Rusya’nın Ukrayna’da ikinci aşamaya dair endişelerihttps://turkish.aawsat.com/home/article/3591566/rusya%E2%80%99n%C4%B1n-ukrayna%E2%80%99da-ikinci-a%C5%9Famaya-dair-endi%C5%9Feleri
Rusya’nın Ukrayna’da ikinci aşamaya dair endişeleri
Salı günü Kiev'in kuzeydoğusundaki Bohdanivka köyünde bir Rus tankının enkazı (AFP)
Londra/Şarku’l Avsat
TT
TT
Rusya’nın Ukrayna’da ikinci aşamaya dair endişeleri
Salı günü Kiev'in kuzeydoğusundaki Bohdanivka köyünde bir Rus tankının enkazı (AFP)
Askeri liderlerin ayrıntılı bir şekilde öğrendiği savaş ilkeleri vardır. Topluca uygulanırlar, ancak uygulama başarıyı garantilemez. Savaşlar içerdikleri şiddet, katl ve yıkım bakımından birbirlerine benzese de her savaşın kendi karmaşık koşulları vardır, askeri deneyim bir diğerine kopyalanamaz.
Prusyalı entelektüel Clausewitz, hedeflerin kendilerine tahsis edilen araçlarla dengelenmesi gerektiğini söyler. Şansın döneceği ümidi ile, uygulanması imkansız hedefler koymak mümkün değildir. Umut ve şans birer bileşen olsalar dahi bir strateji değillerdir.
Genellikle kötü senaryo, mükemmel senaryonun gerçekleşeceği umudu ile planlanır. Tüm boyutlarda hazır olmak, herhangi bir savaşta bir ön koşuldur. Uyum sağlamayan ise düşer.
Binlerce yıllık deneme yanılmaların ardından savaş, askeri liderler tarafından göz ardı edilemeyecek birçok ilke ve temeli de beraberinde getirdi. Bu ilkeler göz ardı edildiği taktirde ciddi sonuçları ve maliyeti olabilirdi.
Tarihten ulu liderler, savaş ilkelerini hiçe saydıkları için düşmediler mi? Bunun birçok örneği var.
Dolayısıyla savaş kendisine müphem bir kişilik oluşturmuştur. Savaş kitabına her göz attığımızda aslında yeni bir yüz ile karşı karşıya geliriz. Bu nedenle kesin bir şekilde uyum sağlamak gereklidir. Aksi ise rezalet, utanç ve hezimettir.
Savaş ilkeleri üzerine
Savaşın ilkeleri basitçe şunlardır: Hedef, hücum, seferberlik, komuta birliği, emniyet, sürpriz ve basitlik.
Tüm bu ilkeleri Rusya'nın Ukrayna'daki askeri performansı üzerine düşündüğümüzde ise Rusya'nın hiçbirine saygı duymadığı söylenebilir. Peki nasıl?
Rusya, mütevazi vesilelerle askeri harekât için çok yüksek hedefler koydu. Seferberliğin yokluğunda saldırıyı benimseyen Rusya, üstelik kuvvetlerini en az 2 bin kilometre olduğu tahmin edilen bir cepheye konuşlandırdı. Hareket kabiliyeti ve manevraya güvendi; ancak büyük mesafeler kat eden kuvvetlerin emniyeti üzerine durmaması, bu kuvvetleri hem hava hem de karadan gelecek pusu ve önleyici operasyonlara karşı savunmasız hale getirdi.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş sürpriz değildi. Zirâ Rusya Devlet Başkanı Putin, böyle bir niyetlerinin olduğunu söylemiş, sınırdaki Rus askeri yığmaların havadan çekilmiş fotoğrafları paylaşılmıştı. ABD Başkanı Biden ise savaşın yakın olduğuna işaret etmişti.
Karmaşık askeri operasyonlar, savaşın en önemli ilkesi olan komuta birliği temelinde tek bir askeri komuta altında değildi. Savaşın ilk aşamasında Rus ordusu Ukrayna'ya farklı cephelerden saldırdı: Kuzeyde Kiev, kuzeydoğuda Harkov, doğuda Donbass, güneyde Kırım’dan Herson’a, doğuda Mariupol, batıda ise Odessa. Bu cepheler ortak bir komuta altında olmasa da savaşın doğrudan Moskova'dan yürütüldüğü söyleniyor.
Peki ya şimdi?
Savaşın ikinci aşamasına hazırlanılırken Rus komutanlığı ise Aleksandr Dvornikov'u savaş sahnesine komutan olarak atadı. Böylece Kremlin, savaş ilkelerine yeniden saygı duymaya başladı. Hem Suriye hem de Donbass’ta önemli bir askeri deneyime sahip olan General Dvornikov, Rusya'nın Güney Askeri Bölgesi komutanlığını yapıyor.
