Karadeniz’deki mayınlar NATO’ya ait mayın tarama gemilerinin Karadeniz’e girmesi için mi bırakıldı?

Bir petrol tankeri Karadeniz’e ulaşmak için Boğaz’dan geçiyor (Reuters)
Bir petrol tankeri Karadeniz’e ulaşmak için Boğaz’dan geçiyor (Reuters)
TT

Karadeniz’deki mayınlar NATO’ya ait mayın tarama gemilerinin Karadeniz’e girmesi için mi bırakıldı?

Bir petrol tankeri Karadeniz’e ulaşmak için Boğaz’dan geçiyor (Reuters)
Bir petrol tankeri Karadeniz’e ulaşmak için Boğaz’dan geçiyor (Reuters)

Türkiye, Karadeniz’e kıyısı olan bir ülkenin, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin uygulanmasından vazgeçmesi için kendisine baskı yapmaya çalıştığını ve Karadeniz’de ortaya çıkan mayınların NATO’ya ait mayın tarama gemilerinin bölgeye girmesi için bırakılmış olabileceğini bildirdi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, AK Parti’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında gündemdeki konulara değindi.
Türkiye’nin Montrö Anlaşması kurallarına bağlı kalarak Karadeniz’e savaş gemilerinin girmesine izin vermeyeceğini belirten Akar, Karadeniz’deki mayınların Rus yapımı olduğunu ve hangi ülke tarafından bırakıldığına dair araştırmaların devam ettiğini bildirdi.
Akar, “Karadeniz’deki mayınları kim bıraktı bilmiyoruz. Rus yapımı ama hangi ülke bıraktı araştırılıyor. 400 civarında mayın olduğu haberleri çıkıyor. Bulgaristan ve Romanya makamlarıyla görüştük. Onlar da tarama çalışmaları yapıyor” dedi.
Mayınların kasten bırakılmış olabileceğine dair şüpheler olduğunu belirten Akar, “Belki ‘NATO’ya ait mayın tarama gemilerinin Karadeniz’e girmesi için bir plan dahilinde bırakılmış olabilir’ diyenler de var. Bizi sıkıştırmak için. Biz Montrö kurallarına bağlı kalacağız. Karadeniz’e savaş gemilerini sokmayacağız. Karadeniz’in savaşa çekilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu mayınlar halatından kopunca normalde kendini kilitliyor. Ama imha edilen mayınlarda böyle bir sistemin olmadığını gördük. Yani bilerek böyle bırakılmış olabilir mi? Araştırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Gözlemciler, Akar’ın Türkiye’ye NATO’ya ait savaş gemilerinin girişine izin vermesi için baskı yapmak amacıyla mayınları bırakan ülkeyle ilgili açıklamalarının, Rusya’nın karşısında NATO’nun desteğini isteyen Ukrayna olduğunu düşünüyor.
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, bir süre önce yaptığı açıklamada, “25 Şubat’tan 4 Mart’a kadar Karadeniz ve Azak Denizi’ne Ukrayna Deniz Kuvvetleri tarafından 420 civarında mayın bırakıldı. Yam-1 model mayınların 370’i Karadeniz, 50’si Azak Denizi’ne yerleştirildi” demişti.
Konaşenkov, Karadeniz’deki fırtınalar ve yetersiz teknik durum nedeniyle 10 mayının bağlı olduğu yerden koparak rüzgar ve akıntıların etkisiyle güneye doğru sürüklendiğini de bildirmişti.
Ancak Ukrayna bu iddiaları reddederek, Rus kuvvetlerini 2014’de Sivastopol işgali sırasında ele geçirilen deniz mayınlarını kullanarak, uluslararası kamuoyu nezdinde Ukrayna’yı kasten itibarsızlaştırmaya çalışmakla suçlamıştı.
Akar, geçtiğimiz Perşembe günü Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerdeki (Bulgaristan, Gürcistan, Polonya, Romanya ve Ukrayna) mevkidaşlarıyla telekonferans yöntemiyle bir toplantı gerçekleştirdi.
Akar’ın açıklamasına göre toplantıda, Ukrayna’da acil ateşkes ihtiyacı, sivillerin tahliyesi ve diplomatik çözüm çabalarının yanı sıra mayınla mücadele dahil Karadeniz’de barış, sükûnet ve istikrarın korunması için işbirliğinin önemi ele alındı.
Sualtı Savunma Timleri (SAS) Karadeniz’de yüzen 3 deniz mayınını etkisiz hale getirirken, Romanya sularında da bir mayın görüldü ve etkisiz hale getirildi.
Türkiye Deniz Kuvvetleri Komutanlığı harekete geçerek, denizden mayın avlama gemileri, havadan da uçak, helikopter ve insansız hava uçakları (İHA) ile tarama yapmaya başladı.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, NAVTEX yayınlayarak, ‘Mayınlar tehlike oluşturabilir, dikkatli olun’ uyarısında bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM) de, uluslararası sulardaki deniz mayınlarının ciddi bir endişe kaynağı olduğunu vurguladı.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Gelişmeleri takip ediyoruz, uluslararası sulardaki her türlü mayın son derece endişe verici. Özelikle de uluslararası taşımacılığa etkisi açısından. Bahsettiğimiz bölge, hem Rusya hem Ukrayna’dan gıda ihracatı için kritik öneme sahip” ifadelerini kullandı.
Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ITF) ise, gemiler ve denizcilerin güvenliğini ve Ukrayna’daki çatışmadan kaynaklanan ikincil hasarlara karşı koruma sağlamanın yolları üzerinde çalıştıklarını bildirdi.



