Filistin ve Ürdün: İsrail, Mescid-i Aksa’yı ‘zamansal ve mekânsal olarak bölmeye’ çalışıyor

Iştiyye, Bennett hükümetini ‘kendi iç krizini Filistinliler pahasına ihraç etmekle’ suçladı.

Yahudilerin rutin ziyaretlerini kolaylaştırmak için Müslüman cemaatin Aksa’dan kovulmasının ardından İsrail polisi ile Filistinliler arasında çatışmalar yaşandı (AP)
Yahudilerin rutin ziyaretlerini kolaylaştırmak için Müslüman cemaatin Aksa’dan kovulmasının ardından İsrail polisi ile Filistinliler arasında çatışmalar yaşandı (AP)
TT

Filistin ve Ürdün: İsrail, Mescid-i Aksa’yı ‘zamansal ve mekânsal olarak bölmeye’ çalışıyor

Yahudilerin rutin ziyaretlerini kolaylaştırmak için Müslüman cemaatin Aksa’dan kovulmasının ardından İsrail polisi ile Filistinliler arasında çatışmalar yaşandı (AP)
Yahudilerin rutin ziyaretlerini kolaylaştırmak için Müslüman cemaatin Aksa’dan kovulmasının ardından İsrail polisi ile Filistinliler arasında çatışmalar yaşandı (AP)

Filistinliler ve Ürdünlüler, yerleşimcilerin baskın yapmasını kolaylaştırmak için tüm cemaati camiden dışarı çıkarmak amacıyla 17 Nisan’da Mescid-i Aksa’ya yönelik ‘kapılarının kapanması, çatışmalar, darplar ve gözaltıların’ eşlik ettiği yoğun saldırıların ardından İsrail’i ‘Aksa’yı mekânsal ve zamansal olarak bölmeye’ çalışmakla suçladı.
Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, yaşananların Mescid-i Aksa’nın zamansal ve mekânsal bölünmesini yasalaştırmaya yönelik bir girişim olduğunu söyledi. Ebu Rudeyne, avlular yerleşimciler tarafından işgal edilirken İsrailli yetkililerin mescidin kapılarını cemaate kapatması tehlikesine karşı uyardı. Filistinlilerin bu zamansal ve mekânsal bölünmeyi, bedeli ne olursa olsun kabul etmeyeceklerini söyleyen Sözcü, “UNESCO’nun son kararları da dahil olmak üzere uluslararası meşruiyet kararlarına göre mescit, Müslümanların camisidir” dedi.
Özellikle de İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in herkesin Mescid-i Aksa’ya girip orada namaz kılma hakkına ilişkin açıklamalarından sonra Filistin Devlet Başkanlığı, Mescid-i Aksa’da yaşananları, sonuçlarına yalnızca İsrail hükümetinin katlanacağı tehlikeli bir gerilim olarak nitelendirdi. Ebu Rudeyne, Bennett’in açıklamalarının tamamen reddedildiğini ve bu açıklamaların, Mescid-i Aksa’nın zamansal ve mekânsal açıdan bölünmesini yasallaştırma girişiminin bir parçası olduğunu vurguladı. ABD yönetimine sessizliğini bozması ve tüm bölgeyi tutuşturacak bu saldırganlığı durdurması çağrısında bulundu.
Bennett, Mescid-i Aksa’da yaşananlardan sonra durumu değerlendirmek üzere bir toplantı düzenledi. Toplantı sırasında Bennett, her dinden insanın bayramını kutlayabilmesi için her türlü çabanın gösterilmesi ve kamu düzenini bozanlarla ilgilenilmesi gerektiğini söylerken, Ağlama Duvarı’na giden otobüslerin güvenliğinin artırılması talimatı verildi.
Mescid-i Aksa, 17 Nisan’da 4 saat süren çatışmalara tanık olurken, gözaltına alınanlar arasında 19 kişi yaralandı. İsrail polisi, Yahudilerin Fısıh Bayramı nedeniyle tapınak örgütlerinin çağrılarına yanıt veren yerleşimcilerin toplu akınlarına hazırlık olarak, tüm cemaati içeriden çıkarmak için erken saatlerde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi. Ancak cemaat, İsrail güçlerine karşı direnirken, bu durum da çatışmaların şiddetlenmesine neden oldu.
İsrail polisi, Eski Belde’nin ve Aksa’nın kapılarını kapattı. Kıble Mescidi’nin çatılarına tırmandı, ardından cemaate saldırdı ve onları avlulardan dışarı çıkmaya zorladı. Daha sonra ise Kıble Mescid-i ve Kubbetü-s Sahra’da cemaati kuşattı.
Askeri kışlaya dönüşen ve İsrail güçlerinin cop, mermi ve gaz bombası kullandığı vur- kaç eylemlerine sahne olan mescitteki kuşatmanın kırılması için saatlerce cami hoparlörleri aracılığıyla yardım istendi. Mescid-i Aksa Vakfı Müdürü Şeyh Ömer el-Kisvani, işgal güçlerinin mescidi askeri kışlaya döndürerek, cemaate saldırdığını belirtirken, cemaati mescitten ayrılmaya zorlamak için avluya ateş ettiklerini ifade etti.