Peki ya sonraki sahne?
Yeni bir komutanlık, doğuda kuvvetlerin toplanması yönündeki askeri hazırlıklar, Ukrayna ordusunu birbirinden izole etme yönünde bölgeyi coğrafi açıdan bölme girişimi ve Mariupol kısmını tamamlama sürecinin hızlandırılması, bölgede sıfır saat (zero hour) için hazırlığa işaret ediyor.
Savaşın ikinci aşamasına dair özellikler neler?
*Coğrafya artık Rus ordusunun çıkarları uğruna çalışıyor. Bölge, Rus toprakları ile doğrudan temas halinde (yaklaşık 600 kilometre).
* Bu durum Rus ordusunun birçok lojistik problemini, başta demiryolları olmak üzere bilhassa daha kısa ve önceden hazır ulaşım ve ikmal hatlarını karşılıyor.
* Sadece bölgeye odaklanmak, hava kuvvetlerinin tüm ateş gücünü seferber etmek, savaşın ilk aşamasında olduğu gibi çabayı dağıtmak yerine füzeler, topçular, insansız hava araçları ve elektronik savaşı tek bir bölgede toplamak anlamına geliyor.
* Topografya Rus ordusunun lehine. Zirâ bölge toprakları düz. Kayda değer hiçbir doğal engel, hatta nüfus yoğunluğu dahi bulunmuyor.
*Bu durum, en önemli rolü tankların oynadığı manevralar aracılığıyla savaşı kolaylaştırıyor. Rus ordusunun taarruz hazırlık eksenlerinin şimdiden başladığı söylenebilir. Bunlardan en önemlisi ise İzyum ile Kramatorsk şehri ekseni.
Tüm bunlar yaklaşan savaşın özellikleri ile ilgili. Asıl önemli olan sahadaki uygulama. Savaşın ilk aşamasındaki ciddi başarısızlık nedeniyle şu sorulabilir: Rusya’nın savaşın bazı ilkelerine yeniden saygı duymaya başlaması ardından Rus ordusunun savaş gücü ne olacak? Zirâ muharebe kabiliyetinin en önemli unsurları liderlik, ateş gücü, inceleme ve savunmaya dayanır. Moral ve savaşma isteği de bu hususlara eklenebilir. Rus ordusu ilk aşamadaki başarısızlığı bu kadar çabuk hazmedebildi mi? Yarınlar yakın…
*Bu analiz, Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı
ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırındahttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5174457-abd-azerbaycan-ermenistan-bar%C4%B1%C5%9F-anla%C5%9Fmas%C4%B1yla-i%CC%87ran-s%C4%B1n%C4%B1r%C4%B1nda
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
TT
TT
ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
Ömer Önhon
Güney Kafkasya'da devam eden büyük oyunda, siyaset, ekonomi ve güvenliği bir araya getiren yeni bir proje öne çıktı. Beyaz Saray'da 8 Ağustos Cuma günü düzenlenen törende, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasında barış için ortak deklarasyona imza attılar. Törene, anlaşmanın hamisi olarak belgeyi imzalayan ABD Başkanı Donald Trump da katıldı.
Ortak deklarasyon sınırlara saygı, bölgesel çatışmanın sona erdirilmesi ve güç kullanımının reddi gibi yedi temel maddeden oluşuyor. Taraflar ayrıca, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) Minsk Grubu'nun kapatılması için ortak bir talepte bulunmak da dahil olmak üzere çeşitli bazı belgeler üzerinde de anlaşmaya vardı ve bunları imzaladı. Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları, ‘Devletler Arasında Barış ve İlişkilerin Kurulmasına Dair Anlaşma’ taslağını imzalayarak, nihai metni tamamladılar. Bakü, Erivan'ın imzaların atılmasından ve nihai onaylamadan önce bölgesel talepleri sona erdirecek anayasa değişikliklerini yapmasını bekliyor.
Anlaşma ayrıca, Azerbaycan'ın ana kısmını Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan'a bağlayan ‘Zengizor Koridoru’ olarak bilinen engelsiz bir geçiş bölgesi kurulmasını da kapsıyordu. Ermenistan, ABD ve üzerinde anlaşmaya varılan diğer dış taraflarla birlikte, ‘Trump'ın uluslararası barış ve refah yolu’ olarak adlandırılan bir çerçeve oluşturmak için çalışmayı taahhüt etti. Washington’daki görüşme önemli bir başarı olsa da, birçok ayrıntı hala net bir anlaşma ve daha fazla açıklığa ihtiyaç duyuyor.
