BM’den Libya'da ‘keyfi bir şekilde’ gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısı

Fotoğraf AFP
Fotoğraf AFP
TT

BM’den Libya'da ‘keyfi bir şekilde’ gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısı

Fotoğraf AFP
Fotoğraf AFP

Trablus'taki Bakanlar Kurulu binasının önünde düzenlenen barışçıl göstericilere yönelik saldırı insan hakları örgütleri tarafından kınandı. Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ‘ülkede keyfi olarak gözaltına alınan herkesin derhal serbest bırakılması’ çağrısında bulundu.
Libya’nın birçok şehrinde geçtiğimiz aylarda çok sayıda siyasi aktivist ve insan hakları savunucusu gözaltına alındı. Uluslararası ve ulusal kuruluşlar, ülkedeki makamlara gözaltına alınanların serbest bırakılması ve yasaların takip edilmesini talep ettiler.
UNSMIL keyfi gözaltı furyasından aylar sonra, doğu ve batı Libya'daki güvenlik birimlerinin ‘uzun süredir hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulan’ Libya Kızılayı Ecdebiye Şubesi Direktörü Mansur Atti, eski Libya Posta Telekom ve Bilgi Teknolojileri Şirketi Başkanı Faysal Gergab ve Libya Öğrencileri Genel Birliği Başkanı Muhammed el-Kıblevi’yi serbest bıraktıklarını bildirdi. Bu adımın memnuniyetle karşılandığını vurguladı.
ABD Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Leslie Ordman, Washington’ın ‘keyfi olarak gözaltına alınan birçok Libyalı'nın serbest bırakılmasını memnuniyetle karşıladığını’ belirtti. Aynı şekilde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da insan haklarının ‘Libya ile ikili ilişkilerinde ABD için önemli olduğunu’ vurgulayarak ‘Libya'da hiç kimsenin keyfi olarak gözaltına alınmaması gerektiğini’ söyledi. UNSMIL iki gün önce yaptığı açıklamada, ‘tüm tutuklamaların ve gözaltıların, Libya'nın insan hakları alanındaki yükümlülüklerine uygun olacak şekilde kanuna dayandırılması’ gerektiğinin altını çizdi.
‘Terör ve Organize Suçlarla Mücadele’ teşkilatı 10 Ocak'ta Faysal Gergab’ı tutuklamıştı. Aynı şekilde Trablus Emniyet Teşkilatı birçok insan hakları aktivistini de çeşitli suçlamalarla gözaltına almıştı. Libya merkezli 218 Kanalı’nın muhabiri Ali er-Rifavi, geçtiğimiz hafta Libya'nın merkezindeki Sirte şehrinde bir güvenlik birimi tarafından gözaltına alınan isimler arasındaydı. Libya'daki İnsan Hakları Arap Örgütü, Rifavi’nin İç Güvenlik Teşkilatı tarafından keyfi olarak gözaltına alınmasından duyduğu endişeyi dile getirerek kendisinin ‘hiçbir yasal dayanak olmadan’ gözaltına alındığını bildirdi. Libya devletinin üzerine düşen uluslararası yükümlülüklerinin yerine getirilerek ‘kayıtsız şartsız’ bir şekilde Rifavi’nin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Kaynaklarının yaptığı açıklamada, muhabirin ‘belediyenin çalışmalarını ve şehirdeki vatandaşların sıkıntılarını haber yapmasından dolayı ’ gözaltına alındığını aktardığını belirtti.
Muhabirin can güvenliğinden endişe ettiğini dile getiren örgüt, yalnızca yerel yetkilileri eleştirdiği için gözaltına alınmasının ‘ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlama olduğunu ve BM Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 19’uncu maddesinin ihlali’ olduğunu vurguladı. Muhabirin insani koşularda muamele gördüğüne ve kötü davranışlara veya işkenceye maruz bırakılmadığına dair güvence verilmesini talep etti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) de kriz hattına girerek, 27 Mart'ta zorla alıkonan Rifavi'nin ‘derhal serbest bırakılması’ çağrısında bulundu. Rifavi’nin zorla alıkonulmasının ‘gazetecilerin Libya'da çalıştıkları zor şartları gösterdiğini’ belirtti. RSF’nin aktardığına göre Rifavi'nin akrabalarından biri, güvenlik güçlerinin Rifavi’nin basında ‘belediye ve çalışmaları hakkında kamuoyunu kışkırtan’ haberler yaptığı için gözaltına alındığını bildirdiklerini söyledi.
Libya'daki İnsan Hakları Ulusal Komitesi, geçen hafta ortasında Bakanlar Kurulu binasının önünde yaralı, hasta ve özel ihtiyaç sahiplerinin haklarını arayan barışçıl göstericilerin fiziksel ve sözlü tacizlere maruz kaldığını gözlemlediğini bildirdi. Komite dağıtılmak istenen ‘barışçıl göstericilere yönelik sözlü ve fiziksel saldırıların tekrarlanmasını büyük bir endişeyle’ takip ettiğini açıklayarak ‘suç’ olarak tanımladığı eylemleri, fiziksel ve sözlü tacizleri ve barışçıl göstericileri dağıtmak için aşırı güç kullanılmasını şiddetle kınadığını kaydetti.
Komite yaptığı açıklamanın devamında şu ifadeleri kulandı:
“Bu utanç verici davranışlar, insan ve vatandaşlık haklarına yönelik ciddi bir ihlal sayılıyor. Aynı zamanda Libya'daki düşünce ve ifade özgürlüğünün bariz bir şekilde baskı altına alındığını, hak ve özgürlüklerin gidişatında ciddi bir gerileme olduğunu gösteriyor. Bunların haklara, özgürlüklere ve demokrasiye inanmayan otoriter ve baskıcı diktatör rejimlerin davranışlarından bir farkı yok.”
Ulusal Birlik Hükümeti’nden (UBH) ve İçişleri Bakanlığı'ndan, güvenlik unsurlarının protestolara ve gösterilere yönelik tavrının, Libya'nın insan hakları alanındaki uluslararası yükümlülükleri ve uluslararası normlar ve sözleşmeler ile uyumlu hale getirilmesini talep ederek barışçıl gösteri hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğünü gasp etmek için mazeretler ve boş bahaneler öne sürmeme çağrısında bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı, hafta ortasında tüm dünyadaki insan haklarının durumuna ilişkin bir rapor yayınladı. Raporda Libya'nın ‘cinayetlere, çeşitli silahlı grupların eliyle yapılan cebri kaybolmalara ve silahlı gruplar tarafından her kesime yapılan işkencelere’ tanık olunduğu belirtildi.
Raporda ayrıca ‘cezaevlerindeki ve gözaltı merkezlerindeki yaşamı tehdit eden ağır şartlara, keyfi tutuklama veya gözaltı uygulamalarına, siyasi isimlerin gözaltına alındığına veya tutuklandığına ve yargının bağımsızlığı ile ilgili ciddi sıkıntılar olduğuna’ işaret edildi. Gazetecilere yönelik şiddet ve itibarı karalama yasaları da dahil olmak üzere ‘ifade ve basın özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar olduğuna’ dikkat çekildi. Raporda tüm bunların yanı sıra ‘hükümet içerisinde ciddi bir yolsuzluk’ olduğuna, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve insan kaçakçılığı faaliyetlerinin sorumlularından hesap sorulmadığına,‘örgüt oluşturma özgürlüğüne yönelik ciddi bir müdahale bulunduğuna ve mültecilerin ve sığınmacıların zorla geri gönderilmesine’ dikkat çekildi.



