BM ve ABD’den Yemen’deki Safer tankerini kurtarmaya yönelik fon sağlama adımı

BM ve ABD’den Yemen’deki Safer tankerini kurtarmaya yönelik fon sağlama adımı
TT

BM ve ABD’den Yemen’deki Safer tankerini kurtarmaya yönelik fon sağlama adımı

BM ve ABD’den Yemen’deki Safer tankerini kurtarmaya yönelik fon sağlama adımı

Husi milisler, Kızıldeniz’deki Safer tankerini kurtarmak ve 1,1 milyon varilden fazla petrol sızıntısını önlemek için Birleşmiş Milletler (BM) ile yeni bir anlaşma yapılmayacağını açıkladı. Bu çerçevede Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Nayef el-Hacraf 10 Nisan’da konseyin, Hudeyde’nin kuzeydeki Ras İsa Limanı’nda bulunan tankerle ilgili tüm uluslararası çabalara destek verdiğini duyurdu.
Hacraf, Riyad’da BM Mukim Koordinatörü ve Yemen’deki BM İnsani Yardım Koordinatörü David Grisley ve ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking ve beraberindeki heyet ile yaptığı görüşmede, söz konusu çabaları ilerletmeleri ve hızlandırmaları gerektiğini vurguladı. Yetkili ayrıca konseyin Yemen halkının acılarını hafifletmek için verdiği kesintisiz desteğe dikkat çekti.
Görüşmede BM Yemen Mukim İnsani İşler Koordinatörlüğü’nün ‘acilen müdahale edilmediği takdirde çevresel ve ekonomik felaketin yaşanmamasını sağlamak üzere’ Safer petrol tankeri ile ilgili planı ele alındı. Ayrıca Yemen’deki insani yardım kuruluşlarının çabaları ve ateşkesle bağlantılı olarak bölgesel ve uluslararası çabaları desteklemek için ortak koordinasyonun güçlendirilmesi konuları da masaya yatırıldı. ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Lenderking bir süre önce, maliyeti yaklaşık 80 milyon dolar olarak tahmin edilen BM planına göre tankeri kurtarmak için finansman sağlama konusunda bölgede Grisley’in önderlik ettiği bir misyona katıldığını açıklamıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Twitter üzerinden yaptığı açıklamaya göre Lenderking, Safer tankerine yönelik bölgesel tehditler hakkında farkındalığı artırmak için BM liderliğinde, İnsani Yardım Koordinatörü David Grisley ile güçlerini birleştirdi.
Diğer yandan ABD Dışişleri Bakanlığı, bölgede ekonomik, insani ve çevresel bir felaketi önlemek için acilen finansmana ihtiyaç olduğunu vurgularken “Artık harekete geçmeliyiz” ifadesini kullandı.
Petrol tankerini kurtarmak, infilak etmesini ve petrol sızıntısını engellemek için fon arayışına başlayan BM’nin bu adımına (BM’nin yeni planını duyurmasından bir gün sonra) Husilerden tepki geldi. Söz konusu çabalara karşı olunduğu vurgulandı.
Husi medya kaynaklarının aktardığına göre grubun petrol tankeri konusunda müzakerelerden sorumlu lideri İbrahim el-Saraci, BM’yi ‘imzalanmasının üzerinden bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen mutabakat zaptında öngörülen operasyonel planı uygulamamakla’ suçladı.
Husi lider açıklamasında “Mutabakat zaptı, BM’nin muhtıranın içeriğine uygun olarak bir operasyonel plan hazırlamasını şart koşuyordu. Ancak henüz bu plan gerçekleşmedi” dedi. Saraci, operasyonel planın teslim edilmesindeki gecikmeyi ise BM’nin uzlaşı sağlanan duruma bağlılığının olumlu olmayan bir göstergesi olarak nitelendirdi.
Husilerin son çıkışı, Yemen’deki İnsani Yardım Koordinatörü David Grisley’in BM planının ayrıntılarını açıklamasından bir gün sonra geldi. Grisley geçen cuma günü New York’ta düzenlediği basın toplantısında BM planının iki süreçten oluştuğunu belirtti. İlk sürecin ’18 aylık bir dönemde, içerisinde yüzer tank Safer için uzun vadeli bir alternatif gemi belirlemek’ olduğunu kaydetti.
Grisley ikinci süreci, küresel bir deniz kurtarma şirketi tarafından, Safer tankerindeki petrolün güvenli bir geçici gemiye transfer edilerek tehdidi ortadan kaldırmak için dört aylık bir acil durum operasyonunun uygulanması olarak açıkladı. Petrol, kalıcı alternatif tankere aktarılana kadar iki tanker yerinde kalacak, bu noktada Safer tankeri çekilecek ve geri dönüşüm için satılacak.
“Ekibim, Yemen’in Kızıldeniz kıyılarındaki ‘saatli bombayı’ etkisiz hale getirmek için son altı ay içinde başka ekiplerle birlikte yoğun şekilde çalıştı” diyen David Grisley, yakın zamanda gerçekleşebilecek bir petrol sızıntısına ilişkin BM tarafından koordine edilen yeni planın başarısı konusundaki iyimserliğini dile getirdi.
BM yetkilisi açıklamasının devamında “Bir sızıntı meydana gelirse bu, yedi yıldan fazla bir süredir devam eden savaşın harap ettiği ülkede büyük bir çevresel ve insani felakete yol açacaktır” dedi. Grisley ayrıca değerlendirmelerin tankerin tamir edilemez durumda olduğunu ve bir sızıntı veya patlama durumunda petrol sızıntısı riski yaşanacağını gösterdiğine dikkat çekti.
Patlama olasılığına ilişkin uyarılarda bulunan Grisley, “Özellikle akıntının daha yoğun hale geldiği ve bu dönemde taşma potansiyelinin yüksek olduğu ekim, kasım ve aralık ayları için endişeliyim” diyerek şu an bir fırsat bulunduğunun altını çizdi.
Husilerin geri adım atacağı ve planın uygulanmasını kabul etmeyeceği endişeleri sürerken BM Koordinatörü Grisley, mutabakat zaptı imzalamak isteyenlerin grup liderleri olduğunu belirtti.
BM yetkilisi, operasyon planının iki sürecinin aynı anda yürütüleceğini ve her ikisi için de fon sağlanacağını söyledi. Grisley’e göre süreç 80 milyon dolara mal olacak. Kurtarma operasyonunu ve petrol ve mürettebatı seck etmek için VLCC kiralama ve 18 ay boyunca bakım yürütme sürecini de kapsayacak.
“Planın başarısı, haziran başında faaliyetlerin başlaması için bağışçıların hızlı mali taahhütlerde bulunmasına bağlı” diyen David Grisley, daha fazla beklemenin ‘projenin başlamasını birkaç ay ertelemek ve saatli bombayı kendi haline bırakmak’ anlamına geldiğini vurguladı.



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.