Avrupa Troykası, İran'a yönelik BM yaptırımlarını yeniden yürürlüğe koyma tehdidinde bulundu

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, bugün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına konuştu. (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, bugün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına konuştu. (Reuters)
TT

Avrupa Troykası, İran'a yönelik BM yaptırımlarını yeniden yürürlüğe koyma tehdidinde bulundu

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, bugün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına konuştu. (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, bugün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına konuştu. (Reuters)

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot dün yaptığı açıklamada, Avrupa Troykası’nın (Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya), o tarihe kadar bir nükleer anlaşmaya varılamaması halinde ağustos ayı sonuna kadar İran'a yönelik Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının otomatik olarak geri getirilmesine yönelik ‘snapback’ mekanizmasını harekete geçireceğini söyledi.

Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Barrot, “Fransa ve ortakları, 10 yıl önce kaldırılan silahlar, bankalar ve nükleer ekipmanlar üzerindeki küresel yasağı yeniden uygulamaya koymakta haklılar. İran'dan güçlü, somut ve inandırıcı bir taahhüt gelmediği takdirde bunu en geç ağustos ayı sonuna kadar yapacağız” ifadelerini kullandı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ise dışişleri bakanları toplantısında ‘İran'ın ele alınacağını’ söyledi. Kallas, “Diplomatik yolu ve müzakereleri yeniden başlatmak bizim çıkarımıza” dedi.

xo9p0
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Brüksel'de düzenlenen AB dışişleri bakanları toplantısının oturum aralarında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. (EPA)

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce tarafından yapılan açıklamaya göre, AB dışişleri bakanları toplantısı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Avrupa Troykası'ndaki mevkidaşlarıyla Ortadoğu'da istikrarın desteklenmesi ve İran'ın nükleer silah geliştirememesinin sağlanması konularında telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.

Avrupa ülkeleri, ekim ayında süresi dolacak olan 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı kapsamında snapback mekanizmasını harekete geçirmekle tehdit ediyor. Bu mekanizma, karar kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde Tahran'a yönelik BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasına olanak sağlıyor.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi pazartesi günü yaptığı açıklamada, mekanizmayı harekete geçirmenin ‘yasal dayanaktan yoksun düşmanca bir tedbir’ olduğu uyarısında bulunarak, Avrupalıları taahhütlerini ihlal etmekle suçladı. Bekayi, Avrupalı güçlerin bu adımı atması halinde orantılı bir karşılık verileceği tehdidinde bulundu.

İran medyası, Tahran'ın Moskova ve Pekin'i nükleer anlaşmadan çekildiklerini duyurmaya ikna etmeye çalıştığını ve bu sayede BM Güvenlik Konseyi'nde yaptırımların yeniden uygulanmasına yönelik herhangi bir girişimi engellemek için yasal bir dayanak elde edeceğini belirtti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ve Çinli mevkidaşı Wang Yi ile Avrupa Troykası’nın nükleer anlaşma kapsamında BM yaptırımlarına otomatik olarak geri dönüş anlamına gelen snapback mekanizmasını harekete geçirmesini engellemenin yolları üzerine istişarelerde bulundu.

Lavrov ve Wang Yi pazartesi günü Pekin'de bir araya gelerek Arakçi'nin Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) dışişleri bakanları toplantısına katılmasından önce İran'ın nükleer dosyasını ele aldılar.

Arakçi bugün Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Mevcut durumda elbette Çin Dışişleri Bakanı ve Rusya Dışişleri Bakanı ile ikili görüşmeler yapacağız” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı pazar günü, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İran'ı Washington'un istediği uranyum zenginleştirmesine izin verilmeyecek bir nükleer anlaşmayı kabul etmeye çağırdığı yönündeki haberi ‘yalan’ olarak nitelendirdi.

cdfrgthyu
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin bugün Pekin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) dışişleri bakanları toplantısı çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (İran Dışişleri Bakanlığı)

ABD merkezli haber sitesi Axios'un dosyaya yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre Putin, İran'a ABD ile uranyum zenginleştirmesini engelleyecek bir anlaşmayı kabul etmesi çağrısında bulundu. Rusya nükleer program konusunda yıllardır İran'ın başlıca diplomatik destekçisi konumunda.

