Kayıp Cezayirli göçmenlerin aileleri Tunus’ta hayal kırıklığına uğradı

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
TT

Kayıp Cezayirli göçmenlerin aileleri Tunus’ta hayal kırıklığına uğradı

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)

Cezayirli göçmenlerin aileleri dün, Tunus’un kuzeybatısında yer alan El-Kef vilayeti yetkililerinin, bir hafta önce Cezayir’de kendilerine belirtilenin aksine, Tunus’ta yerel mahkemede akrabaları için bir duruşma düzenlendiğine yönelik herhangi bir haber olmadığını bildirmesinin ardından yeniden hayal kırıklığı yaşadıklarını dile getirdiler.
2008 yılından bu yana yasadışı göç etmeyi deneyen 13 Cezayirli Akdeniz’de kayboldu, yakın zamanda bu kişilerin denizde ölmediği ve Tunus’ta hapse atıldıklarına yönelik alınan haberler, aileler için bir umut ışığı oldu. Cezayir medyası olayı geniş çaplı olarak ele aldı. Medya göçmenlerin ailelerinin perşembe günü, suçlamalar hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadan, mahkemelerinde bulunmak için Tunus’a seyahat etmeden önce yaptıkları açıklamaları yayınladı. İlgililer, Tunus sınırına yakın Cezayir şehri Annaba polisinin, duruşmaya katılmaları için ailelere celplerini teslim almalarını söylemek için aradığını belirtti.
Ancak El-Kef Mahkemesi önceki gün ailelere, Cezayirliler için herhangi bir duruşmanın bu mahkemede düzenlenmediğini bildirdi. Fransa’da ikamet eden ve davayla ilgilenen Cezayirli bir gazeteciye göre, kaçak göçmenlerin olduğu tekneye binenler arasında bulunan Mehdi’nin annesi Nadia Şamami, Tunus’taki Cezayir Konsolosunun göçmenlerin aileleriyle görüşmek üzere El-Kef’e geldiğini ve mahkemeye çağrılmalarının ‘bir hata’ olduğunu belirtildiğini ve başka hiçbir ayrıntı vermediğini  belirti.
21 yaşındaki Ömer Mehdi, ülkenin doğusunda yer alan şehrini Um El Buvaki’den Annaba kıyılarına gitti, ardından Fas, Tunus ve Cezayir uyruklu 38 göçmen eşliğinde İtalya’ya gitmek için ülkeden ayrıldı. Yolda, İtalya sahil güvenlik güçleri göçmenleri taşıyan iki tekneye müdahale etti. Mehdi’nin annesi, oğlunun evden ayrıldıktan 13 gün sonra kendisini aradığını, İtalya polisi tarafından gözaltına alındığını söylediğini ve aramanın hızlı bir şekilde kesildiğini ve sonra da hiç haber alamadığını söyledi.
Göçmenlerin aileleri Cezayir medyasına yaptıkları açıklamalarda şok olduklarını söyledi. Bazıları, çocuklarının akıbetini öğrenmeden Cezayir’e dönmeyi reddetti ve gerçek ortaya çıkana kadar yasal yolları takip etmekte kararlı olduklarını belirtti.
Bunların yanı sıra, Cezayir dün, Cezayirli Müslüman Alimler Derneği Başkanı Abdulhamid bin Badis’in (1889-1940) ölümünü simgeleyen ve 16 Nisan’a denk gelen “Bayrak Günü” etkinlikleri düzenledi. Başbakan Eymen Bin Abdurrahman Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Hükümet, kendine inanan ve başkalarına açık olan bir Cezayirli kişiliği inşa etmek için öğretim, eğitim ve bilgiyi desteklemeye devam edecek, tarihimizden gelen dikkat çekici özgünlüğümüz ve Abdulhamid bin Badis’in değerlerini nesillerin ruhunda katmak için çok çalıştığı kimliğimizle gurur duyuyoruz” ifadelerine yer verdi.
Başbakan’a göre, Abdulhamid bin Badis’in bilimi yayma ve toplumu reforme etmek üzere sarf ettiği çabalar ile ilgi olarak, “Başkan tarafından vaat edildiği gibi, yeni bir Cezayir inşa etme seferberliğimizin merkezinde kalacak bir mesajdır. Milletler ilimle yükselir ve ahlak, toplumları dik tutar” ifadelerini kullandı.
Cezayir’in milli kahramanları arasında yer alan İslam alimi Abdulhamid bin Badis’in ölüm yıldönümünün arifesinde, Cumhurbaşkanı Tebbun, kamu medyası tarafından yayınlanan yazılı bir hitabında, “Ülkemiz bugün, 1962’de ulusal egemenliğin geri kazanılmasından bugüne kadar inşaat alanında önemli ilerleme kaydeden, yeniden yapılanma ve yatırımda birçok emeli hayata geçmesini sağlayan, eğitim ve üniversite sistemindeki dikkate değer başarıları kutluyor” ifadelerini kullanırken “Cezayir, sürekli gelişme ve kalkınma içerisindedir. Vatandaşların bilimsel ve kültürel düzeyi yükselmiş, yoksul sınıflar insana yakışır yaşama haklarından, eğitim haklarından çeşitli aşamalarda yararlanmışlardır. Üniversitelerdeki öğrenci sayısı 1,7 milyona, mesleki eğitime kayıt yaptıran kişi sayısı ise 410 bine ulaşmıştır” ifadelerini de yer verdi.



