CNN International: Bayraktar TB2, Ukrayna direnişinin sembolüne dönüştü

"Sadece Rus ordusuna ait hedefleri vurmakta değil halka ilişkiler alanında da zafer elde etti"

ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP) de Bayraktar TB2'nin Batılı ülkelerden tebrik topladığını yazmıştı (Reuters)
ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP) de Bayraktar TB2'nin Batılı ülkelerden tebrik topladığını yazmıştı (Reuters)
TT

CNN International: Bayraktar TB2, Ukrayna direnişinin sembolüne dönüştü

ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP) de Bayraktar TB2'nin Batılı ülkelerden tebrik topladığını yazmıştı (Reuters)
ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP) de Bayraktar TB2'nin Batılı ülkelerden tebrik topladığını yazmıştı (Reuters)

ABD'nin önde gelen haber kanallarından CNN International, Türk yapımı silahlı insansız hava aracı (SİHA) Bayraktar TB2'nin Ukrayna savaşındaki rolünden övgüyle bahsetti.  
CNN International'ın internet sitesinde yayımlanan 'Türk drone'ları Ukrayna direnişinin sembolüne dönüştü' adlı haberde, Bayraktar TB2'nin popülerliğinin savaşla birlikte hem Ukrayna'da hem de uluslararası kamuoyunda hızla arttığı ifade edildi.
ABD merkezli Denizcilik Analizi Merkezi'nde (Center for Naval Analyses -CNA) Rusya üzerine çalışan Samuel Bendett, Bayraktar'ın 'sadece Rus ordusuna ait hedefleri vurmakta değil halka ilişkiler alanında da zafer elde ettiğini' belirtti.
Yetkili, Bayraktar'ın 'Ukrayna ordusu tarafından başarılı şekilde yürütülen bir sosyal medya kampanyasının parçası olduğunu' belirterek, Türk SİHA'sının internetteki videolarının 'morali ciddi şekilde artırdığını ve büyük bir taktiksel zafer getirdiğini' söyledi.
Savaşta SİHA'ların Rus hedeflerini vurduğu görüntüler, Ukraynalıların yazdığı 'Bayraktar' şarkısının arka planda yer aldığı videolarla sosyal medyada paylaşılmıştı.
Haberde, Bayraktar TB2'lerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın yönetim kurulu başkanı olduğu Baykar Teknoloji şirketi tarafından geliştirildiği de hatırlatıldı.
Ukrayna'daki savaşla ilgili konuşurken 'sözlerini ölçüp tarttığı' belirtilen Bayraktar'ın geçen hafta CNN International ekibine SİHA'ların üretildiği fabrikayı gezdirdiği ve drone'ların çatışmalardaki rolüne dair 'Bayraktar TB2 bence direnişin sembollerinden biri ve onlara umut veriyor' dediğine de dikkat çekildi.
Haberde, İstanbul'daki Ekonomi ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi'nden (EDAM) Can Kasapoğlu'nun görüşlerine de yer verildi.
Kasapoğlu'nun Bayraktar TB2'nin fiyat-performans dengesine vurgu yaparak 'Bayraktar TB2, uygun birim fiyatıyla neredeyse kusursuz bir fiyat ve savaş performansı dengesi sunuyor. Silah piyasasında TB2'nin rakipleri daha maliyetli. Ayrıca onların drone'larında tedarik için siyasi ve bürokratik engeller söz konusu olduğu gibi tedarikin sürdürülebilirliği açısından da belirsizlik yaşanabiliyor' dediği belirtildi.

Haberde, Ukrayna'nın 2019'da Bayraktar TB2'lerden satın alın ilk ülke olduğu ve Kiev'in şu ana dek 36 drone siparişi verdiği bilgisi de paylaşıldı.
Birleşik Krallık Savunma Bakanı Ben Wallace da 9 Mart'ta düzenlediği bir toplantıda Bayraktar TB2'leri övmüş, SİHA'ların 'Rus birliklerin ilerleyişini yavaşlatmak ya da engellemekte çok önemli rol oynadığını' söylemişti.
Türkiye'nin tarafsız kaldığı ve arabuluculuk rolünü üstlendiği savaşta Bayraktar TB2'lerin Rus birliklerine karşı kullanılması soru işaretleri de yaratmıştı.
Rusya Savunma Bakanlığı 17 Mart'ta Twitter hesabından yaptığı bir açıklamada, Ukrayna ordusu tarafından kullanılan bir Bayraktar'ın Kiev bölgesinde düşürüldüğünü iddia ettiği fotoğraflar paylaşmıştı.
Ayrıca cuma günü Türkiye'den kimliğini açıklamayan bir üst düzey yetkili, Kremlin'in Ankara'yla iletişime geçerek Bayraktar TB2 satışlarından rahatsızlık duyduğunu belirttiğini söylemişti.  
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat'ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşın 48. gününde de çatışmalar devam ediyor.
Independent Türkçe, CNN, Middle East Eye 



Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
TT

Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)

Dürziler, dini ve sosyal gizliliğini korumaya çalışırken, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail ve Suriye gibi yayıldığı ülkelerde siyasi roller oynayan bir azınlığı oluşturuyorlar.