Suriye güvenlik güçleri kanlı çatışmaların ardından Suveyda'ya girdi, Dürzi ruhani liderliği bu gelişmeyi memnuniyetle karşıladı

Suriye güvenlik güçleri Suveyda'ya girdi. (EPA)
Suriye güvenlik güçleri Suveyda'ya girdi. (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri kanlı çatışmaların ardından Suveyda'ya girdi, Dürzi ruhani liderliği bu gelişmeyi memnuniyetle karşıladı

Suriye güvenlik güçleri Suveyda'ya girdi. (EPA)
Suriye güvenlik güçleri Suveyda'ya girdi. (EPA)

Suriye güvenlik güçleri, son iki gündür yaşanan çatışmaların ardından bugün Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda kentine girerek, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera hükümetinin aralık ayında iktidara gelmesinden bu yana hükümet güçlerinin kente ilk kez konuşlanmasını sağladı.

Konuşlanma, hükümet güçlerinin kentte konuşlanmasına karşı çıkan Dürzi liderlerin Dürzi savaşçılara silahlarını bırakmaları ve hükümet güçlerinin kente girmesine izin vermeleri çağrısında bulunmalarının ardından gerçekleşti.

Suriye güvenlik güçleri, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda kentinde Bedevi aşiretler ve Dürzi militanlar arasındaki çatışmaların ardından ed-Dur kasabasının girişinde konuşlandı. (EPA)Suriye güvenlik güçleri, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda kentinde Bedevi aşiretler ve Dürzi militanlar arasındaki çatışmaların ardından ed-Dur kasabasının girişinde konuşlandı. (EPA)

Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati yaptığı açıklamada, “İçişleri ve Savunma bakanlıklarına bağlı güçler Suveyda kentinin merkezine girmeye başlayacak” dedi ve eş zamanlı olarak ‘ikinci bir duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı’ ilan etti.