Cezayir-İran ilişkilerinin son 20 yılı: Terör nedeniyle yabancılaşmadan tutumlarda yakınlaşmaya ve uyum noktasına

Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Cezayir-İran ilişkilerinin son 20 yılı: Terör nedeniyle yabancılaşmadan tutumlarda yakınlaşmaya ve uyum noktasına

Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf’ın cuma ve cumartesi günleri olmak üzere İran'a gerçekleştirdiği iki günlük ziyaret, Cezayir-İran ilişkilerinin istikrara kavuştuğunun bir göstergesiydi. Cezayir-İran ilişkileri 23 yıl önce yeniden başlamış, ancak özellikle Cezayir’in tartışmalı dosyalarda Tahran’ınkilerle uyumlu tutumları nedeniyle birkaç kez ‘Arap ülkelerinin kınamaları’ ile karşı karşıya kaldığı bu süre zarfında birçok darbe almıştı.

Cezayir, 1993 yılında İran'la ilişkilerini kestiğinde, terör örgütleriyle yoğun bir mücadeleye girmiş ve böylece Tahran'ın Cezayir iç krizine müdahalesini kararlı bir şekilde reddetmesi için bir gerekçe sunmuştu... Dönemin Cezayir Başbakanı merhum Rıza Malik'in hükümeti, İran’ı (terörizm suçlamasıyla 1992'de feshedilen) İslami Selamet Cephesi'ne siyasi ve medya desteği sağlamakla suçladı. Ardından Cezayir, İran ile diplomatik ilişkileri kopardı. İran’ın Cezayir Büyükelçisi’nden ülkeyi ‘derhal’ terk etmesini istedi. Daha sonra İran'ın ABD’deki çıkarları için arabuluculuk yapmaktan vazgeçtiğini duyurdu.

fer
Cezayir Dışişleri Bakanı Attar, Tahran’da İranlı mevkidaşı Abdullahiyan tarafından karşılandı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir'in eski cumhurbaşkanları Ali Kafi ve Liamin Zerval dönemlerinden bu yana İran ile Cezayir arasında uzlaşının sinyalleri görülmeye başlandı. Bu sinyaller, 1999 yılında iktidara gelen eski Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika döneminde de sürdü. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 2000 yılının eylül ayında yeniden kuruldu. 2001’in ekim ayında ise iki ülke yeniden büyükelçilerini gönderdiler.

