Ölüm kalım savaşı: Donbass ve olası askeri stratejiler

Analistler, Rusya'nın Ukrayna kuvvetlerini arkadan kuşatmak ve bir çembere almak için kıskaç oluşturmaya çalışmasını bekliyorlar.

9 Nisan'da Mariupol'un doğusunda yanan binaları gösteren havadan bir fotoğraf (Maxar Technologies / AFP)
9 Nisan'da Mariupol'un doğusunda yanan binaları gösteren havadan bir fotoğraf (Maxar Technologies / AFP)
TT

Ölüm kalım savaşı: Donbass ve olası askeri stratejiler

9 Nisan'da Mariupol'un doğusunda yanan binaları gösteren havadan bir fotoğraf (Maxar Technologies / AFP)
9 Nisan'da Mariupol'un doğusunda yanan binaları gösteren havadan bir fotoğraf (Maxar Technologies / AFP)

Analistler, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki Donbass bölgesine yeni bir saldırı başlatmak için güçlerini seferber ettiğini ve Rusların Ukraynalı savaşçıları kuşatmaya çalışırken her iki tarafta da ağır kayıplara yol açacağı kesin olan uzun bir savaşa zemin hazırladığını söylüyor.
Askeri analistler, Ukrayna'nın endüstriyel kalesi olan Donbass Savaşı'nda kimin galip geleceğini tahmin etmekten çekiniyor. Bu, şiddetli olması ve nihayetinde savaşın gidişatını şekillendirmesi beklenen bir çatışma.
Polonya merkezli danışmanlık firması Rochan'ın Direktörü Konrad Muzyka, "Savaş, iki tarafı da hiçbirinin bir saldırı veya karşı saldırı başlatamayacağı noktaya kadar tüketebilir. Ukraynalılar son nefesine kadar ülkesini savunacak ve Ruslar ağır kayıplar verecek" dedi. Moskova'nın sürekli olarak yeni bir taarruz başlatmakla tehdit ettiği zorlu, donmuş bir çatışmanın aylarca sürebileceğini söyledi.

Gözler Donbass'ta
Rusya, Şubat ayında başlattığı harekatını Ukrayna'nın askeri yeteneklerini azaltmayı ve tehlikeli milliyetçilerin kökünü kazımayı amaçlayan özel bir operasyon olarak tanımlıyor.
Süresi uzatılmış herhangi bir savaş, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Moskova'nın, Kremlin liderinin her yıl katıldığı devasa bir askeri geçit töreniyle andığı, Rusya'nın İkinci Dünya Savaşı'nda Alman Nazilerine karşı kazandığı zaferin yıldönümü olan 9 Mayıs'a kadar büyük bir zafer ilan etme umutlarını mahvedebilir.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir (Volodimir) Zelensky, Batı'dan ülkesini kurtarmasına yardım etmesini istedi ve NATO'nun Ukrayna'nın hava sahasını korumasını ve Batı'dan daha fazla savaşçı, füze ve tanksavar füzesi göndermesini istiyor.
Moskova, Donbass'ı kontrol etmeye odaklanmak için kuvvetlerini Mart ayı sonlarında Kiev yakınlarındaki bölgelerden ve kuzey Ukrayna'daki bölgelerden çekmeye başladı.

Askeri stratejiler
Londra'daki Royal United Services Enstitüsü'nde kara savaşları analisti Nick Reynolds, şu anda hiçbir takviye gelmemesine rağmen, Rus saldırısının Ukrayna'nın savaşçılarını Donbass'ın bazı bölgelerinde geri ittiğini ve Luhansk bölgesinin yaklaşık yüzde 90'ının kontrolünü ele geçirdiğini söyledi.
Ukrayna güçleri, Luhansk ile birlikte 2014 yılında Rus destekli ayrılıkçılar tarafından ele geçirilen Rusça konuşan Donbass bölgesini oluşturan Donetsk bölgesinde daha güçlü bir şekilde direndi. O zamandan beri orada büyük bir Ukraynalı birlik konuşlandırıldı.
Analistler, Moskova'nın kuzeyden ve güneyden askerler, tanklar ve zırhlı araçlarla ilerlerken Ukrayna doğu cephesine girmeye çalışabileceğini ve Ukrayna kuvvetlerini arkadan kuşatmak ve bir çembere almak için kıskaçlar oluşturabileceğini söyledi.
Analistler, Ukrayna'nın tanklarla açık savaşlardan kaçınmaya çalışacağını ve tedarik hatlarını hedef almak için topçu kullanacağını, askeri konvoylara ve lojistik tedarik hatlarına saldıran ekipler göndereceğini öne sürdü.
Ukraynalı stratejistler, güçlerini kuşatmaktan kaçınmak için, onları parçalayacak veya onları topçu ve hava ateşine maruz bırakacak hızlı, kaotik bir geri çekilmeyi önlemek için savaşçıları geri çekip çekmemeyi sürekli olarak değerlendirmek zorunda kalacaklar.
Reynolds, "Sorun ön cepheden ayrılmak olacak ve Ukraynalıların bakması gereken şeylerden biri de bu" dedi.

