Ortak Askeri Komite’den Libya’da bölünme uyarısı

LUO’nun 5+5 Ortak Askeri Komite heyeti, petrol sahalarının ve sahil yolunun kapatılmasını talep ettikten ve Başbakan Abdulhamid Dibeybe’yi devlet fonlarını yağmalamakla suçladıktan sonra ‘çöküş’ uyarısında bulundu.

LUO’nun 5+5 Ortak Askeri Komite'deki temsilcileri Dibeybe’yi Komite’nin çalışmalarını engellemek ve siyasi ortamı kızıştırmakla suçladılar. (Reuters)
LUO’nun 5+5 Ortak Askeri Komite'deki temsilcileri Dibeybe’yi Komite’nin çalışmalarını engellemek ve siyasi ortamı kızıştırmakla suçladılar. (Reuters)
TT

Ortak Askeri Komite’den Libya’da bölünme uyarısı

LUO’nun 5+5 Ortak Askeri Komite'deki temsilcileri Dibeybe’yi Komite’nin çalışmalarını engellemek ve siyasi ortamı kızıştırmakla suçladılar. (Reuters)
LUO’nun 5+5 Ortak Askeri Komite'deki temsilcileri Dibeybe’yi Komite’nin çalışmalarını engellemek ve siyasi ortamı kızıştırmakla suçladılar. (Reuters)

Zayed Hediyye
Libya halkının ülkede yeniden bölünme yaşanmasına yönelik kabusu adeta bir gerçekliğe dönüştü. Ülkenin doğusundaki siyasi ve askeri taraflar arasındaki görüş ayrılıklarının ardından Abdulhamid Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) çıkmaza girdi. Söz konusu çıkmaz, ülkenin batısı ile doğusu arasında yeni bir kopmaya neden olmak üzere.
Tüm bu tablo, Bingazi merkezli Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) 5+5 Ortak Askeri Komite’deki (OAK)  temsilcileri tarafından şaşırtıcı bir açıklama ile ifade edildi. LUO heyeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe’nin kendi ifadeleriyle ‘siyasi anlaşmayı ihlal eden uygulamalarını’ protesto etmek amacıyla OAK çalışmalarına katılımlarını askıya aldıklarını duyurdu. Açıklamanın en ilginç ve tartışmalı bölümü ise ülkenin batısı ile doğusunu bir birine bağlayan sahil yolunun yanı sıra ülkenin toplam petrol üretiminin üçte ikisini oluşturan doğu tarafındaki petrol sahalarının ve limanların kapatılması çağrısı oldu. Bu açıklama, sürecin en başa dönmesi ve Libya topraklarının birliğine karşı bir alarm olarak nitelendirildi.

Sürpriz açıklama
LUO lideri Mareşal Halife Hafter'den petrol ihracatını durdurmasını, sahil yolunu kapatmasını ve ülkenin doğusu ile batısı arasındaki uçak seferlerinin askıya almasını talep eden Bingazi'deki LUO Genel Komutanlığı’nın OAK temsilcileri cumartesi günü yaptıkları açıklamada, talepleri dikkate alınana kadar OAK çalışmalarına katılımlarını askıya aldıklarını duyurdular.
Dibeybe hükümeti ve kurumlarıyla tüm iş birliklerinin durdurulması çağrısı yapılan açıklamada, LUO heyetinin OAK çalışmalarına katılımının talepler karşılanana kadar askıya alındığı belirtildi. Açıklamada Libya'da ekonomik, sosyal ve güvenlik açısından çöküşe yol açabilecek siyasi bölünme konusunda uyaran LUO temsilcileri, UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’yi ‘kamu fonlarının daha önce eşi-benzeri görülmemiş şekilde ve sistematik olarak yağmalanmaya çalışmakla suçladı. Suçlamalar arasında seçimlere katılmama sözünden dönmek ve OAK çalışmalarını dayanaksız bahanelerle engellemeye çalışmak da yer aldı.
Açıklamada, Temsilciler Meclisi’nin (TM) kararlarına uymadığı ve iktidarı Fethi Başağa'nın başbakanı olduğu yeni İstikrar Hükümeti’ne devretmediği için ülkedeki ekonomik, sosyal ve güvenlik alanlarında şartların bozulmasından ve yeniden siyasi bir bölünmenin ortaya çıkmasından sorumlu tutulan Dibeybe’nin uygulamaları ve davranışları eleştirildi.
Silahlı milislere koruma sağlanmasına ve OAK’ın çalışmalarını engellemeleri için büyük miktarlarda para verilmesine karşın askeri personele dört aydır maaş ödenmediği belirtilen açıklamada, Dibeybe’nin ateşkes anlaşmasını ihlal ettiği ve bunun da ülkenin ulusal güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturduğu vurgulandı.

