Irak’taki benzin istasyonlarında yakıt krizi yaşanıyor: Petrol Bakanlığı ise güven mesajları veriyor

Özel benzin istasyonu sahiplerinin petrol kaçakçılığı yaparak, Suriye, Lübnan ve IKBY’ye yakıt kaçırdığı belirtiliyor.

Bağdat şehir merkezindeki bir benzin istasyonunda yaşanan izdiham (AFP)
Bağdat şehir merkezindeki bir benzin istasyonunda yaşanan izdiham (AFP)
TT

Irak’taki benzin istasyonlarında yakıt krizi yaşanıyor: Petrol Bakanlığı ise güven mesajları veriyor

Bağdat şehir merkezindeki bir benzin istasyonunda yaşanan izdiham (AFP)
Bağdat şehir merkezindeki bir benzin istasyonunda yaşanan izdiham (AFP)

Irak’ın başkenti Bağdat’taki yakıt krizinin çözümüne ilişkin hükümetin aralıksız bir şekilde güven mesajları vermesine rağmen başkentin yanı sıra ülkenin güney ve orta kesimindeki vilayetler dün (perşembe) yıllardır ilk kez benzin istasyonları önünde oluşan uzun kuyruklara tanık oldu.
Bağdat ve birkaç vilayetteki bazı özel benzin istasyonu sahiplerinin Petrol Bakanlığı’nın ‘ücretsiz buharlaştırılacak ham petrol oranı’ ile ilgili son kararını protesto ederek greve gitmesi krizi daha da derinleştirdi.
Petrol Bakanlığı ‘ücretsiz buharlaştırılacak ham petrol oranını’ yaklaşık bin litreden 250 litreye düşürme kararı aldı. Özel benzin istasyonu sahipleri bu kararın ardından yurtdışında petrol fiyatlarının yüksek olmasına dikkat çekerek, Petrol Bakanlığı yetkililerini yurtdışına veya Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) petrol kaçırmakla suçladı. Irak pazarında iyileştirilmemiş benzinin litre fiyatı 450 Irak dinarından (yaklaşık 30 sent), iyileştirilmiş benzinin litre fiyatı ise 650 Irak dinarından (yaklaşık 40 sent) satılıyor.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) ikinci en büyük üreticisi konumunda olan Irak, geçen ay son 50 yılın en yüksek petrol ihracat gelirlerini elde etti. Irak'ın geçen ay 100 milyon 563 bin 999 varil petrol ihraç ettiği açıklandı. Petrol Bakanlığı'nın yayınladığı verilere göre, ülke 1972'den bu yana ilk kez bir ayda 11,07 milyar dolar gelir elde etti.
Resmi makamlarda ve halkta endişelere yol açan bu kriz, Irak Meclis Başkanı Birinci Yardımcısı Hakim ez-Zamili’yi dün (perşembe) Petrol Bakanlığı’nın üst düzey yetkililerinden oluşan bir kadroyu Meclis’te ağırlamaya sevk etti. Görüşmede yakıt krizinin sebeplerinin ele alındığı bildirildi. Zamili, bakanlık kadrosunun krize ilişkin Meclis’e brifing verdiği oturumda yaptığı açıklamada, “Bazı vekiller, Bağdat ve diğer vilayetlerdeki yakıt krizi ve bu krizin zamanlamasıyla ilgili olarak Petrol Bakanlığı’ndan üst düzey bir kadronun ağırlanması talebinde bulundular. Biz, Petrol Bakanlığı’nı destekleyenlerdeniz. Fakat yakıt krizinin sebepleri bilinmelidir. Bakanlığın üst düzey kadrosuna yöneltilecek çok soru var. Bu sorular arasında, krizin sebepleri, Bakanlığın petrol ürünlerine desteği ve rafinerilerin tam kapasite çalışıp çalışmadığı bulunuyor” ifadelerini kullandı. Irak bütçesinin yüzde 90’ının petrol gelirlerine bağlı olduğuna işaret eden Zamili, Petrol Bakanlığı yetkililerinin çözüm önerilerini görüşeceklerini ve Meclis’in de konuyla ilgili çözüm önerisini sunacağını dile getirdi.
