Kamışlı’da rejim güçleri ile SDG arasında gerilim

Haseke’de rejimin kontrolü altında olan ‘güvenlik bölgesinden’ bir kare. (Şarku’l Avsat)
Haseke’de rejimin kontrolü altında olan ‘güvenlik bölgesinden’ bir kare. (Şarku’l Avsat)
TT

Kamışlı’da rejim güçleri ile SDG arasında gerilim

Haseke’de rejimin kontrolü altında olan ‘güvenlik bölgesinden’ bir kare. (Şarku’l Avsat)
Haseke’de rejimin kontrolü altında olan ‘güvenlik bölgesinden’ bir kare. (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke ve Kamışlı kentlerinde, rejim güçleri ile Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı İç Güvenlik Güçleri (Asayiş) arasındaki gerilim yeniden tırmandı. Asayiş güçleri, rejim güçlerinin kontrolündeki ‘güvenlik bölgesini’ kuşattı. Bu arada rejime bağlı Dördüncü Tümen güçleri, Halep’te Kürt nüfusun ağırlıklı olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine uyguladığı ablukayı sürdürüyor.
Yerel kaynaklar, rejim güçleri ile özerk yönetim yetkililerinin, Rus subayların arabuluculuğuyla, Kamışlı’da bir toplantı düzenlediğini aktardı. Toplantıda, Kamışlı ve Haseke’de ‘rejim güçlerine yönelik kuşatmanın’ sona erdirilmesi karşılığında, Halep’teki Kürt mahallelerine yönelik ablukanın kaldırılmasının tartışıldığı öğrenildi. 
İç Güvenlik Güçleri, Kamışlı ve Haseke şehirlerinde rejime bağlı güçlerin konuşlandığı ‘güvenlik bölgesine’ giriş ve çıkışların tümünü trafiğe kapattı. Ayrıca askeri havaalanına giden yol ile, Seba Bahrat kavşağında da yeni kontrol noktaları oluşturdu. Haseke şehir merkezinde de ‘güvenlik alanına’ giden yollar kapatıldı. Rejim güçleri ise bu hareketliliklere herhangi bir tepki göstermedi. Dördüncü Tümene bağlı askerler, Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine yaklaşık on gündür, ilaç ve bazı ürünlerin sevkiyatının yapılmasını engelliyor. Daha önce de yakıt, un ve temel gıda maddelerinin bölgeye girişini engellemiştiler. Şeyh Maksud ve Eşrefiye’de Eczacılar Birliği üyesi bir kaynak, bölgeye ilaç sevkiyatı yapılamadığını aktardı. Şam’daki ilaç şirketlerini arayıp niçin ilaç göndermediklerini sorduklarında, Dördüncü Tümen’e bağlı askerlerin ilaç sevkiyatına izin vermediği yönünde yanıt aldıklarını bildirdi. Söz konusu bölge sakinlerinin, ilaç ve gıda eksikliği nedeniyle zor günler geçirdiği öğrenildi. Sınırlı miktarda gıda maddesi girişi fiyatları da yükseltti, ablukadan önce 1500 lira olan ekmek fiyatı 4 bine yükseldi. Dördüncü Tümen, Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed tarafından yönetiliyor.  
Bu arada Haseke Valisi Gassan Halil, önceki gün yaptığı açıklamada, İç Güvenlik Güçlerini, Haseke kentini kuşatmak ve şehre gıda girişini engellemekle suçladı. Halil, Ramazan ayı koşullarında, şehre un ve akaryakıt sevkiyatı yapılmasının engellenmesinin vatandaşları zor durumda bıraktığını söyledi ve kuşatmanın bir an önce kaldırılması çağrısında bulundu. Halil ayrıca, ‘Rus dostların aracılığı ile Asayiş yetkilileri ile görüştüklerini ve meseleye bir çözüm bulmaya çalıştıklarını’ ifade etti. Fırınların şimdilik stokları kullanarak çalışabildiğini belirten Halil, bir an önce uzlaşma sağlanmasını istedi. Asayiş güçleri ayın 9’unda Kamışlı’nın en büyük fırını Baas Fırını’nı ele geçirerek, Halep’teki Dördüncü Tümen’in ablukayı kaldırılması için baskı kurmayı denemişti. Devlet Fırınları yetkilisi Abdullah Husar, Baas Fırını’nın üretimi durdurduğunu ve çalışanların kovulduğunu bildirdi. Husar, şehre un ve yakıt girişinin engellenmesi nedeniyle fırınların düşük kapasitede hizmet verdiğini ve bu soruna bir an önce çözüm bulunması gerektiğini söyledi.  
Rejim temsilcileri ile özerk yönetim sorumlularının toplantılarından ne gibi bir sonuç çıktığı ya da gerilimin temel nedeninin ne olduğu tam olarak öğrenilemedi. Washington liderliğindeki uluslararası koalisyon tarafından desteklenen SDG güçleri, Haseke şehir merkezi ve ilçelerinin çoğunu kontrol ediyor. Ancak rejime bağlı güçler, Haseke ve Kamışlı merkezinde ‘güvenlik alanı’ olarak adlandırılan bölgelerde varlık gösteriyor. Ayrıca Haseke’nin 15 kilometre doğusunda Cebel Kevkeb bölgesinde rejime ait büyük bir askeri üs bulunuyor, şehirdeki tek havaalanı da rejimin kontrolünde.  
SDG güçleri ise Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde varlık gösteriyor, ancak bu bölgelerin giriş ve çıkışları rejim tarafından kontrol ediliyor.  