Moskova, İran'ın uranyum zenginleştirme hakkını kamuoyu önünde desteklemiş olsa da Putin, İsrail ile İran arasında 12 gün süren savaşın ardından özel oturumlarda daha sert bir tutum benimsedi.

İki kaynak Rusların İsrail hükümetine Putin'in İran'ın uranyum zenginleştirmesi konusundaki tutumu hakkında bilgi verdiğini söyledi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Putin'in İranlılara bunu söylediğini biliyoruz” dedi. Putin bu tutumunu geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşmelerde de dile getirdi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk döneminde İran'a yönelik ABD yaptırımlarının yeniden uygulanmasından bu yana Tahran, 20 yıllık bir stratejik anlaşma yoluyla Moskova’yla ve İran'ın petrol ihracatının yüzde 90'ını satın alan Pekin’le bağlarını güçlendirdi.

Arakçi Telegram üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle yazdı: “ŞİÖ yavaş yavaş küresel arenaya açılıyor, yani bölgesel arenayı yavaş yavaş aşıyor… Gündeminde ekonomik, siyasi ve güvenlik alanları da dahil olmak üzere bir dizi farklı konu var.”

Diğer yandan İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, hükümetinin ‘tüm ciddiyetiyle bu barışçıl yolu izleyeceğini’ söyledi ve ek ayrıntı vermeden ‘diplomasi penceresinin halen açık olduğunu’ vurguladı.

Pezeşkiyan, “Geleceğe doğru yeni ufuklar açmak için geçmişi eleştirel gözlerle gözden geçirmeliyiz. Bizi daha iyi bir yarına götürecek olan şey, umudu yeniden inşa etmek, öğrenme ve değişme isteği ile anlayış, empati ve rasyonaliteye dayalı yeni bir yoldur... Diplomasi penceresinin açık olduğuna inanmaya devam ediyoruz ve bu barışçıl yaklaşımı kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Pezeşkiyan sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaşın dayattığı büyük sınavda, psikolojik baskılara ve halkımızın karşılaştığı pek çok zorluğa rağmen, İran'ın çağdaş tarihinde halkın katılımının, uzlaşının ve toplumsal uyumun en dikkat çekici tezahürüne tanık olduk. Ülke içinde ve dışında, her eğilimden İranlılar saldırgan düşman karşısında tek vücut oldular.”

İran Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları, İran Genelkurmay Başkanı Abdurrahim Musevi'nin İsrail ile 12 gün süren savaş sırasında ülkesinin ‘varlığının ve toprak bütünlüğünün eşi benzeri görülmemiş şekilde tehdit edildiğini’ söylemesinin ardından geldi.

Pezeşkiyan hükümeti, muhafazakâr milletvekillerinin muhalefetine rağmen Batılı güçlerle müzakerelere yeniden başlamaya hazır olduğunun sinyallerini verdi.

yhu7ı8
ABD ile İran arasında 19 Nisan'da ikinci tur görüşmelerin yapıldığı Roma'daki Umman Büyükelçiliği'nin girişinde bekleyen gazeteciler ve polis memurları (AP)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi pazartesi günü yaptığı açıklamada, İran ve ABD arasında altıncı tur müzakereler için ‘belirli bir tarih olmadığını’ söyledi. Bekayi, “Diplomasinin ve müzakere yolunun etkinliğini doğrulamadığımız sürece böyle bir yola girmeyeceğiz” dedi.

Arakçi ve ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff nisan ayından bu yana Umman arabuluculuğunda beş tur görüşme gerçekleştirdi. Daha sonra İsrail 13 Haziran'da İran'a saldırı başlattı ve ABD'nin İran'ın üç nükleer tesisini bombaladığı 12 günlük bir savaşı tetikledi.

Tahran ve Washington arasında yeni bir müzakere turunun 15 Haziran'da yapılması gerekiyordu, ancak savaş nedeniyle iptal edildi.

İran Dini Lideri Ali Hamaney’in uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti pazartesi günü yaptığı açıklamada, ülkesinin uranyum zenginleştirmeyi durdurma şartına bağlanması halinde ABD ile nükleer müzakerelere yer olmadığını söyledi ve böyle bir şartı Tahran'ın bağlı olduğu ‘kırmızı çizgilere’ aykırı olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın İran medyasından aktardığına göre Velayeti, Pakistan İçişleri Bakanı Muhsin Nakvi ile gerçekleştirdiği görüşmede, “Müzakereler zenginleştirmenin durdurulması şartına bağlanırsa kesinlikle gerçekleşmeyecek” dedi.