Çatışmalarda 19 kişi yaralandı
Kudüs’teki Filistin Kızılayı, işgal güçlerinin Mescid-i Aksa’nın avlularında bulunanlara yönelik düzenlediği saldırılarda ekiplerinin 19 yaralıyı tedavi ettiğini ve bunlardan 5’ini hastaneye naklettiğini açıkladı.
Yüzlerce Yahudi yerleşimci, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlerken, gergin atmosfer çerçevesinde Telmud ayinleri düzenledi. Daha sonra çatışmalar Mescid-i Aksa’nın dışına taştı. Öyle ki Aksa’nın bitişiğindeki Babul Hıtta Mahallesi’nde ve Eski Belde mahallelerinde çatışmalar patlak verdi.
17 Nisan’da Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırı, Cuma günü mescitte uzun saatler boyunca devam eden çatışmaların ardından krizi yatıştırmak için müdahale eden arabulucuların İsrail’den ve Filistinli gruplardan ‘tansiyonu yükseltme niyetinde olmadıklarına’ dair mesajlar almasına rağmen yaşandı.
Hamas ve İslami Cihat hareketleri, 17 Nisan’da yaşanan olayların devam etmesinin kapsamlı bir çatışmaya doğru kaymak anlamına geldiği konusunda uyarırken, Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye ise Bennett hükümetini ‘kendi iç krizini Filistinliler pahasına ihraç etmeye çalışmala’ suçladı. Iştiyye, Mescid-i Aksa’nın tamamının Müslümanların mülkü ve hakkı olduğunu ve hiçbir şekilde bölünemeyeceğini söyledi.

Filistin yönetiminden birlikte hareket etme çağrısı
Öte yandan Filistin yönetimi, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Ürdün Krallığı ile temaslara başladı. Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu el-Gayt’a ve İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha’ya iki mektup gönderdi. Mektuplar aracılığıyla Maliki, Mescid-i Aksa’daki kanlı sahnenin tekrarının, ‘Yahudi aşırılık yanlılarının Aksa’ya girişini kolaylaştırmak ve mescidin mekânsal bölünmesine giden yolda zamansal bölünmesini güçlendirmek’ için yaşandığını söyledi. Bakan ayrıca, Arap Birliği’ne ve İİT’ye başta mübarek Mescid-i Aksa olmak üzere Kudüs’ü ve onun Hıristiyan ve İslam dini açısından kutsal mekanlarını desteklemek için tüm taraflarla birlikte hareket etme çağrısı yaptı.
Maliki, Ürdün Dışişleri ve Gurbetçi İşleri Bakanı Eymen es-Safadi ile ‘İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik gerilimi artıran adımlarına dair gelişmeleri ele aldı. İki bakan, Mescid-i Aksa’yı hedef alan eylemleri görüşürken, gerekli yönlendirmeleri sağlamak amacıyla temasların devamlılığı üzerinde uzlaşı sağladı.
Diğer taraftan Ürdün Dışişleri ve Gurbetçi İşleri Bakanlığı, İsrail’in mübarek Mescid-i Aksa’daki tarihi ve hukuki durumu değiştirmeye yönelik hedefli adımlarını sürdürmesine karşı uyarıda bulundu. Bakanlık, Mescid-i Aksa’da zamansal ve mekânsal bölünmenin dayatılmasını reddettiklerini söylerken bu adımın,’ tehlikeli bir tırmanışı’ ve ‘uluslararası hukukun ve işgalci güç olarak İsrail’in sorumluluklarının bir ihlalini’ temsil ettiğini vurguladı. Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heysem Ebu el-Ful, kapsamlı sükûneti korumak ve güvenlik ve barışı tehdit eden şiddetin artmasını önlemek için sarf edilen tüm çabaları baltalayan bu gelişmelerin tehlikeli sonuçlarından tam olarak İsrail’in sorumlu olduğunu dile getirdi.
Sözcü, uluslararası toplumun sorumluluklarını üstlenmesi ve İsrail’e bu uygulamaları durdurması için baskı yapmak üzere derhal harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Heysem Ebu el-Ful, 144 dönümlük alanıyla Mescid-i Aksa’nın yalnızca Müslümanların ibadet yeri olduğunu söylerken, Kudüs Vakıfları Dairesi ve Ürdün’deki Mescid-i Aksa İşleri Dairesi’nin, mescidin tüm işlerini yönetmek ve içeri girişleri düzenlemek için münhasır yargı yetkisine sahip yasal otorite olduğuna dikkati çekti. İsrail’in ‘polisin gayrimüslimlerin camiye ziyaretlerini dayatma hakkına sahip olduğunu’ iddia eden açıklamalarını reddeden Ebu el-Ful, mevcut tarihi duruma göre bu ziyaretleri organize etmenin vakıf yönetiminin özel hakkı olduğunu vurguladı.