Petrol akışı kesilmedi
Libya’da büyük tartışmalara yol açan açıklamanın hemen ardından LUO’nun OAK heyetinin LUO’nun kontrol ettiği liman ve sahalardan petrol ihracatını durdurma taleplerinin yerine getirildiğine dair söylentiler yayıldı. LUO Sözcüsü Ahmed el-Mismari açıklama yaparak, LUO Genel Komutanlığı ve Fethi Başağa liderliğindeki İstikrar Hükümeti tarafından Libya'daki tüm limanların, petrol sahalarının ve doğalgaz boru hatlarının kademeli olarak kapatılmasına yönelik talimat verildiğine dair çıkan haberleri yalanladı. Mismari, yaptığı kısa açıklamada, bu tür haberlerin ‘yanlış ve dayanaksız’ olduklarını vurguladı.
OAK, Libya krizinde bir dönüm noktası olarak kabul edilen 23 Ekim 2020 tarihinde, Libyalı taraflar arasında yapılan ateşkes anlaşmasının ardından kurularak diğer siyasi diyalog yollarının tamamlanmasına kapıyı araladı. Aynı zamanda geçtiğimiz yılın sonlarında 24 Aralık'ta yapılması planlanan genel seçimlerle sona erecek bir yol haritası ve ortak bir yürütme mekanizmasının oluşturulması üzerinde varılan uzlaşı da seçimlerden önce bocaladı ve UBH ile TM arasındaki anlaşmazlıklar arttı. Bu anlaşmazlıklar, TM’nin bu yılın başlarında UBH’den güven oyunu geri çekmesine ve eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa'yı yeni bir hükümet kurmakla görevlendirmesine neden oldu.
Ancak TM tarafından görevden alınan Dibeybe’nin iktidarı Başağa’ya devretmeyi reddetmesi ile birlikte ülkede siyasi bölünme belirtileri yeniden ortaya çıkmaya başladı. Bu durum, OAK’nin paralı askerlerin ve yabancı güçlerin ülkeden sınır dışı edilmesi, ordunun birleştirilmesi ve milis grupların lağvedilmesinin yanı sıra Libya’da askeri eğitim için yapılan tüm mutabakatların dondurulması planlarının tamamlanması da dahil olmak üzere siyasi taraflar arasında uygulanmayı bekleyen tüm anlaşmalar üzerinde olumsuz bir etki yarattı.
OAK çalışmalarının başlangıcında, ülkenin batısındaki ve doğusundaki kıyı kentlerini birbirine bağlayan sahil yolunun açılmasının yanı sıra tutukluları arama yollarının kolaylaştırılması ve gözaltındakilerin serbest bırakılması amacıyla bir güvenlik odasının oluşturulması ve petrol sahalarını koruyan güçleri birleştirilmesi dosyasında kaydedilen ilerleme gibi ateşkes anlaşmasının birçok önemli maddesini hayata geçirmeyi başardı.
LUO heyetinin yaptığı açıklama ülkede büyük bir tartışmaya neden olurken herkes iki yıl önce ülkede siyasi ve askeri durumların daha da kötüleşmeye başladığı sırada ateşkes anlaşmasına öncülük eden ve süreci takip eden Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) siyasi ve askeri anlaşmaları korumak için atacağı adımı bekliyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams, ülkede siyasi anlaşmazlıkların yaşandığı geçtiğimiz mart ayının sonlarında OAK’a müdahale edilmemesi konusunda uyarmış ve Libya'nın güvenlik konusunda kaydettiği ilerlemenin korunmasını istemişti. Williams haftalardır Tobruk merkezli TM’yi ve Trablus merkezli Devlet Yüksek Konseyi’nin (DYK) yeniden müzakere masasına döndürmeye, son zamanlarda anayasa dosyası ve yürütme yetkisini değiştirme konusunda aralarında yaşanan görüş ayrılıklarını çözmeye çalışıyor.