Mariupol direnecek mi?
Reynolds, Azak Denizi'ndeki Donetsk bölgesinin güney ucunda, Rusya'nın, Ukraynalı denizcilerin korumaya can attığı, kuşatma altındaki liman kenti Mariupol'un tam kontrolünü ele geçirmeye hazır olduğunu söyledi.
Kara Savaşları Analisti Nick Reynolds, “Rus ilerleyişi lojistik ve moral olarak ivmesini kaybetmedikçe, Mariupol'un ne yazık ki biteceğini ve Mariupol'un düşmesi halinde Rus ilerleyişinin diğer bölgelerdeki girişimlerine çok sayıda askerin katılabileceğini düşünüyorum” dedi.
Özel Amerikan şirketi ‘Maxar’ geçtiğimiz Cuma günü, zırhlı araçlar, tanklar ve topçu çeken kamyonların Ukrayna'nın Harkov kentinin sekiz mil doğusunda uzandığını ve güneye Donbass'a doğru ilerlediğini bunun yanısıra bir Rus askeri konvoyunu gösteren uydu görüntülerini yayınladı.
Kuzey Rus kıskaç oluşumunun, Ukrayna'nın kontrolündeki Sloviansk ve Kramatorsk kasabalarına giden yolda stratejik olarak konumlanmış İzyum kasabasından güneye doğru hareket etmesi muhtemel.
Donetsk Valisi geçtiğimiz Salı günü yaptığı açıklamada, Rusya'nın güçleri yeniden harekete geçirmenin son aşamasında göründüğünü ve bölgeyi günün her saatinde bombaladığını söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Polonya merkezli danışmanlık firması Rochan'ın Direktörü Konrad Muzyka, “Donbass üzerinde uzun bir savaşa tanık olacağız ve Rusya, onu operasyonlarda değil, silah, teçhizat ve insan üstünlüğü ile kontrol etme fırsatına sahip olacak” şeklinde konuştu.



İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

Hasan Fahs

Tahran ve Moskova arasında pozisyon ve hedeflerde bir ayrışma veya uzaklaşma olduğunu düşündüren atmosfere ve Rusya'nın ihaneti, İsrail saldırılarına karşı koymak için gerekli desteği sağlamayı reddetmesi nedeniyle İran sokaklarını saran hayal kırıklığı hissine rağmen, iki taraf arasında perde arkasında yaşananlar bu hissin ve görüntüye dayalı tutumların ötesine geçiyor. Zira Tahran'ın düşüşü, her şeyden önce Moskova'yı kuşatma, hatta devirme yolunun artık açık olduğu anlamına geliyor. Bu durum, özellikle Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in tutumundan duyduğu derin rahatsızlığı dile getiren Başkan Trump başta olmak üzere, ABD yönetiminin tutumlarındaki tırmandırma ile birlikte netleşmeye başladı. Trump son olarak Washington'un bunların bedelini ödemeyeceğini vurgulayarak, Ukrayna'ya silah sevk etme kararı ile birlikte Rusya'ya yönelik vergileri artırma kararı aldı.

Tahran'ın düşmesi, ikinci olarak, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi’ne trajik bir şekilde son verecek ve Trump'ın Çin'i kuşatma ve ekonomik ve siyasi emellerine nokta koyma hedefini daha gerçekçi ve ulaşılabilir kılacaktır. Zira İran toprakları, Batı Asya’daki kara bağlantısı projesindeki en önemli ve jeo-ekonomik bağlantıyı oluşturuyor. Buradan yola çıkarak, Çin'in Şanghay İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanları Konferansı kapsamında Çin'in başkenti Pekin'de İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında bir görüşme gerçekleşmesini kolaylaştırma çabası anlaşılabilir. Bu görüşme, Arakçi'nin Çinli mevkidaşı Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı ön görüşmenin akabinde, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile yaptığı görüşmenin ardından gerçekleşti.

Rus bakanın belirli bir tutum benimsememe konusundaki ısrarı -veya başka bir deyişle, İran-Amerikan nükleer krizi konusunda açık ve net bir tavır beyan etme konusundaki isteksizliği- ile Lavrov'un Rusya'nın barışçıl nükleer enerji hakkı konusunda İran'ın yanında durduğu açıklaması göz önüne alındığında, Lavrov, ülkesinin İran'ın kendi topraklarında zenginleştirme faaliyetlerinde bulunma hakkı talebine ilişkin tutumunu bir şekilde belirsiz bıraktı. Bu durum, Moskova'nın bu ilişkiyi, Washington ile yaşanan krize çözümler ve çıkış yolları sunmak için kullanmasına olanak tanıyor. En azından İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoku ve Rusya'ya nakledilerek İran'ın gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere elektrik üretimi için yakıta dönüştürülmesi olasılığı konusunda.

Ancak, her iki yöndeki bu ikili görüşmeler, yeni bir diplomatik çerçeve oluşturabilir. Söz konusu çerçevenin de 16 Ekim'de, BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararının sona ermesinden, 7. Bölüm kapsamında İran'a karşı uluslararası yaptırımların yeniden devreye alınmasına yönelik “tetik mekanizmasının” çökmesinden önceki üç ay boyunca, bir sonraki aşamanın şekillenmesine katkıda bulunması bekleniyor.

