Washington, Husi saldırılarını ve silah kaçakçılığını engellemek için çok uluslu bir deniz gücü kurdu

8 gemilik birleşik deniz gücü, ABD'nin Husi saldırılarına karşı son askeri yanıtıdır (AP)
8 gemilik birleşik deniz gücü, ABD'nin Husi saldırılarına karşı son askeri yanıtıdır (AP)
TT

Washington, Husi saldırılarını ve silah kaçakçılığını engellemek için çok uluslu bir deniz gücü kurdu

8 gemilik birleşik deniz gücü, ABD'nin Husi saldırılarına karşı son askeri yanıtıdır (AP)
8 gemilik birleşik deniz gücü, ABD'nin Husi saldırılarına karşı son askeri yanıtıdır (AP)

Amerikalı bir deniz kuvvetleri yetkilisi, bölge ülkelerine yönelik Husi saldırılarına karşı koymak ve uyuşturucu ve silah tüccarları ile insan kaçakçılığı çetelerini kovuşturmak için yeni bir askeri deniz gücünün kurulduğunu duyurdu. Bu girişim, bazı Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki ilişkilerin köreldiği bir dönemde ortaya çıktı.
Öte yandan ABD ve Birleşmiş Milletler, İran’ı Yemen'deki krizi derinleştirmek, Yemenlilere saldırmak ve Suudi Arabistan ve BAE'deki altyapıyı hedef almak için Husilere silah sağlamakla suçluyor.
Suudi Arabistan ve BAE'ye yönelik Husi saldırılarına karşı en yeni askeri cevap olacak bir adımda ABD Donanması, dün (Çarşamba) Yemen'i çevreleyen sularda silah kaçakçılığıyla mücadele edecek yeni çok uluslu güç oluşturma sürecinde olduğunu açıkladı. Bu, Husilerin bu yıl iki Körfez ülkesine düzenlediği bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısının ardından atılmış bir adım.
ABD Donanması Beşinci Filo Komutanı Koramiral Brad Cooper şunları dile getirdi:
 “Yeni kuvvet Pazar gününden itibaren Kızıldeniz, Bab el-Mendeb ve Aden Körfezi'nde faaliyet gösterecek. Yeni kuvvet, insan kaçakçılığı, uyuşturucu ve diğer yasa dışı mal kaçakçılığını önlemeyi amaçlayacaktır.”
Reuters haber ajansının aktardığına göre Cooper, gazetecilerle yaptığı bir telefon görüşmesinde, “Bunlar, dikkatimizi gerektiren stratejik açıdan önemli sular” dedi.
Kuvvet iki ila sekiz gemiden oluşacak ve Cooper'ın da komuta ettiği 34 uluslu Birleşik Deniz Kuvvetleri'nin bir parçası olacak. Birleşik Deniz Kuvvetleri'nin, yakın sularda kaçakçılık ve korsanlık faaliyetlerini hedef alan üç görev gücü daha bulunuyor.
Husilerin Suudi Arabistan ve BAE'ye saldırmak için kullandığı füzeler ve insansız hava araçlarıyla ilgili bir soruya yanıt olarak Cooper, yeni gücün Husilerin bu tür silahları elde etme yeteneğini etkileyeceğini belirtti. Cooper, "Bugün yaptığımızdan daha dinamik ve doğrudan engelleyebileceğiz" diye ekledi.
İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan bir ABD yetkilisi şunları söyledi:
“Somali, Cibuti ve Yemen arasındaki sular, Husilere yönelik silahlar için ‘kaçakçılık koridorları’ olarak biliniyordu. Yeni uluslararası güç kesinlikle bu konunun peşine düşecektir.”
İran uzun süredir ABD ve Birleşmiş Milletler tarafından Husilere silah kaçakçılığı yapmakla suçlanıyor. Tahran bu suçlamayı reddediyor, ancak İran'ın Husilere silah tedarikinde rol oynadığına dair ABD tarafından sunulan kanıtlar var.
Beşinci Filo, geçen ay, ABD ile Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri arasındaki savunma diyaloğu ve toplantılarının sonuçlarını açıkladı. Katılımcılar, İran ve ona bağlı milislerin "hava ve deniz tehditlerini caydırmak" için bölgede bir "ortak savunma vizyonu" geliştirme konusunda anlaştılar.
ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) geçen ay yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Washington'ın Körfez'deki mevkidaşlarıyla Riyad'da düzenlediği toplantı, Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerini çevreleyen tehditlere toplu olarak karşı koyma yeteneklerinin artırılmasının ve ‘uzun vadeli savunma ortaklığının’ sürdürülmesinin önemine odaklandı.”
Riyad'da bir araya gelen ülkeler, Körfez İşbirliği Konseyi ve ABD'nin stratejik ortaklık çerçevesinde bölgesel güvenliğe yönelik ortak taahhütlerini teyit ettiler.
Savunma Bakanlığı'ndan bir savunma yetkilisi daha önce Şarku'l Avsat'a ABD'nin Suudi Arabistan'ın güvenliğini ‘tehlikeli dış’ tehditlere karşı güçlendirmeye kararlı olduğunu doğruladı. Söz konusu yetkili, "Bunu savunma işbirliği, silah transferleri, savunma ticareti, eğitim ve diğer alışverişler ve sivil zararı azaltma yoluyla yapıyoruz" dedi.
ABD, Husi saldırılarını püskürtmek için Suudi Arabistan'a gerekli araçları sağlamaya devam etme taahhüdünde bulunmuştu. Washington aynı zamanda, komşu ülkelerdeki altyapı ve sivillerin hedef alınmaması ve Yemen'deki savaşın derhal durdurulması çağrısında bulundu.



Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
TT

Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)

Suriye hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada federal sistemin reddedildiği bir kez daha ifade edilirken Kürt güçlerine orduya katılmaları çağrısı yapıldı. Kürt ve resmi Suriye kaynaklarına göre bu karar Cumhurbaşkanı Ahmed Şer'in Suriye Demokratik Güçleri Komutanı Mazlum Abdi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın katıldığı bir toplantıda alındı.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre Suriyeli bir Kürt yetkili, Şara ve Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni (KDSÖY)Suriye devletine entegre etme çabalarını görüşmek üzere bir araya geldiğini ifade etti.

Kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan yetkili, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack'ın da toplantıya katıldığını söyledi.

Toplantının, ‘KDSÖY ile Şam hükümeti arasındaki ilişkiler ile ekonomik ve askeri konuların’ görüşülmesi için düzenlendiğini de sözlerine ekledi.

Bu toplantı, Şara ve Abdi arasında henüz uygulanmayan bir ikili anlaşmanın imzalanmasından dört ay sonra gerçekleşti.

Şara’nın 10 Mart'ta ABD’nin himayesinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Abdi ile imzaladığı anlaşma, ‘Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır geçişleri, havaalanı, petrol ve gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimi altına alınmasına’ ilişkin maddeler içeriyordu.

Ancak KDSÖY, anayasal bildirinin ardından hükümetin çeşitliliği yansıtmadığını söyleyerek yönetimi eleştirdi. Kürt güçler geçtiğimiz ay ‘merkezi olmayan demokratik’ bir devlet talebinde bulunmuş, Şam ise buna ülkede ‘bölünme girişimlerini’ reddettiğini vurgulayarak yanıt vermişti.

Suriye hükümetinden bir kaynak dün devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Suriye devleti, ‘tek Suriye, tek ordu, tek hükümet’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu yineler ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne aykırı her türlü bölünme veya federalizm biçimini kesin bir şekilde reddeder” ifadelerini kullandı.

Kaynak, “Suriye ordusu, tüm vatandaşları birleştiren ulusal bir kurumdur. Devlet, SDG'den Suriyeli savaşçıların anayasal ve yasal çerçeve içinde ordunun saflarına katılmasını memnuniyetle karşılıyor” dedi.

Kaynak ayrıca, ‘imzalanan anlaşmaların uygulanmasındaki herhangi bir gecikmenin ulusal çıkarlara hizmet etmeyeceği, aksine durumu karmaşıklaştıracağın ve Suriye'nin tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına yönelik çabaları engelleyeceği’ uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz yıl aralık ayında İslamcı grupların ittifakının başında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimini devirerek Şam'da iktidarı ele geçirdi. O tarihten bu yana Şara, Suriye'deki tüm askeri grupların lağvedilmesini savunuyor.

Ancak Suriyeli Kürtler, on binlerce erkek ve kadından oluşan askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Suriye'nin birliğini korumak ve ülkede güvenliği yeniden tesis etmek, yeni yetkililer için başlıca zorluklar arasında yer alıyor.

On yıllardır ötekileştirilmeye ve dışlanmaya maruz kalan Suriyeli Kürtler, bugün yeni iktidarın karar alma sürecini merkezileştirme ve geçiş döneminin yönetiminden önemli unsurları dışlama çabalarını eleştiriyorlar.

SDG lideri Abdi, mayıs ayı sonlarında bir televizyon röportajında “Şam ile yaptığımız anlaşmaya bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmeye çalışıyoruz” dedi. Ancak ‘Suriye'nin merkezi olmayan, tüm bileşenlerinin tüm haklarına sahip olduğu ve kimsenin dışlanmadığı bir ülke olması’ konusunda kararlı olduğunu da vurguladı.

Şara, Şam’da iktidarı devralmasının ardından tüm silahlı grupların feshedileceğini açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, DEAŞ’ı 2019 yılında son kalesinden de kovana kadar mücadelede etkinliğini kanıtlamış olan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Kürt özyönetim, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda, Şam’daki kaynaklara ihtiyaç duyduğu en önemli petrol ve doğalgaz sahalarını da içeren geniş bir alanı kontrol ediyor. Aralarında binlerce yabancının da bulunduğu DEAŞ üyelerini de kamplarda ve gözaltı merkezlerinde tutuyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani daha önce yaptığı bir açıklamada, KDSÖY’le imzalanan anlaşmanın maddelerinin uygulanmasında ‘oyalanmanın ülkedeki kaosu uzatacağını’ söylemişti.