Irak’ta hükümet krizi: Ammar el-Hekim'in çözüm girişimi başarılı olacak mı?

Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim. (Irak Haber Ajansı)
Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim. (Irak Haber Ajansı)
TT

Irak’ta hükümet krizi: Ammar el-Hekim'in çözüm girişimi başarılı olacak mı?

Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim. (Irak Haber Ajansı)
Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim. (Irak Haber Ajansı)

“Muhalefete güvence sağlayan bir ulusal çoğunluk hükümeti”. Bu slogan, son birkaç yıldır Irak Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim tarafından dillendirilmekteydi; ancak Şii Koordinasyon Çerçevesi geçtiğimiz aylarda bu seçeneği dışladı.  
Ammar el-Hekim, siyasi çıkmazın baskısı altında, “seçimi kazananların yanı sıra muhalifler ve çekimserlerin siyasi bir denge kurmasını sağlamak açısından hükümet ve bir sonraki meclis arasında rollerin bölünmesi” olarak özetlenebilecek girişimini yeniden başlattı. Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın köşesine çekildiği bu dönemde, geçen hafta Koordinasyon Çerçevesi liderleri ile bir araya gelen Ammar el-Hekim, liderlerin Ramazan Bayramı’na kadar anlaşmaya varabileceğini öngördü.  
Mukteda Sadr'ın, “çatışmanın iki tarafı arasında rol dağılımı” önerisini reddetmesi pek olası görülmüyor. Bu öneriye göre, seçimlerde oyların çoğunu alan taraf: “Çoğunluk Grubu” açık bir programla hükümeti kuruyor ve muhalefete Parlamento'da gözetim rolü oynayacağına dair güvence sağlıyor. Ancak Koordinasyon Çerçevesi daha önce bu öneriyi reddetmiş ve ‘engelleyici’ pozisyonunu sürdürmüştü. Şimdilerde, Koordinasyon Çerçevesi’nden bazı liderler, ‘muhalefete güvence verilmesini’, ‘ilan edilmemiş hükümet ortaklığı’ olarak tanımlamak yönünde çaba sarf ediyor. Azımsanamayacak güçte olan bazı Şii partiler, Hekim’in önerisine şimdilerde daha sıcak yaklaşıyor. Ancak bu partiler, başbakanın atanmasında daha fazla rol üstlenmeyi ve hükümet ile muhalefet arasında ‘adil bir rol dağılımı’ sağlanmasını şart koşuyor.  
Sadr’a gelince; krizin bu kadar uzaması, onu radikal bir karar almaya itebilir. Parlamento feshedilir ve erken seçim seçeneği değerlendirilir. Bununla birlikte Ammar el-Hekim'in girişimi bu şartlar altında, herkes için ‘mümkün olan en iyi anlaşma’ anlamına gelmekte.  
Hekim’in girişimi, muhaliflere istisnai ‘güvenceler sağlıyor, bunlardan biri de Koordinasyon Çerçevesi liderlerinden birinin, muhalefeti temsilen ‘hükümet içinde’ yer alması ve yürütme erki içinde ‘muhalefetin nüfuzunu’ garanti etmesi olarak ifade ediliyor. Hekim, Koordinasyon Çerçevesi’nin önemli kurumlardaki yöneticilerinin dışlanmasını ve İran etkisine yönelik ‘denge gözetmeyen bir saldırı’ gerçekleştirilmesinin, ülkeyi kaosa sürükleyeceğini öngörüyor. Bazı siyasi kaynaklara göre Koordinasyon Çerçevesi liderleri, Hekim’im girişimini memnuniyetle karşıladı ancak kendisine, Sadr'ın ‘muhalefetten birinin hükümette yer alması’ önerisini kabul edip etmeyeceğini sordular. Bazı kaynaklar, Nuri el-Maliki'nin, Hekimi’nin girişimine tamamen ikna olduğunu ancak müttefikleri Hadi el-Amiri ve Kays el-Maliki'yi ikna etmesi gerektiğini aktardı. Bu girişimin en büyük kaybedenlerinden biri de Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) olabilir, çünkü yasama döneminden bu yana ilk kez geleneksel müttefiki Kürdistan Demokrat Partisi olmadan müzakere etmek zorunda kalacak. Görünen o ki, Ammar el-Hekim, altı aydır tıkalı olan sistemi açmak için, çoğunluk ve muhalefet açısından ‘makul olarak’ değerlendirilebilecek, gerçekçi bir girişimde bulunarak inisiyatif aldı. 
Mukteda es-Sadr'ın, Hekim’in girişimi karşısında farklı seçenekleri bulunuyor, bunlardan biri; Koordinasyon Çerçevesi’nin hükümetteki temsilinin mahiyetini ve kişilerini belirleyerek, açık bir hükümet programını dayatmak.
İkinci seçenek ise, hükümetten vazgeçip muhalefete dönmek ya da çoğunluğu sağladığı meclisin feshedilerek yeniden seçimlerin yapılmasına yol açmak.  



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.