Tunus, Gannuşi dahil olmak üzere önde gelen siyasetçilere ağır hapis cezaları verdi

Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (DPA)
Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (DPA)
TT

Tunus, Gannuşi dahil olmak üzere önde gelen siyasetçilere ağır hapis cezaları verdi

Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (DPA)
Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (DPA)

Tunus merkezli radyo istasyonu Mosaique FM dün bir mahkemenin, Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ve eski güvenlik yetkilileri de dahil olmak üzere önde gelen siyasetçilere komplo kurmak suçlamasıyla 12 ila 35 yıl arasında hapis cezaları verdiğini bildirdi.

Bu davada devlete karşı komplo kurmakla suçlananlar arasında, Cumhurbaşkanı Kays Said'in eski Özel Kalem Müdürü Nadia Akkaşa da bulunuyor.

Hakkında 35 yıl hapis cezası bulunan Akkaşa ülkeden kaçtı.

Mosaique FM, bu davada sanık olan eski Başbakan Yusuf eş-Şahid'in, kendisini ceza mahkemesine sevk eden iddianame kararını temyiz ettiğini, temyiz sonucu beklendiği için bu kararın şimdiye kadar hükümlerin kapsamına girmediğini belirtti.

İslami çizgideki Nahda Hareketi’nin deneyimli lideri Gannuşi (84), 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Cumhurbaşkanı Said tarafından feshedilen meclisin başkanı olan Gannuşi, 2023 yılından beri hapiste ve son birkaç ay içinde ayrı davalarda toplam 27 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bu davada 21 kişiye suçlama yöneltildi, bunlardan 10'u halihazırda hapiste, 11'i ise ülkeden kaçtı.

Mahkeme, eski İstihbarat Teşkilatı Başkanı Kemal Keyzani'yi 35 yıl hapis cezasına, eski dışişleri bakanı Rafik Abdusselam’ı 35 yıl hapis cezasına ve Raşid Gannuşi'nin oğlu Muaz Gannuşi'yi 35 yıl hapis cezasına çarptırdı. Üçü de ülkeden kaçtı.

Cumhurbaşkanı Said, 2021 yılında meclisi feshetti ve ülkeyi kararnamelerle yönetmeye başladı. Ardından bağımsız yargı yüksek konseyini feshetti ve onlarca yargıcı görevden aldı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre muhalefet bu hamleyi, 2011 yılında ‘Arap Baharı’ ayaklanmalarını tetikleyen ‘yeni doğan demokrasiyi baltalayan bir darbe’ olarak nitelendiriyor.

Cumhurbaşkanı Said ise bu suçlamaları reddediyor ve attığı adımların yasal olduğunu ve siyasi elitler arasında yıllardır süren kaos ve yolsuzluğu sona erdirmeyi amaçladığını söylüyor.

Cumhurbaşkanı Said'in 2021 yılında iktidarın büyük bir kısmını ele geçirmesinden bu yana muhalefet liderlerinin çoğu, bazı gazeteciler ve Said'i eleştirenler hapiste tutuluyor.

Bu yıl, başka bir mahkemede muhalefet liderleri, iş adamları ve avukatlara yine komplo suçlamasıyla 5 ila 66 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. Muhalefet, bu davanın Cumhurbaşkanı Said’in muhaliflerini bastırmak için uydurulmuş olduğunu söylüyor.

İnsan hakları grupları ve aktivistler, Said'in Tunus'u açık bir hapishaneye dönüştürdüğünü ve yargı ve polisi siyasi rakiplerini hedef almak için kullandığını söylüyorlar.

Tüm bu suçlamaları reddeden Cumhurbaşkanı Said, diktatör olmayacağını, kim olursa olsun, hangi makamda olursa olsun, hiç kimsenin kanunların üstünde olmadığını söylüyor.