Her iki tarafın, yani Amerikalılar ile İranlıların, bu sefer doğrudan müzakere masasına döneceğine şüphe yok. Bu nedenle, her iki taraf da müzakere masasına oturmadan önce gücünü pekiştirecek kartları toplamaya çalışıyor. Washington askeri eyleme başvurmakla tehdit ederken ve askeri seçeneğe geri dönebileceğini deklare ederken, aynı zamanda Güvenlik Konseyi'ne başvurma ve tetik mekanizmasını aktifleştirme hakkına sahip olan Avrupa “troykası”ndaki (üçlüsü) müttefiklerinin nüfuzuna güveniyor.

Buna karşılık, Tahran'ın elindeki seçeneklerden biri, bir ay önce 13 Haziran'da şafak vaktinde düzenlenen saldırıda olduğu gibi hazırlıksız yakalanmamak için olası bir askeri çatışmaya hazırlık seviyesini yükseltmektir. Tahran ayrıca, Avrupa üçlüsünün Washington ile koordinasyon halinde başvurabileceği herhangi bir kararı engellemek için diplomatik seçeneği de aktifleştirecektir. Yani hem Moskova'yı hem de Pekin'i 5 Ağustos'tan önce nükleer anlaşmadan çekildiklerini açıklamaya ikna etmek için çalışması gerekecektir. Bu durumda iki ülke, 2015 anlaşmasına bağlı kalmaları halinde kaybettikleri veto haklarını geri kazanacak, böylece Washington ve üçlünün alabileceği herhangi bir karara karşı bu hakkı kullanabileceklerdir.

Tahran, eşzamanlı füze kabiliyetlerini yeniden değerlendirerek askeri hazırlıklarının seviyesini yükseltiyor ve bu kabiliyetleri müzakere masasında görüşmeye zorlayabilecek herhangi bir baskıyı kabul etmeyi reddediyor. Bununla birlikte bakım ve muharebe kabiliyetleri açısından, gelişmiş SU-35 savaş uçaklarının kendi istediği koşullar altında tedariki konusunda Moskova ile yaşadığı mevcut anlaşmazlığı, ihtiyaçlarını karşılayabilecek Çin savaş uçaklarına yönelerek aşmaya çalışıyor. Zira Çin'in koşulları daha az karmaşık ve daha dinamik. Bu hazırlıklar veya Tahran'ın deyimiyle “parmağını tetikte tutmak”, özellikle de güçlü bir konumda olduğunu hissettiği için diplomatik sürece geri dönmeyi reddettiği anlamına gelmiyor. Eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, rejimin ve İran'ın tarihindeki bu kritik anda Dini Lider'in diplomasinin rolü hakkındaki sözlerini tekrarlaması, İran rejiminin diplomatik ve siyasi seçeneği destekleme ve askeri seçeneğe geri dönme ihtimalini savuşturma arzusunun birçok göstergesini taşıyor olabilir. Zarif'in de dediği gibi, Dini Lider diplomatik çabaları İran’ın gücünün temel taşlarından biri olarak nitelendirdi ve bunlara başvurmanın diğer tüm seçeneklerin veya güç yapılarının yokluğu veya kaybı anlamına gelmediğini belirtti. Çünkü “diplomasiyle elde edilebilecek bir şey savaşla elde edilmemelidir ve diplomatik seçenek kesinlikle daha az maliyetlidir.” Bakan Arakçi de tüm temaslarında, Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS ülkeleri ve hatta Avrupa üçlüsündeki mevkidaşlarıyla yaptığı çeşitli toplantı ve istişarelerde bu seçeneğe bağlı kalıyor. Washington ile müzakere masasına dönme olasılığını, Güvenlik Konseyi ve Avrupa üçlüsü tarafından İran nükleer tesislerine yönelik ABD-İsrail ortak saldırısının açıkça kınanmasına ilave olarak, yaptırımların yeniden uygulanması seçeneğinin, yani “tetik mekanizmasının” geri çekilmesi koşuluna bağlıyor. Zira tetik mekanizmasının aktifleştirilmesi “troyka” ülkelerini müzakerelerin dışında bırakabilir. Bu durum da İran'ı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve müfettişleriyle iş birliğini askıya alma kararının ardından tansiyonu daha da yükseltecek adımlar atmaya zorlayabilir.

Arakçi'nin belirgin sert tutumu, İran'ın müzakereler konusunda isteksiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, İran’ın müzakerelere güçlü bir konumda katılmaya çalıştığını gösteriyor. Çünkü İran, herkese güç ve kudrete sahip olduğunu ve bu gücü kullanabileceğini kanıtladığına, ABD-İsrail saldırısına verdiği yanıtla da bunu gösterdiğine inanıyor. Dolayısıyla, diplomatik fırsat, bu gücü ve elde ettiği başarıları pekiştirmek için en uygun yol ve en etkili mekanizmadır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.