BM Yemen Özel Temsilcisi Grundberg Sana’da

Grundberg, ateşkesi pekiştirmek ve kapsamlı bir çözüm fırsatlarını ele almak için Sana'da

BM Yemen Özel Temsilcisi Grundberg Sana’da
TT

BM Yemen Özel Temsilcisi Grundberg Sana’da

BM Yemen Özel Temsilcisi Grundberg Sana’da

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, göreve gelmesinden yaklaşık 8 ay sonra dün Yemen’in Husi işgali altındaki başkenti Sana’ya gitti. Grundberg, İran destekli Husi milislerin BM yetkilisini kabul etmeyi reddetmesinin ardından Yemen krizine çözüm bulma çabalarının bir parçası olarak Husi liderleriyle görüşmeyi planlıyor.
Grundberg’in ofisine göre, görüşmelerde kapsamlı barış sürecini ele almanın yanı sıra geçtiğimiz hafta iki aylık bir süre için ilan edilen BM ateşkes anlaşmasının uygulanması ve güçlendirilmesine odaklanılacak.
Husi milisler, 5 Eylül 2021'de görevine başlayan İsveçli Grundberg'i kabul etmeyi reddetmişti. Ancak Umman'ın başkenti Maskat'ta müzakere heyetiyle birkaç kez bir araya geldi.
Umman Dışişleri Bakanlığı, Grundberg’in yaptığı ziyaretin Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi ve Husilerin baş müzakerecisi Muhammed Abdusselam ile Maskat’ta bir araya gelerek yaptığı görüşmelerin ardından gerçekleştiğini bildirdi.
Bakanlık Twitter hesabından yaptığı açıklamada, görüşmelerin “ateşkesin kurulmasına ilişkin prosedürler ve Yemen'de kapsamlı bir çözüm için gereklilikler hakkında” olduğu aktarıldı.
Gözlemcilere göre, BM yetkilisinin bu ziyareti 7 yıldır süren Yemen krizindeki büyük değişiklikler ışığında gerçekleşti. Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler iki aylık (kırılgan) bir ateşkes ilan etti ve şu anda bunu pekiştirmek için çalışıyor.
Ayrıca birkaç gün önce Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'da, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) ev sahipliğinde yapılan Yemen-Yemen istişarelerinin sonunda Reşad el-Uleymi başkanlığında Yemen Başkanlık Konseyi’nin kurulduğun ve sahada 7 etkili liderin üye olduğu açıklandı.
Duyurunun hemen ardından Başkanlık Konseyi, savaş değil, barış konseyi olduğunu bildirerek, Husileri çatışmayı sona erdirmek ve Yemen halkının acılarını hafifletmek için kapsamlı barış istişarelerine çağırdı.
Yemen dosyasındaki bu hızlanan gelişmeler karşısında diplomatik kaynaklar, önümüzdeki yaz Birleşmiş Milletler himayesinde kapsamlı bir siyasi sürecin başlamasını bekliyor. İngiltere’nin Yemen Büyükelçisi Richard Oppenheim, Grundberg’in uluslararası toplumun desteğiyle bu müzakereler için yazılı bir çerçeve oluşturacağını söyledi.
Birkaç gün önce Şarku’l Avsat’a konuşan Oppenheim, Husilerin KİK himayesi altında  bu fırsatı değerlendirmek için  tartışmalara ve istişarelere katılmayı memnuniyetle karşıladığını söyleyerek, önümüzdeki zaman diliminde KİK ve Grundberg’in himayesinde  yeni fırsatlar olacağını bildirdi.
Oppenheim, uluslararası toplumun ve tarafların güvenini kazanan ve uluslararası toplumu Yemen ile ilgili olarak temsil eden BM Özel Elçisinin çabalarını destekleme çağrısında bulunarak, bunun barışa ulaşmak için gerçek bir fırsat olduğunu vurguladı.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.