Görüş ayrılıkları
Libya’daki siyasi süreci yakından takip eden kesimler, LUO’nun OAK heyeti üyelerinin yaptığı açıklamada belirtilenler konusunda farklı düşünürken bu gelişmenin ülkedeki genel durum üzerindeki ciddiyeti konusunda hemfikirler. Milletvekili Seyyide el-Yakubi, ülkede durumun kötüleşmesinin sorumluluğunu Başbakan Abdulhamid Dibeybe’ye yüklediği açıklamasında şunları söyledi:
“Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun (LSDF) çalışmalarını aksatıp Ekonomi Komitesi'nin çalışmalarını askıya aldıktan sonra OAK, Dibeybe hükümetinin siyasi başarısızlığı nedeniyle çalışmalarını askıya aldığını açıkladı. Başbakan bizi nereye götürecek? Durum daha ne kadar bu şekilde kalacak?”
Cumhurbaşkanlığı için muhtemel adaylardan olan Süleyman el-Bayudi, TM üyelerinin AOK’ta yaptıkları seçimin yanlış olabileceğini ve bu seçimin krizi daha da karmaşık hale getirebileceğini ima etti. Bayudi konuya dair şunları söyledi:
“Özellikle seçimlerin yapılmaması, para akışı, yerine getirmek zorunda olduğu anlaşmalardaki yükümlülüklerini ihlal etmesi ancak rakiplerinin arkasından da düşünmeden yürüyememesi konusunda Başbakan Dibeybe’yi kesin bir şekilde savunabilecek biri yok.”
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Bayudi’ye göre Dibeybe’nin politikasından etkilenen kişilerin iradelerinin dayatılması da herkesin küçük düşürülmesi anlamına geliyor. Ayrıca krizler nedeniyle yerel ve uluslararası kargaşaya dahil olmanın tehlikeleri konusunda sığ bir bakış açısına sahip olunduğunu gösteriyor.
Barışçıl ve güvenli çözümün sandık başına gitmek olduğunu düşünen Bayudi, böylece Libyalıların iktidarda kendilerini kimin temsil edeceğine kendi özgür iradeleriyle karar verebileceklerini ve buna aykırı her adımın gerçek bir felakete yol açacağını vurguladı. Uluslararası kurumların koridorlarının, uluslararası müdahalenin artacağı şüphe götürmez bir siyasi hareketliliğe tanık olduğu konusunda uyaran Bayudi açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Ülke, bir vesayet projesi yürüten yabancı güçlerin gelişine, Libya’nın açıkça nüfuz alanlarına bölünmesine ve Libya’nın zenginliklerinin sömürülmesine tanık olacak. Libya'nın işgali projesinde, Libyalı tüm taraflar hizmetçiye dönüşecekler.”



Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

TT

Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu, şiddet olaylarına sahne olan kentte yeni bir ateşkes anlaşmasının ilan edilmesinden saatler sonra, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyda kentinden çekilmeye başladı.