Gazze Şeridi'ndeki gıda krizi nedeniyle Filistinliler kaplumbağa eti yiyor

 Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında biraz yiyecek alırken (AFP)
 Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında biraz yiyecek alırken (AFP)
TT

Gazze Şeridi'ndeki gıda krizi nedeniyle Filistinliler kaplumbağa eti yiyor

 Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında biraz yiyecek alırken (AFP)
 Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında biraz yiyecek alırken (AFP)

Magda Qinan, İsrail'in uyguladığı boğucu abluka ve yardımların engellenmesi nedeniyle açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir çadırda yaşayan yerinden edilmiş ailesini doyurmak için üçüncü kez kaplumbağa pişirmek zorunda kaldı.

61 yaşındaki Magda eti temizliyor, un ve sirkeyle karıştırıyor, yıkıyor ve eski, hasarlı bir tencerede kaynatıp kızarttıktan sonra soğan, domates ve biberle çeşnilendiriyor. “Çocuklar kaplumbağadan korkuyorlardı, biz de onlara dana eti kadar lezzetli olduğunu söyledik,” diyerek odun ateşinde pişen kırmızı eti izlerken AFP'ye “Bazıları yedi, bazıları ise reddetti” diyor.

İsrail 2 Mart'ta Gazze'ye tam bir abluka uygulayarak ateşkesle birlikte yeniden başlayan uluslararası yardımların girişini engelledi ve ana tuzdan arındırma tesisine giden elektrik arzını kesti.

Bir grup uluslararası sivil toplum kuruluşu bu hafta “kıtlık sadece bir risk değil; Gazze'nin neredeyse tüm bölgelerinde hızla gelişiyor gibi görünüyor” uyarısında bulundu.

Filistinli bir çocuk, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kısıtlı yemeğini yiyor (AFP)Filistinli bir çocuk, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kısıtlı yemeğini yiyor (AFP)

İsrail'in çarşamba günü Gazze'ye insani yardım girişini engellemeye devam edeceğini açıklamasının ardından, Hamas perşembe günü yaptığı açıklamada İsrail'i “açlığı bir silah olarak kullanmakla” suçladı. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Hamas bu kararın “baskı araçlarından biri... ve bir savaş suçunun kamuoyu önünde yeniden kabulü” olduğunu belirtti.

Magda Qinnan, “Sınır kapıları kapalı. Pazarda domates, salatalık ve biberden başka bir şey yok” diyerek 80 şekele (19 avro) iki küçük torba sebze aldığını ve hiç et olmadığını belirtiyor. Kaplumbağaları yakalayıp kestikten sonra pişirdiklerini “birkaç aileye paylaşmaları için dağıttığını” söyleyen kadın, “bunların satılık olmadığını” ifade etti.

 Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında sıcak yemekten paylarını almak için yiyecek dağıtım noktasının önünde bekliyor (AFP)Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında sıcak yemekten paylarını almak için yiyecek dağıtım noktasının önünde bekliyor (AFP)

“Bir gün kaplumbağa yiyeceğimizi hiç düşünmemiştik” diyen balıkçı akrabası Abdul Halim Qinan, kaplumbağa etinin yiyecek yerine geçtiğini belirtti: “Savaş başladığından beri ne bize ne de başkasına yiyecek var. İhtiyacımız olan protein ve besin maddelerini yerine koymaya çalışıyoruz. Et yok, kümes hayvanı yok, sebze yok” şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) bu hafta “insani durumun savaşın başlamasından bu yana geçen 18 ay içinde muhtemelen en kötü durumda olduğu” uyarısında bulunarak “Gazze'ye geçişlere bir buçuk aydır izin verilmediğini, bunun bugüne kadarki en uzun tedarik kesintisi dönemi olduğunu” kaydetti.

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında sıcak yemekten paylarına düşen kısıtlı miktarı alabilmek için sırada bekliyor (AFP)Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında sıcak yemekten paylarına düşen kısıtlı miktarı alabilmek için sırada bekliyor (AFP)

Dünya Sağlık Örgütü Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Hanan Balkhi haziran ayında, Gazze sakinlerinin lağım suyu içmeye ve hayvan yemi yemeye zorlandığı uyarısında bulundu.

İsrail ordusu, 19 Ocak'ta başlayan ateşkes ve esirlerin serbest bırakılması anlaşmasının çökmesinin ardından 18 Mart'ta yeniden saldırıya geçmesinden beri Gazze Şeridi'nde hava bombardımanını yoğunlaştırdı ve kara operasyonlarını genişletti.