Cezayirli siyasi ilişkiler uzmanı İdris Rubuh, İran’ın demokratik geçişin başlangıcında (1989) Cezayir’deki siyasi durumu yanlış değerlendirdiğini ve Cezayir yönetiminin tepkisini kolaylaştırdığını söylüyor. 26 Aralık 1991 tarihindeki genel seçimleri kazanan İslami Selamet Cephesi'nin feshedilmesinin ardından Cezayir kurtuluş devriminin sembol isimlerinden biri olan Muhammed Budiaf'ın cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Ancak Tahran'daki Anayasa Koruma Konseyi ve Uzmanlar Meclisi'nin başkanı ve Tahran Geçici Cuma İmamı Ahmed Cenneti, yangını daha da körükledi. Cenneti, Cumhurbaşkanı Budiaf'ın öldürülmesinden (29 Haziran 1992) büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi. Bunun üzerine Cezayir, Cenneti’nin sözlerini ‘İslami ve insani değerlerle çelişen aşağılık, medeni olmayan, kaba ve sorumsuz bir açıklama’ olarak nitelendirdi.

Ancak 2003 ekiminde Cezayir eski Cumhurbaşkanı Buteflika’nın İran’a yaptığı ziyaret ve böylece 1979 yılında İran İslam devrimden bu yana Cezayir'i ziyaret eden ilk İran cumhurbaşkanı oldu. Bu ziyaret, ikili ilişkilerde dönemin İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin 2004 ekiminde Cezayir'e yaptığı ziyaretle pekiştirilen yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüldü. İran, Buteflika'nın ‘ulusal uzlaşı’ politikasına desteğini ilan etti ve teröristlerin kendilerini ve silahlarını teslim etmeleri halinde af ilan ederek ‘kara on yılı’ sonlandırdı.

erg
İran Cumhurbaşkanı ile Cezayir Dışişleri Bakanı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cumhurbaşkanlığı düzeyinde karşılıklı ziyaretler, iki hükümet üyeleri ile ekonomiyle ilgili çeşitli kurum ve kuruluşların yetkilileri arasında kapsamlı ziyaretlere kapı araladı. Sağlık, finans, yüksek öğrenim, küçük sanayiler, adli iş birliği, sanayi bölgelerinde ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi ve petrokimya sektöründe ortak yatırım alanlarında mutabakat anlaşmalarını kapsayan bir ortak ekonomi komitesi kuruldu.

İki ülkenin yetkilileri tarafından açıklamalarda son 20 yılda yapılan iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin yoğunlaştığı görülürken Suriye’deki ve Yemen'deki savaş durumu gibi Arap dünyası, bölgesel ve uluslararası alandaki birçok konuda, Hizbullah’ın terör örgütü olarak sınıflandırılması konusunda ve aynı şekilde Filistin meselesi konusunda uzlaştılar. Cezayir ile İran’ın bazı konulardaki tutumlarındaki bu uyum, kamuoyuna yansımasa da Cezayir'in Arap ülkeleriyle başını belaya soktu. Ayrıca, Cezayir komşusu Fas’ın kendisini Hizbullah’a topraklarında eğitim için olanak sağlamakla’ suçlaması nedeniyle ağır bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Fas, iki ülke arasındaki bu uyumu, Batı Sahra'nın Fas'tan bağımsızlığını isteyen ve Cezayir'in Fas sınırına yakınlarındaki Tinduf Mülteci Kampı’na sığınan Polisario Cephesi ile yoğun mücadeleyle ilişkilendirdi.

sde
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Cezayir Dışişleri Bakanı Attar’ı kabul etti (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir-İran ilişkilerine ilişkin bir haber, Tahran’ın ekonomik krizinden kurtulmak ve uluslararası yaptırımları atlatmak için daha geniş ticaret alanları açmaya ve kuzeybatı Afrika (Mağrip) bölgesine, özellikle de Cezayir’e açılan kapıdan İsrail'e karşı bir dış cephe oluşturmaya çalıştığına, bunun da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve daha sonra Sudan ile imzaladığı anlaşmaların bir parçası olarak 2020 yılında Rabat ile ilişkiler kurmasına bir yanıt niteliğinde olduğuna işaret etti.

İki ülke arasındaki ilişkilerin geçmişine değinilen bir başka habere göre öne çıkan iki olayı gözden kaçırmak mümkün değil. Bunlardan ilki, 1975 yılında Cezayir'in İran ile Irak arasındaki sınır anlaşmazlığını sona erdirmek için arabuluculuk yapması, ikincisi ise 1980 yılında İran-ABD diplomatik ilişkilerinin kesilmesinin ardından Cezayir'in Washington'daki İran çıkarlarını desteklemesi.