Diğer yandan Suriye İçişleri Bakanlığı, ‘dini otoriteleri ve silahlı grupların liderlerini’ tam bir iş birliği yapmaya çağırdı.

Dürzi ruhani liderliği

Dürzi ruhani liderliği ise hükümet güçlerinin Suveyda’ya girişini memnuniyetle karşılayarak, silahlı gruplara ‘girişlerine direnmemeleri ve silahlarını İçişleri Bakanlığı’na bağlı güçlere teslim etmeleri’ çağrısında bulundu.

Önde gelen Dürzi din adamı Hikmet el-Hicri bu sabah yaptığı açıklamada, “İçişleri Bakanlığı güçlerinin vilayete girişini memnuniyetle karşılıyoruz” diyerek Suveyda'daki tüm silahlı grupları kendileriyle iş birliği yapmaya çağırdı.

El-Hicri, “Olayların yansımalarını ele almak ve vilayet halkıyla iş birliği içinde devlet kurumlarını harekete geçirmek için Suriye hükümetiyle diyalog başlatılması çağrısında bulunuyoruz” ifadesini kullandı.

Ed-Dalati, Dürzilerin ruhani liderliğinin duruşunu memnuniyetle karşıladı ve ülkenin dini otoritelerini İçişleri Bakanlığı'nın eylemlerini desteklemek için ‘ortak bir ulusal duruş sergilemeye’ çağırdı. Ed-Dalati, “Yasadışı silahlı grupların liderlerini İçişleri ve Savunma bakanlıklarının güçlerinin girişini engelleyen her türlü eylemi durdurmaya ve iç barışı korumak için silahlarını yetkili makamlara teslim ederek tam bir iş birliği yapmaya çağırıyoruz” dedi.

Top mermileri ve patlamalar

Suveyda'nın eteklerindeki el-Mezraa köyünde bulunan bir AFP muhabiri, top mermileri ve patlamalar duyduğunu ve askeri konvoyların Suveyda şehri yakınlarına girdiğini gördüğünü, Savunma ve İçişleri Bakanlığı güçlerine ait roketatarların ve ağır topların şehrin yakınlarına konuşlandırıldığını aktardı.

Muhabir, bazı kasabalarda çatışmaların devam ettiğini ve askeri birliklerin şehre girmeye hazırlandığını söyledi.

Geçtiğimiz iki gün boyunca Suveyda vilayeti, hükümet güçlerinin müdahalesinden önce Dürzi militanlar ile Bedevi silahlı gruplar arasında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinden bu yana en şiddetli çatışmalardan birine sahne oldu.

Suriye güvenlik güçlerinin bir üyesi Suveyda'daki çatışmaların ardından bir cesedin yanından geçiyor. (EPA)

Suriye güvenlik güçlerinin bir üyesi Suveyda'daki çatışmaların ardından bir cesedin yanından geçiyor. (EPA)

Pazar günü bir dizi adam kaçırma olayının ardından patlak veren çatışmalarda 18'i asker olmak üzere en az 90 kişi öldü.

İsrail bölgedeki ‘birkaç tanka’ yönelik saldırı gerçekleştirdiğini duyururken, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz daha sonra Dürzilerin hedef alınmaması konusunda uyarıda bulundu.

Geçtiğimiz mayıs ayından bu yana Dürzi militanlar, yerel gruplar ve yetkililer arasında yapılan bir anlaşma uyarınca Suveyda'da güvenliği sağlıyor. Ancak silahlı Sünni Bedevi aşiret mensupları da vilayet kırsalında konuşlanmış durumda.

Suriye güvenlik güçleri, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda kentinin dışında Bedevi aşiretler ve Dürzi militanlar arasında yaşanan çatışmaların ardından bölgeye konuşlandı. (EPA)Suriye güvenlik güçleri, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda kentinin dışında Bedevi aşiretler ve Dürzi militanlar arasında yaşanan çatışmaların ardından bölgeye konuşlandı. (EPA)

Yeni yönetim iktidarı devraldıktan sonra Şam'ı ziyaret eden uluslararası toplum temsilcileri ve Batılı delegeler, özellikle çeşitli bölgelerde yaşanan mezhepsel şiddet ve ihlallerin ardından dışlanmaları korkusuyla, azınlıkların korunması ve geçiş döneminin yönetimine katılımlarının sağlanması için yetkililere çağrıda bulundu.