Tunus Cumhurbaşkanı Said’den OHAL’in kaldırılmasına yeşil ışık

Tunuslular geçtiğimiz Pazar günü başkentin merkezinde Parlamentonun yeniden göreve başlaması talebiyle gösteri düzenlediler (A.P.)
Tunuslular geçtiğimiz Pazar günü başkentin merkezinde Parlamentonun yeniden göreve başlaması talebiyle gösteri düzenlediler (A.P.)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said’den OHAL’in kaldırılmasına yeşil ışık

Tunuslular geçtiğimiz Pazar günü başkentin merkezinde Parlamentonun yeniden göreve başlaması talebiyle gösteri düzenlediler (A.P.)
Tunuslular geçtiğimiz Pazar günü başkentin merkezinde Parlamentonun yeniden göreve başlaması talebiyle gösteri düzenlediler (A.P.)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, sunduğu yol haritasındaki atılacak adımlara uyulması karşılığında olağanüstü hali (OHAL) sona erdirmek için istekli olduğunu açıkladı.
 Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığı habere göre, Said, ülkenin siyasi reformlara doğru gidişatı ve kurumsal istikrara dönüş hususunda istişarelerde bulunmak amacıyla Tunus’u ziyaret eden Avrupa Parlamentosu yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde söz konusu açıklamada bulundu.
 Said, geçtiğimiz yıl 25 Temmuz tarihinde istisnai kararlar almış, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmış ve Temsilciler Meclisi’ni feshetmişti. Said, anayasadaki bazı maddelerin askıya alınmasına ek olarak, Avrupa Birliği dahil olmak üzere Tunus’taki müttefikleri ile reformlar üzerinde fikir birliği sağlanması için çalışmalara başlamıştı.
 Tunus Cumhurbaşkanlığı, Said’in sözlerini aktararak bir açıklama yaptı:
“Ulusal diyalog zaten başladı ve Bağımsız Seçim Yüksek Otoritesi gözetiminde özgür ve adil bir yasamanın yapılmasına ve referandumun düzenlenmesine ilişkin elektronik istişareler yapıldı.”
Tunus Cumhurbaşkanı daha önceki açıklamalarında, 15 Ocak’ta başlayan ve 20 Mart’ta sona eren elektronik ulusal istişarenin, önerileri toplayacak bir komiteyi içereceğini belirtmişti. Ancak bu komitenin oluşumu, üyeleri için önerilen isimler ve Tunus'taki siyasi sistemin geleceğini belirlemek üzere 25 Temmuz 2022 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan halk referandumu yapılması için onaylanacak sonuçları ile ilgili bilgi vermemişti. Bu durum Cumhurbaşkanı’nın sert eleştirilere maruz kalmasına neden oldu. Ancak Tunus’taki partiler ve örgütler, Said’in diyalog kurulması için harekete geçmediğini belirtti. Said’in ‘ulusal diyalog’ kelimesi ile neyi kastetmek istediği belli değil. Yapılan açıklamada Avrupa Parlamentosu yetkilileri ile yapılan görüşmede ulusal diyalog ve tarafların söz konusu diyaloğa katılımının ele alındığı belirtildi.
Tunus Başbakanı Necla Budin, Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi üyelerini Hükümet Sarayı'nda kabul etti. Karşılamada Tunus Dışişleri Bakanı Osman el-Cerendi ve Avrupa Birliği Tunus Büyükelçisi Marcos Cornaro da hazır bulundu. Budin görüşmede yaklaşan seçimlere değinerek, Tunus'ta demokratik inşa yolunu tamamlamak için anayasa referandumu ve yasama seçimlerinin yapılmasının öneminden bahsetti.
 Ulusal istişareler ve ulusal kuruluşlarla yapılan toplantılarla başlatılan yol haritasının açıklanmasından bu yana benimsenen katılımcı yaklaşımın daha sonra tüm sivil toplum temsilcilerini de kapsayacak şekilde olacağını vurguladı.
 Avrupa Parlamentosu heyeti, daha önce yaptığı ziyarette, üye ülkelerin siyasi diyalog, hukukun üstünlüğü, sivil özgürlükler ve insan haklarına saygı duyduğunu belirtmişti. Yapılan açıklamada Tunus’ta özellikle kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı bir siyasi sistem başta olmak üzere demokratik ilkeler ile kurulmuş bir hükümet sistemi oluşturulması gerektiği belirtildi.
Öte yandan Tunus Başbakanı Budin, Fransa Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti. Fransa'nın Tunus Büyükelçisi Andre Baran'ın da hazır bulunduğu toplantıda, gençleri şiddet içeren aşırılıkçılıktan koruma alanında ikili işbirliğinin güçlendirilmesi konusu ele alındı.
 Fransız elçisi, geçen Ocak ayından bu yana Fransa Cumhurbaşkanı tarafından, Akdeniz'in güney ve doğu havzasındaki değişikliklerin yansımalarına ilişkin raporlar hazırlamakla görevlendirildi. Kepel ayrıca Fransız toplumu ve özellikle de Fransa'daki İslam dini ile ilgili rapor hazırlayacak.
Görüşmede Gilles Kepel, “toplumlarımızdaki şiddet içeren aşırıcılığın nedenlerini ve bunları ele almanın yollarını bulmak için Akdeniz'in her iki yakasındaki ülkeler, özellikle Tunus, Fransa ve İtalya arasında deneyim ve vizyon alışverişinin önemini” vurguladı.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.