Son birkaç gün boyunca, Güney Suriye'deki Suveyda şehrinde Dürzi milisler, Bedevi milislerle çatışmaya girdiler ve bunun sonucunda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümeti güçleri salı günü Suveyda şehrine girip ateşkes ilan ederken, İsrail Suriye güçlerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. Zira Tel Aviv daha önce azınlık Dürzi halkını korumaya ve Güney Suriye'de asker konuşlandırmayı önlemeye çalışacağına söz vermişti.

Peki Dürziler kimdir ve inançları, siyaset ve toplumdaki rolleri hakkında ne biliyoruz?

Dini inançları

Dürzilik, 11’inci yüzyılın başında, İmamiye’den (İsna Aşeriye) sonra Şiiliğin ikinci en büyük dalı olan İsmâiliyye mezhebinin bir fırkasıdır.

Kendilerine Muvahhidun diyen Dürziler, Lübnan'daki en yüksek dini otorite olan el-Akl Şeyhliğinin web sitesine göre, “Bir ve tek olan, yeri ve göğü yaratan Allah’a” meleklerine, peygamber ve resullerine, ahiret gününe inanırlar.

Mezhep mensupları ile sınırlı olan öğretilerinin gizliliğini açıklar şekilde, ritüellerine aşina olan ve adının açıklanmasını istemeyen birinin AFP’ye vurguladığı gibi, Dürziler inançlarında “zahiri mesaj ile batini mesaj”ı temel alırlar.

Bahsi geçen kişi, tek tanrılı dinlerin uzun bağlamlarına dayanan, dini kavramları felsefe ile karıştırma yoluyla Platon'un fikirlerinden etkilenen, “Allah’ın gerçek tevhidinde olgun bir aşamaya” dayanan öğretilerden bahsediyor.

Dürzilik, sözde doğruluk, iman kardeşlerini koruma ve karşılıklı yardım, İblis'i ve bütün şer güçleri tanımama gibi yedi temel tavsiyeyi (esası) benimser ve reenkarnasyonun “mezhebin bir parçası” olduğuna inanır.

Dini günler

Dini günleri, diğer mezhepler ile aynıdır. Ek olarak, kurban bayramından önceki on gün boyunca yapılan günlük toplantılar vardır. Bu toplantılarda dini okumalar, bazı ibadetler, bazı şiirler ve manevi okumalar yapılır. Bunlar Muvahhid birisinin yerine getirmesi halinde gerçek tevhidi uygulamış kabul edileceği yedi esası pekiştirmektedir.

Aynı şekilde, Hicri yeni yılı ihya ederler ve herkes gücü yettiğince zekat öder.

Şeyhleri iman kardeşlerini koruma ve iletişimi koruma ilkesini yerine getirmek için perşembe-cuma gecesi ritüelleri ve ibadetleri eda etmek, dini okumalar yapmak amacıyla toplanırlar.

Mezhebin öğretileri mensupları arasında gizli kalır ve bazı karma evliliklerin varlığına rağmen, genellikle Dürzilerin kendilerine mezhep mensuplarının dışında hayat arkadaşı seçmeleri hoş karşılanmaz.

Yayıldıkları bölgeler

Dindar erkeklerinin siyah kıyafetler giyinip başlarına beyaz sarık sardıkları, kadınlarının ise yine siyah kıyafetler giyip, başlarını ve yüzlerinin bir kısmını örten beyaz bir başörtü taktıkları Dürzilerin sayısının 1 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.  

Dürzi mezhebi mensupları çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yoğun bir şekilde yaşıyorlar.

Suriye'deki nüfuslarının 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu kaleleri sayılan Suveyda şehrinin bulunduğu ülkenin güneyinde yaşıyor. Ayrıca Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçeleri ile ülkenin kuzeybatısındaki Idlib'de sınırlı sayıda bulunuyorlar.

Lübnan'da sayılarının yaklaşık 200 bin olduğu tahmin ediliyor ve yoğun olarak ülkenin merkezindeki dağlarda, özellikle de Şuf, Aliya ve el-Metn el-Ala bölgelerinde, ayrıca Cebel el-Şeyh’in batı eteklerindeki Hasbaya ve Raşiya gibi bölgelerde yaşıyorlar.