Irak Petrol Bakan Yardımcısı Hamid ez-Zubai, dün basına yaptığı açıklamada, Bağdat’taki benzin istasyonlarında tedarik sorunu olmadığını ve istasyonların günün her saatinde çalıştığını belirtti.
Zubai, “Vatandaşlar, benzin istasyonlarının günün her saatinde çalışmaya devam ettiğinden ve benzin tedarikinde herhangi bir sorun olmadığından emin olmalıdır. Tüm vilayetlerde aralıksız bir akış görülüyor” dedi.
Petrol Ürünleri Dağıtım Şirketi (OPDC) Genel Müdür Yardımcısı İhsan Musa Irak devlet televizyonuna yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Petrol Bakanlığı’nın ve Petrol Ürünleri Dağıtım Şirketi’nin her zaman çözümleri vardır. (Bağdat’ın iki yakası) El-Kerh ve Er-Risafe’de hükümete bağlı istasyonlara 24 saat açık kalma talimatı verildi. Petrol ürünlerinin tedarikinde herhangi bir kriz yok. Krizin sebebi bazı özel istasyonların yasalara uymamasıdır. Bu istasyonların sahipleri Petrol Bakanlığı’nın distribütörleridir. İstasyonları kapatmaya hakları yok. Onlara dava açma ve sözleşmelerini feshetme hakkına sahibiz. Kapılarını kapatan istasyonlar şu anda petrol kaçakçılığı ve ticareti yapmakla suçlanıyor ve bunlara suçüstü yapıldı. Bağdat ve Kürdistan Bölgesi’ndeki yakıt fiyatları arasında fark var. Bunun sebebi kaçakçılıktır. Kaçakçılık Suriye ve Lübnan’ı da kapsıyor. Şu an olan, manipülatif bir kriz. Ortada gerçek bir kriz yok. Her gün üretilen toplam 30 milyon akaryakıttan günlük yaklaşık 7 milyon litresi kaçırılıyor.”
OPDC, özel benzin istasyonu sahiplerini, işlerini yapmaya devam etmeleri ve halka petrol ürünlerini tedarik etmeleri konusunda uyardı.
OPDC’den yapılan açıklamada, “Şirket, kamu malına yönelik yolsuzluk, sahtecilik ve israf eylemlerini sınırlandırmak için tedbir almaya devam ediyor. Prosedürel adımları atmaktan geri durmayacak. Kol bükme ve oldu bitti politikalarına boyun eğmeyecek” ifadeleri kullanıldı.
Taraflar arasında bir orta yol bulunması için diyalog yoluna başvuran ilk tarafın OPDC olduğuna dikkat çekilen açıklamada, özel benzin istasyonu sahiplerine, vatandaşlara benzin tedarik etme noktasında kargaşaya neden olarak ve kriz yaratarak talimatlara aykırı davranmama ve kamu menfaatinin zarar görmesine yol açan, talimatlara açıkça aykırılık teşkil eden ve ülke ekonomisini hedef alan bu tür yöntemlere başvurmama uyarısı yapıldı.



İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
TT

İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)

İnci Mecdi

Batı basınında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti ile Ortadoğu ve Afrika’da bazı ülkeler arasında Gazze Şeridi sakinlerinin topraklarına yerleştirilmesi konusunda devam eden görüşmelere dair haberler yer almaya devam ediyor. Bu durum, Netanyahu'nun Gazzeli Filistinlileri insani bir formül kullanarak zorla göç ettirme planlarının hâlâ yürürlükte olduğunu doğruluyor. Hem de uluslararası hukukun olası bir ihlali ve etnik temizlik eylemi olarak değerlendirildiğinden, kendisini engellemeye yönelik uluslararası ve bölgesel baskılara rağmen.

Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı, birkaç gün önce İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze sakinlerinin topraklarına transfer edilmesi konusunda görüşmeler yapıldığı yönündeki haberleri yalanlayarak, bu iddiaların “doğru olmadığını ve Güney Sudan hükümetinin resmi tutumunu veya politikasını yansıtmadığını” vurgulasa da, İsrail ve ABD, yüz binlerce Filistinliyi Gazze'den transfer etme çabalarını sürdürüyor. Cumartesi günü Wall Street Journal'a konuşan konuya yakın kaynaklara göre, İsrailli yetkililer, Gazze'den ayrılmayı kabul eden Filistinlileri kabul etmeleri için Libya, Güney Sudan, Somaliland ve Suriye de dahil olmak üzere altı ülke ve bölgedeki mevkidaşlarıyla görüştüler.

Finansal anlaşmalar

Bazı kişiler Amerikalı gazeteye, İsrail'in Gazze sakinlerini Güney Sudan veya Libya'ya yerleştirmeye yönelik görüşmelerinin devam ettiğini söylerken, bir başka kaynak Filistinlileri Suriye veya Somali'den ayrılan bir bölge olan Somaliland'a yerleştirmek için daha önce yapılan görüşmelerde kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini bildirdi.

Somaliland hükümetinin temsilcisi, görüşmelerin hâlâ devam ettiğini belirtirken, Libya ve Suriye'deki yetkililer gazetenin bu haberle ilgili yorum taleplerine yanıt vermediler. Mevcut ve eski ABD’li yetkililer, ABD'nin Filistinlilerin topraklarına yerleştirilmesi konusunda İsrail ile Afrika ülkeleri arasında yapılan müzakerelere dahil olmadığını belirttiler.

Değerlendirilen destinasyonların çoğu, iç çatışmalar ve ekonomik çalkantılar gibi kendi iç sorunlarından muzdarip ve muhtemelen yüz binlerce göçmeni barındırmada zorluk çekecekler. Buna rağmen, kötü koşulları, Gazze'den veya başka yerlerden transfer edilen kişilerin kabulü karşılığında kendilerine ekonomik destek veya başka faydalar sunabilecek anlaşmaların kapısını açtı.

Mısır'ın itirazı ve baskısı

Ekim 2023'te Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden haftalar sonra, İsrailli yetkililer Gazze Şeridi sakinlerinin zorla göç ettirilmesine yönelik planlardan açıkça bahsetmeye başladılar. Bu fikir, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın başlarında 2 milyon Filistinlinin Mısır ve Ürdün'e transfer edilmesini talep etmesiyle daha büyük bir yankı oluşturdu. Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ni kontrol edeceğini ve “Gazze Rivierası” olarak tanımladığı plan ile Gazze’nin uluslararası bir turizm merkezi olarak yeniden geliştirileceğini de söyledi.

Bu talepler, İsrail ve ABD'nin Gazze Şeridi sakinlerini Sina'ya yerleştirme baskısına boyun eğmeyen Kahire ile Washington arasında gerginliğe yol açtı. Wall Street Journal'a konuşan bazı kişiler, bu baskının devam ettiğini belirtti.

Mısır, Gazze Şeridi'nin sakinlerinden boşaltılması fikrine, uluslararası hukuku ihlal eden ve Filistin davasının tasfiyesi ile sonuçlanacak bir etnik temizlik operasyonu olarak gördüğü için şiddetle karşı çıkıyor. Bazı kaynaklara göre, ABD'nin baskısı, birçok görüşmenin İsrailli ve Mısırlı yetkililer arasında sözlü atışmalar da dahil olmak üzere tartışmalarla geçmesine neden oldu.

