Irak’ta Şii din adamı Sarhi karşıtı protestolar sürüyor

Irak Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlığı ve Meclis Başkanlığı’nın konuya ilişkin bir açıklama yapmaması dikkati çekti.

Babil vilayetinde ateşe verilen camiye ait bir fotoğraf (sosyal medya hesapları)
Babil vilayetinde ateşe verilen camiye ait bir fotoğraf (sosyal medya hesapları)
TT

Irak’ta Şii din adamı Sarhi karşıtı protestolar sürüyor

Babil vilayetinde ateşe verilen camiye ait bir fotoğraf (sosyal medya hesapları)
Babil vilayetinde ateşe verilen camiye ait bir fotoğraf (sosyal medya hesapları)

Irak’ta Şii din adamı Mahmud es-Sarhi’nin bir takipçisinin cuma hutbesi sırasında kabirlerin ve türbelerin inşa edilmesi ve ziyaret edilmesinin haram olduğu yönündeki ifadesine tepki olarak ülkenin güneyinde ve Orta Fırat bölgesinde yer alan bazı vilayetlerde düzenlenen protestolar dört gündür devam ediyor.
Babil vilayetinin el-Hamza el-Garbi ilçesindeki bir caminin Hüseyniye minberinden yapılan bu açıklama, halkı dini türbeleri yıkmaya ve her yıl milyonlarca Iraklının katıldığı dini ziyaret törenlerine dil uzatmaya kışkırtma girişimi olarak değerlendirildi.
Üç gün boyunca geceleri düzenlenen protestolara yüzlerce kişi katılırken, dördüncü gün protestolara katılımın azaldığı görüldü. Sarhi’nin takipçilerinden onlarcasının tutuklanması, ofislerinin ve dini kurumlarının kapatılması, bazılarının ateşe verilmesi veya tahrip edilmesiyle öfke zirveye ulaştı.
Sarhi’nin geçtiğimiz yıllarda ülkede yaşanan bazı olaylarla ilgili aldığı pozisyon öfke ve kızgınlığı daha da artırdı. Nitekim Sarhi’nin takipçileri 2006 yılında Basra vilayetindeki İran Konsolosluk binasına yapılan baskında yer alırken, Sarhi ise 2014’te Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin DEAŞ’a karşı yayınladığı ‘kifai cihad’ fetvasına açıkça karşı çıkmıştı.

Sadr’dan takipçilerine mesaj
Sosyal medya platformlarında, protestocuların Irak’ın birkaç vilayetinde Sarhi’ye bağlı Hüseyniye salonlarını, mescitleri ve ofisleri tahrip ettiği görüntüler dolaşıma koyuldu. Babil’in El-Kasım ilçesinde kaydedilen bir görüntüde bir caminin tahrip edildiği ve minaresinin söküldüğü görülüyor.
Bu tür görüntülere vatandaşlardan, siyasetçilerden ve din adamlarından çeşitli tepkiler geldi. Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, yaptığı açıklamada, “Türbelerin yıkılmasını talep edenlerin mezhebine mensup olanlara yönelik halkın tepkisinde yaşananlar güzel bir şey. Bu, dini ve mezhebi savunmaktır. Fakat camileri bırakın patlatmayı yakıp yıkmaktan ve tahrip etmekten kaçınmak, kapatmakla yetinmek ve fitne sahiplerinin şüpheli ritüellerini yerine getirmesini engellemek gerekir. Camileri yıkmak, türbeleri yıkmaktan daha az tehlikeli değil” ifadelerini kullandı.

Aşiretlerden açıklama
Aşiretler de kriz hattına dahil oldu. Irak’ın güneyindeki ve Orta Fırat bölgesindeki bazı aşiretler yayınladıkları yazılı açıklamalarda, türbelere, anıt mezarlara ve buralarda yapılan dini ritüellere dokunulmasını reddederek, bu tür girişimleri kınadı. Irak’ın güneyinde en büyük aşiretlerden biri kabul edilen Beni Malik kabilesinin lideri Abdusselam el-Maliki, kınamanın da ötesine geçerek, kabile içerisinde Sarhi takipçilerinden bir kişinin kabileyle ilişkisini kestiğini ilan etti.
Irak Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlığı ve Meclis Başkanlığı’nın yaşanan olaylarla ilgili yorum yapmaktan kaçınması dikkat çekti. Zira ülkenin güvenlik güçleri Sarhi’nin takipçilerine operasyonlar düzenlerken ne Cumhurbaşkanı Berhem Salih ne Başbakan Mustafa el-Kazımi ne de Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi şu ana kadar herhangi bir açıklama yayınlamadı. Son üç gün içerisinde Bağdat, Zikar, Babil, Divaniye, Müsenna, Necef, Basra, Meysan ve Vasıt vilayetlerinde Sarhi takipçisi onlarca kişi tutuklandı.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.