İsrail'de ise Celile, Karmel Dağı ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde 20'den fazla köyde dağınık bir şekilde yaşıyorlar. Merkezi İstatistik Bölümü'ne göre, İsrail vatandaşlığına sahip olanların sayısı 153 bin. Ek olarak, Golan'da yaşayan yaklaşık 23 bin Dürzi’nin büyük çoğunluğu kalıcı İsrail ikametgah belgesine sahip.

İsrail'deki Dürzi Mirası Merkezi'ne göre, İsrail mezhebi “kendi mahkemeleri ve bağımsız manevi liderliği ile tek başına bir oluşum olarak” tanıyor.

Tarihçi Sami Nesib Makarem, “Dürzi İnancı” adlı kitabında, özellikle Lübnan ve Kuzey Suriye'deki bazı Dürzilerin “16. yüzyıldan itibaren Cebel-i Havran'a göç ettiğini” ve bölgenin “Cebel-i Dürzi” olarak anılmaya başladığını belirtiyor.

Buradan bazıları, özellikle kuzeyde yaklaşık 15 bin ila 20 bin Dürzi'nin yaşadığı Ürdün'e göç etti.

Az sayıda Dürzi de Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralya gibi dünyanın çeşitli bölgelerine ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'ya göç etti.

Sosyal ve politik rol

Dürziler, farklı ülkelere yayılmalarına rağmen yakın bağlarını sürdürmeye çalıştılar.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden tarihçi Profesör Makram Rabah, Dürziler, Maruniler ve Lübnan Dağı'ndaki çatışmalar üzerine yazdığı bir diğer kitapta şu açıklamayı yapıyor: “Karma evlilikler ve Dürziler arasında ilişkiler var ve din adamları bu ilişkinin sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyorlar. Sınırlar çizilmiş olsa da, Dürziler onları gerçekte tanımadılar.”

Makram'a göre, bir azınlık olmalarına rağmen, Ortadoğu'da Dürziler “bölgenin siyasi ve sosyal yaşamında, ekonomik ve sosyal meselelerinde önemli ve bazen öncü bir rol” oynadılar.

Bu durum genellikle, azınlığın rolünü, büyüklüğünün ötesinde şekillendirmede önemli bir etkiye sahip olan feodal liderlerden veya aile liderlerinden kaynaklanıyordu.

Örneğin Lübnan'da lider Kemal Canbolat, 1950'lerden iç savaşın başlangıcı (1975-1990) ve 1977'deki suikastına kadar önemli bir siyasi rol oynadı.

Suriye'de Fransız manda yönetimi, 1921'de Cebel el-Dürzi bölgesine idari bağımsızlık verdi ve bu statü 1937'ye kadar devam etti. Ancak bu dönemde, en önde gelen Dürzi liderlerinden biri olan Sultan Paşa el-Atraş, 1925'te Fransızlara karşı patlak veren büyük bir ayaklanmaya liderlik etti.

İsrail'e gelince, Makram Rabah, Dürzilerin “devlete tamamen entegre olduklarını ve orduda görev yaptıklarını, bunun da onlara devlet nezdinde daha fazla nüfuz sağladığını” açıklıyor.

Suriye'de çatışmanın patlak vermesinin ardından Dürziler, kendilerini çatışmadan ve sonuçlarından uzak tuttular. Birkaç istisna dışında, genellikle rejime karşı silahlanmadılar veya muhalefete katılmadılar. Bulundukları bölgelerde çeşitli silahlı grupların parçası olan Dürziler, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen yeni yetkililerle henüz bir anlaşmaya varamadılar.

Nisan ayı sonlarında Şam kırsalındaki iki bölgede patlak veren ve Suveyda'ya uzanan çatışmalar, Dürzi milisler ile güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 119 kişinin ölümüne yol açtı. Bu kanlı çatışmaya İsrail hava saldırılarıyla müdahale etti ve Şam’ı, Dürzilere zarar verilmemesi konusunda uyardı.

Nadir görülen bir siyasi ayrışmayla, Dürziler arasında son olaylara ilişkin tutumlar farklılaştı. Kemal Canbolat’ın oğlu Lübnanlı lider Velid Canbolat, Dürzileri Müslümanlar ile “sonsuz bir savaşa” sürüklemek konusunda uyarıda bulunurken, dini otoriteler ve Suriyeli Dürzi askeri gruplar, Dürzilerin ülkenin “ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurguladılar.Şarku'l Avsat'ın Independet Arabia'dan aktardığı analize göre buna karşılık, Suriyeli din adamları ve İsrail’deki Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, İsrail'e Suriye Dürzilerini koruma çağrısında bulundular.

Rabah, bu tarafların “farklı ajandalara sahip olduğunu ve daha da önemlisi, üç ülkeye uzanan bir nüfuz mücadelesi olduğunu” belirtti.