Azerbaycanlılar ve Ermeniler arasındaki çatışma, 20’nci yüzyılın başlarına, her iki ülkenin de işgal altında olduğu ve 1990 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazandıkları döneme kadar uzanıyor. O zamandan beri, tarihsel anlaşmazlıklar ve bölgesel talepler nedeniyle aralarında zaman zaman savaşlar patlak verdi. Ermeniler, özellikle Rusya'nın büyük dış desteğiyle Karabağ ve diğer Azerbaycan bölgelerini işgal etti.
Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.
Azerbaycan, 2020 yılında Karabağ'ın büyük bir bölümünü geri alan bir askeri operasyon düzenledi ve ardından 2023 eylülünde terörle mücadele çerçevesinde hızlı bir harekatla işgal altındaki topraklarının geri kalanını da kurtardı. O tarihten bu yana Türkiye, ABD, İsrail, Fransa ve İran gibi ülkelerin farklı roller oynadığı karmaşık bir siyasi ve güvenlik sürecine girildi. Bu ülkeler, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için çaba sarf ettiler.
Başkan Trump, uzun süredir savaşları sona erdirme ve ekonomik ilişkileri güçlendirerek ve refahı artırarak ülkeleri bir araya getirme sloganını savunuyor ve bu konuda ABD'nin ekonomik çıkarlarına odaklanıyor. Ancak, savaşları birkaç gün içinde sona erdirebileceğine dair tekrar ettiği abartılı açıklamaları, özellikle bir günde sona erdirebileceğini söylediği Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirememesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından manevra yapıldığını itiraf etmesi, güvenilirliğini zedeledi.
Nahçıvan Özerk Bölgesi'nin Stepanakert (Hankendi) şehrinde düzenlenen bir askeri geçit töreni, 8 Kasım 2023 (AFP)
Bu sefer işler onun lehine gelişebilir, çünkü yakında Putin ile görüşmeye hazırlanıyor ve bu da Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirme umutlarını canlandırıyor. Pakistan ile Hindistan, Tayland ile Kamboçya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki çatışmaları sona erdirmeyi kendine mal eden Trump için, Kafkasya’daki son başarısı, uluslararası arenada başarılarını övünmek için yeni bir fırsat sunuyor.
Washington zirvesinin en önemli sonucu, anlaşmada ‘geçiş bölgesi’ olarak adlandırılan ve Zengizor Koridoru olarak bilinen, Ermenistan’da 43 kilometre uzunluğundaki şerit oldu. Bu şerit, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ana kısmını, Nahçivan Özerk Cumhuriyeti'ndeki topraklarından ayırıyor.
Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.
Başkan Donald Trump, Zengizor Koridoru’nu, Azerbaycan'a Nahçıvan'a tam erişim hakkı tanıyan ve Ermenistan'ın toprak bütünlüğüne tam saygı gösteren özel bir geçiş bölgesi olarak tanımladı. Projeye, Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu (TRIPP) adı verildi.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığını tahmin ediyorlar.
Trump, Ermenistan'ın bu koridoru inşa etmek için ABD ile özel bir ortaklık kuracağını ve Washington'a 99 yıl süreyle uzatılabilir yönetim hakları vereceğini açıkladı. Projenin hayata geçirilmesi için ABD ve diğer ülkelerden müteahhitlerin yer alacağı bir koalisyon kurulacak ve ABD, Azerbaycan ve Ermenistan karı üzerinde anlaşmaya varılan oranlarda paylaşacak.
Teknik şüphelerle çevrili olan proje, çünkü Ermenistan koridorda egemenlik haklarına sahip olacak, ancak yolcuların ve malların denetimi ve kontrolü, trafiği veya ticari faaliyetleri engellemeyecek şekilde gerçekleştirilecek. Fakat bu durum, uygulama açısından hala belirsizliğini koruyor.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu tarihi adımın Trump'ın kişisel müdahalesi olmasaydı gerçekleşemeyeceğini vurgulayarak, 35 yıl süren savaşı sona erdirdiği için Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini ve onu bu ödüle aday göstereceklerini açıkladılar.
Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında etkili olan başlıca güçlerden biri olan Türkiye, Washington’daki zirvenin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirirken bunu son derece önemli bir gelişme olarak nitelendirerek ABD'nin rolünü takdir etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anlaşmaya övgüde bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Zengizor Koridoru’nu Türkiye'yi Kafkasya ve Hazar Denizi üzerinden Türk dünyasına, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ve Asya'nın derinliklerine bağlayan önemli bir bağlantı noktası olacağını belirtti.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın da hazır bulunduğu Washington'daki Beyaz Saray'da düzenlenen barış anlaşması imza töreninde tokalaşırken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
Türkiye ve Azerbaycan, ‘iki devlet bir millet’ deyişiyle ifade edilen yakın bir ilişkiye sahipler. Dışişleri Bakanı Fidan da bu çerçevede ‘Türk dünyası’ terimini kullandı. Ankara, Ermenistan-Azerbaycan savaşının başından itibaren Bakü'nün yanında yer aldı ve askeri destek sağlayarak Azerbaycan'ın zaferinde önemli bir rol oynadı. Türkiye, 21 Eylül 1991'de Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ve mevcut anlaşmazlıklar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler gerildi.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 2022 yılında Türkiye'nin diplomatik girişimlerine yanıt verdi ve iki ülke arasında uzlaşı sürecinin ilk adımları atıldı. Bu süreç, geçtiğimiz haziran ayında Paşinyan’ın Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaretle taçlandı.
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığı tahminlerinde bulunuyorlar. Birçok Ermeni Taşnak, özellikle de Ermeni diasporasından olanlar, Başbakan Nikol Paşinyan'ın Ermenistan'ın ulusal çıkarlarına aykırı davranışlarda bulunduğunu düşünüyor, ancak halkın geniş desteğine sahip olan Paşinyan bu eleştirilerden etkilenmeyecektir.
Ekonomik faaliyetler ve normalleşme ile ulaşım koridorlarının sağlayacağı fırsatlar büyük bir etki yaratacak olsa da bu durum, mevcut tüm gerilimleri ve zorlukları bir anda ortadan kaldırmaz.
Rusya, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgelerde veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun değil. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği biliniyor.
İran ve Rusya ise Aliyev ve Paşinyan’ın görüşmesi ve anlaşmaları imzalamalarının olumlu bir gelişme olduğunu vurguladılar. Ancak aynı zamanda, ABD'nin Moskova'nın arka bahçesi olarak gördüğü bölgede Rusya'ya karşı önemli bir diplomatik zafer elde etmesinden duydukları endişe ve rahatsızlığı da dile getirdiler. Bu gelişme, Rusya ile Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin gerginleştiği bir dönemde gerçekleşti.
Ermenistan, Paşinyan liderliğinde Rusya'nın nüfuzundan uzaklaşarak güvenliğini sağlamak için Batı'ya yakınlaşmaya çalışırken, Aliyev liderliğindeki Azerbaycan'ın politikası Rusya ile ilişkilerinde temkinli olmakla birlikte, son zamanlarda daha açık bir tutum sergilemeye başladı.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın 19 Eylül 2023'te yayınladığı bir videodan alınan ve Bakü’nün Azerbaycan güçlerinin Ermenilerin Dağlık Karabağ bölgesinde kullandığı mevzileri imha etmesi sonucu meydana geldiğini söylediği bir patlamayı gösteren bir görüntü (AFP)
Öte yandan İran, Bakü ile Erivan arasındaki ilişkilerin iyileşmesini memnuniyetle karşıladı, ancak projenin olası sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Ulaştırma yollarının açılmasının, karşılıklı çıkarlar ve egemenliğin korunması çerçevesinde gerçekleşmediği sürece bölge halklarına fayda sağlamayacağını vurgulayan Tahran, doğu ile batıyı birbirine bağlayan Zengizor Koridoru’nun, kendisinin teşvik ettiği kuzey-güney koridoruna büyük zarar vereceğinden ve Ermenistan'a doğrudan erişimini engelleyeceğinden endişe ediyor.
İran, bölgenin güvenliğini tehlikeye atabilecek dış müdahalelere karşı uyararak Tahran'ın varlığını ve Azerbaycan'daki İsrail varlığını ciddi bir endişe kaynağı olarak gören ABD'ye açık bir gönderme yaptı.
Burada sorun, İran'ın bu projeyi gerçekten durdurabilecek durumda olup olmadığında. Ancak Rusya'nın, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgede veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun olmadığı biliniyor. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği de biliniyor.
ABD’li yetkililerin, Washington'ın anlaşmalarının ve projelerinin Rusya, Çin ve İran'ı hedef alan jeopolitik manevraların bir parçası olduğunu açıkça ilan etmesiyle, bu ülkelerin tek tek veya toplu olarak bu planları engellemek yahut bozmak için karşı projeler veya planlar ortaya koyması şaşırtıcı olmaz.