Suriye Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Suriye Arap Ordusu güçlerinin Süveyda kentinden çekilmesi, anlaşma şartlarına uygun olarak ve kentin yasadışı gruplardan temizlenmesinin tamamlanmasının ardından başladı” denilirken, kentte konuşlu diğer hükümet güçlerinin çekilmesinden söz edilmedi.

Anlaşma, İsrail'in Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayı ve Suriye ordusu karargâhı yakınlarına ve Suriye'nin güneyindeki Süveyda ve Dera vilayetlerindeki hükümet güçlerine art arda düzenlediği saldırıların ardından sağlandı.

Ateşkes anlaşmasının şartları

Anlaşma, hükümet ile Süveyda ileri gelenleri arasında bir anlaşmaya varıldığını duyuran topluluğun Dürzi Şeyhi Akl Yusuf Cerbu tarafından imzalanırken, Dürzi Şeyh Hikmet El Hicri anlaşmayı reddederek çatışmaların “tüm Süveyda'nın kurtarılmasına” kadar devam edeceğini vurguladı.

El Hicri yaptığı açıklamada herhangi bir anlaşma, müzakere ya da yetkilendirmeyi reddetti ve bu birleşik pozisyondan sapan ve tek taraflı olarak iletişim kuran ya da anlaşan herhangi bir kişi ya da tarafları uyardı.

Cerbu, anlaşmanın Süveyda'daki askeri operasyonların tamamen ve derhal durdurulmasını, ordu güçlerinin kışlalarına dönmesini ve ateşkesin uygulanmasını denetlemek üzere devlet ve Süveyda ileri gelenlerinden bir izleme komitesi kurulmasını içerdiğini söyledi.

Dürzi lider anlaşmanın ayrıca Süveyda'nın Suriye devletine tam entegrasyonunu öngördüğünü ve tüm vilayet toprakları üzerindeki tam egemenliğini teyit ettiğini söyledi.

Anlaşma aynı zamanda iç güvenlik kontrol noktaları ve devlet polisi ile Süveyda ve komşu bölgelerden polis personelinin konuşlandırılmasını ve Süveyda'dan polis memurlarının vilayetteki güvenlik dosyasını yönetmek için liderlik ve yürütme görevlerini üstlenmesini de içeriyor.

Cerbu ayrıca iki tarafın, silahların devlet çerçevesi dışında ortaya çıkmasına son verilmesini sağlamak amacıyla Süveyda'daki ağır silahları düzenleyecek bir mekanizma üzerinde ve Süveyda'nın tüm bölgelerindeki tüm devlet kurumlarının Suriye yasaları ve yönetmeliklerine uygun olarak yeniden faaliyete geçirilmesi konusunda anlaştığını söyledi.

Çok sayıda ceset

Suriye Sağlık Bakanlığı bugün İsrail'in Şam'a yönelik saldırılarında üç kişinin öldüğünü ve 34 kişinin yaralandığını bildirdi. Bakanlık Süveyda'daki Ulusal Hastane'de aralarında güvenlik güçleri mensupları ve sivillerin de bulunduğu onlarca cesedin bulunduğunu belirtti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada İsrail'in Genelkurmay karargâhı, başkanlık sarayı çevresi ve ülkenin güneyini hedef alan son saldırılarının “tehlikeli bir tırmanış” olduğunu söyledi.

Yapılan açıklamada şöyle denildi: “Suriye bu tehlikeli tırmanıştan ve yansımalarından tamamen İsrail'i sorumlu tutmaktadır. Suriye, topraklarını ve halkını uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan tüm araçlarla savunmak için tüm meşru haklarını saklı tutacaktır. İsrail'in Suriye'de gerginliği tırmandırmak, kaos yaratmak ve güvenlik ve emniyeti baltalamak için izlediği sistematik bir politika bağlamında gerçekleşen bu bariz saldırganlık, BM Şartı ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlalidir.”