'ye seyahat etmesinin engellenmesinde ve pasaportlarına el konulmasında da kendini gösterdiğini kaydetti.