Kaynaklar daha önce de Associated Press'e (AP), Mısır'ın Güney Sudan'a, İsrail'in Gazze sakinlerini daha geniş bir anlaşmanın parçası olarak topraklarına yerleştirme teklifini kabul etmemesi için baskı yaptığını bildirmişti. İki Mısırlı yetkili, İsrail'in aylardır Filistinlileri kabul edecek bir devlet bulma çabalarından haberdar olduklarını ve bu çabaların Sudan ile sınırı olan Güney Sudan ile temasları da içerdiğini söylediler. Kahire'nin Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi yönünde baskı yaptığını kabul ettiler.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Güney Sudan için bu anlaşma, İsrail ile daha yakın bağlar kurmasına yardımcı olabilir. Washington ile ilişkilerini iyileştirmesi için Güney Sudan’la çalışan bir Amerikan lobi şirketinin kurucusu olan Joe Szlavik, Güney Sudanlı yetkililerden görüşmeler hakkında bilgi aldığını söyledi. Bir İsrail heyetinin, Filistinliler için kamplar kurma olasılığını görüşmek üzere ülkeyi ziyaret etmeyi planladığını da sözlerine ekledi. Güney Sudanlı bir sivil toplum örgütünün başkanı Edmund Yakani de görüşmeler hakkında Güney Sudanlı yetkililerle görüştüğünü söyledi.

Szlavik'e göre, ABD İsrail ile yapılan görüşmelerden haberdar ancak doğrudan müdahil değil. Güney Sudan'ın, Trump yönetiminin ülkenin bazı seçkinlerine uyguladığı seyahat yasağını ve yaptırımları kaldırmasını istediğini açıkladı. Nitekim ülke, belki de Trump'ın gözüne girme çabasıyla, ABD yönetiminin yasadışı göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme operasyonları kapsamında halihazırda sekiz kişiyi kabul etti.

Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan Trump, Gazze yeniden inşa edilirken Filistinlilerin güzel ve yeni bir yere yerleşmelerine izin verilmesi de dahil olmak üzere, Filistinlilerin yaşamlarını iyileştirmek için sık sık yenilikçi çözümler çağrısında bulundu. Ancak Hamas'ın önce silahsızlanmayı ve bu savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi gerekiyor ve şu anda verebileceğimiz daha fazla ayrıntı yok” dedi.

Gönüllü ayrılış mı, zorla göç ettirme mi?

Birçok Filistinli, savaştan ve kıtlığa yakın bir açlık krizinden kaçmak için en azından geçici olarak Gazze'den ayrılmak istese de, kalıcı olarak ayrılmayı ve başka bir yere yerleşmeyi reddediyor. Hukuk örgütleri, insani yardım kuruluşları ve bazı hükümetler, ayrılmaların gerçekten gönüllü olup olmayacağını sorguluyorlar. Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere bazıları, bu fikrin etnik temizlik sayılabileceği konusunda uyardılar.

Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, zorla göç ettirme bir suç ve yalnızca sivillerin güvenliği için geçici tahliye veya askeri zorunluluk gibi dar kapsamlı durumlarda kendisine izin verilebilir. İsrailli ve uluslararası hukuk uzmanlarıysa, bu kriterleri karşılamanın zor olduğunu ve Gazze'nin savaştan zarar görmüş ortamının, transferlerin gönüllü olacağı yönündeki argümanları zorlaştırdığını belirttiler.

Özellikle gençler, çocuklu aileler veya hasta akrabaları olan birçok Gazzeli'nin ayrılmak istediği bildiriliyor. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi tarafından geçen mayıs ayında yapılan ankete katılan Gazzeli Filistinlilerin üçte birinden fazlası, savaştan sonra göç etmeye istekli olduklarını söyledi.

Merkezin Direktörü Halil Şikaki'ye göre, göç etme olasılığı en yüksek olan demografik grup, eğitimli gençler ve bu durum Gazze'den beyin göçüne katkıda bulunabilir. Şikaki, savaştan önce yapılan anketlere göre, bu grup arasındaki katılımcıların üçte ikisi ila dörtte üçünün ekonomik ve güvenlik nedenleriyle Gazze'den başka yerlere göç etmeye istekli olduğunu ekledi. Birçoğunun Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Körfez ülkeleri veya Türkiye'ye taşınmakla ilgilendiğini belirtti.